Türk cezaevleri doldu taştı
CİSST’in verilerine göre; Türk cezaevlerinde 350 bin 670 kişi tutuluyor. Kapasitesinin yüzde 18 üzerindeki üzerindeki bu doluluk, keyfi tutuklamaların geldiği noktayı da gösteriyor.
CİSST’in verilerine göre; Türk cezaevlerinde 350 bin 670 kişi tutuluyor. Kapasitesinin yüzde 18 üzerindeki üzerindeki bu doluluk, keyfi tutuklamaların geldiği noktayı da gösteriyor.
Türkiye’de 31 Ocak 2023 itibarıyla cezaevlerinde 348 bin 265 kişinin tutulmasıyla Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), geçtiğimiz günlerde cezaevlerindeki güncel istatistikleri açıkladı. Son açıklanan verilere göre; Türkiye’de, toplam 295 bin 328 kapasiteli 403 cezaevinde, 350 bin 670 kişi tutuluyor. Bu da kapasitenin yüzde 18,74 üzerinde aşıldığını gösteriyor. ANF’ye konuşan ÖHD’den avukat Ferdi Yamar, Türk cezaevlerinin her geçen gün daha da yaşanılmaz hale geldiğini söyledi.
TEMEL HAKLAR ASKIYA ALINDI
Temel hak ve hürriyetlerin askıya alındığı bir dönemde yaşamın en çekilmez ve en zor halinin ilk yansımalarının, cezaevlerinde kendini gösterdiğini belirten Av. Yamar, “Asgari ve insani temel ihtiyaçların karşılanması oldukça güçleşmekte. Mahpusların okuyabilecekleri kitap, dergi ve gazetelere uzun yıllardır AYM kararlarına rağmen engeller getirilmekte. Keyfi, gerekçesiz, tutarsız kararlarla sosyal ve bireysel hayatın gelişimine izin verilmemek” dedi.
HAKİMLER İLE MÜTEAHHİTLER YARIŞIYOR
Kapasitelerin aşıldığına, açık cezaevine dönüşen Türkiye’nin hemen hemen her yerine yeni tip cezaevlerinin inşa edildiğini kaydeden avukat Ferdi Yamar, “Kısa bir zaman önce açılan birçok hapishanenin çok kısa bir süre içerisinde mevcut kapasitenin çokça üzerinde mahpusu hapsettiği ve sürekli sevklerin olduğu bilinmektedir. Sulh ceza hakimlikleri ile hapishane inşa eden müteahhitler, adeta yarış içinde” şeklinde konuştu.
YERDE YATMAK ZORUNDA KALIYORLAR
Avukat Yamar, bu kapasite fazlalığının keyfi tutuklamalarla oluştuğuna, tutsakların şartlarının da buna bağlı olarak zorlaştığına dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Birçok hapishanede ortak alanlara dahi ranzalar atıldığı ve yine birçok mahpusun yerlerde yatmak zorunda kaldığı veya birçok mahpusun yataklarını dönüşümlü olarak (birinin gece uyuması birinin de gündüz uyuması gibi) paylaştığı bilinmektedir. Kapasitenin çokça üzerinde koğuşlarda kalan mahpuslar arasında hijyen, beslenme, bulaşıcı hastalıklar vb. sorunları çok sık rastlanmaktadır. Gün geçtikte hukuktan daha da uzaklaşılan bir sistemde uzun süren haksız soruşturma ve kovuşturmalar keyfi tutuklamaların artık adeta bir devlet politikası haline geldiğini çok net belirtebiliriz.”