İstanbul Sözleşmesi Davası: Lütufla almadık, bir imzayla vermeyiz

İstanbul Sözleşmesi Davası’nın duruşmasında kadın avukatlar, sözleşmenin lütuf olmadığını, kadın kazanımı olduğunu ve Erdoğan'ın imzasına teslim edilmeyeceğini vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan 10 davaya dair Danıştay 10’uncu Dairesi’nde görülen duruşma devam ediyor. Bireysel başvuruda bulunan Büşra Marangozoğlu’nun katılmamasından dolayı baroların açtığı davalara geçildi.  
 
Antep Barosu Başkanı İskender Kahraman, “Geleceğimizi korumak adına buradayız. Bir kararnameyle uluslararası sözleşme kaldırılırsa, gelecek açısından önü alınmaz sorunları da beraberinde getirir" dedi.

'BİZİ BİR ARAYA GETİREN SÖZLEŞME'
 
Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, "İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından iki anket yapıldı. Bu ülkenin yüzde 64’ü sözleşmeden çıkmayı kabul etmemiş. Diyarbakır Barosu bir anket yaptı, ‘en çok ihlalle maruz kalan kimdir’ diye soruldu ve yüzde 60 oranıyla kadınlar çıktı” diye konuştu.
 
Amed Barosu avukatlarından Asli Pasinli de “Nahide Opuz’un öldürüldüğü topraklardan geliyoruz” diyerek konuşmasına başladı. Pasinli, “İstanbul Sözleşmesi bu kadar kalabalığı bir araya getiren bir sözleşme. Sözleşme Kürt, Alevi, Arap kadın oldukları için yani tüm farklılıklarımızdan dolayı şiddete maruz kaldığımızı söyler" ifadelerini kullandı.
 
Kadınlar olarak kendilerini güvende hissetmediklerini dile getiren Demir “Bu sözleşmenin varlığını, haklarımızın uluslararası hukukla güvence altında olduğunu bilmek güven veriyordu" diye ekledi.

'CİNS KIRIMI VAR'
 
Tekirdağ Barosu'nu temsilen Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin Candemir, "Ölmek değil yaşamak istiyoruz” dedi. Tekirdağ Barosu adına Avukat Hülya Gülbahar, “Bugün her siyasi görüşten insan burada. Toplumun tüm kesimlerinin sahip çıktığı bir sözleşmeyle karşı karşıyayız.  Her gün kadınlar öldürülüyor. Bu nedenle bir ‘cins kırımı’ diyoruz” dedi.
 
Gülbahar, "Domates ithal etmek, patates ihraç etmek için ya da futbol takımına dair Cumhurbaşkanı işlemler yapabilir ama kadınların hayatını etkileyen böyle bir sözleşmeye dair karar veremez” diye kaydetti.
 
Erzurum Barosu adına Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Avukat Sibel Suiçmez konuştu. Suiçmez, “Binlerce kadının çığlığını kanını ve umudunu buraya getirdik, görevimizi yaptık. Getirdiğimiz binlerce kadının çığlıklarını, kanlarını ve umutlarını siz değerli yargıçların omuzlarına bırakıyoruz” dedi.
 
Daha sonra Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) avukatı İlayda Sevinç Hocaoğulları söz aldı. Hocaoğulları, “Bu salondaki alkışların bir sebebi var. Katledilen kadınların, sesleri her şekilde kesilen kadınların sesi olarak buradayız. Bu alkışlar ve dilekçelerimiz sesi kesilen kadınları ifade ediyor” şeklinde konuştu.

'ASIL SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLEN YARGILANMALI'
 
SES adına söz alan Avukat Huriye Karabacak, “Burada sözleşmeden çekilenlerin yargılanması gerekirdi. Biz kadınlar, dünyanın dört bir tarafındaki kadınlar olarak çoktan sözleştik ve vazgeçmiyoruz” dedi.  SES adına Avukat Candan Dumrul, “Sözleşmeyi lütufla almadık, tek bir imzayla da kimseye vermeyeceğiz. Bu sözleşmeden çekilmek tecavüzden kurtulmaya çalışan Nebiye’nin, Şule Çetin ve Aslı Başın lehine değildir, onların failerinin lehinedir. Biz açık artırmayla satılan Êzidî kadınları temsil ediyoruz. Biz kamuoyunu temsil ediyoruz. Bu ülkede kadınların, kız çocukların haklarını korumak için bu sözleşme vazgeçeceğimiz bir hak değil” şeklinde konuştu.