Türk devletinin katliamlarla geçen 100 yılı
Türk devletinin 100 yıllık tarihi soykırım ve katliamlarla geçti. Bu katliamlarda yüz binlerce Kürt katledildi, yüz binlercesi yaralandı, milyonlarcası ise sürgün edildi.
Türk devletinin 100 yıllık tarihi soykırım ve katliamlarla geçti. Bu katliamlarda yüz binlerce Kürt katledildi, yüz binlercesi yaralandı, milyonlarcası ise sürgün edildi.
Türk devletinin 100 yıllık tarihi soykırım, katliam ve zorla yerinde etme ile geçti. 1923 ile 2023 tarihleri arsında onlarca katliam yaşadı. Bu katliamlarda yüz binlerce insan katledildi, yaralandı ve sürgün edildi. Kurdistan’ın binlerce köyü ve kasabası yakıldı, yıkıldı. Kürt yerleşim yerleri değiştirildi. Kürt dili ve kültürü yasaklandı. Kürt çocuklara Kurdistan’ta zorla Türkçe eğitim verilerek asimilasyon politikası uygulandı.
Türk devletinin sözde 100 yıllık tarihinde yaşanan soykırım ve katliamlar:
ZÎLAN KATLİAMI
13 Temmuz 1930 tarihinde Wan'ın Erdîş ilçesinde yer alan Geliyê Zîlan'da (Zilan Deresi) 44 köy ateşe verildi, 50 binden fazla insan katledildi. Geliyê Zîlan'daki Hasanabdal, Doluca, Şahbazar, Doğanci, Tendurek, Çakırbey, Yılanlık, Harhus, Babazeng, Kömür, Şor, Şorik, Mürşit, Mescitli, Karakilis, Kündük, Zorava, Aryutin, Hallacköy, Koşköprü, Kuruçem, Mülk, Yekmal, Kilise, Gosk, Aşağı Partaş, Yukarı Partaş, Binesi, Bunizi, Pelexlu, Kerx, Sögütlü, Mığare, Kardoğan, Kelle, Hostekar, Suvarköy, Kızılkilise, Ziyaret, Hiraşen, Komik, Şeytanava, Birhan ve Yukarı Koşköprü olmak üzere 44 köy ateşe verildi. Soykırımdan sağ kurtulanlar ise sürgün edildi. Köylülerin hayvanlarına ve diğer mal varlıklarına el konuldu.
Geliyê Zîlan'da yaşananlara 16 Temmuz 1930'da devletin yarı resmi gazetesi durumundaki Cumhuriyet Gazetesi şu şekilde yer verir: "Ağrı eteklerinde eşkıyaya iltica eden köyler tamamen yakılarak ahalisi Erciş'e sevk edilir ve orada iskan olunmuştur. Zilan harekatında imha edilen eşkıya miktarı 15 binden fazladır. Yalnız bir müfreze önünde düşüp ölenler bin kişi olarak tahmin ediliyor. Zilan Deresi'nden sıvışan 5 şaki de teslim olmuştur. Buradaki harp pek müthiş bir tarzda cereyan etmiş, Zilan deresi lebalep cesetle dolmuştu.”
Dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün ise, 31 Ağustos 1930 tarihli Milliyet gazetesinde, "Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Aslı astarı olmayan propagandalara kanmış, aldanmış, neticede yollarını şaşırmış Doğu Türkleridir" şeklindeki demeci yer aldı.
DERSİM KATLİAMI
Otoriteye baş eğmeyen, bağımsız ve özgür olmayı yaşam şekline dönüştüren Dersim, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar hemen hemen tüm iktidarlar tarafından ‘operasyon yapılması’ gereken bir coğrafya olarak anıldı. Dersim’e yapılan askeri saldırıların sayısı dahi bilinmiyor.
1937-1938 tarihlerinde Dersim’de tarihte eşi benzeri az bulunan Kürt katliamı gerçekleştirildi. Devletin resmi verilerine göre Dersim Katliamında 13 bin 160 kişi katledildi ve 11 bin 818 kişi de Türk illerine sürgüne gönderildi. Oysa yerel kaynaklara göre, kadın ve çocuk ayrımı yapılmadan gerçekleştirilen bu soykırımda 70 bin civarında insan katledildi. Katliam sürecinden sonra on binlerce Dersimli sürgüne gönderildi ve binlerce çocuk da evlatlık verildi. Dersimliler, katliamdan sağ kurtulan ve evlatlık verilen çocukların akıbetini ise hiç öğrenemedi. Dersim’in kayıp kızlarından hiç haber alınamadı. 15 Kasım 1937’de idam edilen Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerleri Türk devleti tarafından saklanıyor. Yine sürgün edilen ve evlatlık verilen çocukların ve Dersim’in kayıp kızlarının belgeleri açıklanmadı.
ZİNİ GEDİĞİ KATLİAMI
6 Ağustos 1938 tarihinde Erzîngan’ın (Erzincan) Munzur’a bakan dağlık bir köyünde, Surbahan ve çevre köylerden toplanan 95 köylü, Zini Gediği’inde kurşuna dizilerek katledildi. 95 kişinin mezarları hiç olmadı; kurda kuşa yem olmak üzere o dağ başında toz ve toprak içerisinde öylece bırakıldı. Uzun yıllar boyunca Zini Gediği bölgesine gidilmesi yasaklandı. Geride kalan aileler köylerini boşaltmak zorunda bırakıldı. Köylüler, Balıkesir ve Edirne başta olmak üzere hiç bilmedikleri, tanımadıkları Türk kentlerine geri dönmemek şartı ile sürgüne gönderildi.
33 KURŞUN OLAYI
1943 yılında Wan’ın Qelqelî (Özalp) ilçesinde 33 kişi, Türk 3. Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın emriyle kurşuna dizildi. Cumhuriyet tarihinde yapılan yargısız infazların en büyüklerinden biri olarak kayıtlarda yer aldı.
MEREŞ KATLİAMI
1978'de Mereş’te (Maraş) yaşanan saldırılarda resmi rakamlara göre 111 kişi yaşamını yitirdi, resmi olamayan kayıtlara göre 500’den fazla kişi katledildi, yüzlerce kişi yaralandı. 210 ev ve 70 iş yeri tahrip edildi.
LICÊ KATLİAMI
Amed’in Licê ilçesinde 22 Ekim 1993'te 16 kişi katledildi, yüzlerce kişi göçe zorlandı. 800’e yakın ev ve iş yeri yakıldı.
GEVER (KUŞKONAR) KATLİAMI
Şirnex Qilaban’a (Uludere) bağlı Gever (Koşkonar) ile Bêsûkê (Koçağılı) köyleri 1994’te Türk uçakları tarafından bombalandı. Bombalama sırasında 38 kişi yaşamını yitirdi, 41 kişi yaralandı.
BASA (GÜÇLÜKONAK) KATLİAMI
Türk askerleri tarafından 15 Ocak 1996 tarihinde Şirnex'ın Basa (Güçlükonak) ilçesinde 11 köylü bir minibüs içerisinde kurşunlandı ve daha sonra yakıldı.
ROBOSKÎ KATLİAMI
Şirnex'ın Qilaban (Uludere) ilçesine bağlı Roboskî köyünde yaşayan köylüler, Türk savaş uçakları tarafından bombalandı; 17'si çocuk 34 kişi katledildi.
CIZÎR, SÛR, NISÊBÎN, GEVER KATLİAMLARI
2015 yılında Cizîra Botan, Amed/Sûr, Nisêbîn, Gever gibi kentlerde binlerce Kürt katledildi, binlercesi yaralandı. Bu kentler Türk devleti tarafından yakılıp yıkıldı.