Gabar: Devrimci halk savaşını daha derin uygulayacağız

PKK’nin 50. yılını zafer yılına dönüştürme iddiasında olduklarını söyleyen YJA Star Merkez Karargah Komutanlarından Şerda Mazlum Gabar, “2022 yılında gerilla gücümüz dağda, şehirde, ovada, yaz, kış demeden kuantumik bir direniş içinde olacaktır" dedi.

Yürütülen gerilla savaşı ile Kürt halkı inkar ve imha edilen bir halk olmaktan çıkıp kimlik sahibi bir halk haline geldiğine dikkat çeken Şerda Mazlum Gabar, devrimci halk savaşı stratejisinin ise 21. yüzyılın temel çelişkilerinin ele alınış ve çözümleniş biçimi olarak ortaya çıktığını söyledi.

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen YJA Star ve HPG’nin Komuta Konseyi toplantılarında da topyekun saldırılara karşı devrimci halk savaşı stratejisinde daha bütünlüklü ve komple bir biçimde savaşı geliştirme kararlılığına ulaşıldığını bildiren gerilla komutanı Gabar, bundan sonra için “kuantumik direniş” ifadesini kullandı.

YJA Star Merkez Karargah Komutanlarından Şerda Mazlum Gabar; YJA STAR ve HPG’nin Komuta Konseyi toplantılarının sonuçlarını, gerilla mücadelesinin 2022’de ulaştığı düzeyi, KDP’nin içinde yer alacağı söylenen Türk ordusunun yeni işgal saldırılarına yönelik hazırlıkları karşısında gerillanın alacağı pozisyonu ve yeni dönem gerillacılık olarak adlandırılan “kuantumik gerilla” kavramına ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

2021’de gerillanın işgal saldırıları karşısında sergilediği tarihi direnişine rağmen AKP-MHP faşist bloğu ‘son kış’ diyerek güçlerinizin bu yıl içinde imha edileceği iddiasında bulundu. Ancak siz YJA Star ve HPG olarak 2022 yılına Komuta Konseyi toplantıları ile girdiniz. Bu toplantılardan hangi değerlendirme ve sonuçlar öne çıktı?

Sıcak ve yoğun çatışmaların yaşandığı sert bir savaş yılı olan 2021 yılını geride bıraktık. 2021 yılı pratiği fedailiğin en üst düzeyde yaşandığı kahramanlık örnekleriyle özgürlük tarihine fedai direnişlerle damgasını vuran bir yıl oldu. Devrimci halk savaşında demokratik modernite gerillacılığıyla yeni bir aşamaya girildi. Gerilla parlayan bir yıldız olduğunu bir kez daha pratiğiyle gösterdi. Tabii geride bırakamadığımız ve 2022 yılına taşan sorunlarımız, çözümlenemeyen çelişkilerimiz ve alışılageldik tarzları aşamadığımız bir gerçeklik de var.

Hem bunları aşmanın tartışmalarını hem de 50. yılı zafer yılına dönüştürmenin planlamasını HPG ve YJA STAR Komuta Konseyi toplantılarımızda geliştirdik. Komuta Konseyi toplantılarımız toplantı salonumuzdaki fotoğraflarıyla Siyanê, Werxelê, Girê Sor ve Zendura şehitlerimiz başta olmak üzere yıl şehitlerimizin soluklarını yanımızda hissederek, onlara layık olmanın en yakıcı bir biçimde hissedildiği bir atmosferde gelişti. Toplantı yapıp bir araya gelebiliyorsak bunu şehitlerimize borçlu olduğumuzun bilinciyle tartışmalarımızı geliştirdik. Toplantılarımızın en temel tartışma konusu Önderliğimiz üzerindeki tecrit ve halkımız üzerindeki soykırım konsepti oldu. Gerilla güçlerimizin direnişiyle bizlere diz çöktürmek isteyen düşmanın kendisi diz çöktü.

Evet, bu kışın bizim son kışımız olduğunu söyleyen faşizmin kendisinin son kışı olacağı, halkımızın oldukça görkemli bir biçimde karşıladığı Newroz kutlamalarında da açığa çıktı. Ateşin ve güneşin ülkesi, ateşin ve güneşin çocukları olduğumuzu bir kez daha herkes gördü. Önderliksiz bir dünyada yaşamayacağımız, bu dünyada kimsenin de yaşamasına izin vermeyeceğimiz, Önderliğin özgürlük Newroz’unda görüldü. 2022 yılını PKK’ye nefes aldırmama yılı olarak tanımlayanların kış boyunca durmayan gerilla eylemleri ve Newroz kutlamalarıyla nefesleri kesildi ve konuşamaz oldular. Gerilla Zap’ta, Xakurkê’de, Metîna’da ve Avaşîn’de kar, kış, soğuk, yağmur, çamur demeden düşmana etkili darbeler vurdu.

HPG sözcüsü arkadaşımızın da bundan bir süre önce açıkladığı gibi Kuzey Kürdistan’da son üç ayda gerilla güçlerimize yönelik 8 binden fazla operasyon düzenlendi ve hiçbir kaybımız olmadı. Medya Savunma Alanlarına yönelik olarak ise gerçekleştirilen hava saldırıları o günlerde 342 olarak açıklandı. Ondan sonraki süre zarfında da özellikle Metîna, Garê, Zap ve Avaşîn’de yoğun bombardımanlar gerçekleştirildi. Bunu faşist şeflerin kendileri söyledi. İlk olarak Siyanê’de sonrasında Zendura ve Girê Sor’da kimyasal silah kullanan, Werxelê şikeftinde de Cumali ve Çavrê arkadaş komutasında direnen gerilla gücümüz karşısında köşeye sıkışan ve yenilen düşman termobarik adı verilen kimyasal silahla arkadaşlarımızı namertçe şehit düşürdü. Bugün Rusya’nın Ukrayna’da kimyasal silah kullandığını iddia eden ve buna karşı kıyameti koparan dünya, söz konusu Kürtler ve PKK gerillaları olunca üç maymunları oynuyor.

Geçen yıl 23 Nisan’da başlayan Medya Savunma Alanlarındaki Metîna, Zap ve Avaşîn’e yönelik işgal saldırılarının bir yılını ardımızda bırakırken dünya savaşlarında kullanılmadığı kadar cephanenin kullanıldığı bu savaşta gerilla güçlerimizin iradesi, inancı, sevgisi ve bağlılıklarıyla düşmanı boşa çıkardık. Kahraman şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyor ve Özgür Önderlik ve Özgür Kürdistan amaçlarını gerçekleştirme sözümüzü yineliyoruz.

50. YILI ZAFER YILINA DÖNÜŞTÜRECEĞİZ

Hareketinizin doğuşunun 50. yılının kutlandığı 2022’de nasıl bir savunma ve saldırı stratejisi düşünüyorsunuz?

Her ne kadar yıl içerisinde muhteşem kahramanlıklar ve muazzam direnişler yaşanmış olsa da toplantılarımızın da ulaştığı bir tespit stratejik zaferler oluşturmamız gerektiğine ilişkindi. Tabii gösterilen bu direnişler ve asaletli gerilla duruşları düşman güçlerinin dönemsel politikalarını boşa çıkardı. 2022 yılı açısından ise artık saldırıların boşa çıkarılmasına değil düşmanın saldıramayacak pozisyona getirilerek yenilgiye uğratılmasına ihtiyaç duyulan bir dönemden geçiyoruz. Komuta Konseyi toplantılarımızda sürece cevap olabilmek için topyekun saldırılara karşı devrimci halk savaşı stratejisinde daha bütünlüklü ve komple bir biçimde savaşı geliştirme kararlılığına ulaşıldı. Önderliğe karşı geliştirilen saldırılar karşısında Zilan çizgisinde tavır koymak, gerek eylem biçimiyle gerekse de yaşam anlayışıyla zafere kilitlenmiş komutanlık ve savaşçılık anlayışıyla savaşı geliştirmede daha iddialı bir duruş ortaya çıktı.

Yarım asırlık bir mücadeleyi ardımızda bırakırken PKK’nin 50. Yılını zafer yılına dönüştürme iddia ve kararlılığındayız. Bunun için de yıl itibarıyla devrimci halk savaşı stratejisini daha derinlikli anladık ve uygulayacağız. 21. yüzyılın temel çelişkilerinin ele alınış ve çözümleniş biçimi olarak ortaya çıkan devrimci halk savaşı stratejisi, 1970’lerin başında uzun süreli halk savaşı stratejisine göre şekillenen hareketimiz açısından aşılarak esas alınan bir strateji olmuştur. Yürütülen gerilla savaşı ile Kürt halkı inkar ve imha edilen bir halk olmaktan çıkıp kimlik sahibi bir halk haline gelmiştir. Ancak 1990’larla birlikten değişen dünya dengeleri ve yine gerek ezilenlerin mücadelesi gerekse de bilimsel gelişmelerin öne çıkardığı teknolojik gelişmeler mücadele stratejisinde de değişimi zorunlu kılmıştır. Bu kapsamda gecikmeli de olsa hareketimiz Önderliğimizin öngördüğü biçimde böyle bir stratejik değişiklik içine girmiştir. Genel mücadelemizin stratejisi devrimci halk savaşı stratejisi olarak belirlenmiş devrim çalışmalarımız da buna göre örgütlendirilmiştir. Gerilla bu mücadelenin yürütülmesinde temel bir güç odağı konumundadır. Mücadelenin aşamaları yine savaşın yürütülüş biçiminde değişiklikler olsa da gerilla bu mücadelenin zaferle taçlandırılmasında temel bir güçtür. Bu açıdan gerillanın temel ilkeleri ve bunun en ideal biçimlerde hayata geçirilmesi yeni dönem savaş anlayışının da özünü oluşturmaktadır.

Gerilla değişen stratejiye göre mevzilenmesini, taktik hedeflerini, hareket sahasını yine önüne koyduğu düşmanın imha konseptini yenilgiye uğratma hedefine göre yeni gidişatını belirlemiştir. HPG ve YJA STAR güçlerimiz yaklaşık 50 yıllık mücadele değerlerinin, Önderliğimizin, şehitlerimizin ve halkımızın teminat gücü olarak örgütlenen bir güçtür. Kendisini bu gerekçeler üzerinden örgütleyen bir güç her şeyden önce bunun ağır sorumluluğunu, fedakarlığını, vicdani yükümlülüğünü en derinden yaşamak durumunda olan bir güçtür. Tabii bununla birlikte ‘bu sorumluluklar en iyi nasıl yerine getirilir, bunun için nasıl bir hazırlık, eylem ve tarz uygulanmalıdır?’ hususları temelinde bir yoğunlaşma yaşanmaktadır. Komuta ve savaşçılarımız açısından sürecin siyasal ve askeri gidişatını en güçlü biçimlerde yorumlayıp buna güçlü cevaplar yaratmak çok önemlidir. Önderliğimiz yıllar öncesinde de ortaya çıkan örgüt içi sorunlar ve yine imha siyasetini aşmak açısından HPG ve YJA Star güçlerimize büyük roller vermişti. Bu nedenle başarmak yaşam borcumuzdur. Kürdün ve kadınların kaderine başarı damgasını vuracağız. Bunun önüne hiçbir güç geçemeyecek ve bizi durduramayacaklar.

Siyasal, toplumsal ve ekonomik krizlerle boğuşan dünyanın kaosa sürüklendiği bu süreçte, Kürdistan halkının beklentilerine yanıt olabilmek için nasıl bir değişim/yenilenme içindesiniz?

Askeri çalışmalarımız içerisinde değişim ve yeniden yapılanma tartışmaları bizim açımızdan yeni başlayan bir tartışma değildir. Bu, aslında sadece bizim açımızdan değil bütün dünya güçleri açısından da değerlendirilen bir konudur. Dünya genel olarak bir kaos süreci ve bir değişim arayışı içindedir. Biz de bu arayışta değişim rotasında daha güçlü, özgürlükçü bir hareketiz. Genel olarak böylesi bir tartışma, yoğunlaşma veya tartıştıklarımızı somuta dönüştürme savaşımını uzun süredir veriyoruz. Hem zihniyetsel dönüşümleri açısından hem de örgütlenme sistemi içerisinde gelişiyor. Bunun içerisinde neler var? Bunun kurumları vardır, kendi komutasını değiştirme iradesine sahiptir. Kadın olgusu, erkek olgusu, bireyin yeteneklerini geliştirmesi, savaş içerisinde kendini en güçlü biçimde iradeye kavuşturmasıdır. Bireyin katılımının belirleyici olduğu gerilla tarzımızda herkesin iradesini katabildiği, kararlarını alabildiği, sorumluluk üstlendiği, düşünce zenginliği ve düşünce farklılığına sahip olabildiği, aynı zamanda büyük duygularla yaşayabilmeyi öğrendiği, iş yapabilme becerisi ve yeteneğini geliştirebileceği ve bütün bunların kendi içerisinde daha da gelişebileceği zeminler oluşturulmuştur.

Tam böyle miyiz, söylediğimiz gibi hemen hepsini uygulayabilmiş miyiz? Devrimci halk savaşı çizgisine göre yaşamımızı, savaşımımızı, kişiliğimizi, ilişkilerimizi ve örgütsel sistemimizi tam olarak oluşturduğumuzdan bahsedemeyiz. Kürt toplumunun sosyolojisi ve kadın-erkek gerçekliği kendi içerisinde barındırdığı geri zihniyetler itibariyle özgür yaşamaya alışkın bir topluluk değildir. Bütün bunlar pratikte uygulama sorunları olarak ortaya çıkıyor. Bu, bireye yaklaşımda, bir komuta gerçekliğinin kendisini ifade etme biçiminde olabilir veya pratiğe yansıyan farklı boyutlarda da olabilir. Bunlar tabii ki sorun olarak ortaya çıkıyor. Biz bunları bir yanıyla gelişme olarak da görüyoruz. Çünkü amaca göre kendimizi yaşamsallaştırmaya çalışıyoruz. Canlı ve hareket halinde olan bir gerçeklik eğer bir mücadele bir arayış içerisinde ise hataları da olur. Önemli olan hatalardan sonuçlar çıkarabilmek, altında ezilmeden öğretici derslere dönüştürebilmektir.

ÖNDERLİK İLE SÜREKLİ YAŞAM

YJA Star ve HPG’nin gerçekleştirdiği Komuta Konseyi toplantılarında sözünü ettiğiniz noktalara ilişkin nasıl bir değerlendirme düzeyi yakalandı?

Evet, 2021 yılında gerçekleştirdiğimiz Komuta Konseyi toplantılarımız esasta bunu ifade ediyor. Arayışlarımız, amaçlarımız zaten bellidir. Ama bu hedefler ve amaçlar karşısında bizim açımızdan ortaya çıkan hatalar neler oldu? Zihniyet ve pratik açısından hatalarımız nedir? İlişkilerimizin savaşa yansıyan boyutu, bireyin iradesinin daha fazla geliştirilmesi, bunun yönetim veya komuta dediğimiz gerçekliğinin kendi içinde daha özgürlükçü ve adaletli bir karaktere kavuşması açısından çokça değerlendirdiğimiz hususlar oldu. 2022 yılının zor görevlerini omuzlayabilmek, tarihi ve güncel sorumlulukları daha ortak bir biçimde kaldırabilmek önemlidir. Biz gerilla ordusunu fedai ordusu olarak ifade ediyoruz. Çokça kullandığımız bir kavramdır. Fedailik sadece genel anlamda kendini eyleme yatırma biçiminde değildir. Fedailik bunun ötesindedir. Bir mücadele veya amaç için kendini tüm ruhunla verebilmek, tüm gerçekliğinle kendini ona adayabilmektir. Bu aynı zamanda büyük arkadaşlıkları da getirir. Büyük arkadaşlıklar aynı zamanda özgürlüktür. Fedailik adalet arayışı, özgürlük arayışı bunlarla da ifadelendirilmesi gereken veya ilişkilendirilmesi gereken bir olgu olmaktadır. Bu açıdan da baktığımızda gerilla güçlerimiz içerisinde diğer ordulardan farklı olarak herhangi bir zorunluluktan kaynaklı olarak değil, böyle bir yaşamı, özgürlüğü ve adaleti istediğimiz için bir araya geldik. Bu yüzden ilişkilerimiz de özgürlükçü olmak durumundadır. Yaşamımızın ve savaşımımızın özünün temel olarak böyle bir karakterden beslendiğini söylemek mümkündür.

HPG-YJA Star komuta ve savaşçılarımız stratejik değişim sürecine daha güçlü katılmak, bu temelde kadının öncüleşen iradesiyle pratiğe damgasını vurmasını her zaman için amaçlamış ve pratikleştirmişlerdir. Gerillacılığa, siyasete, kültüre, sanata ve sosyal yaşama daha güçlü bir katılımı sergilemesi açısından özgür yaşama açılım sağlamada, özgür yaşamda özgür insanı geliştirme anlamında bir iddiayı ortaya koymuştur. Komuta Konseyi toplantılarımız bu anlamda 2021 yılı pratiğimizi, gerilla mücadelemizin genel stratejik değişim açısından göstermek istediği niteliksel sıçramanın pratiği olarak tanımladı.

En küçük bir pratik işten tutalım da en büyük örgütsel ve ideolojik sorunlara kadar, askeri taktik sorunlara kadar her şeyle uğraşan, bu temelde kendisini yetiştirmeye çalışan ve bunu kendisiyle sınırlandırmayarak arkadaşları da ortak eden, eğiten, disipline eden bir çalışma yaklaşımı söz konusu olmalıdır. Komuta duruşu açısından da genel ordulardaki komutanlarla benzeşmeyen, kendisini güncel sorunlarla sınırlandırmayan ya da güncel sorunlara cevap olmaya çalışan, sürüncemede bırakmayan, yaşama katlanan değil de katılan bir duruşun nasıl olması gerektiği tartışmaları yürütüldü. Tabii bu yapılırken bir militan olarak kendi stratejik duruşunu ifadelendiren, buna anlam vermeye ve bu temelde güncelliği çözmeye çalışan bir yaklaşım da söz konusu olmuştur. Yaşamımızı ve pratiğimizi örgütlerken temel esas alınan ilke, Önderlik ile sürekli yaşama olmalıdır. Günün 24 saati sürekli çalışan, enerjisini sonuna kadar katan bir kişilik oluşturulmalıdır. Hem mücadelemize hem Ortadoğu halklarına dayatılan ilkel milliyetçi çizgiyi görerek dayatılanın ne olduğunu derinden hissedip anlam vermemiz ve buna Zilan çizgisinde cevap olmamız çok önemlidir. Bunu sadece pratik bir duruş olarak belirtmiyoruz. Elbette ki genel siyasal, askeri duruş anlamında hangi çalışmada yer alıyorsak, görevimiz ne ise misyonumuz ne ise bütün bunlar karşısında özgürlükçü bir çizgi olarak kendimizi ortaya koymamız bunun militanlığını sergilememiz temel bir yaklaşım olmak zorundadır.

KDP’NİN SUÇ ORTAĞI OLDUĞU GÜN GİBİ ORTADADIR

Son günlerde Türk devletinin yeni işgal saldırıları için hazırlıklar yaptığı, KDP’nin de aktif şekilde bunda yer alacağı bilgisi Kürt kamuoyu ve medyasında gündeme geldi. Yerel işbirlikçi güçlerinin de içinde yer aldığı yeni kapsamlı saldırılar karşısında gerilla güçleriniz nasıl bir direniş içinde olacak?

Güney Kürdistan’a operasyon olup olmayacağı KDP’nin bu operasyona katılıp katılmayacağı günlerdir yoğun olarak tartışılıyor. Revaçtaki tartışma şimdi bu olmuş durumdadır. Bu tartışmalar oldukça saçmadır ve gündem saptırmasıdır. Güney Kürdistan’da salt operasyon değil, zaten işgal var. KDP’nin bu savaşa katılıp katılmayacağı nasıl katılacağı da bugünlerde tartışma konusudur. KDP’nin de bu işgal saldırılarının ortağı olduğu gün yüzü gibi ortadadır. Kürdistan’ı nasıl sattıkları, şehitlerin kanı üzerinden kendilerini nasıl yaşattıkları Neçirvan ve Mesrur Barzani’nin mal varlığından anlaşılmaktadır. Çok fazla yoruma ya da tartışmaya da gerek de yoktur. 2007 yılında Amerikalı bir yetkilinin dünya üzerinde bir politikaya dönüştürdüğü söylem çok çarpıcıdır, ‘sorunu çözemiyorsan daha da büyüt’ inanılmaz bir yaklaşım ve gerçekten de Güney Kürdistan’da uygulanan budur.

Faşizmin aklı yaşamın tüm alanlarını gerginleştirmeye, karşıtlaştırmaya ve bunun üzerinden hakimiyet alanlarını geliştirmeye dayanır. Oluşa ve kurumlaşa gelmiş faşizm bu biçimiyle egemenleşmiştir. Hassaslıklar, gerginlik noktaları, gerginlikten karşıtlaştırmaya ve çatışmaya dönüşen sınırlar oluşturulur. İnsanlık kaygısı güdülerek değil, iktidardaki bazılarının kaygıları güdülerek çizilmiş ve faturası da tüm halklara mal edilmiş bir çizgidir. İktidardakiler şunu hiçbir zaman unutmasınlar; gerginlikler, hassasiyetlere doğru çözümler bulunmadıkça bunlar sizi de yakacak karakterdedir. Özellikle bu çizgilerle boğulmuş KDP şimdi bu tehlikeyle artık kaçamayacağı bir biçimde karşı karşıyadır. Demagojiyle atlatılacak bir konjonktürde değiliz. Hangi akla hizmet böylesi bir tartışma yürütülüyor anlaşılması zor değil, ama kabul edilmesi zor bir durumdur. Nereden bakarsak bakalım KDP için böylesi bir yaklaşım kendi sonunu getirecektir ve Güney Kürdistan’da yaşayan halkımıza ve tüm Kürdistan halkına hiçbir faydası yoktur.

Enver Paşa’nın ruhu neo-ittihatçıların hafızlarında yeniden canlanarak, yenilecek yeni güreş alanları açmaya çalışıyor. Bu, sadece belli bir kesimin yenilgisi anlamına gelseydi çok da tartışma ve duyarlılık konusu olmayabilirdi. Ancak çılgın bir elitin, bir ülkeyi yangın yerine çevirecek, Ortadoğu genelinde yine Kürt sorununun hiç istenilmeyen gelişmelere yol açacak söylemleri ve politikaları gerçekten de ürkütücüdür. Özgürlük hareketinin kaygısı, böyle bir işgal saldırısını karşılayamamaktan veya bu konuda bir zayıflıktan kaynaklı değildir. Çünkü herkesin de gördüğü ve değerlendirdiği gibi mevcut durum özgürlük hareketinin böyle bir işgal saldırısını hem askeri hem de siyasi anlamda rahatlıkla karşılayabileceği bir pozisyondadır. Birazcık askeri strateji ve taktikten anlayanlar bilirler ki her güç kendi coğrafyasında daha hakim ve avantajlı durumdadır. Yine yıllarca gerilla mücadelesi yürütmenin ortaya çıkardığı önemli bir birikim ve tecrübe vardır. Güncel gelişmelerle bağlantılı daha da hazırlıklı olunduğu dikkate alınırsa böyle zaten daha önceden var olan işgal harekatının KDP’nin de fiili olarak bu saldırının içinde yer alması hele bir de bunun içinden çıkabilmesi hiç de kolay değildir. Siyasi açıdan da değerlendirdiğimizde de avantaj her zamankinden daha fazla özgürlük hareketinden yanadır. Tarihi tekerrürden ibaret kılanlar akılsız yöneticiler ve bu akılsız yöneticilerin peşinden sorgulamadan sürüklenenlerdir. Tarih tekerrüre mahkum değildir! Tarih akılsız yöneticilere ve sorgulamasız peşinden sürüklenenlere de mahkum değildir!

Çok ciddi bir gündem saptırması, toplumsal yönlendirme durumu var. Özel savaş psikolojik harekat tüm yoğunluğuyla devrededir. Hiç kimse kalkıp da sormuyor, ‘bunca yıldır tüm tekniğinizle, ordu gücünüzle, istihbaratınızla, devlet gücünüzle saldırdınız da ne oldu? Asıl terörist kim? Bir halkın Önderi esaret altındayken, hiç böyle bir şey yokmuş gibi davranmak, terörizm değil midir? On iki yaşındaki çocuktan tutalım da yetmiş yaşındaki insanlarımıza kadar Kürt diye katletmek terörizm değil midir? Bir halkın meşru temsilcilerini, siyasetçilerini tam bir açmaza alarak siyaset dışı bırakmanın oyunlarını geliştirmek terörizm değil midir? On binlerce kişilik ordu ve teknik gücünle, kimyasal silahlarınla ömrünün baharındaki bir grup gencin üzerine gitmek terörizm değil de nedir? Bunların hepsi TC’nin terörist olduğunun göstergesidir. Aslında PKK’nin haksızca konulduğu terör listesinden çıkarılarak TC’nin terör listesine konulması gerekiyor.

COĞRAFYAYA DERİNLENMESİNE YERLEŞEN YENİ GERİLLACILIK

Her türlü teknolojik donanıma sahip olan Türk ordusu karşısında ulaştığınız gerillacılığı nasıl tanımlıyorsunuz? Gerilla mücadelenizin felsefi/düşünsel alt yapısı hangi dayanaklar üzerine kurulu?

Hiçbir şey gerçekleştiği mekanla sınırlı kalmıyor. Nasıl ki dağdaki gerilla salt bir birey değilse, o gerillaya karşı gerçekleştirilen yönelim de onunla sınırlı değildir. Gerilla üzerinde yürütülen savaş, onun temsil ettiği mücadele değerlerine, ait olduğu halk gerçekliğine ve yine aynı coğrafyayı paylaştığı diğer halklara karşı da bir savaş anlamına geliyor. Günümüzde gerilla mücadelemiz Kürdistan’ın dört parçasını aşarak Ortadoğu geneline hitap eden bir düzeye ulaşmıştır. Hatta bunu da aşarak dünyanın genelinde sistem karşıtı güçlerin feyz aldığı bir gerçekliğe dönüşmüştür. Belirttiğimiz gibi bunlar tümden özgürleştiğimizin bir göstergesi değildir ancak özgürlük yolunda asla küçümsenmemesi gereken gelişmelerdir. Tabii ki bu gelişim düzeyini toplumsallaştırmada yaşadığımız sorunlar vardır. Mevcut gelişim düzeyini topluma mal ederek yaygınlaştıracak ve daha ileri düzeyde sıçramaları yaşatacak öz savunma ağlarının örgütlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu konuda da daha fazla yoğunlaşan ve yayılan bir örgütlenme tarzını geliştirmemiz, hızla çözüm üreten bir yapılanmaya kavuşmamız gerekmektedir. Özgürlük hareketimizin geliştirdiği projeleri daha fazla pratikleştiren, makro ve mikro iktidardan kaynaklı olarak geliştirilen saldırılara cevap verebilen özel örgütlenmeleri geliştirmemizin bir zorunluluk olduğu bilinciyle planlamalar yapılmıştır.

Önder Apo devrimci halk savaşı gerillacılığını “tıpkı kuantalar gibi hem her yerde hem de hiçbir yerde, bazen dalga bazen parçacık biçiminde ama sürekli hareket halinde ve eylemleriyle birbirini tamamlar nitelikte, coğrafyanın geneline derinlemesine yerleşen ve devrimi inşa eden en dinamik güç” biçiminde tanımlamıştır. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere 21. Yüzyıl gerillacılığı kuantumik gerillacılıktır. Peki nedir kuantumik gerilla ve kuantumik gerillacılıktan neler anlaşılmalıdır? Kuantum fiziği olasılıklar fiziğidir ve olasılığı gerçekleşir duruma getirecek olan içine girilen çaba ve gösterilen iradedir. Bu, bir bireyin iradesi de olabilir, bir örgütün iradesi de olabilir. Ama zaman ve yaşama yön verecek olan tesadüfler ya da kendiliğindenlik olamaz.

Bunun için;

1-Dönem gerillacılığı eskisinden çok daha fazla bireyin aklına, iradesine, becerisine, uzmanlığına ve disiplinine dayalı bir gerillacılık olmaktadır. İçine girdiğimiz yüzyılın savaş karakteri gereği gerillada da cesaret ve derin duygulara dayalı yiğit savaşçılık anlayışı zaferin elde edilmesine tek başına yetmemektedir.

2-Temel ilkelerden bir diğeri ise belirsizlik ilkesidir. Bunu da gerillacılık açısından şöyle yorumlayabiliriz: Nerede olduğu, hangi zamanda ne yapacağı belli olmayan, düşmanın tanımlayamadığı, hareket tarzını çözemediği, nerede üstlendiği tahmin edilemeyen güç olmaktır. Kuantumik gerillada gizlilik kutsaldır, çünkü gizlilik özgürlüktür. Gizlilik hareket, yaşam tarzı ve örgütsel sırriyet anlamındadır. Nerede olduğu ve ne zaman ne yapacağı belli olan gerilla düşmanın avucunun içindedir.

3-Gerillada küçük büyük eylem, değerli değersiz işler, temel tali görevler ayrımı yoktur. Yapılan her çalışmanın bir değeri ve anlamı vardır. Her arkadaşın da yapacağı çalışmalar ve yürüteceği işler vardır. Elbette ki gerillanın en temel görevi düşmana karşı etkili eylemler gerçekleştirmektir. Ancak eylem anı en son andır. Eğitim çalışmasından alt yapı çalışmalarına kadar her şey amaçla bağlantısı kurulduğu oranda değer kazanır. Bilmenin, nefes alıp vermenin hatta yemek yemenin dahi bir tek gerekçesi olabilir: O da Önderliğimizin ve şehitlerimizin intikamını almaktır. Yaptığımız çalışmaların, yürüttüğümüz görevlerin amaçla bağlantısını kuramazsak bir süre sonra bu çalışmalar bize anlamsız gelir ve kendi emeğimize yabancılaşırız. Bir erzak görevinden tutalım istihkam çalışmalarına kadar gerillanın alın terini döktüğü her çalışma bizler açısından en kutsal çalışmadır.

4-Kürdistan savunma güçlerimiz dağlarda, şehirlerde, ovalarda, köylerde, mahalle ve sokaklarda her yerde örgütlenmeyi esas almalı, mücadeleyi tek bir alanla sınırlandırmamalıdır. Ancak gerilla ilke ve kurallarından nerede bulunursa bulunsun asla taviz vermemeli, öz disiplin, özgüç ve özgüvenle hareket etmelidir.

5-Devrimci halk savaşının temposu daha devrimci olmalı, an’a cevap verilmeli, yüksek bir performansla çalışmalara katılım olmalı, her zaman düşmanın önünde olarak an’ın gerillası olunmalıdır.

6-Eylem ve hareket tarzında dogmatiklik, pratik alışkanlıklara dayanma aşılarak yaratıcı olunmalıdır. İnsan beyni esnektir. Hareket kabiliyeti arttırılmalı, kamufle becerisi güçlendirilmelidir. Düşünerek yapma, yaparak düşünme ilkesi temel ilke olarak ele alınmalıdır. Talimatla ne gerillacılık ne de eylem yapılır. Gerilla doğru düşünüp, iradesiyle karar verebilen ve harekete geçen güç demektir.

7-Tamamlayıcılık en önemli ilkelerdendir. Gerillacılık ortak ruha dayalı olarak yürütülmelidir. Görüşlerin kaygısızca dile getirildiği, yanlış olanın uyarılabildiği, ortaklıkların yakalanarak, birbirine benzemeden de anlaşılabildiği, farklılıkların kendisini ifade etmesine ortam hazırlayan bir ruhtur. Buna momentum ruhu da denilmektedir. Birbirinin gözlerine bakarak ne hissettiğini, neler yaşadığını ve ne yapacağını anlamak demektir. Salt anlamak değil anladığı kadar tamamlamaktır. Özellikle eylem anlarında birbirini tamamlamak, ortak ruhla hareket etmek ve birbirini takip etmek önem taşımaktadır.

8-Eylemlerdeki vuruş tarzı etkili ve caydırıcıdır. Somut ve nettir. Hedefe kilitlenerek kesin sonuç almak için hangi gerilla taktiği gerekliyse onu seçmesini ve uygulamasını bilmelidir. Özgür sezgili tercihler ilkesi burada devreye girmektedir. Askeri sezgilerin güçlülüğü hem hedef seçiminde hem de hangi taktiğin uygulanacağında etkili rol oynayacaktır.

9-Kelebek etkisi kuantum fiziğinde kaos teorisiyle ilgili olarak bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır. 1996 yılında Zilan arkadaşın geliştirdiği eylem taktikte yaşanan tıkanmayı aşmış, Önderlik üzerindeki saldırıları kırmış, yine Kürdistan’dan Türkiye’nin tüm metropollerine kadar herkesi özgürlüğe çekmiştir. Dersim’den dalga dalga yayılan ve gittikçe büyüyen bir etki gücüne sahip olmuştur. Garê zaferinde Şoreş arkadaşın duruşu, Avaşîn’de Serhat Giravî arkadaşın komutanlığında gelişen direniş bu etkinin ve bu ruhun göstergesidir. Direniş, özgürlük ve kahramanlık ruhu bu arkadaşların duruşlarıyla, bu arkadaşları görmeyen, tanımayan herkesin bu arkadaşlara hayran kalmasına, asaletleri karşısında özgürlüğe bağlanmalarına yol açmıştır.

10-Kuantumun en temel ilkelerinden biri de insanın inancının, gücünün, sevgisinin ve maneviyatının bir hedefe ya da amaca odaklanırsa müthiş ve oldukça etkili bir enerji açığa çıkardığına yöneliktir. Örgütlenmiş ve amaca bağlanmış gerilla gücü tüm tekniklerden daha üstün yeteneklere sahiptir.

11-Kuantumik gerillacılık bireyin zekasının, yeteneklerinin ve becerisinin çok daha fazla öne çıktığı bir gerillacılıktır.

12-Kuantum fizik teoremine göre fotonlar bir kere birbirleriyle etkileşime girdiklerinde nereye giderlerse gitsinler birbirleriyle bağlantı kurabilir ve etkileşim içerisinde olabilirler. Gerillada yoldaşlık ve partiyle kurulan bağ da tam anlamıyla böyledir. Nasıl ki yıllar öncesinde Eser arkadaş kırıntı düzeyindeki PKK’liliğin kendisinde kopmaz bağlar yarattığını belirtmişse, PKK’yle bir kere tanışan, PKK’de yaşayan kimse ondan kolay kolay kopamaz. Yoldaşlık bağı da öyle bir bağdır ki, bir kere aranızda bağ kurmuşsanız bir daha bu bağların ne zaman ne de uzaklıklar tarafından koparılması mümkündür. Birbirinizi görmeseniz de birbiriyle konuşamazsanız da birbirinizin acılarını, mutluluklarını ve düşüncelerini hissedersiniz.

Burada da anlatmak istediğimiz gibi 2022 yılında gerilla gücümüz dağda, şehirde, ovada, yaz, kış demeden kuantumik bir direniş içinde olacaktır.