Temelli: Zaxo katliamı sonuçlardan biridir

HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, Zaxo’daki katliamın bir olay değil, sistematik bir politika; Başûr ve Rojava’ya uzanan yayılmacılığın askeri, iktisadi ve siyasi stratejisinin sonuçları olduğunu söyledi.

HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, Zaxo’daki katliamın Türkiye’nin kesintisiz savaş politikasındaki ısrarının sonucu olduğunu belirtti.

HDP’nin Mayıs’ta Irak’a giderek temaslarda bulunan heyetinin  içinde yer alan HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, Zaxo’daki katliamla ilgili ANF’ye konuştu.

ARTIK ÜSTÜ ÖRTÜLEMEZ

Temelli, Erdoğan liderliğindeki iktidarın savaş politikalarının kesintisiz devam ettiğini belirterek, “Bu kesintisizlik içinde ortaya çıkan Zaxo katliamı belki de uzun süreden sonra bütün dünya kamuoyunun dikkatini çekti. Oysa benzer birçok katliam gerçekleşmeye devam ediyordu ama artık üstü örtülemez, saklanamaz bir hal aldı” dedi.

Türkiye kamuoyu yeterince tepki ortaya koymadığını  toplumsal ve siyasi muhalefetten beklenen tepkinin gelmediğini kaydeden Temelli, dünya kamuoyundan ise çok ciddi tepkiler geldiğini, çünkü ortada bir savaş suçu; sivillere yönelik bir katliamın söz konusu olduğunu vurguladı.

YAYILMACI POLİTİKANIN SONUCU

Erdoğan'ın ısrarla sürdürdüğü savaş politikalarına karşı çıkmayanların, tabii ki böyle sonuçlarla karşılaşınca kınamakla yetindiğini belirten Temelli, “Oysa bunlar bir olay değil, aksine sistematik bir şey. Sürekli olarak Kürdistan üzerindeki yayılmacı politikaların olduğunun da altını çizmemiz gerekiyor. Hem Suriye Kürdistan'ına hem de Irak Kürdistan'ına yönelik yayılmacı politikalar, bu iktidarın iktisadi ve siyasi olarak da koymuş olduğu stratejisinin sonuçları bunlar” dedi.

İKİ KUTBUN KISMEN ÖZERK ALANI

Erdoğan’ın, savaşı sürdürebilir kılmak ya da yayılmacı politikaları süreklileştirmek için Erdoğan bir NATO'nun, Rusya'nın ve İran'ın kapısını çaldığına işaret eden Temelli, “Adeta stratejik konumunu kullanarak belli pazarlıklarla Suriye ve Irak Kürdistan'a yönelik stratejisini hayata geçirmeye çalışıyor. Tabloyu böyle geniş bir yerden okumamız gerekiyor. İki kutuplu dünya artık şekillenmeye başladı ve Türkiye bu iki kutuplu dünyanın ortasında kısmen sağlamış olduğu özerk alandan yararlanarak yayılmacı politikada ısrar ediyor” şeklinde konuştu.

IRAK ZATEN RAHATSIZDI

Irak’tan ve dünyadan gelen tepkileri ve Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin açıklamalarını nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Temelli, şöyle yanıt verdi: “Irak daha önce de tepki veriyordu bu tür olaylarda. Geçen Mayıs’ta HDP heyeti olarak Irak’a seyahat ettiğimizde Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih ile görüşmüştük. Irak Cumhurbaşkanı da Irak'taki birçok siyaset de Türkiye'nin Irak Kürdistan'ıyla sınırlı kalmayan, Irak'ın içlerine kadar gelen bu müdahaleci tavrından çok çok rahatsızdı. Bu yayılmacı politikayı kabul etmediklerini dile getirdiler. Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, Cumhurbaşkanı kadar net bir tavır almıyordu ama dün itibarıyla onun da net bir tavır aldığını gördük. Irak genel anlamıyla Türkiye'nin bu saldırganlığından şikayetçi. Çünkü aslında Zaxo'yu konuşuyoruz ama daha önce Mexmûr’un bombalanma olayları var. Orada açılan üsler var. Yüzlerce köyün bombalanması ve kayıpların söz konusu olduğunu Irak defalarca gündeme getirdi. Sadece Türkiye'de HDP'nin dile getirilmesiyle sınırlı değildi bu mesele. Aslında birçok yerde geliyor fakat duyulmuyor.”

KDP BU KADAR DESTEK VERMESEYDİ

Temelli, Irak’ta Türkiye’nin yanı sıra KDP’ye de bir tepki yükseldiğini, çünkü savaş stratejisine KDP tarafından destek verilmeseydi Türkiye’nin bölgede bu kadar fütursuz bir saldırganlığı sürdüremeyeceğini söyledi.

Türkiye'nin bir an önce bu politikalardan vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Temelli, “Bu hem Irak Kürdistan’ı açısından hem Suriye Kürdistan'ı hem de bütün bölge açısından çok çok önemli. Türkiye'nin bu saldırgan savaş politikalarına son vermesi, bu iktidar anlayışından kurtulması hem Türkiye halkları açısından, hem Ortadoğu halkları açısından çok çok kritik” diye konuştu.

ÇÖZÜMÜN ÖNÜ AÇILMALI

Türkiye’nin bu iki ülkedeki çözümsüzlükten yararlandığını söyleyen Temelli, şunları dile getirdi: “Dolayısıyla burada bir parantez açmak gerekirse saldırıları durdurmanın yolu özellikle Suriye'de ve Irak'ta demokratik çözümlerin de önünün açılmasından geçiyor. Türkiye bu istikrarsızlığı dayatsa da Astana benzeri fakat masada bölgedeki bütün siyasi güçlerin yer alabileceği, kimsenin dışlanmadığı, kimseye rağmen çözüm aranmadığı bir formülün geliştirilmesi lazım.”

ÇÖZÜMÜN ADRESİ BELLİ

Temelli, tüm bunların birbirine bağlı süreçler olduğunun altını çizerken çözüm adresini de işaret etti: “Bu, Türkiye’nin Kürt meselesinin çözümü konusunda atacağı adımlara bağlı. Bu kadar geniş bir çerçeve çiziyorum, çünkü bütün meselelerin birbirine çok bağlı geliştiğini görmemiz gerekiyor. Suriye'de meselenin çözümü, Irak’ta meselenin çözümüdür. Irak’ta meselenin çözümü Türkiye'de çözümüdür. Dolayısıyla bölgenin bütün dinamikleri birbirini etkiliyor ve tetikliyor. Burada savaşa karşı demokrasi anlamında bir mücadelenin yol açıcı olması gerekir. Ben özellikle bunun altını çiziyorum, çizmeye de devam edeceğim; bugün için bir çözüm politikası kuşkusuz İmralı'dan geçiyor. Bölgede hiçbir siyasi dinamiğin çözüme dair bir reçetesi, bir formülü yok. Oysa geçmişte yaşadık, biliyoruz ki sadece Türkiye adına değil, bölge adına Kürt meselesinin çözümü, barışın ve demokrasinin yolunu açıyor. Bu konuda ısrarcı olmak gerekir.”