Kayıp yakınları devletten hesap sordu
Yüksekova, Amed, Batman ve Şırnak'taki eylemlerde yakınlarının hikayelerini anlatan aileler, devletin hesap vermesini, sorumluların yargılanmasını istedi.
Yüksekova, Amed, Batman ve Şırnak'taki eylemlerde yakınlarının hikayelerini anlatan aileler, devletin hesap vermesini, sorumluların yargılanmasını istedi.
Kuzey Kürdistan'da '90'lı yıllarda devlet tarafından kaybedilen veya katledilenlerin akıbeti soruldu. Yüksekova, Amed, Batman ve Şırnak'taki eylemlerde yakınlarının hikayelerini anlatan aileler, devletin hesap vermesini, sorumluların yargılanmasını istedi. Eylemlerde AKP'nin son dönemdeki provokasyonları ve HDP'ye yönelik silahlı saldırı da protesto edildi.
YÜKSEKOVA
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde kayıp yakınları ve İHD temsilcileri, 55'inci haftada Sanat Sokağı'nda bir araya gelerek "faili meçhul" cinayetlere uğrayanların akıbetini sordu. Gever Demokratik Toplum Meclisi, belediye eşbaşkanları, HDP, DBP ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile çok sayıda kişinin katıldığı eylemde, 1992 yılında Yüksekova Komando Taburu yakınlarında koyun otlatırken, nöbet kulübesinden açılan ateş sonucu yaşamını yitiren 10 yaşındaki Metin Kıratlı'nın akıbeti soruldu.
Kıratlı'nın ağabeyi Sedat Kıratlı, devletin çocuk katliamlarını gelenek haline getirdiğine dikkat çekerek, şunları anlattı:
"Metin yakın mesafede, güpegündüz hedef gözetilerek ve ortada hiçbir sebep yokken daha 10 yaşındayken asker kurşunuyla katledildi. Çocuk katliamları bu ülkenin bir geleneği haline geldi" dedi. Geçen onca yıla rağmen adalet arayışlarından bir sonuç alamadıklarını ifade eden Kıratlı, "Olayın meydana geldiği tarihte gerek otopsi sonucu, gerek bilirkişi raporu ve gerekse de görgü tanıklarının anlatımları askeri birliği işaret etmesine rağmen, devlet olayın üstünü çok kısa bir sürede örterek, katilleri korudu."
AMED
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, gözaltına kaybedilen ve "faili meçhul" cinayete uğrayanların yakınlarının hesabını sormak için 323'üncü kez Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi.
İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Zeytun, 1995 yılında Kilis'te 1. Hudut Taburu'nda askerlik yaparken kaçtığı iddia edilen ve o günden bu yana kendisinden haber alınmayan Yavuz Kaynar'ın kaybediliş öyküsünü anlatan Kaynar'ın kardeşinin yazdığı mektubu okudu. Eylemde okunan mektupta şu ifadelere yer verildi:
"Biz Vanlıyız. Ben o dönemde Antep'te oturuyordum. Kardeşimi her ziyarete gittiğimde bana, 'Komutanım benden nefret ediyor' diyordu. Kendisiyle yine yapmış olduğumuz bir görüşmede bir askerin kardeşimi öldürmeye kalkıştığını anlatmıştı. Kaynar'ın askerliğinin bitmesine 3 ay kala askerin evlerine baskın düzenlediğini belirten "Kardeşimin silahıyla birlikte kaçtığını söyleyip beni gözaltına aldılar. Kardeşimin arkadaşlarıyla görüştüm. Kardeşimin kaybolduğu anda komutanı da izne ayrılmıştı. O dönemde bölgeye yakın bir yerde yakılmış bir ceset bulduk. Cenazeyi teşhis etmek için gittik ama asker bizi tehdit etti ve cenazeyi teşhis ettirmediler. Ben kardeşimin kaçtığına inanmıyorum. 16 yıldır kardeşimden haber almıyorum."
BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla her hafta yaptıkları eylemin 323'üncü haftasında da bir araya gelerek kayıpların akıbetini sordu. Gülistan Caddesi'nde yapılan eylemde, kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Kayıp yakınlarına çok sayıda kişi de destek verdi. Eylemde konuşan İHD Batman Şube Eş Başkanı Mehmet Bağadır, Tendürek'te yaşananlara da değinerek, "Biz bu olayı provokasyon olarak görmüyoruz. Kürdistan'daki insan hakları aktivistleri olarak bunu katliam olarak değerlendiriyoruz. Önceden planlanmış faaliyete geçirilmeye çalışılan ve yaşam hakkına kast edilen bir durumdur. Bunun adı provokasyon değil, katliamdır" dedi.
Eylemde, HDP Genel Merkezi'ne yapılan silahlı saldırı ve Siirt'te 2 çocuğa yönelik cinsel istismar da kınandı.
İnsan hakları aktivisti Devran Yıldız, kayıp yakınlarının taleplerinin dile getirilinceye kadar alanlarda olmaya devam edeceklerini söyleyerek, "Buradayız çünkü Türkiye'de savcılar var, hakimler var, mahkemeler var adliyeler var ama hukuk yok, adalet yok. Türkiye'de güvenlik güçlerinin işlediği ağır insanlık suçlarında süreç, evrensel hukuka aykırı bir biçimde cezasızlık ile sonlandırılıyor" dedi.
Açıklama yapıldığı sırada bir çocuğu "faili meçhul" şekilde kaybedilen Müfida Ağayan rahatsızlanarak ambulansla hastaneye kaldırıldı.
ŞIRNAK
Şırnak'ın Cizre ilçesinde '90'lı yıllarda "faili meçhul" cinayetlerle katledilen ve gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması için mücadele eden Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri) 330'uncu kez Sanat Sokağı'nda bir araya geldi.
Kayıp yakınlarının fotoğraflarını taşıyan annelere, HDP ve DBP'li yöneticilerin yanı sıra sivil toplum örgütü temsilcileri de destek verdi.
Bu haftaki eylemde, 1989 yılında Şırnak'ın Güçlükonak (Basa) ilçesine bağlı Hêtmanê köyünde, askerler tarafından gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hüseyin Teymurtaş'ın hikayesi anlatıldı.
Teymurtaş'ın eşi Fatma Teymurtaş, yaptıkları tüm başvurulara rağmen resmi makamlardan bir yanıt alamadıklarını açıklayarak, 26 yıldır eşinin akıbetini öğrenmeye çalıştığını söyledi. Teymurtaş, "Benim eşim hiçbir şey yapmadı. Sadece Kürt olduğumuz için devlet başımıza bunları getiriyor. Biz artık gözyaşı dökülmesini istemiyoruz, barış olsun. Bunun için de eşimi katleden, kaybedenler yargılansın ve hiç olmazsa kemiklerini bize versinler. Üzerinde dua edebileceğimiz bir mezar olsun" diye konuştu.
İHD Şırnak Şubesi Üyesi Abdulkerim Pusat ise JİTEM davasında yargılananlara dikkat çekerek, 1990'lı yıllarda insanları katleden ve kaybedenlerin ciddi bir şekilde yargılanmadığını belirtti.