Wan'ın Elbak (Başkale) ve Ebex (Çaldıran) ilçelerinde halk buluşması gerçekleştirdi.
Buluşmalar Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği’nin (TUHAY-DER), Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, cezaevlerindeki ihlaller ve 18 Kasım’da Gemlik'e yapılacak “Özgürlük yürüyüşü ”ne dikkat çekmek amacıyla organize edildi.
Elbak’ta çok sayıda kişinin katıldığı buluşmada konuşan DBP Wan İl Eşbaşkanı Şengül Polat, çok çetin bir süreçten geçtiklerini söyledi.
Şengül Polat, “Yıllardır Öcalan üzerinde çok ağır bir tecrit sürdürülüyor. Bu tecrit barışın yoluna engel oluyor. Bu tecrit başta Öcalan şahsında şu an bütün Kurdistan’a sirayet etmiş durumda. Buluşmalarımız, çalışmalarımız, etkinliklerimiz ve yürüyüşlerimizi, başta Sayın Öcalan üzerindeki tecridin lağvedilmesi ve bütün tutsakların özgürlükleri için yapacağız” dedi.
MEBYA-DER Wan Şube Eşbaşkanı Hanım Kaya, “Barışın ve demokrasinin anahtarına sahip çıkma zamanı geldi. Tek yürek olarak alanlara çıkıp ses çıkarmamız gerekiyor” diye konuştu.
Hanım Kaya, “Bu tecridi kırmak, Öcalan’ı özgürlüğüne kavuşturmak için 18 Kasım’da İmralı’ya ‘özgürlük yürüyüşü’ gerçekleştireceğiz. Yürüyüşe herkesin güçlü bir katılım sağlaması gerekiyor” çağrısında bulundu.
TUHAY-DER Wan Şube Eşbaşkanı Çetin Uyar “Özgürlük için mücadele etmemiz gerekir. 18 Kasım’da özgürlük yürüyüşü yapacağız” vurgusunda bundu ve herkesi yürüyüşe katılmaya davet etti. Halk buluşması sinevizyon gösterimi ile son buldu.
Ebex (Çaldıran) ilçesindeki buluşmada konuşan MEBYA-DER Şube Eşbakanı Enver Taş, “Bu topraklara barışın gelmesi için herkesin Sayın Öcalan’a, toprağına, çocuklarına ve değerlerine sahip çıkması gerekiyor” dedi.
TUHAY-DER Şube Eşbaşkanı Edibe Babur, “Sayın Öcalan’ın ve tutsakların özgürlüğü bizim omuzlarımızdadır. O yüzden çok çalışmalıyız. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz onları cezaevlerinden çıkartacağı” ifadelerini kullandı.
DBP Wan İl Eşbaşkanı Harun Okay da “Biz, Sayın Öcalan’ı artık o dört duvar arasından çıkartmalıyız, onu özgürleştirmeliyiz” dedi ve şunları ekledi: “Gün oturma ve susma günü değildir. Biz, gücümüzün farkında olursak, her şeyin başarabiliriz.”