Kuzey-Doğu Suriye’de Kongra Star Kadın Ekonomi Komitesi bir yandan kooperatiflerle komünal ekonomiyi geliştirirken diğer yandan kısa sürede kooperatifleşme imkanı bulunmayan alanlarda işletmeler oluşturarak buraları da bir nevi kooperatif gibi işleterek karın eşit bölüşümü kuralını uyguladı. Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar sulu tarım, sebze üretimi, giyim ve mobilyada yerel üretimde ilkleri gerçekleştirmiş durumdayken bu çalışmalar tüm toplumu ekonomik üretime teşvik ediyor. Kadın Ekonomi Komitesi, kadınlara iş alanı oluşturmalarında maddi ve danışmanlık desteği sağlarken kadınların ekonomik alana gösterdikleri ilgi kendi koşullarına göre devrimsel düzeyde.
YENİ İŞ ALANLARI OLUŞTURULUYOR
Kongra Star Kadın Ekonomi Komitesi, Özerk Yönetim tarafından kendisine tahsis edilen 60 bin dönüm arazinin 30 bin dönümünü kadın tarım kooperatiflerine açarken 30 bin dönüm araziyi de kendi çalışmalarına gelir yaratmak için işletiyor. Bu 30 bin dönüm arazide geliştirdiği iş alanlarında hem kadınları istihdam ediyor hem de bu işlerden elde edilen gelirleri kadınlara yeni üretim alanları oluşturmak için kullanıyor.
Komite’nin kendisine ait olan 30 bin dönüm arazinin 20 bin dönümünde kurum tarım (buğday, tahıl üretimi) yapılıyor. 10 bin dönümlük toprağın bir kısmı seracılık, sulu tarımın ve hayvancılığın yapıldığı çiftlikler biçiminde örgütleniyor.
Komite’ye ait toplam 4 bine yakını sebze, 2 bine yakını buğday olmak üzere 6 bin dönümlük arazide sulu tarım yapılıyor. Kadın Ekonomi Komitesi’ne bağlı olarak Reqa'da 200 dönüm arazide 6 aile, Digir'de 500 dönüm arazide üç aile ve Dirbésiyé’de 300 dönüm arazi üzerinde iki aile sebze üretimi yapıyor. Bu bahçelerde toplam 150 kişi çalışıyor. Komite, çiftliklere dönüştürmek için çalışmalarını başlatmış durumda.
ÜRETİM ÇİFTLİKLERİ BAŞARILI OLDU
Kadın Ekonomi Komitesi’nin toplumun gıda alanında kendi kendine yeterliliğine hizmet edecek iki çiftliği var. Dirbesiyê’de bin 500 dönüm arazi üzerine kurulu olan Demsal çiftliğinde 500 dönüm sulu buğday, 400 dönüm her tür sebze üretimi için kullanılıyor. Bu çiftlikte 51 biyoplastik çadırı bulunurken, hayvancılık da yapılmaktadır. Bu çiftliğin yönetimi dört kadın ve bir erkekten oluşuyor. 80 kadın ve 20 erkek emekçi iki çoban ailesi çiftlikte çalışarak geçimini sağlıyor. Kadın Ekonomi Komitesi, bu çiftlik için iki ürün satış noktası kurarak tüccara bağımlılığı ortadan kaldırdı.
Kadın Ekonomi Komitesi 1,5 yıl önce Dêrik’te 2 bin dönüm arazi üzerine Mele Merze Çiftliğini kurdu. Bu çiftliğin yol, elektrik, sulama sistemi, kuyu, konutlar, iş araçları, havuzlar ve depolarını sıfırdan yaparak işler hale getirdi. Bu çiftlikte de buğday ve sebze üretimi yapılıyor ve yönetimi tamamen kadınlardan oluşuyor. 40 kadın ve 12 erkek emekçinin çalıştığı bu çiftliğin ucuz satış noktaları sayesinde halkın gıda ihtiyacını karşılamasına olumlu bir etkisi oluyor. Kadın Ekonomi Komitesi, henüz kooperatifleştiremediği sulu tarım alanını da kooperatifleştirmek için çalışma yürütüyor. Tirbespî’de 500 dönüm arazide 14 kadından oluşan bir sulu tarım kooperatifi örgütlendiriliyor. Amaç, yılın tüm mevsimlerinde sebze üretimi yapacak model kooperatif oluşturmak.
SULU TARIM VE SEBZE ÜRETİMİNİN ÖNCÜLÜĞÜ
Kadın Ekonomi Komitesi Koordinasyonu’ndan Dicle Amed, Kadın Ekonomi Komitesi’nin kurduğu çiftliklerle Rojavayê Kurdistan’da sulu tarım ve sebze üretimine öncülük ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Sulu tarım biraz zahmetli bir iş. Özellikle Cizîrê Bölgesi’nde hiçbir şekilde sulu tarım, sebze üretimi bilinmezken dört yıldır bu çiftlikler kuruldu. Bu çiftliklerde her türlü sebzenin ve her mevsimin sebzesinin ekimi yapılıyor. Esas amaç, Rojavayê Kurdistan’da sulu tarımı halkın içerisinde geliştirmek ve teşvik etmekti. Gerçekten başarıya da ulaştı. Hem sulu tarım çalışmalarımız hem de kooperatif çalışmalarımız kadınların ekonomik üretim, tarım ve kooperatifleşmede erkeklere oranla daha dezavantajlı olmalarına rağmen daha başarılı olduklarını gösterdi.
Bugün Cizîrê Bölgesi’ndeki iki çiftliğimizde yetişen sebze, neredeyse tüm Qamişlo Kantonu’nun sebze ihtiyacını karşılayabilecek düzeye ulaştı. Bu da alan için önemlidir. Alanda dört mevsim sebze üretimi bu son üç yılda gelişti. Devrim öncesi zaten sebze üretimi Rojavayê Kurdistan’da yoktu. Eskiden neredeyse bir sebze bahçesi göremezdin. Şimdi hangi köye gitsen mutlaka oradakilerin ekip biçtiği bir sebze bahçesi görüyorsun.”
SULU TARIM ALANINDA DA MODEL KOOPERATİF
Kadın Ekonomi Komitesi, özgün kadın kooperatiflerinin kurulmasını mali ve danışmanlık alanında desteklerle teşvik ederken sulu tarım ve sebze üretim alanlarında kuru tarıma göre daha fazla uzmanlık ve sulama kanalları gerektiği için henüz kooperatifleştirebilmiş değil. Kendi bünyesinde de olsa sulu tarımı tüm kantonlarda geliştirmeye çalışmasının yanı sıra bu alanda 2021’den başlayarak bir kooperatifleştirme arayışına girmiş durumda. Kobanê ve Şehba'da, Komite’ye ait olan 2 bin dönümlük arazinin bin dönümü sulu tarıma hazırlanıyor.
Komite, Tirbespî’de 500 dönüm arazide 14 kadından oluşan bir sulu tarım kooperatifi örgütlendirmeye çalışıyor. Bununla yılın tüm mevsimlerinde sebze üretimi yapacak model kooperatif olarak geliştirmek ve başka kooperatiflerin de kurulmasını teşvik etmek istiyor.
TEKSTİLİN GELİŞİMİNE DE KADINLAR ÖNCÜLÜK ETTİ
Kadın Ekonomi Komitesi, tekstil üretiminin de öncülüğünü yaptı. Devrim öncesi ve devrim ardından alanda tekstil ürünleri neredeyse tümden dışarıdan karşılanırken birkaç yıldır kadınlar öncülüğünde tekstilde de devrim yaşanıyor. Tekstil alanında kendi bünyesinde iki atölye ve buna bağlı 5 mağaza kurdu. Dicle Amed, Rojava’da hemen hızla kooperatifleşemedikleri bazı üretim alanları olduğuna dikkat çekerek, şunları paylaştı: “Biz onları da bünyemizde işletmeler biçiminde kuruyoruz. Mesela tekstil kooperatifleştirmeye çalıştığımız ama kooperatifleştiremediğimiz bir alan oldu. Çok daha fazla uzmanlık ve sermaye gerektiren bir alandır. Kadınların da bu alanda sermaye ve uzmanlık olarak çok fazla birikiminin olmadığını gözlemledik. O yüzden kooperatifleşmesi zordu. Fakat tekstil alanında atölye ve mağazalar kurarak 30 kadını istihdam ettik ve üretime başladık. Kendilerine kooperatif demedik ama içerik olarak kooperatif gibi işletiyoruz. Yani kar amacı gözetmedik. İlk olarak hedefimiz Rojavayê Kurdistan’da tekstilin gelişimiydi. Rojava’da hiçbir tekstil atölyesi yoktu ve bütün giyim ihtiyacı dışardan karşılanıyordu. Kadın ekonomisi olarak buna öncülük etmek istedik.”
KADINLAR KENDİ MODEL VE PAZARINI OLUŞTURUYOR
Dicle Amed, dışarıdan erkek tüccarlar yoluyla alana tekstil ürünlerin getirildiğine ve pazarlandığına dikkat çekerek pazarın erkek tüccarın hakimiyeti altında olduğunu söyledi. Erkek tüccarın hakimiyetine karşı “Kendi atölyelerimizde kendi modellerimizi, kendimiz çıkaracağız, kendi pazarımızı oluşturacağız” şeklindeki iddialarıyla tekstil alanını geliştirdiğini ifade eden Dicle, “Pazarda erkek tüccarların bizi ezeceğini, tekel oluşturduklarını ve bize alan açmayacaklarını da biliyorduk. O yüzden atölyelerde tekstil üretimini başlattık ve ürettiğimizi kendimiz direk pazara götürdük. Yani kendi mağazalarımızı kendimiz açtık. Yani bu alanda erkeklerin kurduğu tekeli ancak bu şekilde kırabileceğimizi düşündük. Gerçekten de öyle oldu. Bu atölyelerde ürettiğimiz giysileri pazarlamak için mağazalar açmasaydık haksız rekabet koşulları nedeniyle ezilirdik, işimiz başarısız olurdu. Bu kadar büyük dezavantajlara rağmen eğer bu alanda başarı sağlandıysa biraz da pazara kendisinin direkt girmesi nedeniyledir” şeklinde konuştu.
PAZARI BİRAZ DAHA DEMOKRATİKLEŞTİRDİK
Gerek Komite bünyesindeki tekstil atölyelerinin ve işletmelerinin gerekse kadın kooperatiflerinin kendi ürünlerini topluma direkt ulaştıracakları dükkanlar açmalarının pazarda bir demokratikleşme ve halka da geçim noktasında bir kolaylık sağladığına dikkat çeken Dicle Amed, bu konuda şunları söyledi: “Pazarda son yıllarda eskiye oranla bir demokratikleşme gelişti. Çünkü kadın da pazara girdi. Hem üretiyor hem de gidip kendi mağazalarını, dükkanlarını açıyor ve orada pazara belli bir katkısı oluyor. Bizim tüm işletmelerimiz ve kooperatifler için böyle bir yaklaşımımız var. Gerçekten kadınların pazarda yer bulabilmesi çok zor oluyor. Kendimiz dükkanlar açınca ve kooperatiflerin ihtiyaç duydukları dükkanları açtıkça kadınların üretiminde de gelişme oldu pazarda da demokratikleşme yaşandı. Pazarı daha kaliteli ürünü daha ucuza fiyatlandırarak biraz daha demokratikleştirdik. Mesela bu pazarı büyük oranda etkiledi. Herhangi bir tekstil ürününü kapitalist bir akılla ürettiğin zaman salt kar amacı güdersin. Örneğin pazarda da görüyoruz iki dolara mal olmuş bir ürünü 6 dolara satıyorlar. Biz bize iki dolara mal olmuş bir ürünü üç dolara satıyoruz.”
KARIN ADİL BÖLÜMÜ FORMÜLÜ
Dicle Amed, Özerk Yönetim bölgelerinde bugün toplumun kendisinin de açtığı tekstil atölyelerinin olduğuna dikkat çekerek, buna da Kadın Ekonomi Komitesi’nin çalışmalarıyla öncülük ettiğini söyledi.
Dicle Amed, şunları ifade etti: “Daha önce dışarıdan üretilenler getirilip mağazalarda satılıyordu. Bugün bazı insanlarımız da bunu örnek alarak kendi atölyelerini oluşturuyor ama örneğin onlar üreticiye parça başı bin 500 verirken biz 2 bin 500 veriyoruz. Yani kar payının yüzde 70’ini üreticiye veriyoruz. Bu yüzde 70’i de üreticiler kendi arasında paylaşıyor. Karın yüzde 30’u olarak Kadın Ekonomi Komitesi’nin kasasında kalan para da işin devamlılığını sağlamak için kullanılıyor. Ekonomik krizler oluyor, bunların pazar üzerine etkisi oluyor, bir dönem satışın durmasına neden olabiliyor. O işe ayrılan yatırım değer kaybedebiliyor. Bunların telafisi üzerinden o gelir kasada kalıyor. Aslında kârın adil bölüşümü diyebileceğimiz bir formül uyguladık.”
YEREL MOBİLYA ÜRETİMİNİ BAŞLATTIK
Kadın ekonomisini güçlendirmek ve kadınların farklı meslekler edinmesini sağlamak için Kadın Ekonomi Komitesi bünyesinde bir mobilya atölyesi ve bu mobilyanın alıcıya ulaşması için iki mağaza kuruldu. Bu fabrikada üretilen mobilyalar, ithal edilen ürünlerden yüzde 50 daha ucuz fiyata alıcıya ulaştırılıyor ve kadınlara başka iş alanları oluşturması için gelir sağlıyor. Dicle Amed, “Dışarıdan getirilen kalitesiz ürünleri çok pahallıya satan tüccarlara karşı, kaliteli ve yerinde üretimle aynı fiyat politikasını uyguladık. Bu atölye belli bir gelişme yakaladı ve mali olarak bir gelir sağlanmaktadır. Bu mobilya fabrikasında da 20 kişiyi istihdam ediyoruz. Adil bölüştürme kuralını orada da uyguluyoruz.
KENDİ İŞİNİ KURMAK İSTEYENLERE DESTEK
Bizimle ve Ekonomi Komitesi’yle irtibata geçip kooperatifleşmek ya da ortaklığa dayalı iş alanı oluşturmak istediklerini söyleyen kadınlar oluyor. Bunlara da teşvik kredileri üzerinden destek sunuyoruz. Aslında kredi kelimesi de bizim desteğimizi tam ifade etmiyor, çünkü bir nevi hibedir. Şu kadar maddi yardım sağlayalım, sonra zamanla kendi parasını çıkarsın Komite’ye geri ödesin gibi bir yaklaşıma gitmedik. Gerçekten bu alanlarda kadınların bir sermaye birikimi ve tecrübesi yok. Kadının ekonomik yaşama girmesi, tutunması, başarması çok kolay olmuyor. Bizim de hedefimiz kar elde etmek değil. Toplumsal üretimi geliştirmek, kadını ekonomik yaşamla buluşturmak ve toplumun demokratik ekonomik üretimiyle kendi kendine yeterliliğini sağlamaktır. Projelerini getiriyorlar, bakıyoruz mantıklıdır, destek sunuyoruz. Örneğin üç-dört kadın ortak bir ekonomik işletme kurmak istiyor. Yer talepleri varsa yer sağlanması, çalışma için gereken araç gereçleri ya da hammaddeyi temin ediyoruz. Böyle çalışmaya başlayabilmeleri için ayrı ayrı konularda talepleri oluyor, biz de bunları karşılayarak onların ekonomik yaşama girmelerini sağlıyoruz. Gittikçe kadınların ekonomik yaşama girmeleri daha fazla gelişiyor. Bu yönlü küçük atölyeler, terzi dükkanları var. Gittikçe kendi küçük sebze bahçesini oluşturan kadınlar da ortaya çıkıyor.”