Siirt doğumlu 41 yaşındaki 2 çocuk annesi Kürt kadını Ayten Yücel, baskı ve şiddetine maruz kaldığı eşinden boşanmak isteyince 10 Eylül günü eşinin bıçaklı saldırısı sonucu yaşamını yitirmişti.
Yücel’in Kürdistan’a uğurlanmasından önce cenazesinin bulunduğu Dandyred Hastanesinde Stockholm Amara Kürt Kadın Meclisi tarafından bir tören düzenlendi. Yücel’un tabutuna çicekler yerleştiren ve önünde mumlar yakan kadınlar, ataerkil değer yargılarını ve kadına yönelik şiddeti kınayan konuşmalar yaptılar.
Stockholm Amara Kürt Kadın Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Ferah Bozcalı, Yücel’in kadını bir obje olarak gören erkek eğemen sisteminin kurbanı olduğunu söyledi ve kadına yönelik karşı şiddete karşı mücadele edilmesinin önemine vurgu yaptı.
Aynı derneğin üyelerinden Nurten Akdağ, kadına yönelik şiddetin dünyanın her tarafında yaygınlaşmakta olduğunu ve son yıllarda İsveç’de kadına yönelik şiddette bir artış görüldüğünü belirterek kadınların erken eğemen sisteme karşı örgütlenmelerinin zorunluluğuna dikkat çekti.
SAVCI, YÜCEL’İN YAKLAŞMA YASAĞI UYGULANMASI TALEBİNİ REDDETTİ
Ayten Yücel’in ödürülmesinden sonra ortaya çıkan gerçekler polis ve savcıların gerekli önlemleri almaları durumunda cinayetin önlenebileceğini ve böylesi bir trajedinin engellenebileceğini gösteriyor.
Yücel, bu yılın Mayıs ayının ortalarında erkek kardeşinin düğününde askılı elbise giydiği gerekçesiyle eşinin saldırısına uğradı. Eşi Yücel’i dövdü ve düğünde giydiği elbiseyi parçaladı. Saldırgan polis tarafından gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Bu olaydan birkaç gün sonra da 18 Mayıs günü Yücel, eşinden boşanmak için mahkemeye başvurdu. Tehdit ve baskılara maruz kaldığını belirterek mahkemenin eşi hakkında yaklaşma yasağı kararı almasını da talep etti.
Yücel’in bu talebi 18 ağustos günü savcı tarafından reddedildi. Eşinin daha önce Yücel’e şiddet uygulamasının yeni suçlar işleyeceği olarak kabul edilmemesi gerektiğini belirten savcı, yaklaşma yasağı talebini reddetti.
Bu kararın verilmesinden üç hafta sonra Yücel, evinde eşinin bıçaklı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.
Geçtiğimiz ay benzeri bir cinayet Jönköping ilinde gerçekleşmişti. 20 yaşındaki bir kadın birlikte yaşadığı erkek arkadaşının tehditlerine maruz kalınca polise başvurmuştu. Olay yerine giden polis ekibi elinde beyzbol sopası ve pompalı tüfek bulunan kişiyle karşılaşmalarına rağmen söz konusu kişiyi göz altına amaya gerek görmemişlerdi.
Polisin gitmesinden 30 dakika sonra daha önce soygun ve cinayetten mahkum olan saldırgan 20 yaşındaki kadını tüfekle vurarak katletmişti.
YÜCEL’İN KATLEDİLMESİ ENGELLENEBİLİRDİ
Yücel’in katledilmesiye ilgili düşüncelerine başvurduğumuz kadın ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, kadınlara yönelik tehditlerin kurumlar tarafından ciddiye alınmadığını söylüyor ve gerekli önlemleri almayan savcı ve polislere sert eleştirier yöneltiyor.
Kadınlara yönelik şiddet, namus ve töreden kaynaklı şiddet ve cinayetlere karşı mücadele etmekle tanınan “Ne Fahişe Ne boğun Eğen” adlı derneğin Başkanı Amineh Kakabaveh, Yücel’in yaklaşma yasağı talebinin kabul edilmesi halinde böylesi bir trajedinin önlenebileceğini ve Yücel’in yaşamını kaybetmeyeceğini söylüyor.
Kadın örgütlerinin tüm eleştirilerine rağmen polis ve savcıların kadına yönelik tedit ve şiddeti hafife almayı sürdürdüğünü belirten Kakabaveh, “Göçmen kadınlar söz konusu olduğunda daha vahim bir tabloyla karşılaşıyoruz. Kurumlar göçmen kadınların şikayetlerini ciddiye almadığı ve gerekli önlemleri almadığı için bu tür cinayetler önlenemiyor” diyor.
KURUMLARIN ÖNLEM ALMASI İÇİN DAHA KAÇ KADININ ÖLMESİ GEREKİYOR
“Daha Güvenli İsveç” adlı vakfın Başkanı Peter Stradell, Yücel’in eşi tarafındamn Mayıs ayında iki kez şiddete uğradığının polis tarafından bilinmesine rağmen Savcının yaklaşma yasağı talebini reddetmesini kabul edilemez olarak değerlendiriyor.
Son yıllarda yapılan araştırmaların adalet ve sosyal hizmet sisteminde aile içi ve yakın ilişkilerdeki şiddeti ve suçları ele alışta büyük eksiklikler gösterdiğini söyleyen Strandell, “Savcıların, polislerin, sosyal hizmet kurumlarının bu tehdit ve suçları ciddiye alması için daha ne kadar kadının ölmesi gerekir?” sorusuna yanıt verilmesini istiyor.
YILDA ORTALAMA 20 KADIN KATLEDİLİYOR
Kadın-erkek eşitliğinde dünyanın en eşitlikçi ülkeleri arasında yer alan İsveç’te kadına yönelik şiddet büyük bir toplumsal sorun olmaya devam ediyor. Yasalarda yapılan düzenleme ve alınan bazı önlemlere rağmen kadınlara yönelik şiddette azalma değil, artış görülüyor. Yılda ortalama 150 bin kadın şiddete uğruyor ve bunlardan yaklaşık 20’si yaşamını yitiriyor.
1998 yılında İsveç Hükümeti, kadınlara yönelik şiddetin aile içi bir sorun, özel sorun olarak görülmemesi ve tüm toplumu ilgilendiren bir sorun olarak görülmesini kararlaştırdı. Kadına yönelik şiddetin azaltılması için değişik kurumlara görev verdi ve özel araştırmalar yapılmasını kararlaştırdı.
YILDA EN AZ 150 BİN KADIN ŞİDDETE UĞRUYOR
Devlet İstatistik Enstütü’nün (BRÅ) yayınladığı raporlar 2013 yılında 27 bin 76 kadının şiddete uğradığı için polise başvurduğunu gösterirken bu sayı geçtiğimiz yıl 28 bin 400’e yükseldi. BRÅ şiddete uğrayan kadınların sadece % 20’sinin polise başvurduğu belirtiyor. Bu yılda en az 150 bin kadının şiddete uğradığı anlamına geliyor.
İsveç Hükümeti, kadına yönelik artış gösteren şiddeti engellemek için alınması önlemleri belirlemek için Juno Blom adındaki uzmanı atadı. Değişik coğrafi bölgelerde kurumların kadına yönelik şiddete farklı tutum aldıklarını, adalet sistemi, polis ve sosyal hizmet kurumları arasında koordinasyonda eksiklik olduğunu belirleyen Blom, kurumların kadına yönelik tehdit ve şiddete özel önem vermeleri gerektiğini söylüyor.