Kobanê’de haber takibi yapan gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Türkiye’nin SİHA saldırısında katledilmesini İstanbul’da protesto etmek isterken işkenceyle gözaltına alınıp 1 gece Vatan Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi’nde mevcutlu olarak tutulan 12 gazeteciden 7’si hukuksuz bir biçimde tutuklandı. Gazeteciler, Çağlayan Adliyesi’nde savcı yüzü dahi görmeden tutuklama talebiyle çıkarıldıkları sorgu hakimliğinde, katledilen meslektaşlarının resmini tutmaları “örgüt propagandası” iddiasıyla tutsak edilmeleri için yeterli sayıldı. Tutuklanarak rehin alınan bu gazetecilerden Hayri Tunç’un İngiltere’de yaşayan kardeşi Sarya Tunç, ANF’ye konuştu. Katledilen meslektaşlarına sahip çıkan abisi ve arkadaşlarıyla gurur duyduğunu vurgulayan Tunç, “Onların öldürülen meslektaşlarına sahip çıkması kadar normal bir durum yok, burada normal olmayan pırıl pırıl iki genç gazetecinin bu şekilde katledilmesidir” dedi.
‘ABİM VE ARKADAŞLARI GEREKENİ YAPIP MESLEKTAŞLARINA SAHİP ÇIKMIŞTIR!’
İngiltere’de olduğu için abisi Hayri Tunç’un tutuklandığını ancak saatler sonra öğrenebilen Sarya Tunç, haberi öğrendiğinde çok şaşırıp öfkelendiğini vurguladı. İki gazeteci hedef gözetilerek öldürülmüşken meslektaşlarının tabii ki onlara sahip çıkacağını hatırlatan Tunç, “Abim ve arkadaşları gerekeni yapmıştır. Kimse meslektaşları öldürülürken sessiz kalmalarını bekleyemez. Esas normal olmayan gazeteciler öldürülürken veya tutuklanırken susulmasıdır. Mesela şu anda gazeteciler tutuklandı ve biz aileler olarak veya demokratik kamuoyu olarak birilerinin ses çıkartmasını bekliyorsak, öldürülen gazeteciler için de onların aileleri de, onlarla ilgilenen insanlar olarak ses çıkartılmasını bekliyordu. Abim ve arkadaşları da tam bunu yaptı ve meslektaşlarına sahip çıktı. O yüzden tutuklanmalarına ne kadar öfkeliysem, gerekeni yapmış olmalarından ötürü de abim ve arkadaşlarıyla gurur duyuyorum” dedi.
‘ÖYLE BİR HUKUKSUZLUK Kİ HAPİSHANELER BİLE ALMAK İSTEMEMİŞ!’
7 gazetecinin sırf katledilen meslektaşlarının resimlerini taşıdıkları için tutuklanmalarının ise Türkiye’de yargının geldiği noktayı özetler nitelikte olduğunu kaydeden Tunç, “Biz yıllarca devletin baskısı altında yaşamış bir aile olarak bu zulme yabancı değiliz ama bu kadar keyfi bir biçimde insanların özgürlüklerinden alıkoyulması artık zulmün son noktası. Düşünün bu öyle bir hukuksuzluk ki abim ve diğer erkek arkadaşlarını hapishaneler bile almak istememiş. Metris Hapishanesi gazeteci oldukları için almayı kabul etmemiş, Marmara Hapishanesi de polisin ısrarıyla onları içeriye almak zorunda kalmış. Artık herkes bu tutuklamaların talimatla gerçekleştiğini, hiçbirinin hukuk çerçevesinde yapılmadığını biliyor” diye konuştu.
‘BÜTÜN AİLE YURT DIŞINDA, HAYRİ’Yİ ZİYARET EDECEK KİMSE YOK!’
Bütün aile fertlerinin yurt dışında olduğuna ve abisi Hayri’yi ziyaret edecek aileden kimsenin kalmadığına dikkat çeken Tunç, arkadaşları ziyarete gitse de aile olarak bu zor günlerde yanında yer alamamaktan dolayı büyük üzüntü içerisinde olduklarını ifade etti. Bitmek bilmeyen devlet baskısı yüzünden bütün ailenin bir yerlere savrulduğuna işaret eden Tunç, “Yazar olan babam Aziz Tunç da birçok kez hedef seçildi, evlerimiz basıldı, tutsak edildi; şimdi de abim gazetecilik yaptığı için aynı şekilde hedefte. Almanya’da olan babamın yanına gelmek isteyen annemin bile pasaportuna el konuldu, 4.5 sene seyahat özgürlüğü yok sayılarak Türkiye’de kaldı. Ancak sonra babamın yanına gelebildi. Şimdi hepimiz ayrı ülkelerde sürgünde yaşamak zorunda kaldık. Aile olarak parçalandık. Çok acıklı bir durum. Ama bu yetmemiş olacak ki şimdi de abimi tutukladılar. Yetti artık devletin bu baskısı!” tepkisini verdi.
‘BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ GEREKEN TEPKİYİ VERMEYEREK ZULMÜ OLAĞANLAŞTIRIYORLAR!’
Gazetecilere yönelik sistematik hale gelen bir tahammülsüzlüğün söz konusu olduğunu hatırlatan Tunç, ama buna karşılık basın meslek örgütlerinin tepki vermekte yetersiz kaldığını vurguladı. Bu son yaşanan hukuksuzlukta dahi basın meslek örgütlerinin çok pasif kaldığını anımsatan Tunç, “Basın meslek örgütlerinin bu yaklaşımı bu hukuksuzluğa alıştırma etkisi yaratıyor. Özellikle Türkiye’deki basın meslek örgütleri bence çok tepkisiz bir yerde duruyor. Gazeteciler hapsedilirken, ev hapsine mahkûm edilirken, ya da haklarında sayısız soruşturma açılırken onların en çok ses çıkarması lazım. Ama yeterli tepkiyi göstermeyerek aslında gazetecilere yapılan bu baskı ve zulmü olağanlaştırmış oluyorlar” dedi.
‘ANORMALİ NORMALLEŞTİRMEK…’
Türkiye’deki bu her şeyi normalleştirme halinin kendisinin normal olmadığını, ancak başka bir ülkeye gidip farklı reaksiyonlar görüldüğünde bunun farkına varıldığını dile getiren Tunç, kendinden örnek verdi. Tunç, şöyle konuştu: “Yedi yıldır İngiltere’de yaşıyorum ama bir türlü Türkiye’deki kodlamalardan kurtulamadığımı görüyorum. Burada insanların yaşadığı hayatla bizim gerçekliğimiz aynı şey değil. Mesela abim cezaevine girdi deyince başka bir şey anlaşılıyor. Çünkü gerçekten insanların sırf bu yüzden hapsedilebileceğini akılları almıyor. Mesela daha iki gün önce politik bir İngiliz kadınla konuşuyordum ve yaşananları anlattığımda ağzımdan, ‘Ortalık çok karışık, bu dönemde içeride olması daha iyi’ diye bir cümle çıktı. Normalde Türkiye’de çok söylenen bir sözdür bu. Kadın ne dediğimi anlamadı tabii ki. Yani bu mantığı anlamadı. Çünkü benim bunu düşünmem ve söylemem aslında normal değil ve bunun farkındalığı insanı daha da kahrediyor. Çünkü biz zamanla bütün zulümleri normalleştirmeye başladık. Sonuçta işkenceyle gözaltına alınıyorsunuz ama işte ‘Sırtıma bir darbe aldım çok bir şey değil’ demek normal değil. Bu ters mantığı aşamamak da beni öfkelendiriyor. O yüzden zulüm karşısında kimse susmamalı ve normalleştirmemeli.”
SES ÇIKARMA ÇAĞRISI
Abisi Hayrı Tunç’un tam da bu haksızlıklara karşı durmak için gazeteci olmaya karar verdiğini vurgulayan Tunç, “Abim ve arkadaşları derhal serbest bırakılmalı. Onların öldürülen meslektaşlarına sahip çıkması kadar normal bir durum yok, burada normal olmayan durum pırıl pırıl iki genç gazetecinin bu şekilde katledilmesidir. Bu bilinçle herkesi bu haksızlık ve hukuksuzluğa ses çıkarmaya çağırıyorum” vurgusunda bulundu.