‘Geri dönüş olmayacak’

Nazile Afkhami, 2. ayına giren İran’daki halk isyanını; “Bu saatten sonra geri dönüş olmayacaktır. Bir hedef var ve bu hedefe doğru emin adımlarla gidiliyor. Kürt kadınları tarihe öyle bir not düştüler ki hiçbir zaman unutulmayacak” sözleriyle anlattı.

Nazile Afkhami, 43 yıldır Kürt, Beluc ve diğer etnik ve dini azınlıkların baskı altında olduğunu hatırlattı. İran devletinin kadına yönelik politikalarına da dikkat çeken Nazile Afkhami, kadınların hukuki olarak hiçbir hakkının olmadığını ifade etti. Ataerkil sistemin Kürt ve Beluc kadınlara dönük saldırılarına da dikkat çeken Afkhami, İran’da tüm kadınların zulüm altında olduğunu söyledi. 

Kadınlar Geleceğini Örüyor Ağı tarafından düzenlenen 2’nci Uluslararası Kadın Konferansı’na katılan Rojhilatê Kurdistan’ın Serdeşt kentinden Nazile Afkhami, iki aydır süren direnişe ilişkin Yeni Özgür Politika'dan Rewşan Deniz'in sorularını cevapladı.

İran’da serhildan neredeyse iki ayı geride bırakıyor. Şu anda ne durumda?

Öncelikle Rojhilatê Kurdistan’daki serhildan dört parça Kürdistan’a kutlu olsun. Uzun bir zamandan beri böylesi bir serhildan bekliyorduk. İran’da Kürt halkı ve Kürt kadınları öncülüğünde başlayan bu serhildan tüm dünyada yankı buldu. “Jin jiyan azadî” sloganı öncülüğünde dünyanın dört tarafından İran’a destek eylemleri gerçekleştiriyor. 

Tabii İran devleti tarafından başlatılan tutuklama furyası var. Çok sayıda insanımız, özellikle kadınlarımız tutuklandı. Bunca baskı ve yıldırma politikasına karşın halkımız, kadınlar öncülüğünde başlayan serhildan da sokaklardan geri çekilmedi. Her gün şehit verilmesine rağmen halkımız dimdik ayakta ve özgürlük sloganı haykırıyor. Kürt halkının alanlardan ayrılmaması ve “Hakkımızı alıncaya dek mücadelemizi bırakmayacağız” demesi bize çok büyük bir umut veriyor.

Bu serhildan nereye varır sizce?

Açıkçası bu serhildanın nereye varacağı konusunda pek bir şey söyleyemem. Kadınlarımız bu serhildanda öncü oldular ve kendilerini çok geliştirdiler. Bu saatten sonra geri dönüş olmayacaktır. Bir hedef var ve bu hedefe doğru emin adımlarla gidiliyor. Bu devrimde kadınlarımızın rolü her geçen gün daha da belirgin olmaya başladı. Kürt kadınları tarihe öyle bir not düştüler ki, hiçbir zaman unutulmayacak. Ve biz çocuklarımıza, torunlarımıza gururla bu serhildandan bahsedeceğiz. 

’Jin jiyan azadî’ sloganı 20 yıl önce Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi tarafından dile getiriyordu. Ve bugün bu slogan İran’da başlayan devrimin temel sloganı haline geldi. Bunun hakkında ne söyleyebilirsiniz?

“Jin jiyan azadî” sadece bir slogan değil, bir felsefedir. 40 yıllık mücadelenin bir ürünüdür. “Jin jiyan azadî” için binlerce şehit verildi. Bugün  “Jin Jiyan azadî” sloganı sadece 80 milyon tarafından İran’dan atılmıyor. Dünyanın her tarafında bu slogan atılıyor. Şimdiden şunu belirtmek isterim ki, Kürt kadını Ortadoğu ve dünyada gelişecek kadın devriminin öncülüğünü yapıyor. Büyük bir gurur ve onurla söylemek isterim ki yıllardır verilen mücadelenin ürünü olarak “Jin jiyan azadî” felsefesi bugün zulme ve zorbalığa karşı devrimin simgesi haline geldi.

Serhildanın bir hedefi olduğunu söylediniz. Fars, Kürt ve Beluc kadınları ne istiyor, hedefleri ne?

Aslında Beluc, Kürt ve Fars kadınları hakları için bugün sokağa çıksa da, çok uzun bir zamandan beri bu zulme ve baskıya dur demek için bir tartışma içerisindeydi. Böyle bir tartışmaları vardı. O yüzden bugünkü direniş kurulan sisteme, ataerkil zihniyete ve din bezirganlığına karşı bir başkaldırıdır. Özgürlüğü isteme, yıllardır kendisine dayatılan yok edilme politikasına karşı bir dur deme başkaldırısıdır. Amaç, kadının özgürlüğünün yanı sıra ezilen herkesin bu zulümden kurtulmasıdır. Hedef diktatör hükümetin devrilmesidir.

Devlet bu serhildana nasıl yaklaşıyor?

Geçmişten beri bu diktatör devlet halklara saldırıyor, öldürüyor, tutukluyor, yaralıyor, kadına el uzatıyor. Şu anda da bunu yapıyor. Kadınlara el uzatıyor. Şimdi buna dur demek için bir serhildan yaşanıyor. Bizim için önemli olan İran devletinin nasıl yaklaştığı değil. Bizim için önemli olan İran’da yaşanan vahşeti ve bu vahşete karşı serhildanı dünyaya nasıl anlatacağımızdır. Bu anlamda diasporadaki kadınlar, dünyaya yaşanan bu vahşeti ve buna karşı gelişen serhildanı anlatmakla yükümlüdür. İran devleti bu serhildanlara çok sert karşılık verdi. Ancak bu bana acayip gelmiyor. Çünkü geçmişten beri İran dikta sisteminin tavrı aynı. İnsanlık dışı tavrı hiçbir zaman değişmedi. Eskiden hak arayan kadına nasıl bir yaklaşım gösteriyorsa bugün de aynısını gösteriyor. Ama buna rağmen serhildan her gün yeni katılımlarla büyüyor. Serhildan bir çığ gibi büyüyerek önü alınamayacak şekilde gelişiyor. 

Sizin de yer aldığınız 2 Uluslararası Kadın Konferansı’nı nasıl buldunuz?

Bu konferansta Kürtlerin dünya kadınlarına öncülük yaptığını görüyoruz. Bu kadar mükemmel bir konferansı organize edebiliyorlar. Buraya gelen misafirlere kendi dillerinde tercüme etmek için muazzam bir sistem kurulmuş. Farklı coğrafyada ülkelerde gelen kadınlar duygu ve düşüncelerini özgür bir şekilde açıklayabiliyorlar. Kürtler bu konferansla dünya kadın devrimle öncülük yapabileceklerini gösterdiler.

Şili’den, Amerika’dan, Afganistan’dan, Hindistan’dan katılanlar var. Kürt kadını bu konferansta ezilen kadınların sesi olabileceğini ispatladı.

Çok güzel şeyler dile getirildi. Farklı fikirler ortaya atıldı. Kadınların sorunları çok detaylı bir şekilde tartışıldı. Kadınlar olarak faşizme karşı nasıl bir mücadele verileceği tartışıldı. Dünyanın her tarafında kadın sorunu var. Kadınlar baskı altında. Ancak Kurdistan, Filistin, Belucistan ve diğer ezilen halkların kadınları hem etnik hem de kadı olmaktan dolayı ezildikleri için çok daha büyük zulüm görüyorlar. Dünyada ezilen kadınlar belli konularda birlik sağlayarak zulme karşı ortak mücadele vermenin yollarını aramalılar. Biz biliyoruz ki kadın özgürleşirse tüm dünya özgürleşir. Ezilen kadınlar el ele vererek zulme karşı durabilirler. Zulme karşı durmanın tek yolu birlik olmaktır.

25 Kasım yaklaşıyor. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla nasıl bir mesaj vermek istersiniz? 

Evet, şu anda İran’da zulme karşı gerçekleşen ayaklanmadan bahsediyoruz. Ancak sadece İran’da kadınlar ezilmiyor. Yaşadığımız evlerin birçoğunda kadın eziliyor. Feministler eziliyor, yani kadın birçok alanda eziliyor. Özellikle ataerkil toplumlarda çok daha fazla eziliyorlar. Yani mücadelemiz bütün bu sistemi yıkmaya yönelik olmalıdır. Bütün bu zulme karşı el ele vererek mücadele etmenin yollarını aramalıyız. Her yerde gerçekleşen bu baskıları dile getirmemiz gerekir ki, bu baskıları gündemleştirip sorunu çözme noktasında kadınlara güç ve irade verelim.