Efsanevi komutanım Gulçiya yoldaş…

Efsanevi komutanım Gulçiya yoldaş... Dağ çiçeği, dağ gülü yoldaşım. Zozanların efsuni kokan ve bir renk cümbüşü olan ülkemin sarp kayalıklarında yetişen dağ çiçeği.

Kişiliğinle ismin ne çok benzerdi birbirine. Güzel ruhlu, asil, boyun eğmez ve yüzü hep güneşe dönük büyüyerek, kendisi olmayı bilen ve duruşuyla yoldaşlarını büyüleyen dağ yürekli yoldaşım. Bütün zamanlarımda ne çok özlemiş ve seni arar olmuştum. Doyumsuz sohbetlerin ve yoldaşça paylaşımların hiç aklımdan gitmiyor. Doğallığın ve sadeliğin simgesi. Avaşîn’in mavi sularında demlendi anılarımız. Biz henüz pratikte ve doğa koşullarında çok yeniydik. Dolayısıyla bize yol gösteren, bize güç ve tecrübe kazandıran tanrıçaların asaletli ve bilge duruşu gibi sen de onların yolunda, genç ve deneyimsiz kadın gerillalara komutanlık yapıyordun. Her zaman arkamızda bir dağ gibi yaslanacağımız, korunacağımız ve barınacağımız bir güç ve güven kaynağı oldun.

İlk tanışmamız 1998’de oldu. Baharın ilk aylarında bir kadın birliği olarak Garê’den Zap’a doğru yolculuğa geçtik. Gulçiya arkadaş komutasında gerilla yaşamımız Zap suyunun etrafında geçti.  Baharın bitimiyle Çemço alanına doğru kaydık. Çemço'da da yaşamımız bir başka geçti. Hiç unutmuyorum; 1998'in bahar aylarıydı. Düşmanın Çemço alanına operasyon yapacağı bilgisi gelmişti. Operasyona takılmamak için Avaşîn suyuna varıp, karşı kıyısına ulaşmamız gerekiyordu. Çemço alanından Avaşîn suyuna doğru yol aldık.

Yolda yürürken göz gözü görmüyordu. Suya doğru ilerledikçe uzaklardan Avaşîn suyunun gümbürdeyen sesi kulaklarımızı çınlatıyordu. Nihayet yokuş aşağı kendimizi suyun kenarına bıraktık. Gecenin zifiri karanlığında Avaşîn suyunun genişliğini, derinliğini ve hızını tam kestiremiyorduk. Ancak gerillada tecrübeli arkadaşlar hemen kıyıya varmamız için dört tekerlekten oluşan ve üzerine düz tahtalar yerleştirilmiş sal dediğimiz şeyi hazırlamaya koyuldular. Bu grubun içinde dağ çiçeği Gulçiya yoldaş da vardı. Deneyimli ve hızlı hareketleriyle arkadaşların geçmesi için erkek arkadaşlarla beraber salı hazırladılar.

EMEK KAHRAMANIYDI

Gulçiya yoldaş, Mêrdîn yöresinden mücadeleye katılmıştı. Mêrdînli kadın arkadaşlar, gerilla mücadelemizde ve özellikle kadın ordulaşması ve komutanlaşmasında hep en önde olan ve üst düzeyde önemli roller üstlenmişlerdir. Gulçiya yoldaş da devamlı bu çizginin takipçisi olmuş ve mücadelemizin en zorlu dönemlerinde ve alanlarında en önde rol üstlenmiş, devamlı önderlik ve özgürlük çizgisine bağlı kalmayı bilmiştir. Gulçiya yoldaş, büyük şehidimiz Bêrîtan yoldaşla özellikle kadın gerillacılığı ve komutanlaşması anlamında büyük benzerliklere sahiptir. O da tıpkı Bêrîtan yoldaş gibi takım komutanlığı görevini üstlenmeden önce pratikte ve eylemlerde sürekli BKC silahını taşıdı ve kullandı.

Gulçiya  heval 1992 yılından sonra Botan eyaletinde gerillacılık yaparken Girê Barana alanında düşmanın bir operasyonunda arkadaşlardan kopuyor ve kurtuluş imkanı olmadığından BKC silahıyla beraber düşmanın içerisinde bir aya yakın yalnız başına kalıyor. O süre içerisinde düşmanla iç içe, dar bir alanda gece gündüz korkusuz, iradeli ve cesaretiyle kendisini düşmandan gizleyerek, aç susuz kaya oyuklarında kalıyor. Sadece geceleri düşmana fark ettirmeden dışarı çıkıyor, bir nebze de olsa beslenerek hayata tutunmaya çalışıyor. Bir ayı bulan bu zorlu zamandan sonra ancak arkadaşlara ulaşabiliyor.

Hikayesini dinledikten sonra artık Gulçiya arkadaş biz kadın arkadaşların gözünde bir kahraman ve bir efsane haline gelmişti. Onun Önderliğe, gerilla çizgisine ve yoldaşlarına olan bağlılığı tartışmasızdı. O yüzden emeği ve özü sözü bir olan pratiğiyle yoldaşları içerisinde doğal kabul görüyordu. Diyebilirim ki tam bir emek kahramanıydı. Her işe koşan, her zorlukta yoldaşlarının yanında olan ve yoldaşlarıyla güç olmasını bilen bir arkadaştı. Ayrıca günlük yaşamda felsefi ve politik tartışmalardan hiç geri durmaz ve bu yönlü araştıran ve teorik arayışları olan bir komutandı. Politika, felsefe, yaşamla ilgili her tartışmanın içerisinde muhakkak Gulçiya arkadaş olurdu ve görüş bildirirdi.

KÖLELİĞE KARŞI ÖZGÜRLÜK TUTKUSU

Gulçiya heval ile bu kadar yakın olmamda şehit Azime (Zehra Okçuoğlu ) arkadaşın etkisi çok fazladır. Azime arkadaş 1995 yılında Önderlik sahasından döndükten sonra Metîna'ya bağlı 7. bölgede Gulçiya heval ile beraber zorlu bir pratikte kalır. Gulçiya, Azime arkadaşın hem siyasi hem de askeri komuta kişiliğini, yoldaşlarıyla saygıya, sevgiye ve güvene dayanan içten arkadaşlığını çok etkileyici bulmuş ve onunla yürekten bir bağ kurmuştu. Ben ise Metîna’da yaklaşık bir yıla yakın Azime arkadaşın bölüğünde kaldım. Benim için Azime arkadaşı anlatmak hiç kolay değil. Onu yakından gören, bilen ve onunla yaşayan biri olarak diyebilirim ki, gerilla hayatımın her anını büyük bir anlam, tutku ve sevgiyle geçirdiğim zamanlardı. Gerçek anlamda kendini bulma ve özgürlük gerçeğiyle buluşma zamanlarıydı benim için.

1998 yılı gerilla açısından her anlamıyla zorlu bir yıldı. İşbirlikçi KDP güçlerinin faşist Türk devletiyle her zamanki gibi birlikte hareket ettiği bir yıldı. O yüzden KDP ile savaş halinde olduğumuz bir dönemi yaşıyorduk. İşgalci Türk devleti KDP’nin desteğiyle güneyin en iç alanlarına kadar gerilla güçlerine saldırıyordu. KDP gerilla güçlerini sıkıştırmak için erzak ve bütün lojistik kanallarını tamamen kapatmış ve ambargo koymuştu. Düşmanın bize dayattığı yaşam bizi böyle hem zorlu ve hem de tutkulu bir yaşam yoluna koymuştur. Bu da köleliğe karşı özgürlük tutkusudur.

BÜYÜK VE ÖNCÜ ŞEHİTLERİMİZ ARASINDAKİ YERİNİ ALDI

Gulçiya arkadaş çok içtendi ve yoldaşlarına karşı çok samimiydi. Gulçiya arkadaşla 1998’de ayrıldıktan sonra uzun bir süre bir daha birbirimizi görme fırsatımız olmadı. Ta ki 2004 yılında Dersim yollarına düştüğümüz vakit Gabar’da yeniden karşılaşma sevincini yaşayana kadar. Aradan geçen uzun yıllar birçok şeyi değiştirmiş ve bambaşka mecralara akıtmıştı yaşamımızı ve mücadelemizi. Her şeyden önce yaşamımızın, mücadelemizin özgür geleceğimizin kurucusu Önder Apo esaret altına alınmıştı. Ardından özgürlük hareketimizi kasıp kavuran ihanetçi güruh, parti içerisinde boy göstermişti. Bir parti kadrosu olarak yaşanan bu ağır süreçlerin sarsıntısı sonunda kendimizi özgürlük esintisine bırakarak Gabar’a ulaşmıştık.

Böyle bir dönemde Gulçiya arkadaşla yeniden buluştuk. Dersim’e gitmek için yola çıkmayı beklerken, heval Gulçiya 2-3 gün beraber kaldık. Gabar’ın en güzel dolunay gecelerinde  sohbetlerimiz sürüyordu. Gulçiya arkadaş hala eskisi gibiydi; özelliklerinden hiçbir şey yitirmemiş, yoldaş tutkusu, canlılığı devam ediyordu. En son Gabar’dan yola çıkacağımız akşam, grubumuza eşlik ederek ayrılacağımız noktaya kadar geldi ve son kez sarıldık. Gulçiya yoldaşın bir gün şehit düşebileceğini ve aramızdan zamansız ayrılabileceğini hiç düşünmemiştim.

Elbette şehitlerimiz ölümsüzdür ama fiziki olarak aramızdan ayrılmaları, özgürlük hareketimiz açısından yeri doldurulamaz büyük kayıplardır. Hele Gulçiya arkadaş gibi kadın özgürlük hareketinde büyük deneyim ve tecrübe edinmiş, her yönüyle kendini yetiştirmiş ve öncü düzeye gelen bir kadın komutanın kaybı, kadın özgürlük hareketi içerisinde yeri telafi edilemeyecek düzeydedir. Gulçiya arkadaş da büyük ve öncü şehitlerimiz arasında yerini almıştır. Şehitlerimize karşı en büyük cevabımız Kurdistan’da özgür kadını, özgür yaşamı yaratma mücadelesine sonuna kadar bağlı kalmak ve onların hakikatini yaşanılır kılmaktır.