‘Kadın gerillalardan ilham aldık’

PYD Kadın Meclisi’nden Sara Xelîl, “Önderlik felsefesiyle aydınlanan binlerce kadın Kurdistan dağlarına akın etti. Bu kadınlar bizim öncülerimiz oldu” dedi.

Kobanê’de başlayan devrimin, evrenselleştiğini ve tüm dünya kadınları için mücadele edeceklerini belirten PYD Kadın Meclisi’nden Sara Xelîl, 21. yüzyılı, kadınların özgürlük yüzyılı yapacaklarını söyledi. 


PYD Kadın Meclisi’nden Sara Xelîl, özellikle Kobanê’de gelişen kadın mücadelesi ve direnişiyle ilgili ANF’nin sorularını yanıtladı. 

Kobanê’de devrim öncesi süreci anlatabilir misiniz?

Özgürlük Hareketi, milyonlarca insana ilham kaynağı olduğu gibi, biz Rojava kadınları için de aynı şekilde ilham kaynağı oldu. Toplumun feodal sistemi içinde kaybolan kadınlar, kendi özgürlüklerini Önderlik felsefesi ve gerçeğinde gördü. Önderlik felsefesiyle aydınlanan binlerce kadın, Kurdistan dağlarına akın etti. Bu kadınlar, bizim öncülerimiz oldu. Kobanê’de katılan ilk kadın Şehit Dicle oldu. Şehit Dicle bizim için büyük bir zemin oluşturdu.

Kobanê’de aşiret yapsından dolayı kadına karşı çok sert ve katı kurallar vardı. Toplum ve aile içinde kadının hiçbir rolü yoktu. Esas güç erkekti. Baba, erkek kardeş, koca, bunlar kadının kaderini belirleyenlerdi. Hatta o dönem Özgürlük Hareketi’ne katılan kadınlar toplum içinde çok iyi karşılanmıyordu. Kadınlar, ailenin ve devletin baskılarına rağmen ayakta durmaya ve mücadele etmeye çalışıyordu. Belki erkeklere baskıyı sadece devlet yapıyordu ama kadınlar, devletten, toplumdan, aileden, hatta anneden bile baskı görüyordu. Kocasından şiddet gören, kızına da bu senin kaderin ve yaşamak zorundasın, diyebiliyordu.

Önderlik felsefesi ve kadın ideolojisi ile tanışan kadınlar, buna karşı mücadele etmeye başladı. Bu şekilde bir yaşama karşı direnmeyi ve mücadele etmeyi seçtiler. Bunun bedellerinin ve sonuçlarının ağır olacağını bile bile kadınlar çalışıyordu. Ailenin yanı sıra devletin de büyük bir baskı oluşturacağının farkındaydık. Ayrıca, o zaman Kobanê’de bir kadının devlet tarafından gözaltına alınması büyük bir utanç olarak algılanıyordu. Bunları göze alarak kadınlar çalışmalara, eylemlere katıldı. Gizliden Kürtçe okuma yazma öğrenip bunu kendi mahallelerindeki kadınlara öğretiyordu. Kadınlar bir toplantı yaptığında, her şeylerini saklıyordu. Toplantı bitene kadar kadınlar dışarıda nöbet tutuyordu. Tüm zorluklara rağmen kadınlar gerçekten kendini tanımak için büyük bir ısrar ve çaba içindeydi. Israrla Önderlik felsefesini tanımak istiyorlardı. Evde eşleri ve babaları tarafından engellemelerine rağmen o toplantılara katılmak için her yolu deniyor ve katılıyorlardı. Yine devlet çok fazla zorluk çıkarıyordu. Bir eylem, anma ya da yürüyüş olacağı zaman devlet tüm ajanlarını devreye sokuyordu. Kadınlar tüm bunların farkındaydı. Tutuklanacaklarını bilmelerine rağmen yine de o eylemlere katılıyorlardı. Bizim eylemlerimiz çoğunlukla akşamları oluyordu. Hatta eylem esnasında insanlar evlerinin kapılarını açık bırakıyordu. Devlet saldırdığı zaman bizim evlere rahat girmemiz ve kendimizi kurtarmamız için

Bu çaba ve emekler, sonra nereye evrildi?

Tüm bu emek, çaba ve direniş bir kadın hareketinin oluşması için zemin hazırladı. Yekîtiya Star, tüm bu çaba ve emek sonucu oluştu. O dönem ilk defa Kobanê’de bir kadın konferansı yapıldı. Biz aslında tam olarak konferansın nasıl bir işlevi olduğunu bile bilmiyorduk fakat Kobanê’de bir konferans yapılacağı kararı alındığında kadınlar büyük bir coşkuyla katıldı. Bir evde 150 kadının katılımıyla konferans yapıldı. 8 kişiden oluşan bir meclis oluşturuldu. Ben de o meclisin üyelerinden biriydim. Elbette o dönemin çalışmaları o kadar kolay değildi. Büyük zorluklar yaşanıyordu. Sadece bir yürüyüş yapabilmek için tüm imkanlarımızı seferber ediyorduk. Devletin de bu oluşumdan haberi olmuştu. Bu nedenle birçok defa bizi mahkemeye veriyordu. Devlet şunu hesaba katmadı; Önderlik felsefesini tanıyan birinin bundan vazgeçmesi mümkün değildi. Tam tersine bizim tutuklanmamızdan sonra birçok kadın çalışmalara dahil oldu. Devletin saldığı korku, kadınları etkilemedi. Tam tersine daha da mücadeleye katılmasını sağladı.

19 Temmuz Devrimi’yle birlikte Rojava kadını nasıl bir mücadele hattı izledi ve dünyadaki etkileri nedir?

19 Temmuz Devrimi’nin altyapısını da bu mücadele oluşturdu. Tabi 19 temmuz ile birlikte kadınlar için çok daha büyük bir süreç başladı. Artık kadınlar kendi kurumlarını oluşturmaya başladı. Yekîtiya Star büyük zorluklarla oluşturulmuştu. O  zemin üzerinde Kongra Star kuruldu. Kadınların haklarını savunan, kadınları koruyan ve sorunlarını çözen kurumlar olmuştu. Bu nedenle kadınlar dalga dalga geliyordu. Kadınlar için hayalini bile kuramayacakları bir şey gerçek olmuştu. Kongra Star ile birlikte tüm halklardan kadınların bir araya geleceği ve kadın mücadelesi vereceği bir hareket ortaya çıktı. Her kadın kendi kültürü, rengi ve diliyle katıldı. 

19 Temmuz Devrimi’nden sonra Rojava Devrimi’ne yönelik tehdit ve saldırılar devam etti. YPJ şahsında gelişen mücadele ve YPJ’nin DAİŞ karşısında verdiği savaş. dünyada çok büyük etki yarattı. Kobanê özgürleştikten sonra, Kurdistan dışından binlerce kadın gelip savaşa katıldı. YPJ’yi ve Rojava kadınını tanımak istediler. Yaşananların sadece bir hayal ürünü, basın üzerinden bir kurgu olmadığı gerçeğiyla karşılaştılar. Gelip gözleriyle gördüler. Kadınları savaş cephesinde gördüler.

Kadının Rojava’daki mücadelesini gören dünya kadınları, özgür kadın çizgisinin mimarını merak etti, tanımak istedi. Önderlik, bugün dünyada çok daha fazla tanınıyor ve okunuyor. Kobanê’de başlayan devrim, evrenselleşti. Bizler bu anlamda Önder Apo’ya borçluyuz. Bundan sonra da  mücadelemiz, tüm dünyadaki kadınlar için devam edecek. Eğer hala bir yerde bir kadın şiddet görüyorsa biz bunu kendi eksiliğimiz olarak görüyoruz. 21. yüzyılı, kadınların özgürlük yüzyılı yapacağız ve her kadın kendini Hareket içinde bulacaktır.