8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
Demokratik Alevi Kadınlar Birliği-DAKB (Yekîtiya Jinên Elewî yên Demokratîk-YJAD), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı mesaj yayınladı.
Açıklamada, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü, emek ve eşitlik mücadelesinin bir sembolü olarak doğmuş, yüzlerce, binlerce kadının emek ve amasız mücadelesiyle 8 Mart Kadınlar Günü ismini almıștır. Bu zamana baktığımızda kadına yönelik şiddet, toplumsal baskılar ve ekonomik eşitsizlik gibi sorunlar, kadınların yaşamını tehdit etmeyi sürdürmektedir” ifadeleri yer aldı.
Alevilikte kadının yalnızca bir birey değil, toplumu dönüştüren, sevgiyle büyüten, hakka ulaşma yolunda rehberlik eden bir varlık olduğu ve kadının emeği, sevgisi ve mücadelesinin kutsal olduğuna işaret edilen açıklamada, “Kadın ve erkek birdir ve bu hayatta yoldaştır” denildi.
Açıklamanın devamında şu vurgular yer aldı: “Bu doğrultuda kadınların dünya genelinde maruz kaldığı şiddet, ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı sesimizi yükseltiyoruz. Tarih boyunca süregelen bu adaletsizlik, bugün de tüm acımasızlığıyla devam etmektedir. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarları, toplumsal bir utanç olarak karşımızda dururken, yetkililerin ve toplumun sessizliği bu dramın derinleşmesine neden olmaktadır.
Türkiye’de Leyla Aydemir ve Müslüme Yağal ve Narin Güran gibi çocukların uğradığı şiddet ve cinayetler, kadınların ve çocukların ataerkil toplumlarda nasıl korunamadığını gözler önüne sermektedir. Kadınların adalet arayışında sistemin yetersizliği hatta devlet eliyle İpek Er gibi genç kadınların tecavüz sonrası intihara sürüklenmesiyle kendini göstermektedir.
Göçmen kadınların sınır bölgelerinde ve mülteci kamplarında cinsel saldırıya uğraması, savaşın ve göçün en savunmasız grubu olan kadınların yaşam hakkını bile tehdit etmektedir.
İran’da Jîna Emînî’nin öldürülmesi ve ardından yayılan "Jin, Jiyan, Azadî" sloganı, kadınların özgürlük mücadelesinin evrensel bir sembolü haline gelmiştir. Ancak İran’da idam cezası verilen Pexşan Ezîzî gibi kadınlar hem cinsiyetleri hem de kimliklerinden ötürü çifte baskıya maruz kalmaktadır.
Savaş bölgelerinde kadınlara yönelik şiddetin bir silah olarak kullanılması, kadınların yalnızca bireysel değil, sistematik bir baskının hedefi olduğunu ortaya koymaktadır.
Erken yaşta evlendirilen kız çocukları, Irak’ta cinsel ilişki yaşıyla ilgili düzenlemelerin çocukları hedef alması, DAİŞ’in Êzidî kadınları köleleştirmesi gibi olaylar, kadınların gelenek, din ve savaş ortamlarında nasıl ötekileştirildiğini göstermektedir. Suriye'de aylardır terörün hedefindeki Alevi kadınlara yönelik katliamlar, farklı kimliklere sahip kadınların daha büyük baskılara maruz kaldığını ortaya koymaktadır.
Bizler, kadınlara yönelik şiddeti ve çocuk istismarını önlemek için yalnızca yasa değişikliklerinin yeterli olmadığını, toplumsal zihniyetin de dönüşmesi gerektiğini savunuyoruz. Kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının ve ideolojik şiddetin önüne geçmek için ulusal ve uluslararası düzeyde etkin politikalar geliştirilmelidir.
Kadınların özgürlüğü ve eşitliği, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun adalet ve insanlık mücadelesidir ve bu mücadele yalnızca kadınların omzuna yüklenmemelidir aksine adalet ve eşitlik isteyen herkesin omuzlarında yükselmelidir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sadece bir kutlama günü değil bilakis daha fazla mücadele etme günüdür. Aynı zamanda Alevi felsefesinde kadın ve erkek değil de "can" ve "bir" hakikatini yeniden hatırlama ve yaşatma günüdür.
Demokratik Alevi Kadınlar Birliği olarak, kadınlara yönelik bu küresel adaletsizliğe yeter diyoruz ve mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha duyuruyoruz. Alevi inancının sevgi, barış ve eşitlik öğretisi, yolumuzu aydınlatsın. Biliyoruz ki kadınlar özgürleșmeden toplum özgürleşemez.”