TJK-E'den 8 Mart Açıklaması: Diren, Örgütlen, Özgür Yaşa!
TJK-E, 1-8 Mart günleri arasında Avrupa ülkelerinde farklı gündemlerle kadınların sesinin yankılanacağını belirterek, "Özgürlüğü savunacak, direnişi yükselteceğiz" dedi.
TJK-E, 1-8 Mart günleri arasında Avrupa ülkelerinde farklı gündemlerle kadınların sesinin yankılanacağını belirterek, "Özgürlüğü savunacak, direnişi yükselteceğiz" dedi.
Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, "Beş bin yıllık erkek egemen sisteme ve onun son aşaması olan kapitalist modernite sistemine karşı en radikal başkaldırı olarak ortaya çıkan Kadın Özgürlük Mücadelesi dün olduğu gibi bugün de zulme karşı direnişin sesi olmuştur. Rosalardan Saralara, Berta Caceres’lerden Hevrin Xelef’lere, kadın özgürlük mücadelesinde şehit düşen tüm devrimci kadınları saygı ve minnetle anıyoruz. Onların yaratmak istedikleri dünyayı gerçekleştirme sözünü veriyor, tüm kadınların 8 Mart’ını şimdiden kutluyoruz" denildi.
'KIRIM POLİTİKALARI DERİNLEŞİYOR'
"Yalancı ve zalim erkeğin kadın üzerinden gelişen katliamları binlerce yıl devam etmiştir" vurgusunda bulunulan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Kadınlar tarih boyunca susturulmuş, her türlü şiddet, iradesizleştirme, tecavüz ve katliamlarla karşı karşıya kalmışlardır. Erkek egemenlikli sistem, kendi sonunu kadın mücadelesinde gördüğü için dün olduğu gibi bugün de kadınları hedef almakta, kadınların yarattığı değerlere saldırmaktadır. Erkek egemen sistemin son versiyonu olan kapitalist modernitenin sahte özgürlüklerle dolu sunduğu sözde yaşam ise özünde sadece kölelik, sömürü ve şiddet üretmektedir. Topluma, özgürlüğe, eşitliğe, tarihe, kültüre, her türlü manevi yaşam değerlerine saldırarak güzel ve iyi olan adına her şeyi yok etmeye çalışmaktadır. Bunun içindir ki erkek egemenlikli sistem, kadının özgürleşmesinden, başkaldırısından, değişimden korktuğu için kadın üzerindeki kırım politikalarını her yönüyle derinleştirmektedir.
Bu kırım politikalarına karşı kadınların direnişi de tarih boyunca hep var oldu. Kendisine reva görülen köle yaşamı kabul etmeyen, egemen sisteme karşı boyun eğmeyen ve direniş içinde olan bir kadın gerçekliği büyüyerek günümüze kadar geldi. Bugün de dünya genelinde yükselen ataerkilliğe, cinsiyetçiliğe, faşizme, militarizme, emek sömürüsüne ve muhafazakarlığa karşı kadınların ciddi bir direnişi ve mücadelesi gelişmektedir. 21.yy’da kadınlar toplumsal hareketlere öncülük etmekte ve öncülüğü örgütlemektedir. Bu durum Kürdistan başta olmak üzere Ortadoğu’da, Afrika’da, Latin Amerika’da ve Avrupa’da belirgin bir düzey kazanmıştır. Dünyanın neresinde olursa oldun gelişen kadın direnişleri evrensel çapta birleşmekte ve dalga dalga tüm dünyayı etkisini altına almaktadır. Kadın mücadelesi gün geçtikçe radikalleşmekte, köleliği üreten, koruyan ve besleyen tüm kişi ve kurumlara karşı mücadele yürütmektedir.
'KÜRT KADINLARI İLHAM OLUYOR'
Biz Kürt kadınları, geçmişten günümüze direnen tüm kadınların hayallerini bugün yürüttüğümüz mücadele ile yaşama geçirmenin çabası içindeyiz. Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi bugün tüm dünya kadınlarına ilham olmayı başarmıştır. Özgün ve özerk örgütlenmeleri, öz savunması, özgürlük bilinci ve demokratik sistemi ile Kürt kadınları kadın özgürlük mücadeleleri tarihinde yeni bir sayfa açtı¬. Bu mücadelenin mimarı Önder APO’dur. Önder APO, toplum içerisindeki kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği görmüş ve yaratılan kölelik şifrelerini çözmüştür. Erkek egemen sistemin 'önce kadınları vurun' anlayışına karşı 'önce kadınları kurtarın' tespiti ile cevap vermiştir. Toplumsal devriminin en temel ayağını kadının özgürlüğüne dayandırmıştır. Bugün Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü şahsında toplumsal özgürlüğümüze her zamankinden daha fazla yakın olduğumuz tarihsel bir dönemden geçiyoruz. Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak bu 8 Mart’ı bu bilinçle karşılıyor ve 'Önder APO’nun Özgürlüğü bizim Özgürlüğümüzdür' diyoruz.
Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak ikinci yılına giren 'Kadın Kırımına Karşı; Özgür Kadını ve Toplumu Savunma Zamanı' hamlesi temelinde direniş ve mücadelemizi yürütmekteyiz. 2022, 8 Mart’ını da hamlemiz kapsamında ele alarak 'Diren, Örgütlen, Özgür Yaşa!' sloganı ile karşılıyoruz. Bu yıl 8 Mart eylem ve etkinliklerinde, günümüzde hâlâ tüm şiddetiyle yaşanan kadın kırımına, kadın katliamlarına, zindanlarda işkence ve katliamlarla karşı karşıya kalan kadın siyasi tutsaklara, tüm dünyayı tehdit eden ekolojik sorunlara, emek sömürüsüne ve eril şiddet başta olmak üzere kadınların karşı karşıya kaldığı sorunlara dikkat çekeceğiz. Bu sorunlara karşı çözümler ise kadınların örgütlü gücü, öz savunması ve ortak mücadelesi ile gelişecek."
HER ÜLKEDE FARKLI BİR GÜNDEMLE ALANLARA ÇIKILACAK
TJK-E, her ülkede farklı bir gündem ile 8 Mart’ı eylem ve etkinlikler ile karşılayacağını belirterek, şunları ifade etti:
"Almanya’da; Şengal ve Efrîn yaşanan kadın kırımına karşı kadınlar eylemde olacak! Şengal'de ve Efrîn'de tüm dünyanın gözleri önünde bir kadın kırımı yaşandı. Hâlâ binlerce Êzidî kadın kayıp iken, Efrînli kadınlar işgalci faşist AKP-MHP rejimine bağlı çeteler tarafından her türlü saldırı ile karşı karşıya kalmakta, kaçırılmakta, şiddete maruz kalmakta, katliama uğramaktadır. Tüm dünyanın gözleri önünde Diktatör Erdoğan’ın emriyle bir insanlık suçu işlenmektedir. Diktatör Erdoğan yargılanana ve cezalandırılana kadar mücadelemiz devam edecek. Bizler 8 Mart’ta hala kayıp olan binlerce Êzidî kadının sesi olacağız! Efrîn'de yaşanan kadın kırımına dur diyeceğiz! Ve bu kadın kırım politikalarına karşı tek çözümün kadınların ortak mücadelesi, öz savunması ve örgütlenmesi olduğunu haykıracağız!
Fransa’da; başta Paris katliamı olmak üzere kadın özgürlük mücadelelerinde yer alan kadınlara dönük gelişen politik cinayetlere karşı alanlarda olacağız! Erkek egemen sistem kendisi için tehdit gördüğü kadınları katletmekten çekinmemektedir. Sara, Rojbin, Ronahi, Sêvê Demir, Asya Yüksel, Zehra Berkel, Seda Feysel El-Hermez, Deniz Poyraz gibi öncü kadınlar acımasızca katledildiler. Bu katliamların failleri bilinmesine rağmen, hâlâ bu katliamlar aydınlatılmış değildir. Tüm dünyanın gözleri önünde Diktatör Erdoğan’ın emriyle bu katliamlar gerçekleşti. Ve yine diyoruz ki; Diktatör Erdoğan yargılanana ve cezalandırılana kadar mücadelemiz devam edecek. Dünyanın farklı yerlerinde de kadın öncülere dönük saldırılar gerçekleşmektedir. Bu katliamlara karşı verilecek en büyük cevap kadınların haklı ve onurlu mücadelelerini güçlü sahiplenmektir. Bizler 8 Mart’ta katledilen kadın öncülerin sesi olacağız! Katillerden hesap soracağız! Ve bu kadın kırım politikalarına karşı tek çözümün kadınların ortak mücadelesi, öz savunması ve örgütlenmesi olduğunu haykıracağız!
İsviçre’de; başta Kürdistan olmak üzere dünyada yaşanan ekolojik kırıma karşı alanlarda olacağız. Evimiz olan dünya her gün yavaş yavaş ölmekte. Bunun nedeni erkek egemen sistemin gözü doymayan kâr hırsı ve açgözlülüğüdür. Sadece tüketime dayanan, toprağı, havayı, suyu zehirleyen ve yok olmayla karşı karşıya bırakan bu finans kapital çağa karşı yine en yüksek ses kadınlardan yükselmektedir. 8 Mart’ta toprağımıza, suyumuza, geleceğimize sahip çıkacağız! 'Bu dünya bizim' diye haykıran binlerce kadın tek yürek olacağız! Ve yaşanacak bir dünya olacaksa bunun ancak kadınların ortak mücadelesi, öz savunması ve örgütlenmesi ile olacağını haykıracağız!
Belçika’da; Türkiye’deki zindanlarda yaşanan katliam, işkence ve baskılara karşı alanlarda olacağız! Devlet kaynaklı şiddet ve teröre maruz kalan kadınlar siyasal soykırım operasyonlarıyla kriminalize edilmektedir. Aysel Tuğluk, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Leyla Güven ve daha binlerce kadın; kadın çalışmaları ve örgütlü kimlikleri nedeniyle saldırıya uğramış, yargılanmış ve zindanlarda yıllardır rehine olarak tutulmaktadır. Birçok siyasetçi, aktivist, gazeteci, akademisyen kadın egemen erkek akıl ve yargı tarafından tutsak edilmiştir. Bununla kadın özgürlük çizgisi faşist Türk devleti tarafından terörize edilmek istenmektedir. Yine zindanlarda sağlık sorunlarından kaynaklı ölümün sınırında yaşayan onlarca siyasi tutsak bulunmaktadır. Garibe Gezer’in katledilmesi bu kırım politikalarının ulaştığı son nokta olmuştur. Biz 8 Mart’ta zindanlarda haksız ve hukuksuzca tutulan binlerce kadının sesi olacağız! Ve bu kadın kırım politikalarına karşı tek çözümün kadınların ortak mücadelesi, öz savunması ve örgütlenmesi olduğunu haykıracağız!
Hollanda’da; Kürdistan’da tüm dünyanın gözleri önünde kullanılan kimyasal silahların kullanımına karşı alanlarda olacağız! Özgür Kürdistan gerillasının mücadelesi karşısında yenilgiye uğrayan faşist AKP-MHP rejimi kimyasal silah kullanarak sonuç almak istemektedir. Kimyasal silah kullanımı tüm dünyada yasaklı iken faşist Türk devletinin defalarca kimyasal silah kullanımına karşı uluslar arası kurumların, OPCW’nin sessiz kalması kabul edilemez. Sessizlik katliama ortak olmaktır. Biz 8 Mart’ta kimyasal silah kullanımına karşı sesimizi bir kez daha yükselteceğiz! Herkesi sorumluluk almak için harekete geçmeye çağıracağız! Ve bu kırım politikalarına karşı tek çözümün kadınların ortak mücadelesi, öz savunması ve örgütlenmesi olduğunu haykıracağız!
İskandinav ülkeler olan İsveç, Danimarka, Norveç ve Finlandiya’da; kadın emeğinin sömürüsüne karşı alanlarda olacağız! Özellikle tüm dünyada etkisini hala sürdüren pandemi sürecinde kadınlar katbekat yoksullaştırılmış, evlere kapanmak zorunda bırakılmış, ev içi emek değersiz kılınarak erkeğe ve devlete muhtaç hale getirilmiştir. Bin yıllardır devam eden kadın kırım politikalarının bir sonucu olarak kadın emeği adeta görünmez kılınmıştır. Bizler 8 Mart’ta yoksulluğa, emeğimizin sömürülmesine, emeğimizin değersiz ve görünmez kılınmasına dur diyeceğiz! Ve bu kadın kırım politikalarına karşı tek çözümün kadınların ortak mücadelesi, öz savunması ve örgütlenmesi olduğunu haykıracağız!
İngiltere’de ise; giderek yükselen erkek şiddetine karşı alanlarda olacağız! 2021 yılında kadınlara dönük şiddette katbekat artış yaşandı. Pandemi ile birlikte eve kapatılmak istenen kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kaldı. BM bile bu sürecin kadın hakları açısından felaketle sonuçlanacağına değindi. Fakat sadece değinmekle yetindi. Kamusal alanda ve özel alan olarak tarif edilen alanlarda şiddetin artışı daha da derinleşti. 8 Mart’ta erkek şiddetine karşı alanlarda olacağız! Erkek şiddetine göz yuman, destekleyen ve koruyan kurumlar başta olmak üzere, herkese ve her şeye karşı sözümüzle, eylemimizle yan yana olacağız! Ve bu kadın kırım politikalarına karşı tek çözümün kadınların ortak mücadelesi, öz savunması ve örgütlenmesi olduğunu haykıracağız!
EYLEMLER 1-8 MART ARASINDA
TJK-E olarak; 1-8 Mart tarihleri arasında Avrupa’nın onlarca merkezinde eylem ve etkinliklerimizle alanlarda olacağız. Ayrıca panel, seminer, info standlar, sokak etkinlikleri, film gösterimleri, müzik dinletileri, kadın buluşma geceleri gibi etkinlikler bu süreç boyunca devam edecek. Almanya, Fransa, İsviçre, Belçika, Hollanda, İngiltere, Avusturya, İsveç, Danimarka, Norveç ve Finlandiya’nın yanı sıra Kanada, Kıbrıs ve Avustralya’da da Kürt kadınları olarak 8 Mart günü alanlarda faşizme ve soykırıma karşı özgürlüğü savunacak, direnişi yükselteceğiz. Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak 21. yüzyıl kadın yüzyılı olacak diyoruz! Kadın kırımına karşı Özgür Kadını ve Özgür Toplumu savunuyoruz! Erkek egemen sistemin tüm çirkinlik ve kötülüklerine karşı öfkemizi kuşanıyor, hesap soruyoruz!
Bu temelde tüm kadınları 1-8 Mart tarihleri arasında “Diren, Örgütlen, Özgür Yaşa!” şiarıyla gerçekleştireceğimiz eylem ve etkinliklere katılmaya çağırıyoruz."