HDP büyük mücadele partisidir

Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğü faşist rejim inşasını 2023 yılına kadar tamamlamak istiyor...

Faşist diktatörlük güçlü bir demokrasi mücadelesiyle aşılmazsa 2023 yılında ikinci cumhuriyeti kurmuş olacak. AKP-MHP faşist diktatörlüğü tüm devlet imkânlarını, kara-yeşil-beyaz faşizmin bileşkesi olan ikinci cumhuriyet inşasının hizmetine koymuş bulunmakta.

Kürtler üzerinde sürdürülen siyasi, kültürel ve fiziki soykırım saldırıları, kadınlara-topluma karşı yürütülen kırım politikaları, sınırsız doğa talanı, Rojava ve Başur’da süren işgal harekâtları, faşist rejim inşasının üzerinden yükseldiği kanlı zeminlerdir. Yani kara-yeşil-beyaz faşizm ikinci cumhuriyet hamurunu da Kürtlerin, kadınların, Türkiye ezilen halklarının ve emekçilerinin kanıyla yoğuruyor.

Erdoğan-Bahçeli faşist diktatörlüğü, rejimini inşa ederken önünde en büyük engel olarak Kürtlerin demokrasi ve özgürlük mücadelesini ve bir de bu mücadelenin beslediği-güçlendirdiği demokrasi güçlerini görüyor. Bu açıdan hiçbir insani ve etik değer tanımadan canavarca bir histeriyle Kürtlerin her türlü kutsalına, değerine saldırıyor. Mezarlarını bombalıyor, cenazelerini kaçırıyor, kaldırım altlarını Kürt çocuklarının toplu mezarına dönüştürüyor.

Hayvanlığın da gerisine düşmüş bu alçak ve düşkün zihniyet Kürtlere acı çektirip işkence ederek iradesini kırıp teslim alacağını düşünüyor. Öte yandan bu soykırımcı ve katliamcı zihniyet, HDP’ye siyasi soykırım saldırıları geliştirerek Türkiye halklarının sesi ve iradesi olan siyasi bir partiyi tasfiye etmeye çalışıyor. Belediyelerini gasp ediyor, seçilmişlerini tutukluyor, seçmenlerinin iradesini yok sayarak hakaret ediyor. Siyasi soykırım saldırılarının bir devamı olarak 4 Haziran günü HDP milletvekillerinden Leyla Güven ve Musa Farısoğulları süregelen darbeler zincirinin bir halkası olarak vekillikten düşürüldüler ve tutuklandılar.

Sevgili Leyla Güven, ‘Berxwedan jiyane’ diyerek halkının ve kadınların direnişçi tutumunu ortaya koydu. Tam da kendisinden beklenen ve yakışan onurlu duruşu sergiledi. Değerli Musa Farısoğulları da özgür ve onurlu yaşamın direnişten geçtiğini duruşuyla gösterdi. Halkının iradesini temsil eden bu her iki Kürt direnişçisi faşizme karşı direnme ve mücadele etme dışında başka bir yolun olmadığını haykırdı. Herkesi direnişi büyütmeye çağırdı. Kuşkusuz bu büyük direnişçilere sahip çıkmanın tek yolu yaptıkları çağrıya uygun davranarak demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmektir.

Faşizm, CHP’nin iddia ettiği gibi susmakla, sokak ve meydanları halka yasaklamakla, seçim günü geldiğinde uslu uslu gidip sandıkta oy kullanmakla yıkılmaz. Faşizm, sokakları ve meydanları hınca hınç doldurarak kıyasıya bir özgürlük, demokrasi ve adalet mücadelesi vermekle yıkılır. CHP, faşizmi cesaretlendiren bu tutumuyla faşist diktatörlüğün ikinci cumhuriyet inşasına su taşımaya, harç olmaya devam ediyor. Enis Berberoğlu’nun tutuklama ardından hemen serbest bırakılması faşist diktatörlüğün pek çok defa yaptığı gibi CHP’yi kendisine yedekleyerek HDP karşısında pozisyon aldırtmak istemesinin pratik çabası oluyor.

HDP’ye karşı geliştirilen siyasi soykırım saldırılarının temel amacı HDP’yi kriminalize ederek tamamen yalnızlaştırmak ve ‘Kürt partisi’ algısı yaratarak HDP’yi Türkiye partisi olmaktan çıkarmak ve tasfiye etmektir. HDP’nin gerçek Türkiye partisi olmuş olması faşist diktatörlüğü korkunç derecede korkutuyor. HDP’nin Türkiye halklarını, emekçilerini, kadınları ve özcesi ezilen tüm kimlikleri kucaklıyor oluşu faşist iktidarın uykularını kaçırıyor. HDP’yi yalnızlaştırma ve düşman gösterme politikası, faşist diktatörlüğün Kürtlerin ve Türkiye halklarının birliğini engelleme, faşist rejim inşasını sağlamaya çalışma çabasıdır. Çünkü faşizmin en büyük kâbusu HDP’nin halkların birliğini sağlayan tek parti olmasıdır. Halkların birliğinin HDP bünyesinde giderek vücut bulması faşizmi köklerinden sarsıyor, yüreğine derin korkular salıyor.

Demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet, hukuk ve barıştan yana olan, halkların birliğini savunan herkesin HDP’ye güçlü bir şekilde sahip çıkması gerekiyor. HDP tüm bu değerlerin temsilcisi ve garantisi olarak faşizmin inşası önünde engel oluşturan büyük mücadele partisidir. Faşist iktidar, ‘böl-parçala-yönet, faşist diktatörlüğü inşa et’ politikası yürütüyor. Özgürlük ve demokrasi güçleri ancak birleşerek bu politikayı boşa çıkarabilirler. Ve ancak HDP’ye, HDP’nin temsil ettiği değerlere sahip çıkarak Türkiye’yi faşizmin kanlı pençeleri arasından çıkarabilirler.