Kapitalist modernite güçleri arasında 3. Dünya Savaşı yaşandığına dikkat çeken Eşbaşkanlık, “Bu tamamen egemenlik ve güç anlaşmazlığının yol açtığı bir savaştır. Türk devleti ve AKP-MHP iktidarı da bunun bir parçası olarak bu süreci fırsata çevirip Rojava Devrimini yıkmak ve Kürt soykırımını gerçekleştirmek istiyor. Bunu durdurmanın tek yolu, halkların ve tüm demokrasi güçlerinin dayanışma ve ortak mücadele anlayışla daha güçlü bir tutum alması ve direnmesidir” diye kaydetti.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’nın, dünya halklarının 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ve 2 Kasım Dünya Rojava Günü’nü kutladığı yazılı açıklaması şöyle:
"Kobanê'nin özgürleşmesinden sonra 1 Kasım Dünya Kobanê Günü, akabinde 2 Kasım Dünya Rojava Günü olarak ilan edildi ve dünya halkları tarafından kutlandı. Şüphesiz Rojava'da gerçekleşen devrim, Ortadoğu ve dünya halklarının ortak mücadelesinin ve emeğinin bir sonucudur. Kobanê direnişi ve zaferi de aynı şekilde halkların ortak direnişi ve mücadelesiyle olmuştur. Bundan dolayı Kobanê ve Rojava Devrimi Ortadoğu ve dünya halkları tarafından güçlü bir şekilde sahiplenilmektedir. Biz bu vesileyle çağımızın bu çok anlamlı devrimini ve direnişini bir kez daha yürekten kutluyor ve Rojava Devrimiyle olan güçlü dayanışmamızı belirtiyoruz. Yurtsever ve devrimci Rojava ve Kürdistan halkını selamlıyoruz. Bu anlamlı gün vesilesiyle Rojava Devrimiyle dayanışma içerisine giren, direnen, emek veren, bedel ödeyen herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Kobanê direnişinde şehit düşenler şahsında tüm devrim ve demokrasi şehitlerini büyük bir saygı ve minnetle anıyor, şehitlere verdiğimiz bağlılık ve başarı sözünü yineliyoruz. Rojava Devrimi ve Kobanê direnişinin zaferi Arîn, Avesta ve Gelhatların, Ulaş ve Lêgerîn gibi binlerce enternasyonal yoldaşın direnişi ve fedakarlıklarıyla olmuştur. Onlar ve onların yoldaşları, bu devrimin ve direnişin sembolü olarak her zaman anılacak ve yaşatılacaklardır.
HALKLARIN ORTAK DİRENİŞİYLE ÖZGÜRLEŞTİRİLDİ
Kobanê DAİŞ tarafından saldırıya uğrayınca, başta dört parça Kurdistan halkı olmak üzere Ortadoğu ve dünyanın birçok yerinde halklar ve devrimciler, Kobanê'nin kurtarılması için seferber olup Kobanê direnişine katıldılar. Böylece direniş büyüdü ve DAİŞ yenilgiye uğratılarak Kobanê özgürleştirildi. Kobanê'nin DAİŞ saldırılarından kurtarılması, aynı zamanda Rojava Devriminin korunmasını ve yaşatılmasını da beraberinde getirmiştir. Çünkü Kobanê düşürülerek Rojava Devrimi boğmak ve düşürülmek isteniyordu. Fakat halkların ortak direnişiyle bu engellenmiştir. Başta faşist AKP-MHP iktidarı olmak üzere tüm gerici güçlerin desteğine rağmen Kobanê'nin savunulması ve işgal edilmekten kurtarılarak Rojava Devriminin yaşatılması, halkların ortak direnişinin nelere kadir olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Kobanê direnişi ve zaferi, halkların dayanışması ve ortak mücadelesi üzerinde bir güç olmadığını, hiçbir tekniğin ve maddi gücün halkların iradesinden, bu iradeyi ortaya çıkaran özgür yaşam tutkusundan üstün olmadığını herkese göstermiştir. Hiç şüphe yok ki bu irade ve tutku, tüm dünyayı kapitalist modernitenin egemenliğinden kurtaracak ve demokratik modernite zihniyetiyle yaşamı özgürleştirecektir.
DAİŞ’İ KOBANÊ’YE SALDIRTAN AKP-MHP İKTİDARIYDI
DAİŞ'in arkasındaki asıl güç AKP-MHP iktidarıydı. DAİŞ'i Kürtlere, Rojava'ya, Êzidîlere ve Kobanê'ye saldırtan AKP-MHP iktidarı olmuştur. DAİŞ, bütünüyle AKP-MHP iktidarının zihniyetini taşıyor ve onun siyasetine göre hareket ediyordu. Bugün de DAİŞ'i yöneten ve tekrar ayağa kaldırmaya çalışan AKP-MHP iktidarıdır. Çok iyi bilinmektedir ki Kobanê'nin özgürleştirilmesinden sonra DAİŞ eliyle Rojava Devriminin ortadan kaldırılamayacağı anlaşılınca, AKP-MHP iktidarı doğrudan devreye girmiş ve Rojava'ya yönelik işgal ve ilhak saldırılarına başlamıştır. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgal ve ilhak edilmiş ve Rojava'nın geneline yönelik saldırılar artarak devam etmiştir. Bu saldırılar bugün de devam etmektedir.
DEVLETLER VE ULUSLARARASI KURUMLAR ÇIKARLARINA GÖRE GAZZE’DEKİ SAVAŞA YAKLAŞIYORLAR
5 Ekim 2023 tarihinde başlatılan yeni saldırılarla AKP-MHP iktidarının gerçek amacının soykırım olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Bu saldırılarda onlarca üretim ve yaşam tesisi, okul ve hastane, ibadethaneler, barajlar hedeflenip vurulmuş, yüzlerce insan şehit düşmüş ve yaralanmıştır. Bu çok açık bir soykırımdır. Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan bunu açıkça ilan ederek dünyanın gözü önünde yapmışlardır. Fakat devletler ve uluslararası kurumlar bu açık soykırım saldırılarına herhangi bir tepki vermemişlerdir. Bu da devletlerin ve uluslararası kurumların soykırımcı AKP-MHP iktidarıyla ekonomik ve siyasi ilişkiler içerisinde olduğunu ve çıkar ilişkilerinden dolayı Rojava'ya yönelik soykırım saldırılarına ses çıkarmadıklarını açıkça ortaya koymuştur. Benzer yaklaşım Gazze'ye yönelik saldırılar ve Filistin meselesinde de yaşanmaktadır. Devletler ve uluslararası kurumlar samimi ve hakkaniyetli bir yaklaşım içerisine girmiyor, çıkarlarına göre Gazze'deki savaşa yaklaşıyorlar. En çok da AKP-MHP iktidarı ve Tayyip Erdoğan böyle bir yaklaşım içerisinde bulunuyor. Gazze'ye yönelik saldırılara karşı olduğunu belirtiyor, fakat hiç utanmadan Gazze'de yapılanların aynısını Rojava'ya ve Kürtlere yapmaktan geri durmuyor. Bu büyük bir utanmazlık ve ikiyüzlülüktür. Herkesin gözünün içine baka baka bunu yapmaya çalışıyorlar. Fakat bu yapıladursun, bu gelişmeler AKP-MHP'nin ve Tayyip Erdoğan'ın maskesini düşürmüş ve gerçeğinin herkes tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır.
NATO ROJAVA’DA GERÇEKLEŞEN SOYKIRIMA ORTAKTIR
Görüldüğü gibi Rojava'ya yönelik tehlike ortadan kalkmış değildir. Rojava Devrimi, kapitalist modernite güçlerinin tehdidi ve saldırısı altındadır. Rojava Devrimi ortadan kaldırılarak halkların özgür yaşam isteği ve mücadelesi bastırılmak ve yok edilmek isteniyor. Türk devleti ve AKP-MHP iktidarı Kürt düşmanı zihniyetten dolayı Rojava Devrimini ortadan kaldırmak ve Kürt soykırımını gerçekleştirmek istiyor. Fakat kapitalist modernite güçleri de bu saldırıların ve politikaların arkasında duruyor. Çünkü Rojava Devrimi, halkların ortak mücadelesiyle oluşan bir özgür yaşam alanıdır. Devletler böyle bir alanın olmasını istememektedir. Bundan dolayı Türk devletinin Rojava'ya yönelik saldırılarına karşı çıkmıyor, tam tersine destek oluyorlar. Türk devleti, ABD, NATO, Avrupa ve diğer devletlerden gördüğü destekle ve onlardan aldığı silahlarla Rojava'ya saldırıyor, soykırım gerçekleştiriyor. Dolayısıyla bu güçler Rojava'da gerçekleşen soykırıma ortaktırlar, bu sorumluluktan kaçamazlar.
KOŞULLAR BİZDEN KOBANÊ DİRENİŞ RUHUNUN GÜNCELLEŞMESİNİ İSTİYOR
Gelişmeler şu gerçeği kanıtlamıştır; Rojava Devrimi ancak halkların ortak mücadelesi ve direnişiyle korunabilir. Görüldüğü gibi egemen güçler birbirleriyle çatışma ve savaş içerisindedirler. Kapitalist modernite güçleri arasında 3. Dünya Savaşı yaşanmaktadır. Bu tamamen egemenlik ve güç anlaşmazlığının yol açtığı bir savaştır. Türk devleti ve AKP-MHP iktidarı da bunun bir parçası olarak bu süreci fırsata çevirip Rojava Devrimini yıkmak ve Kürt soykırımını gerçekleştirmek istiyor. Tek politikası ve gerçekleştirdiği saldırılarla ulaşmak istediği hedef budur. Bunu durdurmanın tek yolu, halkların ve tüm demokrasi güçlerinin dayanışma ve ortak mücadele anlayışla daha güçlü bir tutum alması ve direnmesidir. Bunun mutlaka yapılması ve başarılması gerekiyor. Koşullar bizden Kobanê direnişinde geliştirilen birlik, dayanışma ve direniş ruhunun güncellenmesini, bunun daha da büyütülerek geliştirilmesini istemektedir. 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ve 2 Kasım Dünya Rojava Günü bu tarihi bilinç ve sorumlulukla karşılanmalı ve kutlanmalıdır. Başta Rojava ve Kürdistan halkı olmak üzere Ortadoğu ve dünya halkları, kadınlar, gençler, sosyalistler, demokrasi güçleri ve sömürüye karşı olan herkes Kobanê direniş ve dayanışma ruhuyla Rojava Devrimine güçlü bir şekilde sahip çıkmalıdır."