Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde mutlak tecrit altında tutulan ve 31 aydır kendisinden haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dair Meclis’teki basın kapısında açıklama yaptı. Toplantıya HEDEP milletvekilleri katıldı. Açıklamada, Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvuru yapılacağı belirtildi.
OLUÇ: İMRALI'DA İNSANLIK DIŞI DURUM VAR
HEDEP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan haber alınamadığına işaret ederek, "Ne ailesi ne avukatları herhangi bir haber alamıyor. Bu durumun insanlık dışı bir gelişme olduğunu defalarca kaydettik. Aynı zamanda hem ulusal hukuk açısından hem de uluslararası hukuk ve anlaşmalar bakımından baktığımızda hiçbir şekilde kabul edilemez bir durumla karşı karşıyayız. Dünyada böyle bir örnek yok. Tek örnek var o da İmralı hem Sayın Öcalan’a hem de yanındaki 3 kişiye yönelik mutlak tecrittir" diye konuştu.
ÇİÇEK: BİR HUKUK SKANDALI YAŞANIYOR
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve HEDEP İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek ise İmralı'daki uygulamaları “cumhuriyet tarihi ve insanlık tarihin görüp görebileceği en büyük yasa dışlık” olarak nitelendirdi. Çiçek, “Bir hukukçu olarak da söylemek isterim ki bir hukuk skandalıdır, bir yasa dışılıktır. Burada, yasama organının merkezinde bu açıklamayı yapıyoruz. Bu aynı zamanda yasama faaliyetlerinde bulunan bütün milletvekillerinin onur meselesidir. Bir rejim yasanın dışına çıkmışsa bu yasa dışılığına karşı mücadeleyi seçmenlerden yasama faaliyeti için yetki olan bütün vekiller tavır geliştirmelidir. Çünkü bilmekteyiz ki kötülük sadece muhatabıyla sınırla kalmaz, ısrarla ve inatla bunu söylüyoruz. Hukuksuzluk yasa dışılık sadece Sayın Öcalan’a mahsus değil. Bu iktidar 25 yıldır İmralı'da şunu deneyimledi; her hukuksuz ve her yasa dışı eylemi, faaliyeti, topluma yayıldı” şeklinde konuştu.
'MÜCADELEYİ BÜYÜTMEK HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCU'
Çiçek, şunları söyledi: "Bakın, sadece hapishaneler örneğinden yola çıkarak birkaç şey söyleyelim. Gültan Kışanak başkanımız uzun tutukluluk süresi var ve hala cezaevinde. AYM kararına rağmen Can Atalay hala hapishanede. Bu ülkenin cezaevinde binin üzerinde 30 yıldır cezaevinde kalan insan var, hasta mahpuslar var. Aslında İmralı Cezaevindeki hukuksuzluk bir kötülük hareketi gibi bütün cezaevlerine yayıldı. Öyle hiç tesadüf değil bunlar. O yüzden İmralı'ya hukukun kara deliği diyoruz. Bu kara deliğe karşı mücadeleyi yürütmek hepimizin boynumuzun borcu olmalıdır.
Cumhuriyetin en köklü ve kadim sorunu Kürt sorunudur. Kürtlere yönelik düşmanca uygulamalardan vazgeçmediğiniz sürece, Kürt halkının iradesi olarak gördüğü insanlara düşmanlıktan vazgeçmediğiniz sürece ve savaş politikalarına karşı durmadığınız sürece bu ortam sadece bizi yemiyor, bizi tüketmiyor, Türkiye’deki bütün halkları, emekçileri tüketiyor. Daha dün bir milletvekilimiz şunu söyledi; Bu ülke uyuşturucu baronlarının, uyuşturucu çetelerinin merkezi oldu. Her ay onlarca genç katlediliyor. İşte bu yasa dışı ve hukuk dışı düzen bütün toplumu sarıyor. Her birimiz Türkiye’nin geldiği durumu Kürt meselesinin demokratik çözümüyle bağını kurmak zorundayız. Bir kez daha söylüyoruz; Sayın Öcalan’a yaklaşım Kürt halkının özgürlük ve demokrasi taleplerine yaklaşımdır. Türkiye ve Ortadoğu’daki savaşla bire bir ilintilidir."
İmralı’ya dönük “yasaklara” değinen Çiçek, şöyle devam etti: “Bir cezaevi düşünün 2011 yılından bu yana 5 defa avukat görüşü yapılabilmiş, 2014 yılından bugüne 5 aile görüşü yapılabilmiş. 25 yıldır mahpuslar İmralı Ada Hapishanesi'nde 2 defa telefon görüşmesi hakkını kullanabilmiş. Son görüşmesi adliye binasının bodrum katında korsanca bir görüşme ve işine gelmediği için yetkililer 2.5,-3 dakika ile sınırlandırdı. Kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmeden bahsediyorum. 25 Mart 2021 tarihli görüşme. Bunun neresi hukuk, bunun neresi adalet? işte o yüzden diyoruz ki hukuk dışılık hukuk oldu, yasa dışılık bu ülkede yasa oldu. Olağanüstülük olağan oldu. Bu rejim her birimizi sarıp sarmalamakta, her birimizin geleceği ile oynamakta. Bu ülkede emek sorunu ve sömürü varsa İmralı tecridi ile doğrudan ilgilidir. Kürt soruna dair çözümsüzlük politikalarıyla doğrudan ilgilidir.
7 küsür milyar dolar savaşa harcanmışsa emekçi halklarımız Kürt sorununun demokratik çözümden yana olmalıdır. Kadın kırımından bahsediyorsak savaşın yarattığı erkek egemen sistemden kaynaklıdır. Doğrudan Kürt savaşının yarattığı bir ortamdır bu ortam. Doğa kırımından bahsediyorsak Kürt halkına dönük savaş politikaları ile devletten rıza toplayanlar, o rıza doğaya saldırı olarak başka bir aşamaya taşınmıştır. O yüzden Kürt meselesinin demokratik çözümü ve Sayın Öcalan üzerindeki mutlak iletişimsizlik politikalarına karşı mücadele sadece grubun mücadelesi değildir. İnsanım diyen, demokratım diyen, bu ülkenin ikinci yüzyılına girerken demokratik geleceğinden özgür geleceğinden taraftarım diyen herkesin doğal görevidir. Bu topraklara karşı bir borcudur.
KOBANÊ DAVASI KUMPASI
Dün 1 Kasım Dünya Kobanê Günü'ydü. Ne hikmettir dün yine hukuk kumpası ile karşı karşıya kaldık. Milletvekilimiz Hüda Kaya avukatlarımızdan aldığımız bilgiye göre Kobanê Kumpas Davası ile ilişkilendirilerek gözaltına alındı ve tutuklandı. Kobanê bir kadın devrimidir, Kobanê bütün insanlığı esir almak isteyen ve diz çöktürmek isteyen IŞİD zulmüne karşı Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının onur abidesidir. Kobanê gününde Sayın Hüda Kaya arkadaşımıza yönelik hukuk kumpası aynı zamanda bu iktidarın kininin ve nefretinin, bu topraklardaki özgürlük değerlerine yönelik düşmanlığın göstergesidir.
Bizler İmralı mutlak iletişimsizlik politikalarına karşı dün olduğu gibi bugün de yarın da bu ülkeyi yönetenlerin ikiyüzlülüğünü, riyakarlığını yüzlerine vuracağız. Bu iktidar ve rejim, 12 Eylül rejiminin eleştirisi üzerinden iktidara geldi, her fırsatta 12 Eylül anayasasının bir darbe anayasası olduğunu söyledi. Gelinen aşamada İmralı’da darbecilerin yasası bile rafa kaldırılmıştır, Kenan Evren’in anayasası bile rafa kaldırılmıştır. Darbe anayasasının bile gerisine düşen bu iktidar, yeni anayasa tartışmalarında samimi olmalıdır ve kendi tutarsızlığını görmelidir.
BAKANLIĞA BAŞVURU
Bir kez daha devleti ve onu yönetenleri kendi yasalarına saygı duymaya davet ediyoruz. Sayın Öcalan hukuki yasal anayasal bütün haklarının tesis edilmesini talep ediyoruz. Bu talebimizi grup olarak milletvekili arkadaşlarımızla birlikte Sayın Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığına toplu bir başvuru yapacağız. Kendisi ile Kürt sorununun demokratik çözümü için görüşmek istiyoruz. Bu konuda kritik, tarihsel rol oynayacağını deneyimimizle biliyoruz. Bu başvuru aynı zamanda hukuka davet başvurusudur, hukuka riayet edin başvurusudur. Saat 16.00’da Grup Başkanvekillerimizin eliyle başvurularımız toplu olarak yapılacaktır."