Mısırlı diplomat: Abdullah Öcalan’ın düşünceleri zulümle yok edilemez

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Şerif Şahin, Türk devletinin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dünyaya yayılan düşünce ve felsefesini tecrit politikası ile engelleme şansının olmadığını söyledi.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Şerif Şahin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit siyasetini, Türk devletinin Kurdistan’a yönelik işgal saldırılarını ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri ANF’ye değerlendirdi.

Şerif Şahin, Türk devletinin Kürt halkının moralini bozmak ve Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümünde rolünü etkisiz göstermek için tecrit politikalarını derinleştirdiğini söyledi. Şahin, baskı ve tecride rağmen Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin tüm dünyaya yayıldığının altını çizdi.

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın Filistin’e destek veren açıklamalarına değinen Şahin, Erdoğan’ın bu yaklaşımının çelişkiler barındırdığına ve Kürt halkının mücadelesini bastırmak için şiddet politikalarını devreye koyduğuna işaret etti. Kürt sorunu ile Filistin sorununun birbiriyle bağlı sorunlar olduğunu söyleyen Mısırlı diplomat, bölgenin siyonist dalganın saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını ve Kürt sorunun çözümüne yönelik projelerin de bu şekilde baskı altına alındığını kaydetti.

MORALLERİ BOZMAK İÇİN TECRİTTE ISRAR EDİYORLAR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik kesintisiz tecrit uygulamalarının hiçbir hukuka sığmadığını ifade eden Şerif Şahin, “Türk devleti Kürt halkının ve Abdullah Öcalan’ın moralini zayıflatmak, Kürt sorununun çözümündeki rolü, PKK içindeki statüsünü küçük düşürmek için başta psikolojik baskı uyguluyor. Ahlaki ve hukuki değil. Bu kanunsuz ve hukuka aykırı tedbirler Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından alınıyor. Bu tür tedbirleri baskıcı rejimler dışında kimse uygulamaz. Tarihi liderlerin moralini bozmak ve toplumla bağlılığını zayıflatmak için bu tür yöntemleri devreye koymuşlar. Her davanın gelişimi gibi Kürt halkının davasının da gelişimi şu şekilde seyrediyor: Silahlı mücadele, siyasi mücadeleyle meşru hakların elde edilmesi” dedi.

TEK KİŞİLİK HÜCRELER AHLAKİ DEĞİL

Tecrit politikalarının insan hakları ve uluslararası hukuk açısından kabul edilemez bir aşamada olduğunu söyleyen Şahin, “Her siyasi rejim bu uygulamaları geliştirirse İnsan hak ve hukukunun ortadan kaldırması da doğalında gelişir. Abdullah Öcalan ile ilgili yaşananlar aslında her mahkûmun sahip olması gereken temel hakların ihlalidir. Bundan kastım, dış toplumla iletişim kurma hakkına sahip olmasıdır. Dışarıda olup bitenlerden haberdar olması ve ona karşı açıklama yapma ve kendini ifade etme hakkına sahip olmasıdır. Tıbbi haklarını kullanması gerekir. Hücre hapsinin olmaması, konuşacak kişilerin bulunması, sosyal aktivitelerden faydalanması gerekir çünkü tek kişilik hücrelerde tutmak ahlaki değil. Bu psikolojik hasarlara yol açar. Mahkumların ruh sağlığını bozmak ve haklarını ihlal etmek hukuka aykırıdır” diye konuştu.

TÜRK DEVLETİ KÜRTLERE KARŞI MANEVRA ALANI BULUYOR

Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük işgal saldırılarını da değerlendiren Şerif Şahin, “Türkiye bölgede aktif bir role sahip. O da bu rolünü Arap devletleri üzerinden geliştirdiği anlaşmalarla kendine genişleme alanı ve Kürtlere karşı manevra alanı buluyor. Bu şekilde Kürt halkının diğer bölge halkları gibi istediği hak talebini ve yaşam istemini baskı altına alıyor” şeklinde konuştu.

KÜRT DAVASINA HER SALDIRI FİLİSTİN DAVASINA DA ZARAR VERİYOR

Şerif Şahin, Kürt sorunu ile Filistin sorunun birbiri ile bağlantılı olduğunu belirterek, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Aslında Kürt davasına zarar veren her saldırı normalde Filistin davasına da zarar veriyor. Çünkü bunlar birbirine bağlı iki konu ve bölgenin en eski sorunlarındandır. Kürt sorununun çözümü için etnik köken, kültürel bir çözüm denklemine varılması bölgede milletlerin birliğini de sağlar, bölgenin karşılaştığı tehditlere karşı koyma yeteneğini de geliştirir. Kürtler tarihte Haçlıların bölgeye yerleşme tehditlerine karşı güçlü bir duruş sergilediler. Kudüs’ün kurtuluşu başta olmak üzere İslam dünyasına katkıları büyüktür.”

HİÇBİR FİKİR ZULÜMLE YOK EDİLEMEMİŞTİR

Türk devletinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ile İmralı’da gelişen fikirlerin önünü almaya ve onun halklarla buluşmasını önlemeye çalıştığını vurgulayan Şerif Şahin, “Bu olmaz. Çünkü Abdullah Öcalan’ın düşünce ve fikirleri yazılı. Kitaplaştırılarak dağıtıldı ve artık dünyaya yayıldı. Bu fikir ve felsefe bölge halkları tarafından sahiplenildi ve Kürt halkı da bu fikirlere inandı. Türkiye bu konuda yumuşamak zorunda ve bu konu ile ilgilenmelidir. Çünkü son dönemde büyük bir pozisyon çatışması yaşandığını görüyoruz. Ankara Filistinlileri destekliyor ancak Kürt sorunu da yok sayıyor. Bu çelişki ancak iki taraflı standartların oluşması ile çözülür. Şimdiye kadar hiçbir fikir zulüm ile yok olmamıştır. Baskı ile fikirler yok olmaz, tam tersine tüm dünyaya yayılır” diye ekledi.