Kentsel Dönüşüm Başkanlığı yeni rant alanı sağlayacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü kaldırılıp yerine olağanüstü yetkilerle donatılmış Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuruldu.

Resmi Gazete’de 16 Ekim pazartesi günü yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü kaldırılıp yerine olağanüstü yetkilerle donatılmış Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuruldu. Özellikle yerel seçimler yaklaşırken bu başkanlık, merkezi iktidara birçok yeni hak tanırken yerel yönetimlerin birçok hakkı da budanmış oluyor. Yeni kurulan bu başkanlığı Umut-Sen Kent Çalışmaları Grubundan Şehir Plancısı Ramazan Oruç, ANF’ye değerlendirdi.

MÜDÜRLÜK YERİNE BAŞKANLIK YAPILDI

Ramazan Oruç, AB uyum yasaları çerçevesinde yerel yönetimlere verilen birçok hakkın bu yeni başkanlıkla merkezi iktidara da tanındığının altını çiziyor: “İktidar ve iktidarın elinde olmayan yerel yönetimler arasında bir güç savaşı öteden beri vardı zaten. Avrupa Birliği uyum yasaları gündeme geldiği zaman bizim de şerh koyduğumuz ve o diğer maddeleriyle kabul ettiğimiz bir yerel yönetimler özerklik şartı vardı. O maddelere göre yerel yönetimlerin hem idari hem de mali olarak bir özerklik içinde olmaları hedefi vardı. Bunu sağlamak için de zaten yasal düzenlemeler yapılmıştı ama AKP merkezi yönetimdeki iktidarını güçlendirdiği zaman özellikle büyükşehirlerde olası bir iktidar kaybında tedbir olması açısından yasaları bazı istisnalarla oluşturdu. Bu istisnaları da örneğin İzmir ve Antalya Büyükşehir belediyeleri gibi zaman zaman Antalya örneğinde olduğu gibi CHP’ye de geçebilen ya da İzmir örneğinde olduğu gibi tamamen CHP’nin elinde olan yerlerdeki ranta da konabilmek için yaptı.

Yani yerel yönetime tamamen devredilen plan yapma ve kentsel dönüşüm gibi özel proje alanları ilan etme yetkisini merkezi yönetime de verdiler. Bakanlığın bir belediyenin yetki alanındaki herhangi bir yere plan yapmak istiyorum dediği zaman plan yapma yetkisi var. Şu anda bütün Türkiye’de her ölçekte ya da boyutu fark etmiyor. Bazen sadece bir TOKİ projesi geliştirmek için bir toplu konut alanı planlama çalışması yapabiliyor, bazen de Kanal İstanbul gibi mega projeler için bu planlama yetkisini kullanıyor. Kentsel dönüşümle ilgili zaten eskiden de bir birimi vardı; şimdi eski birim kapatıldı, yerine yeni bir birim açıldı. Bu birim de müdürlük seviyesinden çıkartılıp başkanlık seviyesinde bir birime dönüştürüldü.”

BÜYÜK HACİMLİ İŞLER YAPACAK BİR KAPASİTEYE KAVUŞTURULMAK İSTENİYOR

Oruç, bu yeni başkanlığa olağanüstü yetkiler verildiğini kaydederken getirilen yeni düzenlemeleri de şöyle sıralıyor: “Olağanüstü yetkiler verildiğini görüyoruz. Ayrıca daha önce olmayan bazı yetkiler de var. Şirket açma veya var olan bir şirkete ortak olma yetkisi verilmiş bu başkanlığa. Şu anlama geliyor sadece idari olarak faaliyet göstermeyecek, daha büyük hacimli işler yapacak bir kapasiteye kavuşturulmak isteniyor. O anlaşılıyor yapılandan. Örneğin belediyelerin iştirak şirketleri vardır asfalt dökmek için ayrı, süpürmek, temizlemek, yeşil alanlar için ayrı şirketleri vardır. Onun gibi bir şirket yapısına kavuşturulmak isteniyor anlaşılan.

Bir diğer çarpıcı tarafı da şu, normalde bakanlık bir plan yapacağı zaman oradaki veri altlığını ya kendisi oluşturuyordu ya da özel yazıyla ilgili birimlerden istiyordu. Kamu kurumlarından istiyordu yani. Şimdi yeni bir madde getirildi ve sayısal ya da sayısal olmayan veriler ve envanter bilgisi ile ilgili bu başkanlık istediği zaman yerel yönetimlerden de veri alabilecek. Yani yerel yönetimlerin yetki alanına çat diye giriyor. Kestiği yerden onların sahip olduğu bütün altyapıyı kullanabilecek.”

BAŞKANLIK DAHA KOLAY KENTSEL DÖNÜŞÜM İLAN EDEBİLECEK

Oruç, özellikle verilen yetkilerle doğal ya da kültürel sit alanların kentsel dönüşüm yetkisinin bakanlığa devredildiğini söylüyor: “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile birlikte eski müdürlüğün Bursa, İzmir ve İstanbul teşkilatları aynı gece kapatıldı. Tüm kurum, personel, araç gereç dâhil yeni başkanlığın emrine geçti. Asıl çarpıcı olan tarafı da öteden beri yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm alanı ilan etme yetkilileri var. Plan ve projeyle buraları düzenleyebiliyorlar ama bu şekilde bakanlığın eline kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan etme yetkisi verildi. Bu alanlar doğal sit de olabilir, kültürel sit alanı da olabilir. Yani Ayasofya da olabilir, bir orman da olabilir bu. Bu koruma alanı statüsü içinde olan yerlerin yenileme ya da dönüşüm alanı ilan etme yetkisi tamamen bakanlığa devredilmiş durumda. Belediyenin de elindeki yetki alınmadı, hala o yetkisi var ama bu başkanlıkla birlikte var artık. Eskiden olduğundan daha kolay ilan edebilecek bakanlık kentsel dönüşüm alanlarını. Yani bu da yine yerel yönetimlerin yetkisini kesiyor.”

VAAT EDEBİLECEĞİ BAŞKA RANT ALANI KALMADI

Bu yeni başkanlığın neler getireceğini de şöyle yorumluyor Ramazan Oruç: “Kentsel rant dediğimiz şey iki şekilde sağlanıyor. Birincisi halihazırda hazine arazisi olan, dağlık, tepelik, kayalık orman alanı vesaire yeri arsaya çevirmek. Gayrimenkul şirketleri en çok bu yolu talep ederler. İkinci yolu da halihazırda bir kentin herhangi bir yerinde buranın dönüştürülmesi. Binaları yıkıp yeniden yapmak da olabilir.

Örneğin İstanbul 50’lerden beri devasa göçle birlikte hep çevreye doğru gelişme eğilimi göstermiştir. 2000’li yılların başına kadar böyleydi. Arsa olmayan yani kentsel toprak olmayan alanlara imar planlarıyla birlikte yerleşim tanımlanması şeklinde yayıla yayıla şehir büyümeye başlamıştı. Ama doğal limitlerine ulaştı. Artık İstanbul’da yeni toprakların imara açılması pek mümkün görünmüyor. Bunun bir arayışı olarak zaten Kanal İstanbul projesi ortaya çıkmıştı. Yeni arsa elde edememe problemine çözüm olarak. Hükümetin bu hamlesiyle de anlıyoruz ki sanki Kanal İstanbul’dan en azından kısa vadede vazgeçilmiş görülüyor. Onun yerine bu bahsettiğim ikinci yola başvurmayı seçmişler. Yani bir kentsel rant açlığı var şu anda yasa aktörlerinde, çünkü tadını çok sevdiler. O yüzden bu kentsel toprakların yeniden elden geçirilerek, yeni rant alanların oluşturulması lazım, bunun en kolay yolu da kentsel dönüşüm.

Seçimlere giderken ellerinde yeni kentsel arsa geliştirip bu açlığı doyuracak bir şey olmadığı için o kentsel dönüşüm projeleriyle lokal olarak nereye isterse orayı yapıyor. Yani Fikirtepe'yi istiyor, Fikirtepe'yi alıp dönüştürüyor. Sınırını çizdiği yerde bir bütünlük arz etmesi gerekmiyor. İstediği alanı kentsel dönüşüm alanı ilan ediyor ve orayı dönüştürebiliyor. Şimdi seçimlere giderken benim yorumladığım şu: İnşaat şirketlerine vaat edeceği şey bir rant alanı yok. O yüzden bakın, size kentsel dönüşüm vadediyorum kazanmamı sağlayın gibi bir şeye hazırlanıyorlar gibi hissediyorum.”