2024 bütçesi savaşın, yolsuzluğun ve rantın bütçesi

Türk meclisinde görüşmeleri devam eden 2024 bütçesinin iktidara hizmet şeklinde yapılandığını belirten HEDEP Mûş Milletvekili Sezai Temelli, “Savaşın, yolsuzluğun ve rantın bütçesiyle karşı karşıyayız” dedi.

HEDEP Mûş Milletvekili Sezai Temelli, görüşmeleri süren bütçenin, yerel seçim, savaş harcamaları ve iktidarın tahkimi önceliklerine işaret ederek, büyük bir savurganlıkla hazırlandığını söyledi. 

Türkiye Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2024 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Görüşmelerde yer alan HEDEP Mûş Milletvekili Sezai Temelli ANF’ye konuştu. Ekonomik krizin yanı sıra siyasi ve toplumsal krize de işaret eden Temelli, bütün bu krizlerle baş edebilecek, ekonomide istikrar sağlayacak bir bütçe yerine, öncelikle bir seçim bütçesi hazırlandığını söyledi. Mayıs seçimlerine giderken 2023 bütçesinde har vurup harman savrulduğunu ve depremin de etkisiyle inanılmaz bütçe açıkları gerçekleşince de ek bütçe yapıldığını hatırlatan Temelli, “Yerel seçimlere giderken bu açıklar bile yeterli gelmeyecektir. 2024 yılı ortasında yine bir ek bütçeyle karşılaşabiliriz, çünkü her türlü savurganlığı içinde şimdiden barındırıyor. AKP yerel seçimlere çok büyük bir önem verdiğini ifade etti. Mayıs seçimlerinde çok ciddi bir oy ve vekil kaybı yaşadılar. Her ne kadar bunu seçim başarısı olarak anlatsalar da AKP’nin oyları yüzde 34’e düştü, vekil sayısı da 260’lara ve şimdi bu tablo karşısında acilen bir seçim başarısına ihtiyacı var. Bunun için de yerel seçimlere giderken savurgan ve her türlü kamu kaynağını kullanarak bir seçim projeksiyonunu önlerine koyduklarını bütünden görüyoruz” dedi. 

SAVAŞ HARCAMALARINDAN VAZGEÇME YOK

Bütçenin, aynı zamanda AKP’nin dünden bugüne kadar sürdüre geldiği siyasi hattı korumaya, kendi iktidarını ayakta tutacak olan alanları yeniden tahkim etmeye yönelik bir bütçe olduğunu vurgulayan Temelli, şöyle devam etti: “Artık herkesin de çok iyi bildiği, otoriter rejimi sürdürebilir kılmanın yolu olarak daha fazla savaş ve güvenlik harcamalarını artırmak ve adaletsizliği adeta normalleştirmek. Bu hattan bir sapma ya da farklı bir kulvara geçmekten bahsetmek mümkün değil. Hukuksuzluk, adaletsizlik, güvenlikçi politikalar ve ısrarla sürdürülen sınır ötesi savaş politikaları önceliğini koruyor.”

YOLSUZLUK, KAMU POLİTİKASI GİBİ

Türkiye’deki yolsuzluğun adeta devletin, iktidarın icraatıyla oluşan bir kamu politikası gibi olduğunu kaydeden Temelli, şöyle izah etti: “Mesela vergi sisteminde yoğun muafiyetler, istisnalar, vergi afları ve hazine arazilerin ranta açılıp devredilmesi, vergi harcaması yoluyla vergi borçlarının silinmesi gibi uygulamaları görüyoruz. Bu neredeyse yolsuzluğun resmileşmesi anlamına geliyor. Yasalara uygun bir icraat bir yatırım ya da bir ticaret hayatından daha çok neredeyse her şeyin bizzat iktidarın uygulamalarıyla kayıt dışına çekildiği bir düzenek var. Bu anlamda da bir tedbir yok. Tam tersine ticari kredileri ve teşvikleri arttıran vergi harcaması yapıp yani vergi borçlarını silen ve devasa açık veren bir bütçe var karşımızda. Dolayısıyla buradan bir makro istikrar ya da finansal istikrar beklemek beyhudedir. Yükünü ise geçmiş bütçelerde olduğu gibi ama bu sefer giderek ağırlaşmış haliyle emekçiler, işçiler, halklar taşıyacak. Dolaylı vergilerin payı yine yüzde 66, dolaysız olarak gözüken vergilerin halka sirayet edecek şekilde yapılandığını da çok iyi biliyoruz. Örneğin kurumlar vergisini kurumlar ödemiyor. Bunu da halka yansıtıyorlar.”

İKTİDAR HİZMET ŞEKLİNDE YAPILANMIŞ

Enflasyonist bir bütçe, yani enflasyonla bırakın mücadele etmeyi adeta enflasyonu körükleyecek bir bütçe olduğunu belirten HEDEP Mûş Milletvekili Sezai Temelli, ”Bütçe açığı var ve bu denli halka hizmet değil de adeta iktidara hizmet şeklinde yapılanmış. Bu bütçe, ister istemez daha fazla zam anlamına girecek. Hem hizmetten yoksun kalmış hem de yüke daha fazla katlanan bir halk söz konusu. Dolayısıyla emekçi halkın bütçesi değil, bizim de tarif ettiğimiz gibi savaşın, yolsuzluğun ve rantın bütçesiyle karşı karşıyayız. Bu anlamıyla baktığımızda yine bu bütçenin yüküne kadınlar, çocuklar, gençler, emekçiler, başta Kürt halkı olmak üzere bütün mağdur ve mazlum halklar katlanmaya devam edecek.”