Tek adamın kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı feshedilmesi, artan kadın cinayetleri ve çocuk istismarları, faillerin cezasızlıkla ödüllendirilmesi…
Tüm bunlar, AKP’nin tekrar iktidara gelmesi durumunda kadınları daha nelerin beklediği yönündeki endişeleri tırmandırdı.
ANF’ye konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) ve Kadın Meclisleri Genel Sekreteri Fidan Ataselim, 14 Mayıs seçimlerinin kadınların özgürlüğü ve eşitliği için çok önemli olduğunu belirtti.
Ataselim, bu seçimlerin gericilikle kadınların aydınlığı arasında bir seçim olacağına dikkat çekti.
‘CUMHUR İTTİFAKI’NDA KADININ ADI YOK!’
Cumhur İttifakı’nın kurduğu ittifaklarda kadının adının olmadığını vurgulayan Ataselim, seçim propagandalarında kullanılan afişlerin bile bunun açık işareti olduğunu ifade etti.
Örnek veren Ataselim, “Yeniden Refah Partisi'nin adaylar için hazırladığı otobüste iki erkek milletvekili adayı arasında bir kadının gölgesi vardı. O fotoğraf Afganistan'ı Taliban ele geçirdiğindeki billboardlarla ve ekranlardan kadının yüzünün silinmesiyle aynı anlama geliyor. Daha geçen Üsküdar'da yine reklam panolarında kadınların beli, teni görünen yerleri boyayla kapattılar” dedi.
‘İRAN’A BENZER BİR TABLOYLA KARŞILAŞABİLİRİZ’
Ataselim, AKP’nin anayasanın iki maddesindeki değişiklik önerisinin de seçimleri kazandığı takdirde kadınlara yönelik nasıl bir gelecek tasarlandığının başka bir önemli ipucu olduğuna işaret etti.
Bu öneriyle kadınların başörtüsünü nasıl takacaklarına kadar detaylı bir şekilde ele alındığını belirten Ataselim, bu değişikliği yapamadıklarını ama yeniden iktidar olmaları durumunda tıpkı İran'daki rejime benzer bir tabloyla karşı karşıya kalınabileceğini söyledi.
Ataselim, “İran’da Masha Jîna Amini (Jina Emini) başörtüsü takmadığı için değil, başörtüsünü Molla rejiminin belirlediği şekilde takmadığı için öldürülmüştü” hatırlatmasında bulundu.
‘ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ İÇİN 14 MAYIS ÖNEMLİ’
Ataselim, Cumhur İttifakı’nın yeniden seçilmesi durumunda her gün hedefe oturtulan LGBTQ’ların yaşam alanlarının ise tam daralacağını kaydetti.
Böyle bir durumda çocukların geleceğinin de tehlikeye gireceğini vurgulayan Ataselim, 6 yaşından itibaren sistematik cinsel saldırıya uğrayan H.K.G.'yi, Ensar'daki çocuk istismarlarını kimsenin unutmaması gerektiğinin altını çizdi.
Ataselim, “Daha yakın zamanlarda Cumhur İttifakı'nı, Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceğini ifade eden cemaatlerin, tarikatların içerisinde ortaya çıkan yobazlığı, gençlerin o yurtlarda geleceksizliğe, karamsarlığa, intihara sürüklenmesini bir kenara bırakıyorum. Bunlar da çok önemli. Ama çocukların istismara uğradığı ve bunun üstünün kapatıldığı bir dünyayla karşı karşıya kalabiliriz. O yüzden çocuklarımızın, bu ülkenin bütün çocuklarının geleceği için önemli bir seçim 14 Mayıs” diye konuştu.
‘KADINLARIN TÜM KAZANIMLARINA GÖZ DİKİLDİ’
AKP döneminde kadın cinayetlerinin ve şüpheli kadın ölümlerinin arttığını vurgulayan Ataselim, iktidara geldiğinde kendini önce muhafazakâr demokrat olarak tanıtan AKP’nin, kadınların örgütlü mücadelesi sonucu İstanbul Sözleşmesi'ni imzaladığını, 6284 sayılı yasayı çıkardığını hatırlattı.
Ama gelinen noktada tüm bu kazanımlara göz dikildiğini söyleyen Ataselim, “İstanbul Sözleşmesi feshedildi, kürtaj fiilen yasaklandı. Zaten toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında kadınları eve hapseden büyük sorun ev, çocuk, yaşlı bakımı ve mevcut iktidara göre kadının aile reisi erkeğe duygusal ve cinsel olarak hizmeti meselesi. Bunu buradan çıkartmak lazım” şeklinde konuştu.
Ataselim, dünya değişip kadınların modern hakları ilerlerken, Türkiye'deki tabloday tam tersine kadınların modern haklarının ellerinden alınmak istendiğine işaret etti.
Seçimden sonra neler olacağının ip uçlarını zaten Cumhur İttifakı'na katılan Yeniden Refah Partisi ve Hüda Par’ın isteklerinin ortaya koyduğunu belirten Ataselim, şöyle konuştu: “Önce 6284’ü kaldıracağız dediler, tepki olunca da düzenleyeceklerini söylediler. Ama ne demek istediklerini biliyoruz. Kadınlar şiddete uğradığında, karakola gidip ben şiddete uğradım dediğinde o kadınların korunmaması gerektiğini düşünüyorlar. Kadının beyanını esas almayın derken kasıtları budur. Ama bu hayati bir düzenleme kadınlar için. Onun dışında kadınlar evden dışarı çıkmasın, siyasete atılmasın, zaten çalışmasın. En önemli kariyer anneliktir diyen de bu siyasi iktidarın bakanıydı. Hüda Par da kadınların ancak kendi belirledikleri sınırlarda çalışabileceklerinden bahsediyor.
‘TEK ADAM’I GÖNDERECEĞİZ’
Eğitim hakkında konuşacak olursak, medreselerin yeniden açılması ve karma eğitimin ortadan kalkması gerektiğini ifade ediyor bu partiler. Böyle bir karanlık gelecek vaat ediyorlar. Bir de biliyorsunuz birçok Kürt illerinde belediyelere, yerel yönetimlere kayyum atadılar. Üniversitelere kayyum atadılar. Tek bir adam her şeye karar veriyor. Zaten İstanbul Sözleşmesi'ne imzayı da tek adam olarak geri çekmişti. Şimdi bu seçimde kadınlar açısından oylanan şeylerden biri de şu olacak: Hayatlarımıza bir reis, irademize bir kayyum atanmasına tamam mı diyeceğiz, yoksa dur mu diyeceğiz? Bu yüzden cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mevcut siyasi iktidarı, tek adamı göndermek çok önemli ve bunu başaracağız. Milletvekili seçimleriyle ilgili olarak da parlamentoda eşitlikçi, özgürlükçü adayların yer alması önemli. O açıdan benim oyum Yeşil Sol Parti’ye.”