‘Aysel Tuğluk için merhamet değil adalet istiyoruz’

Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın Girişimi’nden Dilek Gökçin, Tuğluk için merhamet değil, insan hakları hukukuna uygun davranılmasını istediklerini vurguluyor.

Cezaevinde bulunan ve sağlık raporlarına göre tahliye edilmesi gereken Aysel Tuğluk hakkında Adli Tıp Kurumu’nun raporu büyük tepki topladı. 

Cezaevinde hastalıkla boğuşan yüzlerce mahpustan biri olan Tuğluk için kadınlar bir araya gelerek, “Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın” adı altında bir kampanya başlattı. “Aysel Tuğluk için ve onun şahsında tüm hasta mahpuslar için özgürlük istiyoruz” diyerek yola çıkan kadınlar, bu amaçla imza kampanyası ve çeşitli etkinlikler düzenliyor.

Kampanyada yer alan Dilek Gökçin ile hem “Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın” kampanyasını hem de taleplerini ANF için konuştuk.

‘100’Ü AŞKIN KADIN BİR ARAYA GELDİK’

Dilek Gökçin, 26 Aralık 2016’da tutuklanan, daha sonra 2017 yılında annesi Hatun Tuğluk’u kaybeden Aysel Tuğluk’un bu sürece nasıl sürüklendiğini hatırlatırken şunları da ifade ediyor: “İnsanlıktan nasibini almamış, barbar bir güruh Hatun Tuğluk’un cenazesine saldırdı ve bunlar Aysel’in gözleri önünde yaşandı. Bu da Aysel’de bir travma yaşattı ve derinleşti. Aslında çok sınırlı sayıda insan Aysel’in sağlığının bozulduğunu epeydir biliyordu. Ama Aysel hapishanede yatan birçok hasta olduğu için bunun dillendirilmesini istemiyordu. Hatta biz hak savunucuları olarak kendi aramızda ‘ne yapabiliriz’ diye konuşsak da Aysel istemiyor diye sessiz kaldık. 

30 Ağustos’ta ilk defa Nupel’de Müslüm Yücel yazdı Aysel’in durumunu. Yine kadın hareketi içindeki arkadaşlarla bu durumu konuştuk ama yine ‘durun’ dendi bize. Kocaeli’nden gelen rapor üzerine ATK’nın her zaman yaptığı gibi devlet destekli rapor hazırlaması; Aysel’in durumunun daha da ağırlaşması karşısında biz kadınlar, bu duruma ‘dur’ demek gerektiği kararını aldık. 2 Ocak’ta Türkiye’den hatta yurtdışından 100’ün üstünde kadın bir toplantı yaptık ve Aysel’in bir an önce özgürlüğüne kavuşması ve de tedavisinin dışarıda sürmesi için bir kampanya düzenleme kararı çıktı. Öncelikle Aysel Tuğluk’un avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir bizi bilgilendirdi süreç hakkında. Sonrasında önümüze ‘1000 kadın Aysel için özgürlük istiyor’ diye bir hedef koyarak çıktık. Daha ikinci günde 1000’in üzerinde imza geldi. Şu an 54 ülkeden binlerce kadın imzası var.”

AYSEL İLKLERİN KADINI

Gökçin kampanyanın farklı etkinliklerle de devam edeceğini söyleyip Aysel Tuğluk’u anlatırken, onun siyaseten birçok konuda ilk olduğunu da sözlerine ekliyor: “Aysel Tuğluk milletvekili olduğu dönemde dokunulmazlık altında yaptığı konuşması ile yargılanıyor. Hakkında verilen sağlık raporları hiçbir şekilde dikkate alınmıyor. Şunu da belirtmek gerekli elbette. Şu an hapishanelerde yüzlerce hasta mahpus var ve biz Aysel’in nezdinde tümüne özgürlük istiyoruz. Biz kadın mücadelesi içindeki diğer kadınlar için Aysel ilklerin kadını. Türkiye’de bir siyasi partinin ilk eşbaşkanı, DTK’nın başkanlığını yaptı, Yurtsever Kadınlar Derneği’nin, TOHAV’ın kuruluşunda yer aldı. Hukukçu, siyasetçi ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin de savunucusu aynı zamanda. Oraya katılan kadınlar olarak şunu söyledik: Aysel kimimiz için yol arkadaşı ama asıl olarak kız kardeşimiz. O yüzden bu talebi daha da çok yayma gayretindeyiz. Kampanyamız beklediğimizden de fazla imzaya ve insana ulaşmaya devam ediyor. Metnimizi 8 dile çevirdik. Eş zamanlı olarak Aysel’e moral olsun diye kart yollayacağız. İlki İzmir’de yapıldı, daha sonra Bodrum ve Muğla’daki kadınlar olarak da kart yollayacağız. İstanbul’da bir basın açıklaması yapılacak. Sonrasında heyet oluşturularak öncelikle İstanbul Barosu ile -ki biliyorsunuz Aysel hala baroya kayıtlı bir avukat-, sonrasında Türk Tabipler Birliği ve Barolar Birliği ile görüşme var. Siyasi partiler de aynı şekilde ajandamızda.”

Dilek Gökçin son olarak Aysel Tuğluk için istediklerinin merhamet olmadığının da altını çiziyor: “Biz ‘Aysel Tuğluk’a özgürlük’ derken merhamet istemiyoruz, aksine insan hakları hukukunun gereği olanı talep ediyoruz. Çünkü hasta mahpusların tahliye edilmesi ulusal ve uluslararası mevzuatlarda geçen bir haktır.”