30 Haziran 1996 yılında Dersim’de fedai eylem yapan şehit Zîlan’ın (Zeynep Kınacı) şehadetinin 27. yıl dönümü vesilesiyle ANF’ye konuşan KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzîncan, röportajın 2. bölümünde, fedai eylemin sonuçlarını ve son yıllarda daha da artan kadın saldırılarına karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini değerlendirdi.
Şehit Zîlan’ın fedai eylemi Kürt Kadın Hareketi üzerinde nasıl bir etki yarattı? Eylemin sonuçları ne oldu?
Şehit Zîlan arkadaşın fedai eylemi, başarı tarzının nasıl yaratılacağının şifrelerini, temel yollarını bize göstermesi bakımından anlamlı ve tarihi bir eylem olmaktadır.
Öncelikle bugün 2 Temmuz Sivas-Madımak katliamının gerçekleşmesinin 30. yıl dönümüdür. Madımak otelinde gerçekleşen bu vahşi katliamı kınıyorum. Burada şehit düşen 33 canı saygı ile anıyorum. Madımak otelini yakan ve bu katliamı gerçekleştiren zihniyet ile günümüzün AKP zihniyeti arasında fark yoktur. Bu şehitlerimizin anısına Alevi halkımızın mücadelesini yükseltme sözümüzü yeniliyoruz.
Kürt Kadın Hareketi olarak şehitlerimizin çizgisinde, şehit Zîlan fedai çizgisinde yaşamayı ve çalışmayı kadınların, halkımızın, halklarımızın özgürleşmesinde başarıya ve zafere götürecek tek yol olarak görüyoruz. Şehit Zîlan fedai çizgimiz sadece Türk devletine karşı geliştirilmiş askeri bir eylemin başarısı değildir. Bu başarılı fedai eyleminin arkasındaki dünya görüşü, verili düzen yaşamındaki kadına bakışı radikal ret ediş, sömürgeciliğe karşı bir haykırıştır. Kadınların özgürleşmesi temelinde büyük istek, arzu ve tutku, iddia ve kararlılık, cesaret yanında büyük akıl, taktik incelik, inisiyatif ve yaratıcılık niteliği görülmeden asıl hakikat anlaşılamaz. Düşmanın fiziki ve ideolojik olarak çepeçevre kuşattığı bir mekanda böylesine başarılı bir çıkış gerçekleştirilebiliyorsa, bunu yaşam tarzımıza, çalışma tarzımıza uyguladığımızda ne gibi başarılı sonuçlar alabileceğimizi de göstermektedir.
Şehit Zîlan arkadaşın fedai eylemi, başarı tarzının nasıl yaratılacağının şifrelerini, temel yollarını bize göstermesi bakımından anlamlı ve tarihi bir eylem olmaktadır. Faşizmin ancak ve ancak bu tarzda düşünüş, yaşayış ve çalışma tarzı ile yenilgiye uğratılacağını ve bizi her çalışmada başarıya götüreceğini gösteren bu çizgiyi, anlayışı ve felsefeyi derinlikli özümsememiz gereklidir.
Kapitalist modernist sistemin ve Ortadoğu’da bulunan statükocu devletlerin kadınlara çizdiği köle yaşam çerçevesi bilinmektedir. Egemen erkek sistem açısından kadınların çok çeşitli köle yaşam modelleri içinde tutulması, stratejik ve taktiklerin iç içe ele alındığı olgulardır. Yine bu duruma itiraz eden, karşı çıkan kadın özgürlük mücadelelerinden kurtulma, kadınların özgürlük arayışlarını boşa çıkarma, saptırma konusunda da ustalaştıkları bilinmektedir.
KADINLAR KÖLELİĞİN ÇOK YÖNLÜ TERCİHLERİ İLE KARŞI KARŞIYA
Egemen erkek sistem sadece mevcut özgürlük hareketleri, muhalifleri boşa çıkarmakla kalmaz, onların hayallerini de çalar. Kendi çıkarına göre yeniden biçimlendirir ve bunu da toplumun önüne koyar. Bir biçimde kabul ettirmek ister. Özgürlük mücadelelerinin çabalarını bu yönüyle anlamsız kılmaya çalışır. Özgürleşmek isteyen kadınların düşüncelerini, yöntemlerini, enerjilerini, potansiyellerini kullanarak sisteminin devamlılığını bu kez bu yolla gerçekleştirmek ister. Örneğin, erkek zihniyeti ile yapılandırılmış kadınların devlet kademelerinde çeşitli yerlere getirilmeleri ya da toplum içinde bireysel özgürlükle kurtulacakları yanılgısını yaratması gibi... Kadınlar köleliğin çok yönlü tercihleri ile karşı karşıya kalmakta ve bunu kabul etmeye zorlanmaktadırlar. Bu yüzden kadınlar, egemen erkekliğin icadı olan devlet, klasik evlilik kurumu ve bu eksendeki yaşam biçimlerinden kurtulmadıkça özgürleşemezler.
Kadınların ne başlarının kapatılarak evlere hapsedilmesi ne de modernist sistem içinde erimesi ve her yönü ile bu sisteme hizmet ettirilmesi, kullanılması, bir araç, nesne haline getirilmesi asla kabul edilemez. Bu anlamda verili sistemin köklü eleştirisi kadar esasta özgürlüğün, eşitliğin, ekolojik yaşamın alternatif biçimini bütünlüklü tahayyül etmek, bu amaçla çalışmak önemlidir. Güncel sorunlar içinde boğulmamak gerekir. Tarihsel bakış açısını kazanarak dünü ve geleceği bugüne akıtmak derinlik ister. Bu anlamda kadınların büyük özgürlükçü düşüncelerle buluşması ve bütünleşmesi süreçlerini, bu süreçlerin daha kapsamlı ve yoğunluklu bir şekilde içselleştirildiği, pratiğe döküldüğü bir fay hattını oluşturma çalışmalarımız yüzeysel, yetersiz, dar kalmaktadır. Özgürleşmenin neresindeyiz? Toplumsal özgürlük ideallerimize ne kadar kilitlenmişiz? Büyük hedeflerimiz, kadın devrimi hedeflerimiz var mı yoksa mevcut olanı biraz daha iyileştirmek mi istiyoruz? Kürtler açısından mevcut olanı daha iyileştirme gibi bir durum, Türk devletinin soykırım siyaseti nedeni ile geçerli olamaz. Olursa da kaybetmeye mahkumdur.
KADINLARIN TERCİHİ KADIN DEVRİMLERİNİ YARATMAK OLMALI
Kadınların özgürlük tercihi, kadın devrimlerini yaratmak olmalıdır. Bu da öz savunma, direniş çizgisi içinde örgütlenme ve yaşamın bu temelde güzellik ilkeleri ile yeniden yapılandırılması, inşa edilmesidir. Bu kapasiteyi, derinliği ve mahareti göstermemiz gerekir. Kadın devrimi 3. yol çizgisine, alternatif çizgiye öncülük etme temelinde kendi öz gücü ile özerk kadın sistemini kurarak gelişebilir. Kadın örgütlülüğünün, kadın sisteminin toplumun derinliklerine kadar geliştirilmesi zaruridir.
Kadın devrimi, kadın sistemi, kadının demokratik konfederal örgütlenmesini oluşturma mücadelesi, sadece kadın özgürlüğü açısından değil Kurdistan’ın, Ortadoğu halklarının ve insanlığın kurtulması açısından stratejiktir. Kürt Kadın Hareketi olarak Kurdistan, Ortadoğu ve dünyada rol ve misyonumuz öncülük temelindedir. Önemli bir özgürleşme ve bunun pratikleşme düzeyi, siyasette, öz savunmada, ideolojik ve toplumsal çalışmalarda, yine ortak kadın mücadelesinin yaratılmasında yakalandı. Ancak gelinen aşamada dünyada, Ortadoğu’da, Türkiye’de ve Kürtlerin yaşadığı her ülkede faşizm, sağcılık ve ırkçılık gelişiyorsa, bu en çok da bizim sorunumuzdur. Kadınlar olarak insanlığın özgürlük mücadelesine öncülük etme düzeyimiz demek ki yetersizdir.
LİBERALİZMİ İYİ ÇÖZÜMLEMEMİZ VE MÜCADELE ETMEMİZ GEREKİR
Yine Bakurê Kurdistan’da binlerce insanımız zindanlarda rehin olarak tutulmaktadır. Türk devletinin soykırım politikaları derinlikli bilince çıkarılamıyor. Uzun süre sanki demokratik, hukuk kuralları varmış da buna göre bir söylem ve çalışma tarzı geliştirildi. Çalışma tarzının, faşizmin geldiği düzey dikkat alınarak buna göre olması önemlidir. Düşmanın denetiminde olan bir yaşam ve çalışma tarzı, mutlak kaybetmeye mahkumdur. Bunun aşılması için yöntemler geliştirilmesi önemlidir. Bu bağlamda kadın çalışmalarında son yıllarda gelişen orta sınıf anlayışını, liberalizmi iyi çözümlememiz gerekir. Orta sınıf duruşu devletten, erkekten beklentili duruştur. Kendi öz gücünü ortaya çıkarmaz. Örgütlülüğü gerekli görmez. Yaşamda sürekli boşluklar oluşturur. Bu hali ile faşizmin kendini örgütlemesine yol açar. Örneğin, orta sınıf çizgisinin Amed’de, Qamişlo’da hakim olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Kadınlar açısından liberalizmi iyi çözümlememiz ve mücadele etmemiz gerekir. Kadın sömürüsünün derinlikli biçimi en fazla da liberal sistem içinde geliştirilmektedir.
Liberalizm kolektif mücadeleyi öldürüyor. Bireysel kadın özgürlüğüne, kendini kurtarmaya teşvik ediyor. Ki kadınlar açısından bireysel özgürlük mümkün değildir. Kadınlar ve toplum açısından şu çok net ortaya çıkmıştır; sistemsel, yapısal değişiklikler olmadan bireysel özgürlükler ya da iktidarların el değiştirmesi ile özgürlük, demokrasi de gerçekleşemez. Bireysel ve toplumsal özgürlük iç içe yürütülmelidir. Orta sınıf, liberal duruş temelindeki öncülük duruşunda örgütsüz, bireyci, halktan kopuk, üstten bir duruş ve çalışma tarzı söz konusu oluyor. Dolayısıyla bizim yaşamda ve çalışmalarda, öz savunma anlayışımızda, tarzımızdaki eksiklikler, ağır kayıplara yol açmıştır. Düşmana, egemen erkek sisteme sürekli umut vermiştir.
Ortaya çıkan eksikliklerin giderilmesinde ve kadın özgürlüğüne dayalı bir sistemin inşa edilmesinde özellikle kadınlar nasıl bir mücadele tarzını esas almalı?
Öncelikle gerçekten yaşamımız, çalışma tarzımız gözden geçirilmelidir. Kadın öncülüğü olarak kendimizi düzeltmeden çevremizi de düzeltemeyeceğimiz çok açıktır. Kürt Kadın Hareketi olarak tüm bunların değerlendirmelerini de çok çeşitli platformlarda, toplantılarımızda yetmeyen duruşlarımızı değerlendirmekteyiz. “Rêber Apo’nun özgürlük çizgisini ne kadar anladık ve ne kadar uyguluyoruz?” sorusu çok açık ve net karşımızda durmaktadır. Zîlan fedai çizgisini uygularken fedakarlık, direniş, emek harcama, cesarette bir sorunumuzun olmadığı bilinmektedir.
Ancak ideolojik, örgütsel açıdan, yaratıcı, inşa edici performansı aynı düzeyde gösterdiğimiz söylenemez. Sadece kaba direniş ve emek verme yetmez. Kadın devrimi için çok daha derinlikli yoğunlaşmalara, hayal gücüne, entelektüel bir düzeye ihtiyaç vardır. Bunu geliştirmeliyiz. Önderliğimiz de bu konulara sürekli dikkat çekmekteydi. Dolayısı ile dünyada, Ortadoğu ve Kurdistan’da özgürlük mücadelesi açısından temel sorun öncülük sorunudur. Kurdistan’da halkımızın tüm parçalarda Başkan Apo, PKK, kadın özgürlük mücadelemizi kabul ettiği ve sempati duyduğu herkesçe aşikardır. Yine bu temelde mücadele eden, duruş sergileyen milyonlarca kadın vardır.
En son Rojhilat Kurdistanı ve İran’da ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı ile toplum bir ayaklanma gerçekleştirdi. Yani sadece kadınlar değil halkımız ve halklarımız da kadınlar açısından doğru ve yeterli bir kadın öncülüğü temsilini görmek istemektedirler. Başûrê Kurdistan açısından da aynı durum söz konusudur. Kısaca Kurdistan’ın her parçasında, özgünlükleri farklı olsa da yine Ortadoğu halkları ve dünya halkları nezdinde kadın öncülüğünün ciddi bir kabulü ve özgürlük hareketimizin desteklenmesi, güven ve inanç duyulması durumu vardır.
BİREYSEL ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞINI İYİ TANIMALIYIZ
Sorun bizim, kadın örgütlerimizin öncülük yapma sorunudur. Çalışmalarımızı nasıl somutlaştıracağımızdır, örgütlenmelerimizi nasıl geliştireceğimizdir. Kadın özgürlük mücadelemizin ideolojik, siyasi, sosyal öncülüğü, kendi örgütsel kimliği temelinde belirgin olabilmelidir. Kadın örgütlerimiz çok yönlü misyonlarını oynamalıdır. Biz sadece kadın özgürlük sorunlarının çözülmesi temelinde çalışmıyoruz. Kurdistan devrimini, Ortadoğu ve dünya devrimini demokratik ulus temelinde gerçekleştirmeye ve buna öncülük etmeye çalışıyoruz. Kadın hareketlerimizin akademiler, eğitimler aracılığı ile kadrolaşmasını toplum içinde geliştirme görevi vardır. Kadın yönetim tarzında yerele dayanan, kolektif, birbirini muhatap alan ve tamamlayan çalışma tarzı zayıf kaldı. Tek tek insanlarla ilgilenme, eğitme, sorunlarını çözme ve insanımızı bu temelde değiştirip dönüştürme yol ve yöntemlerimiz mutlaka uygulanmalıdır.
Kendisini yeterli örgütleyip, yoğunlaşıp yaşama katılmayanlar topluma da, kadınlara da bir şey veremez. Kendisinde özgürlük farkı yaratamayan kadroları, öncülüğü, toplum da kadınlar da hiç dikkate almaz. Eleştirel ve öz eleştirel olmak önemlidir. Kendi eksikliklerimizi pratikte aşarak eleştirel ve tamamlayıcı olmalıyız. Bu temelde öncülük görevlerini yerine getirebiliriz. Dolayısı ile bir kez daha Başkan Apo’nun kadın özgürlük düşüncelerine, kadın kurtuluş ideolojimizin temel ilkelerine dönüp yoğunlaşmamız, yine Sakine Cansız arkadaştan başlayarak bugüne kadar gelen örgütsel ve yaşam tecrübemizi gözden geçirmemiz ve bu temelde güçlü katılmamız gerekmektedir. Liberal özgürlük anlayışı, bireysel özgürlük anlayışını iyi tanımalıyız. Buna karşı en başta kendi kişiliklerimizde değerlendirmeliyiz. Bir zihniyet dönüşümü bu anlamda çok önemlidir.
Son yıllarda özellikle sisteme karşı mücadele eden, başkaldıran, kendisine dayatılan yaşamı kabul etmeyen kadınlara yönelik saldırılar daha da artmış durumda. Bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Saldırılara karşı nasıl bir yol izlenmeli?
Kadınlar olarak bize yönelik saldırıların özü, ideolojiktir. İdeolojik, felsefi derinleşmeye, düşünsel gücün gelişmesine her şeyden fazla önem vermeliyiz. Düşüncede, zihniyette özgürleşen, bunu pratikleştirmek için olağanüstü çalışır. Kürt Kadın Hareketi olarak çok daha derinlikli bir tarzda kendimizi gözden geçirip bu temelde bir öncülük duruşuna sahip olmalıyız. Kadın öncülüğü sadece bazı siyasi değerlendirmeler, mesajlar, etrafa perspektif verme ile geliştirilemez. Her öncünün toplum içinde somut çalışması, tek tek insanlara ya eğitim ya da örgütlenme yönü ile dokunması gereklidir. Üstten, bürokratik, yaşamın ve sorunların içine girmeyen tarz, Rêber Apo’nun yaşam ve çalışma tarzı değildir. Ayda kaç kişi eğittik, örgütledik, mücadeleye kattık; temel ölçü budur. Yani Kadın Kurtuluş İdeolojimiz temelinde siyasette, sosyal alan ve ideolojik alan çalışmalarında ne kadar kitleye ulaştık?
Burada baş sorun ise; ideolojik bakış açımızdaki zayıflıklar, yanlışlıklardır. Sadece yılların alışkanlıklarına, tecrübelerine dayalı bir yaklaşım ile çalışmaları yürütmek çok yetersiz bir yaklaşımdır. Önderliğimizin paradigması temelinde yoğunlaşmalar, eğitim ve tartışmalarımız çok zayıftır. En önce giderilmesi gereken temel eksikliğimiz budur. Özelde de Önder Apo’nun kadın özgürlük çözümlemelerini eğitimler temelinde yeniden ele almamız, yoğunlaşmamız, uygulamamız, bu temelde radikal bir yaklaşıma sahip olmamız gerekir.
FARKLI BİR KADIN KÜLTÜRÜ GELİŞTİRMEK İSTİYORUZ
Kadınlar olarak ‘nasıl yaşamalıyız’ sorusuna verdiğimiz cevaplar çok önemlidir. Bu cevabı sisteme göre mi veriyoruz yoksa Önderliğimizin çizgisine göre mi; bu tartışma konusudur. Bunun için her yerde birinci görev, ideolojik eğitim olmalıdır. Önderliğimizin Kadın Kurtuluş İdeolojisi, kadın tezleri, nasıl yaşamalı gibi çözümlemeleri üzerinden tartışmalar, tüm toplum içinde geliştirilmeli bunların planlamaları yapılmalıdır. Bu anlamda Jineoloji çalışmalarımızın toplumsallaşması çok önemlidir. Jineoloji önemli bir düzey tutturmuştur. Ancak halklaşma, üslubunu ve kişiliğini buna göre biçimlendirme sorunları vardır. Dolayısı ile kadınlar içinde ciddi bir aydınlanma hamlesi gerekir. Kitap okuma alışkanlığı geliştirilmelidir. Mahallelerde kitap okuma grupları oluşturulmalıdır. Lise, ortaokul ve üniversitelerde bu tarzda çalışmalar olmalıdır.
Diğer önemli bir sorun, örgütlenme sorunudur. Özgün örgütlenmelerin yetkin kılınması, tüm kadın çalışmalarını, kadın kadrolarını kapsaması önemlidir. Özgün kadın çalışmalarına aşk ve tutku ile sarılma olmalıdır. Kadın özgürlük çalışmaları, inanç-manevi yönü yüksek çalışmalardır. Maddiyatla, yetkilerle, çeşitli çalışmalardaki bireysel konumlara, mevkilere göre ele alınamaz. Kadın özgürlük çalışmaları bir gönül, özgürlük ruhunun yaşama akıtılması meselesidir. Kadınının alternatif kadın yönetim tarzının geliştirilmesinde, ciddi yanlışlık ve yanılgılarımız vardır. Erkek gibi yönetme, erkek gibi siyaset yapma, iktidarcılık, kariyerizm, popülizm kadın çalışmalarında da yaygınca görülebilmektedir. Oysaki biz farklı bir kadın kültürü geliştirmek istiyoruz. Erkeğin taklidini yapmakla özgür olunmaz. Fark etmeksizin daha derin bir köleleşme de yaşanır.
EŞBAŞKANLIK SİSTEMİNİN DAHA FAZLA DERİNLEŞTİRİLMESİ ÖNEMLİ
Dolayısı ile kadınların ortak yönetim kültürü, demokrasi, eşitlik, adalet kültürüdür. Bunu esas almak gereklidir. Doğru, özgürlükçü bir yönetim tarzı, yaşam tarzı gelişmeden özgürleşme olamaz. Kadınların kolektif düşünce ve yoğunlaşmalarının yaşama akıtılması, yanlışlıkları düzeltme iradesinin ortaya çıkarılabilmesi oldukça önemli olmaktadır. Kadın Hareketimiz genel çalışmalar içinde elbette önce kendisi yoğunlaşarak, yetkinleşerek adeta turnusol kâğıdı rolünü oynamalıdır. Doğru ve yanlışları tüm kadınlara, topluma gösterebilmelidir. Bu anlamı ile kadın hareketlerimizin, örgütlülüklerimizin kendi rol ve misyonlarını kapsamlı kavramaları, bunu yetkin temsil etmeleri ve uygulamaları gerekmektedir. Bu anlamda karma çalışmalar içinde özgün örgütlenmelerin geliştirilmesi, buralarda bireysel öne çıkma, bireysel duruşlar yerine Kadın Hareketi ile birlikte yoğunlaşma, düşünme, çalışma kültürünün derinlikli geliştirilmesi sorunları yansımaktadır.
Eşbaşkanlık sisteminin daha derinleştirilmesi, kadın eşbaşkanların ve eş sözcülerin var olan kadın meclisi ile birlikte çalışması, kadın mücadelesinin yetkinleşmesi ve kendi özüne uygun hareket etmesi açısından çok önemlidir. Kadın meclislerinden kopuk bir karma çalışma, eşbaşkanlık sistemi olamaz. Bu anlamda kadınlar hem özgün hem de karma çalışmalarda mutlak bir biçimde özgün örgütlenmelerini oluşturmalıdır. Karma olan tüm çalışmalara giderken özgün toplantılar yapılarak, ortaklaşarak gidilmelidir. Kadın örgütlülüklerinin örgütsel bütünlüğü, başarı ve etkili olma açısından olmazsa olmaz kabilindendir. Faşizmin saldırılarını bahane etmemek gerekir. Faşizm her zaman olacak. Dolayısı ile faşizm koşulları değerlendirilir ve buna göre yapılması gereken eğitim, örgütlenme, eylem, boyut ve inşa çalışmaları yapılır. Yani temel sorun biziz. Faşizmin saldırıları değildir. Böyle yaklaşmak gerekir.
Kadınlar mahallelerde, sokaklarda ilçelerde örgütlenmelidir. Kendi sorunlarını devlete taşırmadan kendileri çözmelidir. Bir kadın şiddet görüyorsa, tüm kadınlar meclis ve komünlerde, mahallelerde, evlerde o kadına sahip çıkmalıdır. Bunu yapan erkekler toplum içinde teşhir edilmelidir. Devlet fuhuşu, uyuşturucuyu, ajanlaşmayı geliştiriyorsa, bunu engellemenin tek yolu da örgütlülüktür. Başka bir yolu yoktur. Kadına karşı özel savaş uygulamaları sürekli tartışılmalı, toplum bu konuda bilinçlendirilmeli ve her şeyden önemlisi örgütlülük temelinde bunlara karşı koyulmalıdır. Özelde Kürt kadınları, genç kızları üzerinden çok ciddi bir özel savaş politikası yürütülüyor. Dolayısı ile Kadın Hareketi'nin içinde genç kadınların katılımı çok önemlidir. Kadın Hareketimiz yarı yarıya genç kadınlardan, üniversite öğrencilerinden, ev kızlarından, işçi kızlardan, köy ve mahallelerde yaşayan genç kadınlardan oluşmalıdır.
Bununla birlikte genç kadın örgütleri ile birlikte çalışma, güç verme, alma çok önemlidir. Kadın özgürlük mücadelemiz bir gençlik hareketidir. Toplumun en dinamik, cesur ve özgürlük arayışında en kararlı kesimdir. Dolayısı ile genç kadınların sorunları ve istemleri dinlenmelidir. Ortak çalışılmalıdır. Birlikte karar alma uygulama yaklaşımı geliştirilmelidir. Kadınlar özgün örgütlenmelerini özgürlük bilinci ile geliştirdikleri oranda kendilerini tanıyıp, öz güçlerini ortaya çıkarıp özgürleşebilirler. Tek tek kadınlara ulaşmak çok önemlidir. Tek tek kadınların eğitilmesini, örgütlenmesini esas alacak bir örgütlenme modeli geliştirilmelidir. Özgün kadın örgütlenmeleri güçlü gelişmeden kadınların iradeleri ve renkleri ortaya çıkamaz.
TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNDEN KADINLARIN SORUNLARI ELE ALINMALIDIR
Kadın örgütlerinin yaşamın ihtiyaçlarına cevap olan, çok yönlü, zengin bir içerikle çalışması, kadınlarla, toplumla buluşması önemli olmaktadır. Kadın örgütlenmeleri sanat, ekonomi, sosyal, kültür, spor vb. temelli olmalıdır. Kadınların çok ciddi ekonomik sorunları vardır. Bu konunun çözülmesi için daha özel bir yoğunlaşma olmalıdır. Kadın kooperatifleri gibi çeşitli biçimlerde bir yaklaşım ve çözüm politikamız olmalıdır. Kadın meclisleri bu temelde örgütlenebilmelidir. İstanbul Sözleşmesi ve diğer kanunlar ekseninde bir mücadele verilmelidir. Bu sözleşme özünde eksik bir sözleşmedir. Ancak yine de kadınların özgürlükleri ve hakları açısından savunulması gerekir. İstanbul Sözleşmesi ve diğer kanunların kaldırılmasına Kürt kadınları, Türkiyeli kadınlarla birlikte karşı çıkmalıdır. Ancak bu sözleşmeye takılmadan, bu sözleşmenin kaldırılmasını da engel yapmadan kendi projelerimiz ve sözleşmelerimiz uygulanmaya çalışılmalıdır. Bu bağlamda toplumun tüm kesiminden kadın sorunları ele alınmalıdır.
Örneğin, türbanlı kadınların sorunları da ele alınmalıdır. Bakur'da Amed, Wan gibi temel merkezlere ağırlık verilmelidir. Kurdistan’da Amed, Dersim, Botan’da Cizre, Silopi gibi alanlar, Türkiye’de İstanbul gibi şehirler daha özel ele alınabilmelidir. Özellikle Dersim, tarihsel olarak ve inanç boyutu ile daha farklı ele alınması ve güçlendirilmesi gereken bir şehrimizdir. Kadın basıncılığında çok önemli bir düzey tutturulmuştur. Ancak kadın özgürlük düşüncelerinde yoğunluk, bu temelde yaratıcılık ve bunu yansıtma problemleri çözülebilmelidir.
Diğer önemli bir sorun da anadil ile konuşma, yazma, eğitim görme, resmi dil haline getirme temel bir görevdir. Temel bir gündem olarak ele alınabilmelidir. Türkiye’de demokratik İslam çizgisinin geliştirilmesinde kadının katılımı ve rolü belirleyici olacaktır. İslam dininde kadının rolü ve misyonu belirgin olabilmelidir. Bu konuda demokratik İslam’ın geliştirilmesinde özgür kadın hareketlerinin yorumları, ön açması ve mücadelesi çok önemlidir. Türkiye’de bu konuda AKP endeksli tarikatların, dini kurumların kadına düşman politikaları, çocukları istismar etmeleri çok iyi bilinmektedir. Bu anlamda kadın hareketleri, İslamiyet’in demokratikleşmesi konusunda çalışmalar geliştirmelidirler.
Türkiye’de Alevi halkımızın çok tarihsel, derinlikli sorunları vardır. Soykırım ve asimilasyondan en fazla etkilenen bir kesimdir. Alevi halkımızın yaşadığı coğrafyaları sahiplenme, geri dönüşü teşvik etme, Alevi inancının resmi kabulünün sağlanması, Alevi halkımızın inançlarına gelenek ve göreneklerine müdahale edilmemesi, Alevi inancının Diyanet’e bağlanmaması temelinde bir mücadele ve direniş hattının geliştirilmesi önemli olmaktadır.
Kurdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da kadınlar ciddi toplumsal sorunlar yaşıyor. Çocuk yaşta evlilik, kadına yönelik şiddet, tecavüz, emek sömürüsü, kadın yoksulluğu, kadın göçleri, kadınların fuhuşa, uyuşturucuya bulaştırılması gibi temel sorunlar nasıl çözüme kavuşturulur?
Kadın örgütleri olarak temel bir sorunumuz da erkeği ele alış, erkeği ve toplumu özgürleştirme sorunlarımız ve çözüm yollarıdır. Bilindiği gibi kadın mücadelemizin gelişimi ile erkeklerin bir kesiminde kadın sorunlarına daha fazla anlam verme, kendi egemen erkeklik özelliklerini tanıma ve bundan kurtulma istemi, arayışı ve çabası gelişti. Bu elbette kadınların artık mevcut egemen erkekliği kabul etmemesi ve buna karşı ortak örgütlü mücadele geliştirebilmesi ile oldu. Dolayısı ile kadın özgürlüğü temelinde yoğunlaşan, örgütlenen kadınların, erkeği değişim ve dönüşüme uğratabilmesi gündemdedir. Bu yönüyle ne erkeğe tabi olan ne de kaba ret yaklaşımı içine girilmelidir. Erkeğin değişimi ve dönüşümü için özgün eğitimler, tartışmalar geliştirilmelidir. Bunun dışında erkek ile ilişkilenmelerin kişisel ilişkiler dünyası çok önemlidir. Özel alan denilen bu alan, aslında en çok genel olarak inşa edilmiş bir alandır.
Kadınların yaşam içindeki kaybedişlerinin tümünde, erkek ile doğru bir ilişki biçiminin geliştirilememesi yatmaktadır. Doğru sevgi ve aşk ilişkisi nasıl olmalıdır? Örneğin kadın-erkek ilişkilerinin temelinde özgürlük düşünceleri, yurtseverlik, toplumsal özgürlük mücadelesi, ülkeye bağlılık olmalıdır. Bu olmadığında hiçbir sevgi ve aşk ilişkisinin anlamı olamaz. Anlamlı sevgi ve aşkların temelinde, toplumsal özgürlük olmalıdır. Toplumun, ülkemizin özgürleşmesi mücadelesine dayanmayan hiçbir aşk ve sevgi kalıcı ve anlamlı olamaz. Bu anlamda mevcut klasik evlilik ilişkilerinin, kadını ne kadar köleleştirdiği bilinmektedir. Evlilik dışı ilişkilerde de eğer özgürlük ahlakı ve duruşu olmazsa, aynı sorunlar daha ağır yaşanıyor. Dolayısı ile Önderliğimizin ortaya koyduğu özgür eş yaşam modelinin tartışılması ve sevgi ilişkilerinin düzeyinin yükseltilmesi gerekir. Yaşamın anlamlı ve yaşanılabilir kılınmasında bu önemli olmaktadır.
Rojava’da kadın meclis ve komünleri çok yaygın bir şekilde, irade ve kararları ile çok belirginleşmedi. Sosyal yaşamda kadın bakışı ve rengi ile yapılan çalışmalar yetersiz kaldı. Kadın öncülüğü Devrimci Halk Savaşına göre yaşamı ve öz savunma yaklaşımı yeterince geliştiremedi. Arap, Ermeni, Asuri, Çerkes, Türkmen kadınlarla birlikte eğitim, örgütlenme ve eylemlere ağırlık verilmelidir. Kadın devriminin inşası meclis, komün ve boyutlar ekseninde derinlikli geliştirilmelidir. Qamişlo başta olmak üzere Halep, Şehba, Kobanê ve Cizîr, Arap alanları gibi tüm şehirlerde kadın çalışmaları geliştirilmelidir.
Yine İran ve Rojhilat’ta ‘Jin Jiyan Azadî’ temelli gelişen ayaklanmalara öncülük edilemedi. İranlı, Kurdistanlı, Beluc, yine Afgan kadınların direnişi devam etmektedir. İran devleti bu ayaklanmaların öncülerini bir bir yakalayıp zindanlara atmaktadır. İran’da kız çocuklarının, gençlerin okullara gitmemesi için okullarda kimyasal gazlar kullanılmaktadır. Okul odalarında kız öğrenciler gazlarla zehirletilmektedir. Yine kadınları hicaba zorlama, başlarını kapatmayan kadınlara çeşitli cezalar verme, hakaretler yapma durumu söz konusudur. Dolayısı ile İranlı kadınların ortak mücadelesi ve direniş, örgütlenmesi, her zamankinden çok daha zaruri bir görev olmaktadır.
Başûrê Kurdistan’da Hewlêr başta olmak üzere küçük kız çocuklarının ciddi bir şekilde fuhuşa sürüklenmesi söz konusu. Bu kız çocuklarının özellikle Rojava ve Rojhilat'tan buraya gelen çocuklar olduğu söyleniyor. Başûr'daki kadın örgütleri ile birlikte bu ve başka birçok kadın sorununa karşı iradeli, ortak bir mücadele geliştirilmelidir. Türkiyeli, İranlı, Suriyeli, Iraklı kadınlarla daha somut ortak mücadele, ortak örgüt yaklaşımımız vardır. Milliyetçilik dalgasından kadınlar olarak kendimizi kurtarmalıyız.
MİLLİYETÇİLİKTEN EN ÇABUK KADINLAR KURTULABİLİR
Türkiye’de halen Kürt sorununa, Kürt kadınların özgürlük mücadelesine karşı mesafeli olan, sürekli önyargı ile yaklaşan önemli oranda Türk milliyetçisi kadın grupları bulunmaktadır. Oysa bunlar aşılmalıdır. Kadın özgürlük cephesinden sorunlara bakılabilmelidir. Çağımızın zehri olan milliyetçilikten en çabuk kadınlar kurtulabilir. Bu anlamda halklar arasında kadınlar olarak hepimiz köprü oluşturabiliriz. Bu temelde egemen erkek sisteme karşı ortak mücadele ve direnişleri geliştirebiliriz. Kadın emeği, ruhu, bedeni ile bütünlüklü bir sömürgeleştirilmeye maruz bırakılmaktadır. Dolayısıyla dincilik, milliyetçilik, cinsiyetçilik ideolojilerinin zehirlenmelerinden kurtulabilinmelidir. Yaşama özgürlük, demokrasi, ekolojik bir gözden bakılabilmeli ve kadın ortak mücadelesi geliştirilebilmelidir. Faşizme, sağcılığa, ırkçılığa karşı mücadelede ideolojik netlik ve ortak mücadele önemlidir. KBDH (Kadınların Birleşik Devrim Hareketi) temelinde geliştirdiğimiz bir ortak mücadele platformu vardır. Bu platformun çeşitli düzeylerde geliştirilmesi, Türkiye’de kadınların ve toplumun özgürleşme mücadelesinde tarihi bir rol oynamasında çaba sahibi olunmalıdır.
Yine kadın özgürlük mücadelemiz ve ekolojik mücadele, insanlığın içinde bulunduğu yaşamsal krizler dikkate alındığında iç içe ve birlikte yürütülmek durumundadır. İnsanlığın yaşadığı en başat kriz, ekolojik dengenin bozulması, iklim bozulmasıdır. Egemen erkek sistem, dünya coğrafyasını mülkleştirme ve sömürme yaklaşımı içindedir. Dünya yer altından yer üstüne, gökyüzüne kadar parsellenmiştir. Sömürülmektedir. İklim krizleri çok ciddidir. Kıyamet söylenceleri bu anlamı ile boş değildir. Kurdistan’da ise ülkemizin sömürülmesi, soykırım politikaları ile birlikte çok daha özel ve derinlikli geliştiriliyor. Ormanlar yakılıyor, barajlar yapılıyor, yer altı ve yer üstü tüm kaynaklar sömürülüyor. Bu hali ile kadın özgürlük mücadelemizde, mutlak anlamda ekolojik bakış açısını güçlendirme, bu konuya ilişkin de özel planlamalar geliştirme ihtiyacı vardır.
Dünyada ve Türkiye’de temel bir gündem de LGBT konusudur. Bu konuya yaklaşım da önemlidir. Erkek egemen sistem, LGBT mücadelelerini kadın özgürlük problemlerinin, mücadelelerinin gündemleşmemesi, kadın özgürlük mücadelesinin saptırılması biçiminde değerlendirmek istiyor. 21. yüzyılın temel çelişkisi, kadın ve erkek arasında yaşanan cins sorununda kadının en altta ezilen olması itibarıyla kadın sorunu ve çelişkisidir. Dünya çapında bunun üzerinden ciddi, evrensel bir mücadele olduğu bilinmektedir. Egemen erkek akıl, kadın özgürlük mücadelesinin muğlaklaştırılması, zayıflatılmasının bir yöntemi olarak LGBT mücadelesini değerlendirmeye çalışmaktadır. Gündemi, kadın özgürleşme problemlerinden, derin toplumsal sorunlardan, ihtiyaçlardan böylece saptırmak istiyorlar. Yine bu konu üzerinden uzlaşma ya da uzlaşmama konusu, kadın özgürlük mücadelelerinin, insan hakları ve halkların ortak mücadelelerinin gelişmesine kimi zaman engel olabiliyor.
EVRENSEL KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ GELİŞTİRİYORUZ
AKP-MHP faşist ittifakı, seçim süresi boyunca ve sonrasında bu konuyu çok çirkin bir tarzda seçim malzemesi olarak kullandı. Yine özel savaş mekanizmalarının, bu mesele üzerinden bilinçli olarak temel birçok gündemi saptırdığı da bilinmektedir. Bunlara dikkat ederek bir yaklaşım göstermek gerekir. Dolayısı ile daha doğru bir yöntem ve yaklaşım izlenmesi gerekir. LGBT gündemi, kadın sorunu ve çelişkisinin yerine ikame edilmeden ele alınabilmelidir. Bizim ideolojik yaklaşımımız bu temeldedir. Ancak bununla birlikte, bu konuda yaşanan sorunu, genel demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi, demokratik kültürün yapısal kılınması ile aşılabilecek bir sorun olarak ele almak daha uygun olacaktır. Egemen erkek sistemin tüm topluma, toplum içindeki bireylere anti demokratik yaklaşımı, şiddet uygulaması asla kabul edilemez.
Sonuç olarak; faşist sistemin, verili egemen erkek dünyanın kadınları köleleştirerek geliştirmek istedikleri egemen erkek dünyasını alabildiğine teşhir etmek ve ayrıntılarda bilinçlenmek, örgütlenmek çok hayati olmaktadır. Kadın birliğini, kadınların ortak direnişini gerçekleştirecek politikaları geliştirmek, vazgeçilmez bir görev olmaktadır. Kadın özgürlük mücadelemizi hem yerel hem de evrensel düzlemde demokratik ulus, demokratik konfederalizm çerçevesinde geliştirmekteyiz. Evrensel kadın özgürlük mücadelesini geliştiriyoruz. Demokratik ve özgürlükçü bir Ortadoğu ve Kurdistan hedefimiz var. Dünyada bir kadın devrimini hedefliyoruz. Bu açıdan büyük bir iddia, inanç ve kararlılıkla faşizme karşı her zaman ve mekanda kadınların birliğini, ortak mücadelesini geliştirme stratejik hedefi ile çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Rêber Apo’nun kadın özgürlük çizgisi temelinde inatla dağlarda, zindanlarda, toplumsal yaşamın her alanında doğru bir kadın öncülüğünü geliştirerek çalışacağız. ‘Jin Jiyan Azadî’ temelinde gelişen özgürlük felsefemizi ve bu temelde gerçekleştirmek üzere ilmek ilmek ördüğümüz kadın devrimini mutlak başaracağız. Bu bağlamda hiçbir egemenlikli gücün bunun karşısında durmasına izin vermeyeceğiz. Bu temelde özgürlük devrimini, kadın devrimini Kurdistan, Ortadoğu ve dünyada mutlak başaracağız. Önderliğimizin emeklerine, Zîlan arkadaşın ve tüm şehitlerimizin anısına, halkımıza bu temelde layık olma sözümüz var. Bu iddia ve kararlılıkla başarı ve kazanma hedefi ile kadın özgürlük çalışmalarına yükleniyoruz. Ve kazanacağız.