‘Türk milliyetçiliği virüsü solda da var’

31 yıllık tutsaklıktan sonra tahliye edilen TKP-B’nin lider kadrolarından Mehmet Aytunç Altay, “Türk milliyetçiliği virüsü Türkiye solunda da var. Rojava’daki açık bir işgaldir. Filistin’dekini görüp bunu görmemek akıl dışıdır“ dedi.

Türkiye Komünist Partisi /Birlik (TKP-B) ve Türkiye Devrim Partisi’nin lider kadrolarından olan Mehmet Aytunç Altay, Türkiyeli güçlerin, Kurdistan mücadelesiyle ittifakta her zaman ısrarcı olması gerektiğini belirterek, bugün mutlaka eş güdümlü, birbirine paralel, uyumlu bir süreç geliştirme göreviyle karşı karşıya olunduğunu söyledi.

Mehmet Aytunç Altay, 31 yıllık tutsaklığın ardından İzmir Kırıklar 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nden tahliye edildi. ANF’ye konuşan Altay, “İçeride insanlar siyasi kimliklerini koruyor, kendilerini dışarı için eğitmeye devam ediyor. Dışarıdaki mücadele ile en küçük imkanları kullanarak bütünleşmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu anlamda da F Tipi projesi başarısız olmuştur” dedi.

Altay, sonrasında Y ve S Tipi cezaevlerinin oluşturulduğunu ve siyasi tutsakların o cezaevlerine gönderilmeye başladığını belirterek, şunları söyledi: “Bu cezaevlerini anlayana kadar belli bir zaman geçti. Gidenlerden haber almak, onların bulundukları yeri anlamaları bile zaman alıyor, çünkü koydukları hücrelerde dışarısını anlayana kadar çok zaman geçiyor. Diğer cezaevlerindeki arkadaşların bizleri bilgilendirmeleri bile bir hayli zaman aldı. Sonuçta şu anda bu Y tiplerine karşı topluca herhangi bir direniş yoktu ben içerideyken ama Y tipleri ile dayanışma için, oradaki arkadaşlarla mümkün olduğunca sık yazışma, mali destek, ihtiyaçlarını karşılama tarzında bir şeyler yapılıyor. Oradaki arkadaşların direnişlerini de biliyoruz. İdare ile çeşitli şekillerde kapışıyorlar.”

TÜRKİYE AYAĞI PARALEL GELİŞMEDİ

Hapse girdiği dönemki siyasi sürece işaret eden Altay, özellikle 1993-94 yıllarını anlamanın, mevcut süreci de anlamak için önemli olduğunu belirtti. Altay, şöyle devam etti: “1993-94 yılında gerçekten de Kurdistan’daki mücadelenin en yüksek olduğu seviyede, Türkiye devrimi ve biz Türkiye devrimci hareketi aslında paralel ve ona uyumlu bir yükseliş kaydedemedik. Stratejik denge aşamasını sürdürmek için bir takım çabalar, barış çabaları gelişti. Sonuçta stratejik saldırı aşamasına geçilemedi ve bu süreç Uluslararası Komplo’ya ve Kurdistan Özgürlük Mücadelesi liderliğinin tutuklanması ve İmralı’ya kadar vardı. Cezaevine girdiğim dönemde Kurdistan’da mücadele çok yüksekti, Türkiye’de onu yakalayamayan, o seviyeye asla ulaşamayan ama şimdikine göre daha yüksek bir mücadele vardı. Bugün, çıktığımda Kurdistan’daki mücadelenin seyrinin de, stratejisinin de değiştiğini; Türkiye’deki mücadelenin de o zaman göre daha da gerilediğini görüyoruz. Bugün mutlaka eş güdümlü, birbirine paralel, uyumlu bir süreç geliştirme göreviyle karşı karşıyayız.”

TÜRKİYELİ GÜÇLER İTTİFAKTA ISRARCI OLMALI

Türkiye ve Kurdistan halklarının kurtuluşunun birlikte ve birbirine bağlı olduğunu savunan Altay, şöyle konuştu: “Mezopotamya ve Anadolu halklarının kurtuluşu birbirine bağlı. Bütün geçtiğimiz süreç bunu gösteriyor. Kurdistan devrim süreci, Türkiye sürecine göre çok fazla ilerlediğinde ve Türkiye onu yakalayamadığında o tarafta da başarı sağlanamadı. O taraftaki bir yenilgi, bu tarafı daha da geriletti. Bunları çok somut görebiliyoruz. Dolayısıyla Türkiye devrimci hareketinin, Kurdistan mücadelesiyle ittifakı bu coğrafya da kurtuluş için stratejik bir zorunluluk. Her yol ve koşulda böyle bir ittifaka şiddetle ihtiyaç var. Türkiyeli güçler, Kurdistan mücadelesiyle ittifakta her zaman ısrarcı olmalı, bu ittifakta olmayan bir takım sol güçler de bu süreci gözden geçirmeli ve bu genel mücadele ittifakında yerini almalı.”

MİLLİYETÇİLİK VİRÜSÜ SİRAYET ETTİ

Altay, Türkiye’deki bazı sol güçlerin Rojava’ya yönelik saldırıları görmezden gelmesinin eleştirerek, milliyetçilik virüsünün Türkiye soluna da sirayet ettiğini belirtti. Altay, şunları ekledi: “Rojava’da açık ve net bir işgal var. Sıradan insanların bile çok kolay anlayabileceği bir işgal. Bir devlet, başka bir halkın toprağına girdi. Türkiye işgal etti. Bu tartışmasız bir gerçek. Milliyetçilik dediğimiz çok güçlü bir virüs. Bu virüs her tarafta kol geziyor ve sola da sirayet ediyor. Türk milliyetçiliği de bir virüs; sola sirayet ediyor. Türk milliyetçiliği virüsü Türkiye solunda da var. Rojava’daki açık bir işgaldir, Filistin’deki işgalden daha açık bir işgaldir. Filistin’dekini görüp bunu görmemek akıl dışı bir durumdur. “