İstismara karşı mücadele durmamalı
Çocuk istismarına karşı mücadele eden kadınlar, bu vahşeti sonlandırana kadar meydanları terk etmemek konusunda hemfikir.
Çocuk istismarına karşı mücadele eden kadınlar, bu vahşeti sonlandırana kadar meydanları terk etmemek konusunda hemfikir.
Çocukların art arda istismar edilip vahşice katledilmesine yönelik en büyük tepki kadınlardan geldi. ANF’ye konuşan kadınlar, çocukların hedef alınmasının AKP iktidarının politikalarından bağımsız olmadığını vurguladı.
Son bir hafta içerisinde 8 yaşındaki Eylül’ün vahşice öldürülmesi ve açlığa terk edilmiş 4 yaşındaki Leyla’nın cansız bedeninin bulunması toplumda infial yarattı. Çocuk istismarına karşı ülkenin dört bir yanında sokağa dökülenlerin başını hep kadınlar çekti. Konuştuğumuz kadınlar, ülkeyi saran genel dejenerasyon konusunda iktidarı sorumlu tutarken idam veya hadım değil, gerçek bir çözüm istedi.
KOMŞULARIMIZA BİLE GÜVENİMİZ KALMADI
Gelinen noktayı korkunç diye nitelendiren 60 yaşındaki Handan Uraz, “O kadar kötü bir durumdayız ki artık komşularımıza bile güvenimiz kalmadı” dedi. Yaşananların salt cehaletle açıklanamayacağını belirten Uraz, bu vahim gidişatın AKP’nin politikalarından bağımsız olmadığını söyledi. Kadın ve çocuk cinayetlerinde bir cezasızlığın hüküm sürdüğünü ifade eden Uraz, “Eğer bir ülkenin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı çıkar da çocuk istismarı konusunda ‘Bir kereden bir şey olmaz’ derse, sonuçta bu dejenerasyonu yaşarız” diye konuştu. İdam veya kimyasal hadımın kesinlikle çözüm olmadığını belirten Uraz, bu tür cezaların caydırıcı olmadıkları gibi sorunu daha da derinleştireceklerine işaret etti. Caydırıcılığın sözde değil, özde olması gerektiğini kaydeden Uraz, çocuk istismarcılarının müebbet hapis cezasına çarptırılmalarından yana olduğunu dile getirdi. Bir kızı, bir oğlu, bir de torunu olduğunu söyleyen Uraz, “En çok da onlar için korkuyorum. Sapkınlık son safhada. Geleceğe dönük umutsuzuz” şeklinde konuştu. Çocuk istismarlarının önlenmesi için yine kadınlara büyük görev düştüğünü ifade eden Uraz, şunları ifade etti: “Bizim bu tür sorunlar karşısında hep en başta olmamız ve bir şeyleri değiştirene dek direnmemiz gerekiyor. Bir şey çözülecekse yine biz kadınlar çözeceğiz. Çünkü o çocukları doğuran anneler bizleriz; onların terbiyelerini, eğitimlerini veren bizleriz.”
KADIN-ERKEK AYRIMCILIĞIYLA BAŞLIYOR
Yaşananlara, “Nereye doğru gidiyoruz?” diyerek tepki gösteren Nurdan Ersümer, şiddetin çocuklara yönelmesinin bardağı taşıran son damla olduğunu söyledi. Bu kötü gidişattan, “Kadınların kısa şort giymesi vacip değildir” gibi sahte fetvaları ortaya atanlar kadar, buna izin veren iktidarın da sorumlu olduğunu vurgulayan Ersümer, “Bu fetvalarla topluma sübliminal mesaj vererek normal olanı anormalleştiriyorlar. Mesela şort giyen bir kadına sokakta normalde kimse bakmazken, bu tür fetvalar ve açıklamalar sonrası insanların kafasında başka şeyler uyanıyor. Bence sapkınlık bu yüzden çoğalıyor” diye konuştu. Din kisvesi altında yapılan bu tür açıklamaların insanları da dinden soğuttuğuna dikkat çeken Ersümer, şöyle konuştu: “Dinin bu şekilde kullanılmasını kabul etmiyorum. Bunlar sadece bir maske ve bunların arkasından her türlü şey çıkıyor.”
Her şeyin kadın-erkek arasında yapılan ayrımcılıkla başladığını dile getiren Ersümer, kadının ikinci sınıf muamelesi görmesinden istihdamdaki eşitsizliğe, karma eğitime karşı çıkılmasından pembe otobüse kadar tüm bu söylem ve uygulamaların yaşananları teşvik ettiğini kaydetti. “İnsanlar karşı cinsle her an temasta olmalı; bunu bir tabu olarak görmemeli. Kız, erkek ayrılmamalı” diyen Ersümer, önce bu zihniyetin değiştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
DAHA BÜYÜK TRAVMALAR
Feyzan Asena, bu tür vakalarda genelde istismarcının kendisinin de cinsel istimara uğramış olduğuna dikkat çekti. Ülkede özellikle erkek çocuklara yönelik tecavüz vakalarının çok olduğunu belirten 56 yaşındaki Asena, bu tür travmaların ileride daha da büyük travmalara neden olduğuna işaret etti. Çocukların istismarcılar tarafından daha kolay hedef olarak görüldüğünü ifade eden Asena, genellikle kadınlar karşısında kendini zayıf gören kişilerin çocuklara yönelebildiğini söyledi. Çözüm olarak sunulan idam ve hadım cezalarına kesinlikle karşı olduğunu vurgulayan Asena, bunların hiçbir şekilde çözüm olmadığını kaydetti. Her şeyin eğitim ile başladığını belirten Asena, “Bu ülkede giderek gerileşen bir eğitim sistemi var. Eğitim ailede, okulda başlamalı. Özellikle de kadınların eğitimine çok büyük önem verilmeli” dedi.
İktidarın söylemleriyle yargının ise kadına yönelik şiddete getirilen “iyi hal indirimi” gibi cezasızlıklarla her türlü şiddeti teşvik ettiğini kaydeden Asena, “Bir kereden bir şey olmaz” diyenlerin bu sonuçları doğurduğunun altını çizdi. Bu gidişatı değiştirmek için kadınlara büyük görev düştüğünü belirten Asena, “Kadınlar meydanları terk etmemeli. Bu net” dedi.
ARTIK NEFES ALAMIYORUZ!
Gülsüm Postacı, şiddetin en savunmasız olan çocuklara yönelmesinin sözün bittiği nokta olduğunu kaydetti. İnsanları kutuplaştıran bir siyaset güden AKP iktidarıyla şiddetin yaşamın her alanına yayıldığını belirten 39 yaşındaki Postacı, “Her alanda şiddeti hisseder hale geldik; bu sadece çocuğa yönelik değil, doğaya, hayvana; güzel olan ne varsa her şeyi yıkmaya, yıkmaya yöneliktir. Artık nefes almıyoruz" diye konuştu.
İki kız çocuğu annesi olduğunu aktaran Postacı, her sokağa çıktıklarında çok tedirgin olduğunu ifade ederek, “Korkarak yaşamaktan ve kızlarıma sürekli dikkat etmeleri gerektiğini tembihlemekten yoruldum bir anne olarak. Gerçek adalet istiyorum” dedi
ERKEKLER DE MÜCADELE ETMELİ
Bircan Şahin ise gerek Diyanet’in gerekse AKP yetkililerinin açıklamalarının bu zemini hazırladığına işaret etti. “Önemli olan gelinen nokta değil, bizim ne yapacağımızdır” diyen Şahin, diğer kadınların tersine, kendi cinslerine karşı erkeklerin meydanlara inmesi gerektiğini vurguladı. “İsterdim ki bugün kadınlar değil de erkekler çağrı yapıp hemcinslerinin karşısına dikilsinler” diyen Şahin, şunları söyledi: “Ancak erkekler kendi cinslerini lanetlerse bir şeyleri başarabiliriz. Çocuklar sadece annelerin değil aynı zamanda babaların da çocukları. Erkeklerin de bu çocuklara sahip çıkması gerekiyor. Siz hiçbir kadının bir çocuğu kaçırıp istismar ettiğini duydunuz mu? Hiçbir kadının çocuğu taciz ettiğini gördünüz mü? Çünkü kadınlar emek veriyorlar. Bütün iş burada başlıyor. Ne zaman erkekler binler olup sokaklara çıkar ve hemcinslerini lanetler, o zaman bir şeyler değişir.”