Diktatöre karşı 96 bin imzaya ulaştı

Avrupa Kürt Kadın Hareketi’nin (TJK-E) sürdürdüğü "Diktatörün Yargılanması İçin 100 Neden 100 Bin İmza” kampanyası kapsamında toplanan imza sayısı 96 bini buldu.

TJK-E aktivisti Besime Konca, çok sayıda uluslararası kadın kurumu ve hareketleri ile şahsiyetlerin kampanyaya imza attığını; 15 ülkede yüz binlerce üyesi olan 50’den fazla kadın kurumu ve uluslararası kamuoyunda tanınan şahsiyetler, siyasetçilerin dayanışma içinde olduklarını söyledi. Kampanyanın bir hedefinin de kadın mücadelesini büyütmek, demokratik toplum mücadelesine öncülük etmek olduğunu kaydeden Konca, “8 Mart sonrası kampanyamız, hukuki mücadelenin öne çıkacağı, uluslararası kurumların kendi gerçeklikleriyle yüzleşmesini sağlayacak eylem ve etkinlik hamlesi ile devam edecek” dedi.

Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) aktivisti Besime Konca, ANF’nin sorularını yanıtladı.

 

Kadına yönelik saldırı, şiddet, cinayetin en yüksek seviyeye ulaştığı bir dönemdeyiz. Kadınlar da bu saldırılara karşı öz savunma ile cevap vermeye çalışıyor. Saldırının seviyesine göre yeterli bir savunma söz konusu mu?

Kadına karşı son yıllarda otoriter, cinsiyetçi, popülist, faşist, ırkçı, militarist siyaset ve yöneticiler tarafından dünyanın her yerinde meşrulaştırılmak istenen bir saldırı söz konusu. Hem fiziki saldırılarla katletme, kaçırma, taciz, tecavüz hem cinsiyetçi söylemler ile hedef gösterme, hakaret etme küçük düşürme, tehdit etme hem de yasal düzenlemelerle kadın mücadelesi sonucu kazanılmış haklara bir saldırı var. Cinsiyetçi erkek egemen istem, sistematik, bilinçli ve planlı bir tercih olarak stratejik, ideolojik ve politik saldırılarını derinleştirirken, bunun karşısında da küresel düzlemde büyüyen, sistemi sorgulayan, özgürlük talepleri için sesini, bilincini daha da yükselten bir kadın mücadelesi var. Kapitalist Modernite, kadın özgürleştiği taktirde beraberinde toplumun da özgürleşeceğini biliyor. Bu değişimin, direnişin ve toplumsallaşan kadın mücadelesinin önünü almak için de inanılmaz düzeyde maddi, manevi, fiziki, kültürel, ahlaki bir saldırı politikası geliştiriyor; kadına karşı geliştirdiği her türlü şiddeti meşrulaştırıp normalleştiriyor. Bunu en açık ve ağır biçimde Erdoğan, AKP-MHP-Ergenekon faşist rejimidir. Rejim, başta Kürt kadınları ve özgürlük mücadelesinde öncü kadınlar olmak üzere kadına karşı bir kırım politikası uyguluyor. Kürt Kadın Hareketi olarak yürüttüğümüz kampanyalarla bu kadın kırımı politikalarını kabul etmediğimizi, etmeyeceğimizi söylüyoruz. Kadına, topluma, özgürlüklere saldırı ne kadar ağır ve acımasızsa kadınlar olarak bu zulmü yapanlardan, yaptıranlardan hesap sormamız da bir o kadar büyük ve güçlü olmak zorundadır. Kürt Kadın Hareketi olarak yıllardır Kürdistan'ın her parçasında ve Avrupa’da yürüttüğümüz birçok kampanyanın hedefi erkek egemenlikli devlet sisteminin cinsiyetçi her türlü saldırganlığından ve yıkıcılığından hesap sormak, farkındalık yaratarak xwe bûn (kendin olmak) ve xwe parastin (kendini savunmak) perspektifini esas almak oldu.

 

TJK-E olarak bu süreçte bir hamle başlattınız. Hamlenin anlamı, önemi ve amacını kısaca hatırlatır mısınız?

Küresel düzeyde de son yıllarda güçlenen ve gelişen kadın mücadelesinin daha da büyümesi, genç kadınların politik bilinçle güçlenerek kadın direnişini büyütmesi önemli. Feminist mücadelenin; demokratik toplum ve gençlik mücadelesi, ırkçılığa karşı mücadeleler ile buluşması topyekun saldırıları boşa çıkaracaktır. Aksi taktirde otoriter, cinsiyetçi, militarist, milliyetçi, dinci, ırkçı, faşist siyaset ve yönetim anlayışı, toplumsal cinsiyetçiliği, kadına düşmanlığı yeniden üreterek kadın direnişinin toplumsal mücadelelerle buluşmasını engelleyip zayıf bırakmak için ısrar edecektir. Bu anlamda Kürt Kadın Hareketi, 2021’in kadın mücadelesi ve direnişinin politik, eylemsel perspektifini "Kadın Kırımına Karşı Özgür Kadını, Özgür Toplumu Savunalım" şiarıyla somutlaştırıp mücadele başlatması önemli. TJK-E, daha önce de kadına karşı şiddet ve kadın kırımına karşı kampanyalar yürüttü. Her kampanyanın amacı, kadın mücadelesini büyütmek, kadın dayanışmasını güçlendirmek, kadına karşı suç işleyenlerden hesap sormak, toplumda farkındalık ve değişim yaratmaktır. Eylem, etkinlik, miting, yürüyüş, panel, seminer, toplantı ve buluşmalar, tv programları, sosyal medya etkinlikleri ile de ciddi düzeyde toplumsal farkındalık yaratılıyor.

Kampanyayı başlatmanızın üzerinden iki ay gibi bir süre geçti. Hemen hemen Avrupa’nın her yerinde eylemler düzenleniyor ve imza kampanyası kapsamında imzalar toplanıyor. Hamle kapsamında hedefinize ulaştınız mı?

"Diktatörün Yargılanması İçin 100 Neden 100 Bin İmza” sloganıyla devam eden kampanya, daha önce başlattığımız kampanyaların bir parçası ve mücadeleyi bir üst aşamaya taşımanın pratik ifadesidir. Kadın düşmanı Erdoğan-Bahçeli faşist rejimi, kadın kırımını ısrarlı ve açık bir politika olarak sürdürüyor. Yıllardır başta Kürt kadınlar ve Kürt halkı olmak üzere kadınlara ve halklara karşı işledikleri insanlık suçlarının uluslararası hukukta bir karşılığı vardır. Türkiye’de hukuk, yönetenlerin işlediği hiçbir suçu yargılayacak nitelikte olmadığı gibi katliamcıları koruyor, adeta ödüllendiriyor. İşlenen insanlık suçlarından ve gerçekleştirilen katliamdan sonra tepki göstermek, protesto etmek, öfke duymak, üzülmek, durdurulması için çağrı yapmak kadın kırımını durdurmaya yetmiyor. Rejimin, Kürdistan ve Türkiye’de işlediği ve yargılanmasını gerektiren binlerce insanlık suçu var. "100 Neden 100 Bin İmza" kampanyası, diktatör Erdoğan'ın uluslararası mahkemelerde ve platformlarda teşhiri ve yargılanması için başlattığımız kampanyanın bir boyutunu ifade ediyor. Bu kampanyamızla aynı zamanda evrensel hukuk, insan hakları, savaş suçları konusunda Türkiye'nin işlediği suçlara karşı sesiz kalan Birleşmiş Milletler’e, Lahey Uluslararası Adalet Divanı’na, Avrupa Konseyi’ne, Avrupa Birliği üyelerine görev ve sorumluluklarını hatırlatma, harekete geçirme çabası içindeyiz.

Kampanyanız sıradan bir imza kampanyası değil, bir diktatörün yargılanmasına zemin hazırlamayı amaçlıyor. Şimdiye kadar herhangi bir girişim oldu mu, yoksa önümüzdeki dönemde mi olacak, nasıl bir süreç bekliyorsunuz?

Elbette küresel salgın koşullarında insanlarla temasın çok sınırlı olduğu koşullarda 100 bin imza toplamak kolay değil. Ancak kadınlar olarak bunu başarma konusunda emek, çaba ve kararlılık sahibiyiz. İmzalar hem kampanyanın online sitesi üzerinden hem de enformasyon stantları açılarak, eylem ve etkinliklerde birebir yüz yüze görüşerek, kampanyanın amacı anlatılarak toplanıyor. 96 binden fazla imza toplandı. Yüz yüze görüşmelerle imzaların toplaması çok önemli. İnsanların ne düşündüğünü hissettiğini bilmek, düşünce ve bilinç paylaşmak, aynı zamanda kötülüğe karşı ortak mücadelede buluşma yöntemidir de. Çok sayıda uluslararası kadın kurumu ve hareketleri ile şahsiyetler kampanyamıza imza attı. 15 ülkede yüz binlerce üyesi olan 50’den fazla kadın kurumu ve uluslararası kamuoyunda tanınan şahsiyetler, siyasetçiler de kampanyamızla dayanışma açıklamaları yapmakta.

Kadın mücadelesini büyütmek, demokratik toplum mücadelesine öncülük etmek, kampanyanın bir diğer hedefidir. 8 Mart sonrası kampanyamız, hukuki mücadelenin öne çıkacağı, uluslararası kurumların kendi gerçeklikleriyle yüzleşmesini sağlayacak eylem ve etkinlik hamlesi ile devam edecek.