Öztürk: Ortak demokrasi mücadelesi verilmek zorunda
İmamoğlu operasyonu sonrası gelişmeleri değerlendiren EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, “Kürtler, CHP ve sol ortak bir demokrasi mücadelesini vermek zorunda. Bunun başka çaresi yok" dedi.
İmamoğlu operasyonu sonrası gelişmeleri değerlendiren EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, “Kürtler, CHP ve sol ortak bir demokrasi mücadelesini vermek zorunda. Bunun başka çaresi yok" dedi.
Türkiye, 19 Mart sabahı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aralarında olduğu 87 kişinin gözaltına alınması ile yeni bir sürece daha girdi. İmamoğlu hem yolsuzluk yapmak hem de ‘terör’ suçundan gözaltına alındı. Gözaltı sonrası Türkiye’nin birçok yerinde büyük protestolar gerçekleştirilmeye başlandı. Ortak mücadele vurgusu öne çıktı.
Yaşanan son gelişmeleri, İmamoğlu operasyonunun neden yapıldığını ve neden ortak mücadele vurgusunun öne çıktığını Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Hakan Öztürk ANF’ye değerlendirdi.
‘AMAÇ TEK ADAM REJİMİNİ KALICI HALE GETİRMEK’
İmamoğlu operasyonunun amacının tek adam rejiminin tamamen kalıcı hale gelmesi olduğunu belirten Öztürk, süreç denilince akıllarına HDP’nin yüzde 13 oy alması akıllarına geliyor dedi. Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Amaç burada büyük bir adım atmış olarak, tek adam rejimini kalıcı hale getirmek. Şimdi hem bu amacı güdüyorlar, hem de yeni ateşkes sürecinde, önemli demokrasi kazanımları sağlanmaması üzere bugünden tedbir alıyorlar. Demek istiyorlar ki, silahların sustuğu, barışın gerçekleştiği koşullarda dahi size göz açtırmayacağız. Çünkü kendilerine göre önceki çözüm sürecinden ders çıkarmış durumdalar. Süreç deyince, Gezi’yi, HDP’nin yüzde 13 oy almasını ve tek başına hükümet olmaktan düştüklerini hatırlıyorlar.
Bu sefer işi çok sıkı tutmaya karar vermiş görünüyorlar. Her ne olursa olsun demokratik bir muhalefet yapılmasına alan bırakmamak gibi bir planları olduğu söylenebilir. Her eylemi engellemeye çalışacaklar, herkese davalar açacaklar, basına nefes aldırmayacaklar, seçimleri akamete uğratmak için ellerin geleni yapacaklar. Hukuki zeminde, siyasi zeminde verilen demokrasi mücadelesi bu kez başarılı olamasın diye. Şimdi hukuki, siyasi, demokratik süreci tıkamalarının yeni bir raundunu yaşıyoruz. Silah bırakmak ve önceki örgüt formuna son vermek konuşulurken, Ekrem İmamoğlu’na bahsi geçen örgüte yardım etmekten dava açılıyor. Belli bir süre, işte bu çelişkili manzarayı göreceğiz. Bu manzara çelişiktir çünkü o örgüt formuna bir son veriliyor. Durum böyle değilmiş gibi davranmak sürdürülebilir değil. AKP süreci böyle zorlayacak. Bu esnada bizim ellerimiz de armut toplamıyor ve toplamamalı. Onlar zorlayacak, biz direneceğiz. Olmayan bir örgütle yardım etme suçlaması, tekrar edildikçe bir anlamsızlığa dönüşecek ve etkisiz hale gelecek.”
‘AKP BARIŞIN SÜREKLİLEŞMESİNDEN ÇOK KORKUYOR’
AKP’nin barışın süreklileşmesinden ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmekten korktuğunu dile getiren Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Korkunun ecele faydası yok. Korkunun büyüklük düzeyi şu: AKP, hem barışın sürekli hale gelmesinden, hem de cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmekten korkuyor. AKP için daha beter ne olabilir ki?
Kürtler, CHP ve sol ortak bir demokrasi mücadelesini vermek zorunda. Bunun başka çaresi yok ve bu kesimlerin birbirinden kopartılması mümkün değil. Çünkü demokrasi konusunda kaderleri ortak. Kürtlerin barışın sürdürülmesi yönündeki mücadelesi elbette ki demokrasiye hizmet edecektir. Bu tartışmalı bir konu değil. Soyutlama yoluyla bir kanıtlamaya ihtiyaç yok. Bir önceki süreçte Kürt hareketinin, tek adam rejimine karşı verilen mücadelede ayrı düşmediğini görebiliriz. Hatta o barış süreci, Gezi direnişi, HDP’nin parlamentoda güçlü bir şekilde yer alması ve AKP’nin tek başına hükümet olmaktan düşmesine için uygun iklimi yaratmıştır. Bunlar, barış ve demokrasi mücadelesinin ne kadar bütünsel olduğunu berrak bir biçimde anlatır. Değişen bir durum yok. “
Kürt hareketinin İmamoğlu’na yapılana karşı çıktığını, tek adam rejimini desteklemediğini belirten Öztürk, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Kürt hareketi doğal olarak Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonlara karşı çıkıyor. Bu rejimden onca zarar görmüş bir halkın, tek adam rejimini destekleyecek bir hali olamaz ve olmuyor. Eğer tek adam rejimine son verecek bir alternatif ortaya çıkacaksa Kürt hareketi bunu destekler. Bir örnek gerekiyorsa, bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde bunu net bir şekilde yaptığını hatırlayabiliriz.
AKP, terörü bahane etmeden politik mücadele yürütmesini bilmiyor. Önümüzdeki dönemde, sudan çıkmış balık gibi olacak. Düşman bulamayacak, şeytan bulamayacak, günah keçisi bulamayacak. Ekrem İmamoğlu’na yönelik bu operasyon, yapılan silah bırakma çağrısından sonraki ilk girişim. Bu ilk girişimde dahi, örgüte yardım etme suçlaması tamamen mesnetsiz ve saçma görünüyor. Terörle bağlantı suçlamasını bir kenara koyduktan sonra kollarımızı büyük ve ortak bir siyasi mücadele için sıvayabiliriz. AKP bu koşullarda yeni sayılır şimdi. Biz siyasi mücadele vermesini, kitleleri harekete geçirmesini biliyoruz.”