HBDH 100’üncü ölüm yıldönümünde Lenin’i andı
HBDH Yürütme Komitesi, Ekim Devrimi'nin lideri Lenin’i ölümünün 100’üncü yıldönümü dolayısıyla andı.
HBDH Yürütme Komitesi, Ekim Devrimi'nin lideri Lenin’i ölümünün 100’üncü yıldönümü dolayısıyla andı.
HBDH Yürütme Komitesi yaptığı yazılı açıklamada 21 Ocak 1924’te hayatını kaybeden Lenin’in, önderlik ettiği Büyük Ekim Devrimi’nin insanlık tarihinde yeni bir çağ başlattığına dikkat çekti.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH)’nin açıklaması şöyle:
“Proletaryanın ölümsüz devrimci önderi Lenin’i tam bir asır önce ölümsüzlüğe uğurladık. Aradan geçen bir asra rağmen dünya proletaryası Lenin’in açtığı yolda yürümeye devam ediyor. Bugün daha gür bir sesle ‘’Leninizm’’in ilkelerini haykırıyor. Lenin’in öğretileri ışığında sosyalizm mücadelesi veriyor. Dünya proletaryası, insanlığın nihai kurtuluşu yolunda savaşıyor. Devrimci savaş pratiği Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar uzanıyor. Dünya üzerinde halklar ve sermaye arasında uzlaşmaz sınıf çelişkilerinden doğan ve kapitalist sistemin ömrünü tamamlamış olmasıyla açığa çıkan kriz durumu yeni bir boyut kazandı. Uzun zamandır çalan savaş çanları tüm yer kürede yankı bulmaya başladı. Bugün, Leninist düşüncelerin devrimci kitleler üzerindeki etkisi daha güçlüdür.
Lenin, önderlik ettiği Büyük Ekim Devrimi ile insanlık tarihinde yeni bir çağ başlattı: Emperyalizmin çöküş ve proleter devrimler çağı. Lenin, emperyalizmin ‘’can çekişen kapitalizm’’ olduğunu tespit etmişti. Bir tarihsel toplumsal sistem olarak kapitalizmin en üst aşamasına, tekelci kapitalizm aşamasına, emperyalizm aşamasına vardığını; bundan sonrasının proletaryanın toplumsal devrimleriyle çöküş aşamasının başladığını bilimsel biçimde ortaya koymuştu. Fakat Lenin'in düşüncelerinin güç ve etkisi, bunun çok daha ötesindeydi. Lenin, Marx ve Engels'in kurup geliştirdikleri devrimci komünist teoriye yaptığı katkılarla bu teoriyi zenginleştirdi, emperyalizm dönemine uyarladı. Bunun için haklı olarak Marx ve Engels'in teorisi Marksist-Leninist teori olarak anılmaya başlandı.
Lenin’i anlatırken yalnızca ileri görüşlü politik bir lider demek büyük bir eksikliği ifade eder. Marksizme teorik katkısının yanında devrimci pratiğine de değinmek gerekir. Lenin büyük bir deha idi. Bütün bir yaşamını işçi ve emekçilerin esas kurtuluşu uğruna adadı. Ne söyledi ise öyle savaştı. Devrimci proletaryanın devrimci savaşında örnek bir komünist, kararlı bir savaşçı, uzlaşmaz bir parti militanı olarak yaşadı. Hangi koşullarla sınanırsa sınansın, hangi bedeller ödenirse ödensin mücadeleyi sonuna kadar götürmeyi esas aldı. Sürgünler, tutsaklıklar, ölümler onu asla yolundan alıkoymadı. Devrimin zaferi için her türlü mücadele biçiminin ve pratik faaliyetin öncüsü oldu.
‘Kim ulusların ve dillerin eşitliğini tanımıyor ve savunmuyorsa, kim her türlü ulusal baskıyı ya da eşitsizliğe karşı savaşmıyorsa, o, marksist değildir.’ (Lenin, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı) dedi. Ezilen ulusların özgürlüğü için, ezilen halkların özgürlük davasının öncü bir savaşçısı olarak söylediklerine sadık kaldı.
Proletaryanın devrimci savaşımında en önemli aracın işçi sınıfı partisi olduğunu ilkeleri ile ortaya koydu. Ancak ve ancak proletaryanın devrimci partisi ile iktidarın alınabileceğinin, alınan iktidarın yaşatılabileceğinin farkındaydı. Leninist tipte komünist partinin, Bolşevik Parti’nin temellerini oluşturdu. Bolşevik Parti devrimci kitleler için iktidarın, zaferin, sosyalizmin anahtarıydı.
Lenin’in zamanlama ustalığı beklemeyi bilmesinde değil, beklenmemesi gereken anı iyi tahlil etmesinde, hareket anını yakalamasındaydı. ‘’Dün erkendi, yarın geç. Vakit tamam bugün...’’ diyerek işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilen uluslar için özgürlüğün olasılıktan öte, artık mümkün ve gerçekleşebilir olduğunu kanıtladı.
Lenin, Komintern olarak bilinen 3. Komünist Enternasyonal’in ilk toplantısını, 2 Mart'ta Moskova'da açtı. Komintern’in amacı, uluslararası burjuvaziyi alaşağı etmek için, mümkün olan tüm araçlarla, askeri güç dahil, mücadele etmekti. Lenin, Ekim Devrimi'nin kaderinin son kertede daha fazla devrimlere, esasında dünya devrimine bağlı olduğunu anlamıştı. Komintern'in yönelimi, ilk olası fırsatta komünizmin kapitalizm üzerinde zaferi için gerçek bir dünya mücadelesini koordine etmekti. Lenin, dünya proletarya ordusunun öncü komutanlığını üstlendi.
Lenin’i anlatmak kısa bir yazı dizisi ile mümkün olamaz. Lenin’i anlamak yalnızca bir iki kitabını okumakla mümkün olamaz. Lenin’i anlatmak ve anlamak ancak ve ancak onun gösterdiği yolda yürüyerek, onun rehberliğinde hareketin içinde yer alarak, onun savaş pratiğini yaşamsallaştırarak mümkün olabilir.
Lenin, dünya proletaryasının öncüsü, komutanı, yoldaşıdır. Lenin, tüm bir yaşamı ile tepeden tırnağa komünist yaşamı, teorisi ve pratiğiyle tarih sahnesindeki yerini almıştır. Ortaya koyduğu teorik miras bugün halen incelenmekte, düşüncelerinden hala sınıflar savaşımı için sonuçlar çıkarılmaya devam edilmekte, pratik rehberliği Leninistler’e yol açmaktadır. Haklı ve onurlu mücadelesi milyonlarca proleterin yaşamında can bulmaktadır.
Lenin, bugün Türkiye ve Kuzey Kurdistan halklarının öncüsü, HBDH'nin, faşizme, emperyalizme ve kapitalizme karşı savaşında öncülük rolünü oynamaya devam etmektedir. Lenin’in mücadele perspektifi, bugün HBDH'de ve savaşında somutlanıyor. Halkların Birleşik Devrim Hareketi olarak, büyük devrimci önder Lenin’i ölümsüzlüğünün 100. yılında saygı ve özlemle anıyoruz. Türkiye ve Kurdistan halklarının birleşik devrim yürüyüşünü zafere taşımaya söz veriyoruz.”