Amed (Diyarbakır) ve Mêrdîn’deki (Mardin) yangınların da sebebi olan DEDAŞ yıllardır özellikle çiftçilere büyük bir zulüm yaşatıyor. Geçen yıl sürekli olarak çiftçilerin eylemleriyle de gündeme gelen DEDAŞ özellikle Riha’da (Urfa) çiftçilerin sulama zamanlarında elektriklerini çeşitli gerekçelerle keserek maddi zarara sebebiyet veriyor. Ayrıca özellikle köylerde de sık sık elektrik kesen DEDAŞ “Kaçak elektrik” bahanesiyle de halka yüksek faturalar kesiyor. Riha’dan Avukat Sabri Güngen, ilde neredeyse yüzde 70’e yakın davanın DEDAŞ’a karşı açıldığını söylüyor. Avukat Güngen, yapılan kaçak elektrik tespitlerinin de usule uygun olmadığının altını çiziyor.
Riha’da açılan davalardan örnekler vererek anlatan Riha Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden Avukat Güngen, DEDAŞ’ın uyguladığı politikaları ANF’ye değerlendirdi.
DEDAŞ YÖNETMELİĞİN TEK BİR MADDESİNE BİLE UYMUYOR
Özellikle çiftçilerin büyük bir mağduriyet içinde olduğunu söyleyen Avukat Sabri Güngen bunun detaylarını şöyle anlatıyor: “DEDAŞ genel olarak sulama döneminde çiftçileri üzerinde baskı kuruyor. DEDAŞ hem bölge açısından hem tüketiciler açısından hem de genel olarak bir problem halinde ancak daha çok çiftçileri mağdur ediyor. Öncelikle sulama yöntemiyle çiftçilik ve üretim yapan çiftçiler bir şekilde DEDAŞ'a mecbur durumda. Çünkü sulamanın kaynağı olan kuyuların yüksek voltaj elektrikle çalışması gerekiyor. DEDAŞ da bu yöntemle çiftçileri kendisine bağımlı hale getirmiş durumda.
Ama öte DEDAŞ her ne kadar bağımsız, özel bir şirket olsa da uyması gereken bazı kanunlar ve hükümler var. Bu hükümlerden en önemlisi Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği. Bu yönetmeliğe göre DEDAŞ’ın faturalandırma ve borçlandırma yapması gerekiyor. Bir kaçak durumu söz konusuysa, kaçağı istinaden tahakkuk ettiği faturalandırmanın ne şekilde olması gerektiğini tek tek izah eden, hüküm altına alan bir yönetmelik. Hatta bizim açmış olduğumuz davaların en büyük dayanağı da Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği. Çünkü DEDAŞ uyması gereken bu yönetmeliğin neredeyse tek bir maddesini dahi uygulamadan hem tüketicileri hem de çiftçileri borçlandırmaktadır. Örnek vermek gerekirse diyelim bir kaçak durumu söz konusuysa bu kaçağa istinaden doğrudan bir faturalandırma ve bir borçlandırma yapması mümkün değildir. Bir borçlandırma yapabilmesi, bir tüketiciyi veya bir çiftçiyi borç altına sokabilmesi için yönetmelikte belirtilen maddeleri, standartları ve kronolojik süreci hem usulen hem esasen takip etmesi gerekiyor. Ancak DEDAŞ hiçbir şekilde bu yönetmeliğe uymuyor. Hatta yönetmelik 63 maddeden oluşmakta ve bu yönetmeliğin tek bir maddesini bile uygulamamaktadır.”
KAÇAK EKELTRİĞİ MASA BAŞINDA BELİRLİYORLAR
Avukat Sabri Güngen kaçak elektrik tespitininse DEDAŞ'ın prim başına çalıştırdığı kaçak elektrik ekipleri tarafından masa başında belirlendiğini ifade ediyor: “DEDAŞ'ın kendilerine prim usulü çalışan bir kaçak ekibi bulunmakta, hatta birden fazla kaçak ekibi var. Bu ekip tespit ettiği kaçak kullanımları DEDAŞ'a bildirerek buradan bir prim elde etmektedir. Dolayısıyla bu durumun kötüye kullanılması durumu söz konusu. Her ne kadar bölgede kaçak kullanımın çok ciddi derecede olduğu ifade edilse de aslında iddia edilen kaçak kullanımların tespiti masa başında, sahayla hiçbir ilgisi bulunmayan ekipler tarafından yapılıyor. Yani bunlar sahada bire bir elde edilen bulgular sonucu tespit edilen kaçak kullanımlar değil. Bu ekipler primi elde edebilmek için masa başında vatandaşları, yurttaşları ve çiftçileri borç altına sokmaktadır.
Maalesef ki bu durumdan ötürü çiftçiler DEDAŞ'a başvurduğunda kesinlikle keşif yapılmamakta, bir hata varsa bu hata düzeltilmemekte. Herkese olduğu gibi doğrudan mahkeme kapısı gösterilmektedir. Dolayısıyla yurttaşlar, çiftçiler haklarını arayabilmek için mahkemelere başvurmaktadırlar. Haliyle durum böyle olunca bölgede en çok dava DEDAŞ'a karşı açılan davalardır. Bölgedeki mahkemelerin tamamının iş yükünün neredeyse yüzde 60-70'i DEDAŞ aleyhine açılan davalar. DEDAŞ, yurttaşların neredeyse yüzde 80’ine yakını hakkında dün, bugün, 5 yıl önce veya 10 yıl önce kaçak tahakkukunda mutlaka bulunmuştur. Yani doğru bulgu ve belgelere dayanan olsun olmasın fark etmeksizin.”
KÖYLER 24 SAATE YAKIN ELEKTİRİKSİZ KALIYOR
Avukat Güngen DEDAŞ’ın çeşitli bahaneleri öne sürerek özellikle köylerde 24 saatin neredeyse büyük bir bölümünde buralara elektrik vermediğini de dile getiriyor: “Köylerden, kırsal kesimlerden, çiftçi müvekkillerimizden her gün onlarca telefon almaktayız. Bugün sadece 2 saat elektrik vardı diye arıyorlar. Ürünlerimiz sulanmıyor, ürünlerimiz sulanmadığı için gelişim gösteremiyor, emeklerimizin tamamı boşa gidecek diyorlar. Her gün böyle davalar açmak zorunda kalıyoruz. Örneğin DEDAŞ yine aynı şekilde yönetmeliğe göre sadece belli süreler aralığında elektrik kesintisi yapabilir. Bunun üzerinde kesinti yaptığında vatandaşların DEDAŞ'tan tazminat talep etme hakkı doğmaktadır. Ama DEDAŞ farklı farklı bahaneleri göstererek köylerde 24 saatin sadece 2 ya da 3 saati elektrik vermektedir. Geri kalan zamanın tamamında kesinlikle elektrikler kesiktir.
Biz de bu sebepten dolayı sulama yapamayan ve bu şekilde ürünleri zarar gören, elektrikten mahrum kalan yurttaşlarımız adına DEDAŞ'a karşı dava açıyoruz. Ama Türkiye mahkemelerde maalesef uzun sürmekte. DEDAŞ tarafından halka reva görülen mağduriyet masa başında birkaç dakikada yaratabiliyorlarsa bu mağduriyetin giderilebilmesi için maalesef 3 yıl gerekiyor. Çünkü bu tür davalar yoğunluğundan dolayı süreç uzuyor. Çok ciddi zararlar meydana geldiğinden dolayı yerel mahkemeler, sonrası istinaf mahkemesi hatta Yargıtay’a ve Anayasa Mahkemesi’ne kadar gidebilen davalar var. Bu aşamada bizler de hem Riha Barosu İnsan Hakları Merkezi adına hem de bireysel olarak halkımızın yanında olmaya çalışıyoruz. Halkımızın mağduriyetinin bir şekilde bir nebze olsun gidebilmesini için bir çaba içerisindeyiz.”