Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), 19 Kasım'da İstanbul’da düzenlenecek Gemlik Yürüyüşü’ne ilişkin İstanbul’un Bağcılar, Esenler Küçükçekmece ve Gaziosmanpaşa ilçelerinde halk toplantıları gerçekleştirdi. Bağcılar ilçesinde halkın yoğun katılımıyla gerçekleşen toplantıya Asrın Hukuk Bürosu Avukat Rezan Sarıca da katıldı.
‘İMRALI DÜNYADA BENZERİ OLMAYAN BİR SİSTEMLE İNŞA EDİLDİ
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılması ve fiziksel özgürlüğünün sağlanmasının herkes için önemli olduğunu vurgulayan Sarıca, Abdullah Öcalan’dan 32 aydır haber alınmadığına dikkat çekti. Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridi anlamak için uluslararası komployu anlamanın önemine vurgu yapan Sarıca, komplonun bugün de devam ettiğini belirtti. İmralı ada cezaevinin hiçbir zaman normal bir cezaevi olmadığını aktaran Sarıca, “İmralı cezaevi dünyada eşi benzeri olamayan bir sistemle inşa edildi ve olağanüstü bir rejimle yönetildi. Bu sistemle Sayın Öcalan bu sistemle tüm dünyadan, toplumdan, Kürt halkından koparıldı. Tek bağlantısı çok sınırlı sayıda avukat ve aile görüşmelerinde oda 2011 yılına kadar sürdü. 2011 yılından sonra devlet ve bu sistemin uygulayıcıları farklı bir düzene geçti. Çünkü devlet, Abdullah Öcalan’la en ufak bir temasın Kürt halkı üzerine yarattığı sinerjiyi, bilinci ve umudu fark etti ve bunu tecrit sistemi ile engelledi” diye belirtti.
32 AYDIR HABER ALINAMIYOR
Çözüm ve diyalog sürecinde bile Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmediğini belirten Sarıca, 9 yılda sadece 5 kez aile görüşünün gerçekleştirildiğini vurguladı. 2016’dan sonra tecrit sisteminin değiştiğine dikkat çeken Sarıca, “Tecrit sistemi 2016’dan sonra yargı da topyekûn bu sistemin bir parçası haline geldi. Ne yasa ne anayasa tanıyan bir mahkeme pratiğiyle karşı karşıya bırakıldı. Hükümet yargı ve iktidar birbirinden ayrılması gerekirken yargı ve mahkemeler iktidara bağlı hareket etmeye başladı. Ve Abdullah Öcalan’ın bütün hakları mahkeme ve yargı eliyle işletilemez hale getirildi. Bu hukuksuzluk devam ettiği için tam 32 aydır sayın Öcalan’dan hiçbir şekilde haber alamıyoruz. Mart 2021’den bu yana mutlak iletişimsizlik haliyle karşı karşıyayız. Bunda dair Adalet Bakanlığına başvuru yaptık ama kapı duvar. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) suskunluğa gömülmüş durumda. CPT, Mart ayında İmralı adasında ziyaret ettikten sonra bir rapor hazırladı ama raporunu açıklamadı” dedi.
‘GEMLİK YÜRÜYÜŞÜ BİR BAŞLANGIÇ’
Abdullah Öcalan’a yaklaşımın Kürt halkına yaklaşım olduğunu vurgulayan Sarıca, “Kürt halkının özgürlüğü sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden geçer. Sayın Öcalan’ın bir birey olmanın ötesinden bir düşünce dünyasını inşa ederek demokratik ulus paradigmasını oraya koydu. Bu paradigmayı sadece Kürt sorunun çözmeye gücünü taşımıyor. Bütün Ortadoğu’daki krizleri de çözecek bir güce sahip. Tecridin ve haber alamama durumunun bu şekilde irdelenmesi önemli. Çünkü Ortadoğu’daki bu gidişata barış lehine müdahale edecek bir gücü taşıdığı için sayın Öcalan bugün tecrit altında tutuluyor. Bu yüzden Gemlik'e yapılacak yürüyüş bir son değil, bir başlangıçtır” diye aktardı.
DEMOKRATİK ULUS FİKRİYATI
ANYAKAY-DER temsilcisi Hüseyin Dalaman, Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu ve dünyada yaşanan kapitalist sistem krizine karşı demokratik cumhuriyet fikriyatını oraya koyarak tüm halklara bir alternatif sunduğunu belirterek, “Tecridin bu kadar derinleşmesi sayın Öcalan’ın paradigmasıdır. Uluslararası güçler bu fikirden korkuyorlar, bunun Ortadoğu’da yeni bir yaşamın inşası olduğunu ve kapitalizmin bitmesi anlamına geldiğini biliyorlar. Bu yüzden tecridi derinleştiriyorlar. Biz de bu uluslararası komplo ve tecride karşı sonuna kadar mücadele etmeliyiz” dedi.