Temelli: 3. Yol stratejisinden taviz vermiyoruz

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, 3. Yol stratejisinden taviz vermeden Kurdistan’da ön seçim, batıda ise kent uzlaşısı, teamül yoklaması ve güç birliği gibi çoklu alt stratejilerle hareket ettiklerini söyledi.

Türkiye'nin en güçlü muhalefet partisi olduklarını belirten DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Türkiye’nin her yerinde öncelikle yerel yönetimlerde, söz, yetki, karar sahibi olmak istediklerini vurguladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, yerel seçimlere ilişkin ANF’ye konuştu. 2024 yerel seçimlerinin birçok açıdan kritik öneme sahip olduğunu belirten Temelli, “Seçimler, Türkiye demokrasisi açısından da, Türkiye’deki krizlerin yarattığı mağduriyetlere karşı mücadele açısından da çok çok önemli. Şunu çok iyi biliyoruz ki; artık bir devlet krizi var, çoklu kriz var ve bütün bunların kaynağı aslında demokrasi sorunu. Türkiye'deki demokrasinin yolu yerel yönetimlerden, yerel demokrasiden geçiyor, kayyumlardan değil. Şu anda kayyumlarla karşı karşıyayız. Kayyumların olduğu bir ülkede demokrasiden bahsedemezsiniz. Kaldı ki ülkenin hukuk düzenini anlatan mesele tecrit meselesidir. Dolayısıyla ülkede hukuk yok, ülkede demokrasi yok, ülkede siyasi özgürlükler yok. Hukuksuzluğa karşı, tecride karşı, bu kayyum anlayışına karşı topyekun demokrasi mücadelesi adına yerel seçimlerin önemi büyük” dedi.

DEVRİM NİTELİĞİNDE ÖN SEÇİM GERÇEKLEŞTİRDİK

Partisinin içinde bulunduğu seçim çalışmalarının tam bu eksende yürütüldüğünün altını çizen Temelli, şöyle devam etti: “Demokrasi ve özgürlük ekseninde yerel seçimlere, yerel demokrasiye yaklaştık ve bunun için de anlamlı bir başlangıç yaptık. Hem Türkiye siyaseti hem belki de küresel siyaset adına benzeri görülmemiş, devrim niteliğinde bir ön seçim gerçekleştirdik. Alışılagelmiş ön seçimlerin ötesinde çok güçlü bir ön seçim. Radikal demokrasi şiarına yakışan, doğrudan demokrasi anlayışıyla devrim niteliğinde bir ön seçim gerçekleştirdik. Ortaya koyduğumuz en önemli strateji buydu. 90 belediye yerleşim yerinde 100 bine yakın insanın doğrudan katılımıyla, üstelik kış koşullarında ve bütün zorluklara rağmen müthiş bir ön seçim yapıldı. Mesele sadece aday belirlemek değildi. Buradaki mesele, tam da ‘kendimi ben yönetmek istiyorum, benim iradem gasp edilemez, ben kayyumu kabul etmiyorum’ mücadelesiydi, tepkisiydi, direnişiydi. Bu anlamıyla bu sandıklar çok anlamlıydı. Sandığa giden, bu çalışmaya katılan bütün insanların da inandığını gözlemledim. Tabii bunun arkasında büyük bir emek var. Deyim yerindeyse 7/24 örgütümüz, arkadaşlarımız, demokratik yerel yönetimlerden sorumlu komisyonumuz, kadın meclisimiz, bütün organlarımız inanılmaz bir çalışma, inanılmaz bir emek ortaya koydular. Bu hepimiz açısından örnek bir çalışmaydı. Hepimiz açısından önümüzdeki dönem çalışmalarımız açısından yol göstericiydi. Bunu tamamladık, adaylar belirlendi. Komisyonumuzun son toplantısından sonra zaten kamuoyuyla da paylaşılacak.”

ÖNCELİĞİMİZ YEREL YÖNETİMLER

Türkiye genelinde ön seçim yapılmayan yerlerde de ‘kent uzlaşısı’ dedikleri stratejiyle hareket ettiklerini söyleyen Temelli, şunları söyledi: “Ön seçim yaptığımız yerlerde de kent uzlaşısını gözettik. Yani sadece kendi tabanımızla hareket etmedik. Kentin bütün dinamiklerini kattık. Kent uzlaşısı sadece batıyı ilgilendirmiyor ama batıda daha fazla ön plana çıktı, daha fazla üzerinde konuşuldu. Belli yerlerde bu kent uzlaşısına bağlı olarak güç birlikleri yapılabilir, belli ittifaklar yapılabilir ama bu toplumun rızası alınmış toplumsal ittifaklar. Türkiye'nin her yerinde öncelikle yerel yönetimlerde, söz, yetki, karar sahibi olmak istiyoruz. Tabii ki merkezi yönetimde de bu anlamda bugüne kadar çabalarımız oldu, mücadelemiz oldu. Bugün belki Türkiye’nin en güçlü muhalefet partisiyiz. Türkiye’nin demokratikleşmesi adına mücadelemizi yaparken iktidar perspektifimizi hiçbir zaman kaybetmedik ama önceliğimiz tabii ki yerel yönetimler. Dolayısıyla Türkiye’nin her yerinde kentlerin yönetiminde söz ve yetki sahibi olmak istiyoruz. Bu anlamda da çoklu strateji dediğimiz stratejiyi yürütüyoruz.”

3. YOL STRATEJİSİNE BAĞLI KALARAK

3. Yol stratejilerinin yalnız seçimlerle ilgili olmadığını, seçimler dahil her yerde ana stratejileri olduğunun altını çizen Temelli; “Bu ana stratejimize bağlı kalarak seçim dönemlerinde de belli alt stratejiler belli, taktik hamleler, belli yol haritaları, programlar üretiyoruz. Dolayısıyla bu yerel seçimlerde ana stratejimizden taviz vermeksizin, o mücadele hattımızdan kopmaksızın bu dönemin özelliklerine göre bir yerel seçim stratejisi belirledik. Bölgede ön seçimleri, batıda da çoklu strateji dediğimiz teamül yoklamalarıyla, kent uzlaşısıyla aday belirlemek ya da ortak kazanılabilecek yerlerde güç birliğiyle hareket etmek ama ana duruşumuzdan, ana çizgimizden kopmadan bunları hayata geçirmek gibi bir kararlılığımız var” şeklinde konuştu.

SİYASET DIŞI YÖNTEMLERLE AYAKTA KALIYORLAR

Polis ve askerlerin Kurdistan’da birçok kente yerleştirildiğini ve bu konuya yasal yollardan itiraz başvuruları yaptıklarını söyleyen Temelli, konunun takipçisi olacaklarını kaydetti. Temelli, şunları paylaştı: “Toplamda 51 bin kişiye ulaştık şu anda biz. 15 yere bu konuda başvuru yaptık, itirazımızı yaptık ve çalışmalarımızla devam ediyor. Iğdır merkez, Siirt merkez, Siirt/Kurtulan, Şırnak merkez, Şırnak/Uludere, Hakkari, Hakkari/Çukurca, Hakkari/Şemdinli, Hakkari/Yüksekova, Esendere neredeyse Hakkari’nin tümü diyebilirim, Batman/Hasankeyf, Batman/Gercüş, Mardin/Savur, Amed’de Kulp, Hazro, Eğil, Muş/Malazgirt, Elazığ/Karakoçan çok ciddi bir seçmen kaydırma var. İnanılmaz bir şeyle karşı karşıyayız. Aslında bu ne kadar acze düştüklerinin, çaresiz olduklarının, Kürt halkının duruşu karşısında, kayyumlarla. her türlü hileyle, zorla, baskıyla yaratmaya çalıştıkları siyasi iklimin yaratılamadığını ve yenildiklerini gösteriyor. Bundan 10 sene önce yaptıklarını, bundan 5 sene önce yaptıklarını yine yapıyorlar. 5 sene kayyumla yönettikten sonra bir kişiyi bile ikna edememişler ki hâlâ dışarıdan asker taşıyor, polis taşıyor, seçmen taşıyor. Bu onların acizliğini gösteriyor, ne kadar çaresiz olduklarını, ne kadar siyaset dışı yöntemlerle ancak ayakta durabildiklerini bize gösteriyor. Biz tabii ki resmi başvurularımızı yapıyoruz, tespitlerimizi yapıyoruz, bu konuda komisyonumuz hem yapması gereken teşhiri hem de yasal başvuruları yapıyor ve takipçisi oluyor.”