Enflasyonun artmasıyla özellikle yaygın bir ücret haline gelen asgari ücrete yılda iki defa zam yapılarak, ücretlilerin pahalılık altında ezilmesinin bir nevi önü alınmaya çalışılıyordu. Fakat artan hayat pahalılığı bu ara zamları bile geçersiz kılarken, seçimlerin bitmesiyle başlatılan Mehmet Şimşek programıyla AKM-MHP iktidarı, bu Temmuz’da bir ara zammın olmayacağını duyurdu. Temmuz’da neden bir zammın şart olduğunu ekonomist Özgür Müftüoğlu ve BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen ANF’ye değerlendirdi.
YÜKSEK ENFLASYON ALIN TERİNİN ÇALINMASIDIR
Özgür Müftüoğlu, yüksek enflasyonun emekçilerin ceplerindeki paranın çalınması olduğunu söyledi ve şunları aktardı: “Yüksek enflasyon emekçilerin cebindeki emeğinin, alın terinin ve paranın çalınması demek. Çünkü üretiyorlar ve ürettikleri malların fiyatları artıyor ama kendi ücretleri artmıyor, ondan daha az artıyor. Dolayısıyla yarattıkları değerden daha az pay almış oluyorlar. Sömürü oranını arttırmış oluyor. Enflasyon öbür taraftan da yoksullaştırıyor tabii. TÜİK'in rakamlarıyla bile baktığınız zaman bugün asgari ücret açlık sınırının altında kalmış durumda. Bugün Türkiye'de nüfusun, çalışan emekçilerin çok büyük ve önemli bir kısmı asgari ücret civarında bir gelirle yaşamlarını sürdürüyor. Böyle bir koşulda ücretlerin düzenlenmemesi yoksulluğu ve sömürüyü daha da artıracak. Burada sürekli bir hırsızlık söz konusu. Belki daha açık konuşmak lazım çünkü gerçekten de insanların cebindeki çalınıyor.”
Ücretlerin artmasının yüksek enflasyona sebep olduğunu söyleyenlere de cevap veren Müftüoğlu, bunun gerçeği yansıtmadığını şu sözlerle anlattı: “Hala asgari ücret artarsa enflasyonunu artırır gibi şeyler söyleniyor. Enflasyonun neden arttığına bakmak istiyorsanız şirket kârlarına bakın. Şirketlerin ne kadar büyük kârlar elde ettiklerine bakın. Dolayısıyla bugün enflasyonu ücretlere bağlamak en kibarca şekliyle ahlaksızlıktır. Çünkü insanların emeğini çalmak ahlaksızlıktır. Geçen yıl iki defa zam yapıldı, yetmedi elbette ve hatta sömürü devam etti. Ama şimdi bunu yılda bir defa yaptığınız zaman geçen sene ne kadar sömürüyorsanız, alın terlerini çalıyorsanız bu sene onun iki mislini çalacaksınız demektir. Eğer bugün emekçilerin çok büyük bir kısmı açlık sınırının altında yaşıyorsa ve bu daha da derinleşecekse, o zaman çözümü çok nettir; genel grev! Elbette tek tek eylemler de çok kıymetlidir. Ama ortada sermaye sınıfının işçi sınıfına karşı büyük bir saldırısı var ve buna topyekûn bir cevap verilmeli. Genel bir grevin elzem olduğunu düşünüyorum.”
KEMER SIKILIYOR VE TÜM FEDAKARLIK İŞÇİLERDEN BEKLENİYOR
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen ise özellikle kemer sıkma politikalarını işaret etti. Tüm fedakârlığın işçilerden beklenmesini eleştiren Türkmen, şunları belirtti: “Gelinen aşamada artık işçilerin bu ücretlerle değil geçinmek, kelimenin gerçek anlamıyla karnını doyurması bile zor. Özellikle Mehmet Şimşek programı, yani kemer sıkma programı, bu ekonomik darboğazın ve ekonomik daralmanın bütün yükünü işçi ve emekçilere.
Şimdi deniyor ki ‘enflasyonu düşüreceğiz, sabredin, tasarruf tedbirleri uygulanıyor’ iyi ama fedakârlık istenen sadece işçiler oluyor. Oysa uygulanan programa baktığımızda patronlara, bir avuç sermaye sınıfına tanınan imtiyazlar, vergi afları, teşvikler var ve örneğin buralarda hiçbir kısıtlama yok. Patronların imtiyazlarına kesinlikle dokunulmuyor. Sadece bu yılın bütçesinde 2 trilyon vergi borcu silindi patronların. Ama diğer taraftan kendi hesabına çalışan motokuryelerden bile nasıl vergi alırız? Bahşişe bile vergiyi nasıl getiririz? Halkın ve emekçilerin üstüne yeni vergileri nasıl yıkarız diyen bir program işliyor.”
TAM BİR HALK DÜŞMANLIĞI
Türkmen de tıpkı Müftüoğlu gibi enflasyonun sebebinin ücret artışları değil şirket kârları olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Asgari ücretin ve genel olarak ücret artışlarının enflasyonu artırdığına dair bir şehir efsanesi dolaşıyor. Kimi popüler ve sosyal medya fenomeni olan iktisatçılar da bunu çok söylüyor. Üstelik bunun bilimsel bir gerçek olmadığını kendileri de bildiği halde ne yazık ki işçi ve emekçiler içinde de gerçekten buna ikna olanlar var. Ama örneğin sadece son 6 ayın gerçek enflasyonu bile yüzde 50’nin üzerinde ama ücretlere bu 6 ayda zam yapılmadı. Eğer ücretler enflasyonu artırıyorsa ücretlerin artmadığı 6 aydaki bu enflasyonu neyle açılıyorlar?
Eğer ücretler enflasyonu artırıyorsa örneğin 2012 ile 2020 arasında asgari ücrete normal enflasyonun üstünde zamlar yapıldı. O zamlardan sonra enflasyon daha da düştü. O zaman bunu nasıl açıklıyorlar? Oysa bütün dünyadaki son bilimsel araştırmalar şunu net olarak gösteriyor ki, enflasyonu artıran aşırı şirket kârları. Zengin bir sınıfın ve şirketlerin aşırı kârları, lüks harcamaları enflasyonun gerçek nedeniyken ve uygulanan bu politikalarla ülkenin bütün kaynaklarını ve gelirlerini bir avuç zengine aktarılıyor ama tüm fatura bunda hiç sorumlu olmayan işçilere yıkılmak isteniyor. Ücretler artınca enflasyonun daha çok artacağını iddia etmek, işçi ve emekçilerin eli avucundakini de çalarak onları daha fazla yoksulluğa mahkûm etmek anlamına geliyor. Bu tam bir halk düşmanlığı.”
SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ
Mehmet Türkmen hem örgütlü oldukları işyerlerinde, hem de her yerde Temmuz’da zam için bir kampanya yapacaklarını ifade ederek şöyle devam etti: “Yüksek enflasyonun alt sınıflardan yoksul kesimlerden üst sınıflara servet aktarılması demek olduğunu biliyoruz. Yüksek enflasyondaki kayıplar genelde işçinin, emekçinin, halkın cebinden gider. Onların alım güçleri düşer. Tam da bu yüzden Temmuz'da zam şart diyoruz. Enflasyonu düşürmek adı altında uygulanan kemer sıkma programının bedelini, faturasını işçiler ödemeyecek.
Bundan dolayı eğer bir fatura ödenecekse, bir fedakârlık yapılacaksa halk ve işçiler yoksulluk altında inlerken kârlarına kâr katan şirketler, patronlar yapsın bu fedakarlığı. O yüzden Temmuz'da hem asgari ücrete, hem de bütün ücretlere gerçek enflasyonun üzerinde zam talep ediyoruz ve bu zam verilmezse de Türkiye'nin her yerinde ve faaliyet yürüttüğümüz bütün bölgelerde işçilerin bu talebiyle bir mücadele örgütleyeceğiz. Bu zam verilmezse söke söke almak için işçilerle birlikte sonuna kadar mücadele edeceğiz.”