KBDH: Faşizmi yıkıp kadınların adaletini sağlayacağız!
KBDH, "Eylem yöntemlerimizi ve taktiğimizi zenginleştirerek faşizmi yıkıp kadınların adaletini mutlaka sağlayacağız" dedi.
KBDH, "Eylem yöntemlerimizi ve taktiğimizi zenginleştirerek faşizmi yıkıp kadınların adaletini mutlaka sağlayacağız" dedi.
Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Amed’de İpek Gülşen’e tecavüz girişiminde bulunan, fiziksel şiddet uygulayan, Baran Kızıl adlı erkek, kadın dayanışmasıyla oluşan kamuoyu baskısıyla önce tutuklandı. Ve ardından kadın düşmanı erkek devlet tarafından tahliye edildi. Erkek devlet bir kez daha gerçek yüzünü göstermiş oldu" denildi.
'TECAVÜZ İKTİDARIN BASKI VE KONTROL YÖNTEMİ OLUYOR!'
Açıklamada şu ifadelere de yer verildi:
"Tecavüz ve her türden şiddet, ataerkil iktidarın ve onun zor aygıtı olan burjuva devletin ezilenler üzerindeki kontrol, baskı, yönetme biçimi olmaya devam ediyor. İktidarın sahibi tecavüzcü erkek, burjuva devletin yasal koruması altında; “Bana bir şey olmaz arkamda devlet var” diyerek sokaklarda dolaşmaya devam ediyor.
Ancak onların devleti varsa kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin de bu sistemi alaşağı edecek bir özgür gelecek düşleri, mücadele ısrarları, örgütlü güçleri var!
Bugün AKP/MHP faşist ittifakında somutlaşan erkek devlet gerçekliği başta kadınlar ve ezilen cinsel kimlikler olmak üzere işçi, köylü, gençlik, emekçi, işsiz ve göçmen her kesimden halk kitlelerine yönelik saldırılarını sürdürüyor. Kürt ulusal özgürlük hareketine, Kürt halkına, örgütlerine yönelik imha ve teslim alma saldırılarını “sınır ötesi operasyonlar” adı altında her geçen gün pervasızlaştırıyor. Bütün bu saldırı, işgal, inkar, sömürü ve imha politikaları ise kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin emeklerinde ve bedenlerinde tek tek erkek şiddeti olarak somutlaşıyor. Mira Güneş, İpek Er, Hande Kader, Ummuhan Zerrin Uygun, Dilek İnce, Büşra Kabataş ve adını sayamayacağımız onbinlerce ve hatta milyonlarca kadın devlet-mafya işbirliği içinde tecavüze uğradı, katledildi ve failler “devletin şefkatli kollarında” koruma altına alındı, alınıyor. Baran Kızıl ise devletin bu ‘adaletine’ yaslanan binlerce Musa Orhan’dan yalnızca birisi!
Bir yandan 'Büyük Aile Yürüyüşleri' ile ezilen cinsel kimlikleri 'ahlaksızlık ve sapkınlıkla' hedef gösteren devlet, diğer yandan tarikatlarda, imam hatip liselerinde, Kuran kurslarında, aile içinde taciz ve tecavüze maruz kalan çocukların faillerini koruyor.
Faşist Türk devlet yargısı, cinsel istismarcıları, katilleri korurken; özsavunmalarını uygulayan kadınları, faşizmin mahkemeleri tarafından yargılıyor, cezalandırıyor. AKP/MHP faşist iktidarı, şiddet faillerini aklamak için yasama-yürütme-yargı eliyle yani bütün iktidarıyla çırpınıyor. Kadın katilleri, taciz-tecavüz failleri, pandemi ya da başkaca gerekçelerle cezaevlerinden tahliye edilirken: İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasından, nafaka hakkının sınırlandırılmasına ve boşanmanın zorlaştırılmasına kadar kadınların kazanımlarını hedefleyen birçok yasa ve uygulamayı gündeme getiriyor.
Kadınlar tüm bu saldırı politikalarına susmadı, susmayacak! Tecavüzcü devleti kendi mahkemelerinde yargılayan Kamile Öztürk’ün iradesiyle; işgale karşı direnişte destanlaşan Amara, Sara, Ruken, Helbest, Zeynep ve Jiyan’ın cüretiyle; sokakları, meydanları, kampüsleri ve fabrika önlerini devrimin müjdesine dönüştüren kadın kitlelerinin kararlılığıyla… Kadınlar dünyayı özgürleştirecek!
'KADINLARIN ADALETİNİ SAĞLAYACAĞIZ'
Bugün başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada kadınlar ve ezilen cinsel kimlikler erkek devlet şiddetine karşı Jin, Jiyan, Azadî sloganı etrafında bir araya geliyor. Yalnızca Jina Mahsa Amini için değil, tüm sesi kısılmak istenen, susturulmaya çalışılan, varlığı inkar edilen kadınlar ve ezilen cinsel kimlikler için birleşiyorlar.
Kadınların Birleşik Devrim Hareketi olarak, Aynurlaşan, Cerenleşen, Saryalaşan, Delalleşen kadın öncülerimizden devraldığımız özgürlüğü kazanma göreviyle tüm dünyaya yayılan tecavüz ve katliamlara karşı yükselen eylemleri sahipleniyor, faaliyet yürüttüğümüz her alandan selamlıyoruz.
Bu selamımız, örgütlü bilincimiz, eylem gücümüz ve irademizle milislerimiz tarafından sokaklara taşınacaktır. Bu çerçevede kadın cinayetlerini, tecavüzü ve her türden şiddeti meşrulaştıran burjuva erkek devlet politikalarına ve kurumlarına karşı eylemlerimizin niteliğini gerek dağlarda gerek şehirlerde arttıracağız. Devlet tarafından korunan Baran Kızıl, Yücel Koç ve Musa Orhan gibi failler hedefimiz olacaktır.
Başta Türkiye metropolleri olmak üzere Kurdistan dağlarında da eylem yöntemlerimizi ve taktiğimizi zenginleştirerek faşizmi yıkıp kadınların adaletini mutlaka sağlayacağız."