AKP ve medyası çocuk istismarının üstünü örtüyor
AKP ve medyası tarafından çocuk istismarlarının üstünün örtüldüğüne dikkat çeken sağlıkçı Derya Etem, istismar ve şiddet konularının sürekli gündemde olması gerektiğini belirtti.
AKP ve medyası tarafından çocuk istismarlarının üstünün örtüldüğüne dikkat çeken sağlıkçı Derya Etem, istismar ve şiddet konularının sürekli gündemde olması gerektiğini belirtti.
Türkiye'de çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddet AKP iktidarı döneminde yüzde 700 arttı. Son dönemlerde giderek artan çocuk istismarı, cinayetleri ve çocuk evliliklerine ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulunan Mardin Şahmeran Kadın Platformu’nun kurucularından sağlıkçı, aktivist Derya Etem, AKP ve yandaş medya tarafından çocuk istismarlarının üstünün örtülmek istendiğini kaydetti.
Çocuk istismarı konusunun ülkenin gündeminden hiçbir zaman çıkmaması gerektiğinin altını çizen Derya Etem, "Son dönemlerde çocuklara yönelik taciz, istismar ve şiddet olayları Türkiye gündemi girdi demek bile çok üzücü bir durum, çünkü hiç gündemden düşmemesi gereken çok önemli toplumsal bir konudur. Çocuklara, kadınlara ve diğer gruplara karşı gerçekleştirilen tacizler, şiddetler ve kıyımların hiçbir zaman ülke gündeminden düşmemesi ve mücadele verilmesi gereken ciddi konulardır" diye konuştu.
OLAYLAR MANİPÜLE EDİLEREK GÜNDEME GETİRİLİYOR
Çocuk istismarına ve kadına yönelik şiddete karşı şimdiye kadar ciddi bir mücadele verilmediğini vurgulayan Etem şöyle devam etti: "Çok uzak bir tarihe gitmeden çok gürültü çıkaran ülkedeki Ensar Vakfı’nda yaşanan çocuk istismarlarına ve akabinde sorumlu olan dönemin devlet bakanının bu korkunç vaka için olan söylemine şahit olduk. Sonrasında sayısız benzer olaylar yaşandı ve yaşanmaya devam etti maalesef."
Ülkede yaşanan çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddetin sorumlusunun devlet olduğunu vurgulayan Etem, "Bu ülkede yaşanan bu tür olaylara karşı Türkiye devleti ve basın yayın organları ya üstünü örtüyor, görünmez kılmaya çalışıyor. Ya da hakikatinden çarpıtılarak sanki ceza süreçleri işletilmiyormuş, yokmuş gibi yeni yasaları çıkartmış şeklinde halkı manipüle ederek gündeme getiriyor. Bu da olaya çözüm için katkı sağlamadığı gibi beraberinde linç kültürünü getiriyorlar. Öyle ki bunun da çok ötesinde linç kültürünü de sıradanlaştırmak ve bu sıradanlaştırmayı algı haline getirmeye çalışıyorlar" dedi.
'YILMAZ GÜNEY'İN DUVAR FİLMİ İZLENİLİP CEZAEVLERİNDEN BAŞLANMALI'
Çocuk istismarları konusuna ilk önce Türkiye’deki çocuk cezaevlerinden bakmakla başlanması gerektiğine dikkat çeken Etem, "Yılmaz Güney’in Duvar isimli filmini bir hatırlayıp, izleyip sonra cezaevlerinden başlamak lazım her şeyden önce. Bu ülkede çocuklar cezaevlerinde, önce aslında buradan başlamak gerek. Adana Pozantı Cezaevi'nde, İzmir Şakran Cezaevi'nde tutulan çocuklardan başlamak lazım.
Cinsel içerikli ve şiddet içerikli suçların nerelerde tahkim olduğuna bir bakalım önce. Sonra kadın ve çocuklara olan şiddet ve taciz vakalarına karşı cezalandırılmaları için Türkiye’nin tanımlı yasaları mevcut. Yine bu konuda bizleri nihai hedefe götüremez ise de dünya ölçeği ve standartları olan uluslararası sözleşmelere imza atmış bir ülkedir Türkiye. Yani konu yasalar değil, yasaların uygulanmamasıdır" değerlendirmesinde bulundu.
ULUSLARARASI YASALAR UYGULANMIYOR
Çocuklara yönelik cinsel istismara karşı uluslararası yasaların uygulanmayışının ihmaller zincirini de beraberinde getirdiğini söyleyen Etem şunları aktardı: "Örneğin, ülkenin bazı hastanelerinde 15 yaşındaki anne adayı bir kız çocuğunu muayene etmiş hekimler, ilgili mercilere bildirilip bildirilmediğini takip etmemiş ise bu bir ihmaldir. Ama ilgili mercilere bildirmekle yükümlü hastane bildirmemiş ise hastane yönetimi suçludur.
İlgili merciler neresidir, Emniyet Müdürlükleri'dir. Emniyet Müdürlükleri'ne bildirildiğinde ve bu müdürlükler bu çocukları ziyaret edip araştıracak bir hukuk komisyonu veya sosyal hizmet komisyonu oluşturmamış ise o da suçludur. İşte tam bu noktada biz kadınları, anneleri ilgilendiren kısım çocukların korunmasına yönelik var olan yasaların işletilmesi için girişimde bulunmasını sağlamaktır. Biz Şahmeran Kadın Platformu olarak baktığımız, gördüğümüz ve çabaladığımız yer burasıdır."
'ŞİDDET BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK SIRADANLAŞTIRILDI'
Şiddetin devlet tarafından sıradanlaştırıldığına değinen Etem, "Savaşa ‘hayır’ diyenleri, barış isteyenleri cezaevlerine tıkayarak, savaşı ve şiddeti övmek suç olması gerekirken ödüllendiriliyorsa, şiddet zaten tahkim olur. Ve hayatın her alanında da şiddet karşımıza çıkar. Bunun en büyük acısını çeken kimlerdir? En çok kime saldırılır peki? Tahakküm altında olan kadına saldırılır ve şiddet gösterilir. Biz halk olarak bunun farkında ve bilincinde olmalıyız" dedi.
Türkiye’nin faşist bir ideoloji sahip olduğuna ve Mardin Şahmeran Kadın Platformu olarak bu faşizme karşı mücadele vereceklerini kaydeden Derya Etem son olarak şunları vurguladı: ‘’İdeolojisi faşizm olan bir ülkede ve devletindeyiz. Biz pek çok siyasi partinin kadın kollarının ve hukukçu kadınların da aralarında bulunduğu KESK’ten, SES’ten, DİSK’ten ve TJA gibi oluşumlardan temsilcilerin dayanışma içerisinde olan bir sivil toplum kuruluşuyuz. Mardin Şahmeran Kadın Platformu olarak temel mücadelemiz faşizme karşı mücadele vermektir. Bu mücadelede büyüyüp, örgütlenerek bütün demokratik imkan ve olanakları kullanarak her yerde sesimizi yükselteceğiz."