Örtbas edilen Remziye Bor cinayeti AYM'ye taşındı

Van’da polisler tarafından katledilen Remziye Bor davasında Van Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sulh Ceza Hakimliği dosyayı 'mükerrer ve soruşturmaya yer bırakmayacak' şekilde kapattı. Bor’un yakınları ise Anayasa Mahkemesine başvurdu.

Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Hacıbekir Mahallesi’nde 19 Nisan 2016’da evine yapılan baskında polisin tarafından vurulan 27 yaşındaki Remziye Bor kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olayın ardından Van Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladığı iddianamede, 'Kovuşturmaya yer olmadığı' diyerek, Bor’u öldüren polis hakkında yürütülmesi gereken soruşturma dosyasını kapattı.

Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ve Sulh Ceza Hakimliği'nin ‘Mükerrer dosya’ diyerek kapattığı dosyada gelinen noktada; Remziye Bor’un katledildiği eve dair hiçbir araştırma yapılmadı, keşif aşamasına avukatlar dahil edilmedi. Remziye Bor’un hangi silahtan çıkan mermiyle katledildiğine dair hiçbir tespit ve silahın cinsi tespit edilmedi. Savcılık dosyanın üzerini örtmek için “Örgütün eyleminden kaynaklanan ölüm” diyerek konuyu kapattı. Operasyona katılan kişilerin silahına dair bir balistik inceleme dahi yapılmadı. Böylece Van Cumhuriyet Başsavcılığı, bu tür cinayetlerden önce caydırıcı olabilecek, önleyici bir soruşturma yürütmek yerine dosyayı tamamen kapattı.

Savcılık, ölümün nasıl ve kimler tarafından gerçekleştiğinin tespiti için yapması gereken olay yeri keşfi, balistik raporu ve kriminal incelemelerin hiçbiri yapmadan Remziye Bor için, ‘Örgüt militanlarının açtığı karşı ateş sonucu hayatını kaybetti” diyerek cinayeti PKK’nin üzerine yıktı. Bunun üzerine son 5 yıldır yürüttükleri hukuki mücadeleden sonuç alamayan Bor’un yakınları ve Avukatları ise Anayasa Mahkemesine başvurdu.

CİNAYET ÖRTBAS EDİLİYOR

Konuya ilişkin bilgi veren Bor ailesinin avukatlarından Veysi Güneş, Türkiye'nin son 40 yıllık tarihinin faili belli cinayetler tarihi olduğunu söyledi. Remziye Bor’un ise sistematik infaz etme politikasının sonucu olarak faili belli bir şekilde katledildiğini ifade eden Güneş, “Son 5 yıldır bu katliamın aydınlatılması, soruşturmanın genişletilmesi için hukuk mücadelesi veriyoruz ama bugüne kadar herhangi bir yol alamadık. Ne yazık ki gerek savcılık, gerek kolluk soruşturmanın üstünü kapatmak istiyor.

Son 5 yılda 5 defa soruşturmanın genişletilmesi, sorumlu faillerin tespit edilmesi için Van Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduk ama hiçbir talebimize cevap verilmedi. Son olarak 22 Ağustos 2019 tarihinde yaptığımız başvuruya “Daha önce bu soruşturmanın yapıldığı ve soruşturmanın mükerrer olduğu” iddiasıyla talebimiz reddedildi. Van Sulh Ceza Hakimliği tarafından mevcut soruşturmanın yürütülemeyeceği, Remziye Bor’un ölümüyle ilgili bir işlem yapılamayacağı tarafımıza tebliğ edildi.

Remziye Bor’un ölümü kesinlikle aydınlatılması gereken bir cinayettir. Ancak bu cinayet faili meçhul bırakılmak istenmektedir. Savcılık, kolluk hiçbir araştırma yapmadan Remziye Bor’un ölümünün üstünü örtmek istemektedir" diye konuştu.

YENİ KATLİAMLARIN ÖNÜ AÇILIYOR

Son birkaç yıldır çatışmaların ortasında kalan, alınmayan tedbirler yüzünden yüzlerce çocuk ve kadının hayatını kaybettiğine dikkat çeken Avukat Veysi Güneş, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Biz Remziye Bor’un ölümünün üstünün örtülmemesi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Sulh Ceza Hakimliğinin mükerrer soruşturma gerekçesiyle dosyayı kapatması nedeniyle yaşam hakkının ihlali, soruşturmanın genişletilmesi talebimizin reddine karşı Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunacağız. AYM sürecimiz başlamıştır.

Bu tür ölümlerin aydınlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Zira yıllardır süre gelen kadın katliamları, Kürt kentlerinde meydana gelen katliamların aydınlatılması adına hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu anlamda bütün hukuk camiasının desteğini bekliyoruz. Remziye Bor’un cinayeti faili meçhul olarak kalmamalıdır. Şu anki devlet mekanizmalarının, kolluk güçlerinin, bu tür ölümlerin gerçek sebebini aydınlatmayarak, bundan sonraki katliamların, ölümlerin önünü açtığını düşünüyoruz.

Bu nedenle de Remziye Bor’un ölümünde yaşam hakkı ihlali doğuran sebeplerin aydınlatılması için ulusal ve uluslararası hukuk platformlarında mücadelemizi devam ettireceğiz. Bu ölümde ihmali, sorumluluğu, kastı, kusuru olan kurumların da en az katil kadar sorumluluğu bulunmaktadır."