Türkiye cezaevlerinde hak ihlalleri artarak devam ediyor. Özellikle siyasi tutsaklara yönelik işkence ve keyfi uygulamalar sınır tanımıyor. Hukuksuz bir biçimde hapse atılmaları yetmiyormuş gibi tutsak oldukları cezaevlerinde tedavileri de bir eziyete dönüştürülüyor.
Silivri 9 Nolu Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerini anlatan bir mektup gönderen siyasi tutsak Ruken Kılıç, ameliyat olan akademisyen Nuriye Gülmen’in jandarma tarafından yatağa kelepçelendiğine dikkat çekti.
Gülmen, geçen günlerde çıkartıldığı mahkemede, dosyasında delil olarak gösterilen dijital materyallerin sahte olduğu avukatları tarafından ispatlanmasına rağmen, “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Mahkeme öncesi yazılan mektupta, Gülmen’in rahminde çıkan polip nedeniyle meydana gelen kanamasının durmaması üzerine hastaneye kaldırıldığını anlatan Kılıç, “Nuriye Gülmen acil olarak hastaneye kaldırıldı ve ameliyat oldu. Ameliyat olduğunda yatağa ellerinden kelepçelendi. Doktorlar mahkum koğuşunda tutulmasını uygun görmedi. Serviste tutulan Gülmen için ‘kelepçe zorunlu’ denildi. Altında bez ve üstü çıplak durumdayken jandarma tarafından yatağa kelepçelendi” diye yazdı.
KİTAP KOTALARINA DERGİLER DE DAHİL EDİLDİ
Mektubunda, cezaevinde keyfi kitap sınırlandırılmasının devam ettiğine işaret eden Kılıç, bu duruma “Hitler'in kemiği kalmamıştır toprak altında. Ama kitap düşmanlığı yaşıyor” diye tepki gösterdi. Kitap kotalarına dergilerin de dahil edildiğini belirten Kılıç, gönderilen mektupların da karalandığını, Grup Yorum üyesi Sultan Gökçek'in bir mektubu hakkında çizilme kararı alındığını, renkli kağıt ve kalemlerin ise verilmediğini aktardı.
Açık görüşlerin 30 dakika uygulandığını anlatan Kılıç, görüşlere çıktıklarında ise çeşitli bahanelerle haklarında iletişim cezaları verildiğini belirtti. Ocak-Şubat açık görüşlerinde oturma düzenine uymadıkları gerekçesiyle haklarında iletişim cezası istendiğini yazan Kılıç, “Oysa maskelerimiz takılı, 3 doz aşı olduk, ailelerimizle yan yana oturmak suç sayılmakta. Her gün evlerine gidip gelen hatta korona olan gardiyanlarla 7/24 yan yana yakın temastayız. Açık görüşün mantığına ters bir uygulama ve çelişik uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz” diye aktardı.
KEYFİ DİSİPLİN CEZALARIYLA İNFAZLAR YAKILIYOR
Görüşçülerinin ise "güvenlik soruşturması" denilerek kabul edilmediğine de dikkat çeken Kılıç, “Oysa sakıncalı denen Deniz Özel'in arkadaşı, Gül Kaya Yıldırım'ın tek bir gözaltısı dahi yoktur. İnfaza yapılan itiraz kabul edildiği halde mahkeme kararı uygulanmıyor. Seval Yaprak arkadaş görüşçüsü Levent Navruz, Sultan Gökçek'in, Kamile Kayır'ın ve Selda Özçelik'in arkadaş görüşçüleri güvenlik gerekçesiyle kabul edilmedi” diye dikkat çekti.
Üst aramaların tutsaklar üzerinde bir baskı ve sindirme yöntemi olarak kullanıldığını aktaran Kılıç, yasal bir dayanağı olmadığı halde üstlerinin hem elle hem detektörle aradığını ifade etti.
Ayakkabının içinin dahi arandığını anlatan Kılıç, insanlık onuruna aykırı bu uygulamayı kabul etmeyen tutsaklara ise disiplin cezaları verildiğine ve infazlarının yakıldığına işaret etti. Ocak ayında ölüm orucundaki Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’a destek için 1 aylık açlık grevi yaptıklarını ve haklarında soruşturma açıldığını yazan Kılıç, disiplin soruşturmalarının tahliyelere engel olduğuna, avukat Yaprak Türkmen'in denetimli serbestlik hakkının “iyi halli değil” gerekçesi öne sürülerek gasp edildiğine dikkat çekti.
Bu hak gasplarını protesto etmek için sık sık havalandırmada oturma eylemi yaptıklarını anlatan Kılıç, bunun için de haklarında soruşturma açıldığını ve disiplin cezası aldıklarını bildirdi. Kılıç, disiplin soruşturmalarıyla ilgili yasal mevzuata göre savunmaların 2. Müdür (muhakkik) eşliğinde alınması gerekirken, mazgala gelen bir sivil memur tarafından ifade vermelerinin istendiğine dikkat çekti.
Hasta tutsaklar Yasemin Karadağ ve Aysu Baykal’a uygun diyet verilmediği için beslenemediklerini yazan Kılıç, salgın tedbirleri kalkmasına rağmen sohbet hakkının ise uygulanmadığını belirtti.