AKP’nin iktidarları döneminde kadın kırımı yaşandı

‘Aile tanımlanmasını’ kadın kazanımlarının yok edilmesi üzerine kuran ve erkek egemenliğini savunan AKP, seçim meydanlarında kadınlara yönelik gerici-dışlayıcı söylemlerle yeni dönemde kadınlara yönelik yaşanacak hukuksuzlukların da işaretini vermiş oldu.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özellikle seçim sürecini İstanbul Sözleşmesi üzerinden kadın hakları karşıtı söylem ve cinsel tercihleri gündemleştirerek, argümanlarını din ve ahlak adı altında seçim propagandasına çevirdi. 14 Mayıs’ta yapılan seçimde meclis çoğunluğunu sağlayan ve Cumhurbaşkanlığı 2’inci tür seçimlerine hazırlanan Cumhur İttifakı, Türkiye tarihinin en karanlık, kadın kazanımların karşıtı, sağcı ve ırkçı partilerin bir araya gelmesiyle oluşturuldu. 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesini tek taraflı fesheden Erdoğan, seçim meydanlarında aile ve kadın yaşamına yönelik İstanbul Sözleşmesi üzerinden hakikati ters yüz edip, hiçbir etik ve hukuk kurala uymayan ve kadınları aşağılayıcı söylemlerle propaganda yarışına girdi.

AKP iktidarları döneminde toplumun her alanında yaşanan çürümüşlük bir yönetim sistemi haline gelirken, özellikle kadın haklarının gasp edilmesi, kadın cinayetleri, çocuk yaşta evliliklerin teşvik edilmesi, kadınlara yönelik tecavüzlerin cezai işlemlerin dışında tutulması, cemaat ve tarikat yurtlarında çocuklara yönelik cinsel saldırılar artarak devam etti. AKP yetkilileri ise kadınlara yönelik saldırıları sadece hedef kitlelerini tatmin edici açıklamalarla geçiştirdi.

İstanbul Sözleşmesini 2011 yılında imzaya açan Türkiye, 4 yıl boyunca bu sözleşmeyi imzaya açık tutarken, sözde dindarlar o süre boyunca sözleşmeye herhangi bir tepki vermeyerek veya susarak da olsa destek vermişti. Bu kesimler, kadın haklarının hukuki zeminlerde güç ve önem kazanması üzerine seslerini yükseltmeye başladılar. "Din elden gidiyor", "Aile kurumu zedelenecek" gibi söylemler ile gerçek dışı algı operasyonlarına başladılar. AKP, bundan sonra kadınlara yönelik asırlardır devam eden şiddet sarmalını ve kız çocukların zorla evlendirilmesinin zeminini çıkardığı yasalarla oluşturmaya koyuldu.

Tayyip Erdoğan’ın Kürt kadınların hak ve hukuk taleplerine yönelik “Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacaktır” sözünden sonra politik Kürt kadınlara yönelik sistematik devlet şiddeti arttı. Binlerce politik Kürt kadını gözaltına alındı ve tutuklandı. Onlarca Kürt kadını kolluk kuvvetlerinin hedefi haline getirilerek katledildi.

Cumhur İttifakı bileşenleri MHP, BBP, Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR'ın yanı sıra cemaat ve tarikatlar da kız çocuklarına yönelik cinsel saldırıları görmezlikten gelmek bir yana, bu saldırıları meşrulaştırıcı söylemler geliştirdiler.

Özellikle HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, çocuk yaşta kızların evlendirilmesini savunarak, “Kişi psikolojik ve biyolojik olarak kendisini hazır hissediyorsa, ebeveyni de uygun görüyorsa erken yaşlarda evlenebilmeliler" demişti.

TARİKAT YURTLARINDA ÇOCUKLARA SİSTEMATİK CİNSEL SALDIRILAR

Özellikle cemaat ve tarikat yurtlarında çocuklara yönelik tecavüz ve cinsel saldırılar artarken, AKP mahkemeye intikal eden bu skandallara "gizlilik kararı" adı altında yayın yasağı getirerek örtbas etmenin mücadelesini yürütüyordu.

*AKP’nin arka bahçesi olarak bilinen Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneğine ait evlerde 2012-2015 yılları arasında 9-10 yaş arasındaki çok sayıda çocuğa yönelik cinsel saldırı ve tecavüz olayları polis raporuyla belgelenmişti. Kamuoyunda infial yaratan olayı AKP uzun süre görmezlikten gelmişti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar Vakfı'ndaki tacizci öğretmeni savunarak, “Bir kereden bir şey olmaz” demişti.

*Ankara Keçiören Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Kur’an dersi öğretmeni Sefer A., 15 yaşından küçük çocuğa cinsel saldırıda bulundu. AKP hükümeti, mahkemeye intikal eden olaya yayın yasağı koydu.

*Semsûr'da Gerger İmam Hatip Lisesi’nde 30 öğrenci tecavüze uğradı. AKP olaya ‘gizlilik’ adı altında yayın yasağı getirdi.

*Akçaabat İmam Hatip Lisesi’nde Arapça öğretmeni Y.D., 17 yaşındaki kız çocuğuna defalarca tecavüz etti. "Muta Nikahı" adı altında tecavüzü meşrulaştırmaya çalıştılar. AKP yine olayın medyada yayınlamasını yasakladı. 

*Afyon Otpazarı Camii’nde imamlık yapan M.E.Ç., kuran kursunda 7 ve 9 yaşındaki iki öğrenciye cinsel saldırıda bulundu. AKP yine yayın yasağı ile olayı örtbas etti.

*Konya İhsan Dede İmam Hatip Ortaokulu'nda 8 kız öğrenciye tecavüz edildi. Olaya yine gizlilik kararı getirildi.

AKP DÖNEMİNDE 17 BİNE YAKIN KADIN KATLEDİLDİ

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kadın ve erkek eşit olamaz, bu fıtrata aykırıdır” söylemi ardından kadının kazanılmış hakları adım adım gasp edildi. Medeni kanunlarda yapılan değişiklikler ile özellikle çocuk tecavüzü meşru hale getirilirken, kadın kazanımlarının yok edilmesine yönelik de zamana yayılmış yasal düzenlemeler devreye konuldu. Kadın örgütlerinin verilerine göre, AKP iktidarı döneminde 17 bin civarında kadın erkekler tarafından katledildi. Son olarak da kadın hakları konusunda pozitif yönleri bulunan İstanbul Sözleşmesi de yürürlükten kaldırıldı. Yine İstanbul Sözleşmesinin rafa kaldırılmasından sonra resmi kayıtlara göre, bin 76 kadın katledildi. 577 kadın erkekler tarafından katledilirken, 499 kadın ölümü ise şüpheli olarak kayıtlara geçti.

AKP İKTİDARINDA 700 BİNİN ÜZERİNDE KIZ ÇOCUĞU ZORLA EVLENDİRİLDİ

AKP’nin kadınları sosyal, siyasal ve ekonomik hayatın dışında tutmak için uyguladığı politikalarla da çocuk yaşta kızların evlendirilmesini meşrulaştıran ve teşvik eden tutum içerisinde oldu.  Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Çocuk İstatistikleri 2002-2021 yılları arasındaki verilere göre, 16-17 yaşları arasında 731 bin 16 kız çocuk zorla evlendirildi.

AKP iktidarları döneminde çocukların zorla evlendirilmesi, çıkarılan yasalarla da meşrulaştırıldı. AKP’nin çocuk yaşta evliliklere ve kadın haklarının gasp edilmesine yönelik süreç içerisinde çıkardığı yasalar;

*2009’da yayınlanan yönetmelikle, orta öğretim yaşındaki çocukların nişanlanması serbest bırakıldı. Bu şekilde çocuk yaşta evlilik yoluyla cinsel istismarın önü açıldı.

*2012 yılında cemaat ve tarikatların yurtları, Milli Eğitim Bakanlığı denetiminden muaf tutuldu; bu görev Diyanet İşleri Başkanlığı’na verildi.

*2013’te kaçak yurt açmak ve işletmek, suç olmaktan çıkarıldı. Çocuklara yönelik cinsel saldırılar ile gündeme gelen tarikat ve cemaatlerin açtığı kurs, yurt ve okullar serbest bırakılarak, denetim dışı bırakıldı.

*2013 Eylül ayında evli öğrenciler için açık öğretim lisesi mecbur kılındı. Bu şekilde çocukların öğretim ile ilişkisi kesilerek, çocuk yaşta evliliğin yolu açıldı.

*Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,, 2013 Kasım ayında üniversite öğrencilerine yönelik evlilik teşvik edilen uygulamalar kapsamında evlenen öğrencilere 10 bin TL ‘evlilik kredisi’ verme kararı aldı.

*2014 yılında kadınların miras haklarına yönelik bir müdahale gelişti. Çıkarılan yasa ile tarım arazilerinin ‘Ehil çocuğa’ yani erkek çocuğa bırakılmasına yönelik yasa çıkartıldı.

*Anayasa Mahkemesi Mayıs 2015'te resmi nikah kıyılmadan dini nikah kıyanlara ceza verilmesi hükmünü kaldırdı. Bu şekilde erkeklerin birden fazla kadınla birlikte olduğu çok eşliliğe ve resmi nikah zorunluluğu ortadan kaldırılarak, çocuk yaşta evliliğe adeta onay çıktı.

*Kasım 2015 yılında Anayasa Mahkemesi bir yasa iptaliyle ‘Çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilmesinin önünü açtı. Mahkeme, evlilik ihtimali olasılığı üzerinden bir cezasızlık öngörmüştü.

*2016 yılında AKP hükümeti “cebir, tehdit, hile veya iradeyi sakatlayan başka bir neden olmaksızın 16.11.2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda, koşullarına bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir” tasarısını; yani çocuk tecavüzünün evlilikle aklanması önerisini meclise sunmuştu. 

Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin ve küçüğün rızası ile yapılmış işler” sözleriyle savunmuştu. Önerge, toplumdan gelen tepkiler üzerine kaldırıldı.

*Aralık 2016’da çocuklara yönelik cinsel suçları düzenleyen TCK’nin 103. ve 104. Maddelerinde değişiklik yapıldı ve cezalarda kademelendirmeye gidildi. 12 yaş ve altındaki çocuklara karşı işlenen suçlarda en üst sınırdan ceza verileceği belirtildi. 103. maddenin “15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına” ilişkin hükmü iptal edildi. Böylelikle rıza yaşı fiili olarak 12’ye indirilmiş oldu. Bu durum 12 yaşından büyük çocuklara cinsel istismarda cezasızlık için ‘rıza’ kavramına başvurulabilmesinin yolunu açtı.

*2016 yılında ‘Boşanma Komisyonu’ raporu yayınlandı. Aralık 2015 yılında kamuoyunda ‘Boşanma komisyonu’ olarak adlandırılan ve kadın hareketlerin tepkisine rağmen işletilen komisyon raporu; 17 Mayıs 2016’da yayınlanan komisyon raporu kadınların ve çocukların temel insan haklarına ve medeni haklara yönelik bir saldırı paketiydi. Kadınların nafaka hakkının sınırlandırılması, boşanma durumunda eşit mal paylaşımının ortadan kaldırılması, din görevlilerinin arabuluculuk yaparak boşanmayı engellemesi, şiddet uygulayan kişinin çocuklarıyla görüşmeye devam edebilmesi gerektiği gibi bir dizi hak gaspı bu komisyon raporuyla gündeme getirildi.

*Çocuklar açısından en vahimi ise, raporun çocuk tecavüzcüsünün, tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” ve “başarılı” bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlik önerisiydi. Raporda ayrıca cinsel saldırı, cinsel istismar ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarında hadım uygulanması önerisi de vardı.

*2016 yılında Anayasa Mahkemesi, çocuklara yönelik cinsel istismar suçunun düzenleyen 103. Maddesindeki ‘15 yaşının tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına’ yönelik hükmü iptal etti.

*23 Mayıs 2017 yılında HDP tarafından çocuklara yönelik cinsel suçların ve şiddetin önlenmesi amacıyla verilen araştırma önergesi, AKP’lilerin meclisi boşaltması nedeni ile görüşülmedi. 24 Mayıs’ta tekrar önerge verildi, AKP’lilerin oyu ile reddedildi. Aynı günlerde Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği’nin çocukların istismardan nasıl korunacaklarını anlatan broşürü yasaklandı. İstismara yönelik raporun okunması da OHAL gerekçesiyle yasaklandı.

*Aralık 2017’de Müftülüklere resmi nikah kıyma yetkisi Meclis’te onaylanarak, yürürlüğe girdi. Aynı değişiklik ile sağlık personellerinin takibi dışında doğmuş çocukların bildiriminde sözlü beyan yeterli sayıldı.

*Mecliste çocuk istismarlarının araştırılması ve önlenmesine yönelik araştırma komisyonu kurulması yönünde verilen önerge, AKP’lilerin oyu ile reddedildi. Kamuoyunda tepkilerin gelişmesi üzerine Erdoğan’ın talimatı sonucu bakanlıkların bünyesinde Çocuk İstismar Komisyonu kuruldu. Nisan 2018 tarihinde komisyonun hazırladığı yasa taslağı, özellikle hadım ve cezaların artırılması öne çıkarılarak kamuoyuna sunulsa da, yasa taslağına yayın yasağı getirildi. Yasa, 2018 genel seçimleri öncesi rafa kaldırıldı. 2018 Haziran’da çocuklara yönelik suçların çoğalması ve tepkilerin büyümesi üzerine AKP, taslağı tekrar gündeme getirdi. Yasayla, çocuklara yönelik cinsel saldırı suçunun cezası artırıldığı söylense de 12 yaş sınırlandırmasıyla ‘Cinsel ilişkiye rıza yaşı’ 12’ye indirildi. Tekrar kız çocukların erken ve zorla evlendirilmesinin meşruiyeti sağlanarak yasal hale getirildi.

*2019 Ekim ayında 2. Yargı Paketinde çocukların, tecavüzcülerle ‘belirli şartlarda’ evlendirilmeleri durumunda cezanın erteleneceğine yönelik hükmün bulunduğu ortaya çıkmıştı. Taslak, çocuk ile çocuk tecavüzcüsü arasındaki yaş farkının 10’un üzerinde olmaması ve evlendirilmeleri durumunda hükmün ertelenmesini kapsıyordu.

*2021 yılında cinsel suçlarda ‘somut delil’ şartı gibi uygulamalar, 4. Yargı Paketi kapsamında Adalet Komisyonu tarafından kabul edildi. Somut delil şartı kapsamında cinsel saldırı, işkence, cinsel istismar gibi suçlardan tutuklanabilmek için görüntü gibi somut kanıtlar zorunlu hale getiriliyordu. Bu düzenleme ile, kadının beyanının esas alınması ilkesinin ortadan kaldırılması hedefleniyordu.

* Dosya, Kadın Dernekleri tarafından paylaşılan verilerden ve internette çıkan haberlerden yola çıkarak hazırlanmıştır.