HDP'li kadınlar: Çocuk cinayeti ve istismarına AKP yol açıyor
HDP Kadın Meclisi, "Leyla ve Eylül’ün ölümünün nedeni AKP’nin çocuk ve kadın düşmanı politikalarıdır" dedi.
HDP Kadın Meclisi, "Leyla ve Eylül’ün ölümünün nedeni AKP’nin çocuk ve kadın düşmanı politikalarıdır" dedi.
Yazılı açıklama yapan HDP Kadın Meclisi, "AKP-Saray rejimi tarafından, çocuk haklarını koruyucu tedbirler alınmadığından çocukların kaybolması önlenemediği gibi kaybolduktan veya kaçırıldıktan sonra da katledilmelerinin önüne geçilemiyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’de kayıp çocuk’ vakalarının 8 yılda 100 bini aştığı ortaya çıkmış ve sadece 2008-2016 yılları arasında bile 16 ülkenin nüfusundan fazla çocuk kaybolmuş durumdadır" dedi.
'İKTİDARIN POLİTİKALARI YOL AÇIYOR'
Açıklamada, çocuk istismarı ve cinayetlerinin sorumlusu olarak hükûmet politikaları işaret edilerek, şunlar belirtildi:
"Bizler şunu çok iyi bilmekteyiz ki; çocukların bu durumu yaşıyor olmasının en önemli nedenlerinden biri, topluma dayatılan gerici eğitim anlayışından tutalım, çocuk ihmal ve istismarcılarına karşı cezai yaptırımların yetersiz olması, cezasızlık politikası ve en önemlisi de çocukların korunması bağlamında önleyici, koruyucu tedbirlerin iktidar tarafından hayata geçirilmemesidir. Yine bu çerçevede özellikle Diyanet’in yaptığı açıklamalar ve gerici eğitim sistemi ile birlikte müfredata sistematik biçimde serpiştirilen cinsiyetçi anlayış da bu durumu besleyen bir noktada durmaktadır. Müfredata yer alan bir kitaptaki ‘Küçük gelin’ örneğinden tutalım da bir başka hikayede ‘Aman kızım, babana kocana karşı gelme’ şeklindeki diyalog örneği, ‘Kadın kocasına köle olmalıdır, kurban olmalıdır, olmazsa dayağı hak eder’ gibi kadını yok sayan, çocuk istismarını meşru gösteren biçimlerdeki cümleler özellikle örtük (gizli) öğrenme yoluyla kız çocuklarının bilincine itaat etme, istismarı normal gösterme şeklinde empoze edilmektedir. Bunlar istisna değil, AKP’nin yaratmak istediği kadın düşmanı, cinsiyetçi bir neslin oluşturulma çabalarıdır aynı zamanda.
'KÜÇÜĞÜN RIZASI!'
Hatırlanacağı üzere dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 'Bunlar tecavüzcü değil, bunlar cinsel istismar suçunu işlemiş kişiler değil, tamamen ailelerin ve ‘küçüğün rızası’ ile de yapılmış işler' diyerek 12 yaşındaki kız çocuklarına yönelik istismarı meşrulaştırmıştı.
Kamuoyu kayıp çocukların akıbeti hakkında büyük bir endişe yaşarken AKP’nin ‘küçüğün rızası’ gibi Türkiye'nin taraf olduğu her türlü uluslararası çocuk hakları sözleşmesini hiçe sayan bir cümleyi hukuka uygun hale getirmeye çalışması da tüm bu yaşanılan çocuk ihmali, istismarı ve ölümlerinden bağımsız düşünülemez.
İşte AKP’nin çocuk düşmanı, kadın düşmanı bu gerici anlayışı çocuklarımızın korunması önünde en büyük engel olarak karşımızda durmaktadır.
'HADIM TARTIŞMASIYLA BASİTLEŞTİRİYORLAR'
Bu anlayış devam ederken yine aynı kişi, aynı anlayış ile kayıp çocuklar Leyla ve Eylül için televizyon ekranlarına çıkıp “Kimyasal hadım düzenlemesini yeni dönemde devreye sokacağız” diyerek mecliste verdiğimiz ve kendilerinin reddettiği Çocuk istismarının önlenmesi amacıyla Araştırma Önergesi’ni ve hazırladığımız Çocuk Hakları Bakanlığı’nın kurulması hakkındaki Kanun Teklifimizi kamuoyuna unutturmaya ve çocuklara yönelik istismarı, şiddeti görünmez kılmaya çalışmaktadır.
Oysa bilinmelidir ki cinsel istismarı 'hadım' üzerinden cezalandırmak, her istismarcıyı pedofili olarak göstermek, suçu basitleştirmektir. Her istismarcı 'pedofilidir' demek, istismarı bir hastalık olarak görmek veya göstermeye çalışmak, bu suça neden olan sosyokültürel birçok etkeni göz ardı etmektir. Zira cinsel istismar eyleminde bulunan failin hastalığı değil suçudur. Faillerin suçu işlemesinin nedeni cinsel dürtüleri değil aksine şiddet eğilimleri ve kadına yönelik bakış açılarıdır."
Çocukların cinsel istismarı söz konusu olduğunda hiçbir suçun münferit olmadığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar ifade edildi:
"Cinsel şiddet sadece bireysel değil, toplumsal bir mesele olarak ele alınmalıdır. Hadım cezası suçu toplumsal kaynaklarından ayırarak, tartışmaya, suçu bireyselleştirmeye ve cinsel şiddeti hastalık haline getirmeye neden olacaktır. Bu anlamda AKP’nin Leyla ve Eylül üzerinden 16 yıldır dayattığı kadın düşmanı, çocuk düşmanı politikaları aklama çabası gözlerden kaçmamıştır. OHAL döneminde sayısı 54 olan kadın kurumunun kapatılması yine çocuk hakları alanında çalışmalar sürdüren bir kurumun kapatılması AKP’nin ısrarla yürüttüğü OHAL rejiminin sonucudur. Çocuk haklarını savunmak, çocukları her türlü istismar ve şiddetten korumak ancak parlamento çatısı altında daimi bir çocuk hakları komisyonun ve Çocuk Hakları Bakanlığı’nın kurulması ile mümkündür. AKP’nin samimiyeti çocuk hakları karnesi ile gün gibi ortadadır."
NE YAPILMALI?
HDP Kadın Meclisi, açıklamasının sonunda da şunları kaydetti:
"Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir Çocuk Hakları Bakanlığı kurulmalı ve OHAL rejimi ile kapatılan kadın ve çocuk kurumlarının üyeleri ile bir araya gelinerek görüş ve önerileriniz alınmalı, tüm siyasi partilerin eşit katılımıyla daimi bir çocuk hakları Komisyonu derhal hayata geçirilmelidir.
HDP Kadın Meclisi olarak, çocuğa yönelik şiddeti, çocuk istismarını siyaset üstü bir sorun olarak ele almak ve tüm toplumsal kesimleri kapsayacak biçimde çözüm üretmek için derhal harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyoruz."