Kobanê Davası: Gültan Kışanak’ı tahliye etmek zorundasınız

Uzun tutukluluk süresi dolmasına rağmen tahliye edilmeyen siyasetçi Gültan Kışanak, “Bunun lamı cimi yok, azami tutukluluk süresi dolmuştur” diyerek tepki gösterdi.

18’i tutsak 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 40’ıncı duruşmasının dördüncü oturumu dün sona ererken, mahkeme heyeti tutuk incelemesini gözden geçirmek üzere bugün ara karar kurdu.

Duruşmada tutsak siyasetçiler ile müdafileri; mahkemenin ara kararına ilişkin savunma yaptı.

Sincan Kapalı Cezaevi’nde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya tutsak siyasetçilerden Bülent Parmaksız duruşma salonunda, Gültan Kışanak rehin alındığı Kocaeli Cezaevi’nde; Dilek Yağlı, Meryem Adıbelli, Ayşe Yağcı, Zeynep Ölbeci, Ali Ürküt, ile Günay Kubilay ise Sincan kampüsünde bulundukları cezaevlerinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.

Tutsaklardan Bülent Parmaksız ilk kez tahliyesini isterken Dilek Yağlı da tutuk gerekçelerinin genelinde kendisine özgü herhangi bir suçlamanın olmadığını söyleyerek tahliyesini istedi.

“Uzun tutukluluk süresi” dolan ancak tahliye edilmeyen Kürt siyasetçi Gültan Kışanak ise içinde çıkılmaz bir mütalaa ile baş etmeye çalıştıkları için duruşmalardan kopma noktasına geldiklerini belirterek, hukuksuzluğun altını çizdi. Gültan Kışanak, “Çünkü hepimiz bir şekilde içinde çıkılmaz hale sokulan mütalaa ile baş etmeye çalışıyoruz. Bu durum, bir kere adil yargılanma hakkımın otomatik ihlali durumdur. Siz de bunun farkındasınız” dedi.

‘BÖYLE BİR ÜLKEDE HUKUK GÜVENCESİNDEN BAHSEDİLEBİLİR Mİ?’

Gültan Kışanak savunmasına Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'la ilgili olarak "hak ihlali" kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması kararını hatırlatarak, “Böyle bir ülkede sizden tahliye istemek akıllıca bir iş olur mu olmaz mı bunu sizin takdirinize bırakıyorum. Keşke mesele bu kadar olsaydı. Mesele bu kadar olsaydı çözülürdü. Meselenin asıl nedeni, son bir yıldır AYM’nin kapısına kilit vurulmasıdır. Bakın ben AYM her kararı doğru değerlendirir demiyorum, sadece hukuk devleti ile aramızda bir ip kadar bağ kalmış onun da kopmasını istemiyorum. Böyle bir ülkede hukuk güvencesinden nasıl bahsedilebilirim” diye belirtti.

‘ERDOĞAN MAÇIN NE ZAMAN BİTECEĞİNE BEN KARAR VERİRİM DİYOR’

Demokratik hukuk devletlerinde yasama yürütme ve yargı birbirlerinin alanlarına müdahale etmeden belli bir denge içinde çalıştıklarını, fakat Türkiye’de yürütme erkinin tüm erkleri belirlemek istediğini söyleyen Gültan Kışanak, “Tek merkezli bir devlet yönetimi yani bir sultan yönetimi isteniyor. Bakın Erdoğan bu yargı krizine ilişkin olarak, ‘Hakem konumundayım’ diye ifadeler kullandı. Bu ‘maçın ne zaman biteceğine ben karar veririm, kimin oyundan atılmasına ben karar veririm ya da kırmız kartı ben veririm’ anlamına geliyor. Erdoğan ‘maçın ne zaman biteceğine ben karar veririm demek istiyor. Böylesi bir ortamda uzun tutukluluk durumumuzdan kaynaklı sizden mi tahliye istesek yoksa saraydan mı istesek bilmiyorum. Aslında biliyoruz. Hem Gezi hem de Kobanê için hukuka ve yargıya ‘Bu davaları kılıfına uydurun ve mahkeme kararı ile mahkûm edin’ görevinin verildiğini biliyorum. İktidar, toplum üzerinde iktidarını baki kılmak için Gezi ve Kobanê’yi tırnak içinde söylüyorum; şeytanlaştırdı. Durum bundan ibarettir” dedi.

‘NEYE GÖRE HÜKMEDECEKSİNİZ?’

Bugün burada şöyle bir savunma da yapabilirdik. İşte ‘Türkiye’de ortaya çıkan hukuksuzluğu aslında biz Kürtler yıllardır’ da diyebilirdik. Ama biz meselelere öyle yaklaşmıyoruz. Çünkü yanlışlara sessiz kaldığınızda arkasında daha fazla yanlışlar gelir. Bizler bedel ödüyoruz evet. Başka seçeneğimiz de yok. Çünkü bizler, özgür insan iradesinin tesisini istiyoruz. Buna devam da edeceğiz. Bakın siz de karar vereceksiniz. Ama neye göre hükmedeceksiniz? Çünkü siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bunun lamı cimi yok. Azami tutukluluk süresi dolmuştur. Mütalaaya da bakabilirsiniz. Madem azami tutukluluk sürem dolmuş ise, o zaman ben neden hala içerideyim” diye sordu.

‘SİZE YASAYI UYGULAYIN DEMEYE GELDİK’

Gültan Kışanak’ın ardından savunma yapan siyasetçi Günay Kubilay ise, hukuk garabetinin yaşandığı bir süreçten geçtiklerini belirterek, mahkemenin olaylar ile arasında bir neden sonuç ilişkisi bulamadığını, savcının da bir tane hukuksal dayanağı olmadığını söyledi. Kubilay, “Bizi neye dayanarak tutuyorsunuz” sorusunu sordu.

Meryem Adıbelli de Kürtçe yaptığı savunmasında, keyfi olarak üç yıldır hapiste tutulduklarını hatırlatarak tahliyesini talep etti.”

Gültan Kışanak’ın avukatı Gül Altay ve Zilan Aydın ise Kışanak’ın uzun tutukluluk süresinin dolduğunu ve müvekkilinin tahliye edilmesinin zorunluluk olduğunu belirtti. Avukatlar, “Biz buraya adalet istemeye falan gelmedik. Biz bugün size, CMK kapsamındaki yasayı uygulayın demeye geldik” diye belirtti.  

Diğer tutsakların ve avukatların savunmasıyla devam eden mahkeme, Duruşmaya ara karar için ara verildi. Ara kararın UYAP’a yüklenmesi bekleniyor.

Duruşmaya 13 Kasım Pazartesi günü devam edilecek.