Dersim soykırımı sırasında kaçırılan Fatma İçin hayatını kaybetti
Türk devletinin Dersim’de 1930’lu yılların sonunda gerçekleştirdiği soykırım sırasında 10 yaşındayken kaçırılan Fatma İçin, 95 yaşında hayatını kaybetti.
Türk devletinin Dersim’de 1930’lu yılların sonunda gerçekleştirdiği soykırım sırasında 10 yaşındayken kaçırılan Fatma İçin, 95 yaşında hayatını kaybetti.
Fatma İçin, 1937-1938 soykırımında henüz 10 yaşındayken kaçırılarak bir subaya verilmişti.
Fatma İçin, 95 yaşında Adıyaman’ın Kahta ilçesinde hayatını kaybetti. Fatma İçin, Nezahat Gündoğan ve Kazım Gündoğan’ın "Dersim’in Kayıp Kızları-Tertele Çeneku" adlı kitabı ile aynı isimli belgesel filmin konusu olmuştu.
Yazar Gündoğan, sanal ağlardaki hesabında İçin’in yaşamını yitirmesine ilişkin şu paylaşımda bulundu:
"Dersim’in Kayıp Kızları’ndan Fatma İçin Kahta’da yaşamını yitirdi. Ovacık Rizrak/Çat köyündendi. Reşit (oğlu) kardeşimin 'Annem rahmetli oldu…' mesajıyla öğrendim onun ölümünü; üzüldüm ve yasadığı acı dolu hayati düşündüm. Uzun zamandır hastaydı ve beklenen sonuçtu, ölüm. Ancak yine de kaybetmenin acısı, duygusu başkadır yakınları için. Başta İçin ailesi olmak üzere tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Güzel anıları sevenleriyle var olsun.”
Gündoğan, Fatma İçin’in 10 yaşında kaçırıldıktan sonraki yaşam öyküsünü şöyle aktardı:
“Bir tertele/soykırımın içinden köklerinden koparılıp götürüldüğünde 10 yaşlarındaydı Fatma. Saçlarını kesip onu bir subayın evine verdiler. Orada neler yaşamadı ki? Yıllar sonra evlendirildi, çocukları oldu ve büyüdü çocukları. Derdini onlara anlattı ve çocuklarıyla birlikte Dersim’e köklerini aramak için bir yolculuğa çıktılar. Kimseyi bulamadılar ve oradan 'ölürsem mezarıma serpin' diye bir avuç toprakla döndü Kahta’ya.
Sonra kardeşini Bursa’da buldu ve buluştular. Buluştuklarında kardeşi 'abla biz Aleviyiz' açıklaması yapmak ihtiyacı duydu ve Fatma’da Alevi kardeşinin yanında namaz kılmadı. İki Tutam Saç-Dersim’in Kayıp Kızları belgesel filmimizin kahramanlarından Fatma ile Huriye konuşmamış olsalardı ve biz o filmi yapmamış olsaydık muhtemelen Dersim’in Kayıp Kızları bilinmeyecek ve Dersim Tertelesi kamusal alanda bu kadar kapsamlı konuşulmayacaktı.
Bu nedenle Fatma ve Huriye’nin öyküleri resmi tarih yazımını/söylemini yıkan ve yeni tarih yazımının koşullarının oluşmasında çok önemli birer belge niteliğindedir. Tarih bu belgeleri kaydetti. Birey ve toplum olarak onlara minnettarız. Anılarına saygıyla.”