Akışın gücüyle yaşamak: Nagihan

En çok buna inandı ve en çok bunun için mücadele etti. Hedefi, duruşu, ruhu özetler onun gerçeğini, akışa inanmak, akışla yoğrulmak, akışla varolmak…

Öylesine bir akış değil, evrenin, dünyanın, doğanın, toplumun, kadının varoluş dinamiklerinde, en kuytu köşelerinde saklı olan enerjiyi bir simyacı edasıyla arayıp, bir kaşif merakıyla keşfetmek, bir filozof arayışıyla yorumlamak ve bir sanatçı inceliğiyle işlemek… O enerjiye inanmak ve en önemlisi de o enerjinin soğurulduğu her yerde o enerjiyi inşa etmek… İnsandan akan, doğayla buluşma potansiyelini bağrında taşıyan, yerin altında ve üstünde, göğün altında ve üstünde saklı olana ulaşmak. Durmak ve yılmak bilmez bir halde ona ulaşmak. Bunu yaparken duyguların, ruhun ve aklın harmanında zamanı kurmak. Onu Zîlan yapan, jineolojîyle yollarını buluşturan, evrenin hakikatinden en mikro evrene vardıran bu haliydi ve hep peşinde olduğu, yorulmadan-usanmadan sorduğu, cevapladığı, yaşadığı, yazdığı gerçeğiydi: Nasıl Yaşamalı? Bu yaman soru hep hayatının merkezinde olageldi.

HEP İLK GÜNÜN HEYECANIYLA SARILDI

Arayış ve yürüyüşün sarmalında ördü yaşamı. Arayışı yürüyüş kıldı, yürüyüşü yeni arayışlara vesile etti. Tüm bunları yaparken hep ilk günün heyecanı, coşkusuyla sarıldı yaşama. Nerede olunması gerekiyorsa ordaydı, dört parça Kurdistan’da saklı olan toplumsal hakikatin peşine düştü. O toplumsal hakikati ‘Jin’in, ‘Jiyan’ın etrafında ilmek ilmek örülmüş jineolojîye katık etti. Bu hakikate inandı. Bu yüzdendir tüm dünyada ‘‘Jin jiyan azadî’’ sesinin en gür duyulduğu bir tarihsel sıçrama anında hedef seçildi Nagihan.

HAKİKATE DÖNÜK BİR SALDIRIYDI

Eril zihniyet, her bir katliamla kadın özgürlük mücadelelerine bir mesaj vermektedir. Tahran’da Jîna Emînî’nin katledilmesi, uyanış ve isyan halinde olan tüm kadınlara gözdağı veren bir mesajdı. Ardı sıra yükselen serhildanlarda kadınların hedeflenmesi, toplumsallaşan umut, inanç ve coşkunun en barbar saldırılarla yüz yüze kalması ayrı bir mesaj. Nagihan'ın, bu denli namerdane bir yöntemle hedeflenmesi ise dünyayı kadim bir ruhla, kadim bir akılla, kadim bir bilgelikle yeniden buluşturan ‘Jin’in, ‘Jiyan’ın, ‘Azadî’nin hedeflenmesiydi. Kadın özgürlük mücadelelerinin bilimsel, felsefik ve eylemsel hakikatine dönük bir saldırıydı.

DERİNLİĞİNDE BİR TARİH BÜYÜTTÜ

Nagihan, tüm bunların bilinciyle sarıldı bilmelere, Süleymaniye’nin tüm sokaklarını tek tek arşınladı, Kurdistan Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Arşiv Merkezi’ni kurmak için dört parça Kurdistan’da tüm bilge kadınların peşine düştü. Adım adım büyüttü projesini, her adımını titizlikle, heyecanla, dikkatle ve büyük bir hızla attı. Bugüne, yarına değil, zamandan ötesine mücadele etmek! 7 kelime tek cümleden tekmil bir nakış işledi tarihin not defterine… Beyninin, yüreğinin derinliğinde bir tarih büyüttü. O tarih ki; mayasını bilgeliğin gücünden, zırhını direnişten, akışını özgürce yaşam mücadelesinden aldı. Tarihin adı Nagihan; Nagihan’ın adı tarih oldu.

DAĞLI NEFESİYLE SOLUK OLDU

Kurdistan, adına yaraşır direnişlere tanıklık ederken, öyküsünün bir yerinde konakladı Nagihan. Ateşten günlerin orta yerinde, dağlı nefesiyle soluk oldu tanıdığı her kadına. Doludizgin duyguların, çelikten fikirlerin, bilgece gülüşlerin ustasıydı. Kadına reva görülen yok oluşa inat, var oluşun dili ve eylemini yarattı. Ant içti, yenilmemenin, pes etmemenin defterini yazarken, daima soluksuz yürüyeceğine… Ve yürüdü de. Yoldaşlarının omuz başında umudun iklimini yarattı. Yola yaren, hakikate revan oldu. Hakikatin adı Nagihan; Nagihan'ın adı hakikat oldu.

Konyalıydı fakat direnişi kendine kimlik bellemiş bir kadın sığar mı bir kente? Sığar mı kimliğini benliğine zül değil, onur eylemiş bir kadın tek bir mekâna. Sığmadı kalıbına, varlığına biçilmek istenen kalıpları paramparça ederek katıldı, özgür ruhlu kadınların kervanına. Olduğu her yeri yurt edindi, olduğu her yeri yurt kıldı. Kurdistanlılaşmanın en vakur duruşuyla ülke oldu. Özgür ülkenin adı Nagihan; Nagihan'ın varlığı özgür ülke oldu.

BİNLERCE NAGİHAN SIĞDIRDI

Anı tarih, tarihi an kıldı. Her lahzaya binlerce an sığdırdı. Kendini unutulmaz kılan, binlerce özgürlük yıldızından biri oldu. Bir yıldızın aydınlığından ne çıkar ki dememek lazım, bakmasını, görmesini bilene yol göstericidir, kılavuzdur Nagihan’ın yürüyüşü…

O şehadetiyle de yol göstermeye devam edecek kendinden sonrakilere. Büyüttüğü, beslediği, inşa ettiği hayallerine sahip çıkmaktır bize kalan. Akışı devam ediyor, hayalleri, amaçları ve hedefleriyle devam edecek bir akış bu… Çağlayanlarca akan kadın özgürlük nehriyle buluşacak ve hiç durmamacasına yol almaya devam edecek bu akış.

* Jineolojî Akademisi Üyesi