60 yaşında, Sinoplu, Arnavut ve Apocu
Sinoplu, Arnavut ve Apocu. 1. Dünya Savaşı öncesinde gerillacılık yapmış bir babaannenin torunu, maden göçüğünde hayatını kaybeden bir maden işçisinin oğlu…
Sinoplu, Arnavut ve Apocu. 1. Dünya Savaşı öncesinde gerillacılık yapmış bir babaannenin torunu, maden göçüğünde hayatını kaybeden bir maden işçisinin oğlu…
Eline aldığı bir avuç toprağa, tüm insanlığın geçmişine bakar gibi bakıyordu Karker Amca…Toprak, parmaklarının arasından yere süzülürken verimli Mezopotamya topraklarına atıfta bulunarak, “Bak kızım, bu topraklar hep neolitik’’ demişti. O, bu toprakların ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin işçisi olduğu için Karker kodunu almıştı. İşçiliğin, partizanlığın ve dahi savaşçılığın yaşı olmadığı için büyük bir gururla “Ez tevlê YPG’ê bume” (ben YPG’ye katıldım) diyordu. Kendi elleriyle inşa ettiği savaş atıklarının olduğu avluda, havan topunun ucuna yerleştirilmiş oyuncak bebekler gibi aykırı bir varoluşu vardı Karker Heval’in. 60 yaşında, Sinoplu, Arnavut ve Apocu. 1.Dünya Savaşı öncesi gerillacılık yapmış bir babaannenin torunu, maden göçüğünde hayatını kaybeden bir maden işçisinin oğlu…
DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye saldırdığı 15 Eylül 2014’te, Önderliğin; başta Kürt halkı olmak üzere, tüm insanlığa yaptığı seferberlik çağrısıyla Suruç’a geçmişti. Önderliğin “Tarih, anda yaşanır” sözüne bağlılığıyla, bir anda tarihin kendisi olmuştu. Direnişin tanığı ve parçası olmak için kendi iradesini, parti iradesiyle bütünleştirerek katılım yapmaya karar vermişti.
Karker Heval, kendisini Önderliğin misafiri ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin işçisi olarak addettiği için tek bir anını bile boş geçirmemeye çalıştı. Savaşın izini sürmek, bir savaş belleği oluşturmak da savaşçılığa dahil olduğundan bir savaş müzesi oluşturmaya karar vermişti. Etraftaki bomba, havan topu, mayın vb. savaştan geriye kalan enkazları bir yere toplayıp savaş müzesini kuracaktı.
Savaştan arta kalanların istiflenmiş olduğu bir avlu… Havan toplarının ucuna yerleştirilmiş oyuncak bebekler, yapma çiçekler, insan vücudu maketleri, kafasının yarısı kopmuş ama yine de gülümseyen oyuncak bebekler, yağ tenekelerinde, düdüklü tencerelerde hayata tutunmaya çalışan bitkiler, roketler, havan topları, mayınlar, Önderlik ve Arin Mirkan’ın birlikte gülümsediği yarısı yırtılmış bir gazete kupürü ve daha onlarca anı parçasıyla savaşın vahşetinden renkli, gerçek ve sarsıcı bir dünya yaratmıştı Karker Heval. Tarih, anda yaşanıyorsa, savaş tarihinden anlar ve anılar biriktiriyordu. İskeletlerini çaktığı ahşaptan müzeyi bitiremeyeceğini düşünmemişti hiç. Daha yapacağı çok iş, toplayacağı onlarca anı, onlarca gerçek varken şehit düştü.
Bugün şehadetinin 9’uncu yılı Rıfat Horoz yani Karker Heval’in. 25 Haziran 2015 gecesi, DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye saldırısı sonucu katledilen 250’yi aşkın insanın içinde Karker Heval de vardı. Büyük bir bağlılıkla avuçlarında taşıdığı, hem savaşçısı, hem işçisi olduğu topraklarda yatıyor şimdi.