Özgürlük, adalet, eşitlik ve demokrasi için mücadele eden ve direnen kadınlar, her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla alanlarda seslerini yükseltiyor.
Miting öncesi çağrı yapmak için sokağa çıktıklarında polis saldırına uğrayan kadınlardan Deniz Akbıyık, kadınların her türlü hak gaspına ve faşizme karşı daha önce olduğu gibi şimdi de direnişle cevap vereceklerini aktardı.
KADINA YÖNELİK SALDIRILAR SİSTEM SORUNU
Ankara Kadın Platformu’nun düzenlediği 8 Mart etkinliklerine katılan Yeni Demokrat Kadın üyesi Deniz Akbıyık, 8 Mart mitingi için önceki günlerde çağrı yapmaya çıktıklarında dahi polisin saldırısıyla karşılaştıklarını anlatarak, bu saldırıların salt mevcut iktidarla açıklanamayacağını söyledi.
Akbıyık, kadınların yaşadığı polis saldırısına dair şunları dile getirdi: “Bunun bir sistem meselesi olduğu açıktır. Biz izin başvurusu yaptığımız mitingimizin çağrısını yapmak için buluştuk. Bu kadar meşru ve üstelik kanunlarla korunan haklarımızın dahi önemi yok. Sözün bittiği yerdeyiz.
8 Mart 1857 yılında New York’ta “daha iyi çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret” talebiyle 40 bin dokuma işçisinin grevi sırasında katledilen 129 kadın işçisi katledildiğinde de sorun sistem sorunuydu. Bugün mevcut sistemin koruyucuları, kadınlara ve kadın kazanımlarına saldırırken de sorun, sistem sorunudur. Patriarkal kapitalist sistemde kadınların eşit ve özgür yaşayabilmesinin ihtimali nedir? Patriarka ve kapitalizm, birbirini besleyen ve birbirinden güç alan iki sistemdir. Geçmişten bugüne bu topraklarda yaşanan da budur. Faşizmin yükselmesiyle en demokratik haklarımız ellerimizden alınmaya çalışılıyor. Ama biz yine de direniriz.”
8 MART’IN İÇİNİ BOŞALTAMAZLAR
8 Mart’ın tarihsel önemine de dikkat çeken Akbıyık: “8 Mart 1857 yılında New York’ta “daha iyi çalışma koşulları, eşit işe eşit ücret” gibi taleplerle 40 bin dokuma işçisi, kadınlar öncülüğünde grev başlatıyor. Bu grev devam ederken 129 kadın işçi kapitalistlerce katlediliyor. Sovyetlere giden yolda, kadınların sokaklara taşarak bir halk ayaklanmasına ön ayak olması da, ilk olarak miladi takvime göre yine bir 8 Mart'a denk geliyor. Bu günün kadınlar ve mücadelemiz için önemi çok büyük. Yıllardır kapitalist sistem bu anlamın, bu birikimin için boşaltmaya çalışsa da kadınlar mücadeleyle bunun önüne geçiyor” şeklinde konuştu.
BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ
Kadınların hakları gasp edilse de direnmeye devam edeceklerini vurgulayan Deniz Akbıyık, şöyle devam etti: “Mesela Avrupa ve Amerika'da oy hakkı için verilen o müthiş mücadele… Keza burada da kadınlar eşit oy hakkı için, Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan çok önce mücadele başlatıyor. Yani kadınların hiç bir hakkı bahşedilmiş değildir. Kadınlar her bir hakkı mücadele ve direnişle kazandı. Daha günümüze doğru gelirsek de kürtaj hakkı eylemleri örnek verilebilir ya da İstanbul Sözleşmesi ve geçtiğimiz yıl mevcut iktidarın kafasına göre bu sözleşmeden çıkmak istemesi... Kadınlar salgın fırsatçılığı ile hak gaspına uğradı, fakat bunun karşısında direniş de hep vardı.
Kadınlar mücadeleyi de hem ev içerisinde, hem toplumda hem de iktidarlara ve sistemlere karşı veriyor. Yani dört bir yandan kuşatılmışken verdiğimiz mücadele destansıdır; bin yılların birikimi var ve bu destansıdır.
Hepimiz çok güzeliz ve çok güçlüyüz! Kimsenin annesi, eşi, kızı, sevgilisi değil Deniz, Fatma, Berivan, Eylül ve daha niceleriyiz! Biz birlikte güçlüyüz.”