8 Mart’a ilişkin açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Bugün Türkiye erkek egemenlikli gericiliğin merkezi haline gelmiştir. Bu gericiliği temsil eden de AKP-MHP iktidarıdır. Erkekliği tahkim ederek kadın düşmanlığı yapmaktadır. Bu nedenle 2020 yılında en fazla kadına saldırmış, kadın özgürlük mücadelesi veren yüzlerce kadın siyasetçiyi zindanlara atmıştır. Artan kadın cinayetleri ve tecavüzleri de erkek egemenliğini pekiştirmenin aracı olarak kullanılmıştır” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında şunları belirtti: “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutluyor, erkek egemenlikli sisteme karşı mücadelede şehit düşen tüm kadınları minnet ve saygıyla anıyoruz.
8 Mart erkek egemenlikli kıştan kadın özgürlükçü bahara geçiş günüdür. Kadınların ayağa kalkışıyla birlikte tüm insanlık geleceğe daha umutla bakmaktadır. Çünkü kadınların özgürlük mücadelesi tüm insanlığın kurtuluş mücadelesidir. Kadınlar kendilerini özgürleştirme mücadelesiyle tüm insanlığın kurtuluş mücadelesi vermektedirler. Erkekler de gerçek anlamda özgür ve demokratik yaşama kavuşmak istiyorlarsa kadın özgürlük mücadelesinin aktif parçası olmalıdırlar. Kadın özgürleşmediği müddetçe erkekler de sömürücü, baskıcı, iktidarcı sistemin kölesi olmaya devam edeceklerdir; erkek egemenlikli sistemin kirleriyle yaşamaya mahkum olacaklardır. Kadın özgürlüğü en fazla da erkeklerin kirlerinden ve suçlarından kurtarılması olmaktadır. Bunun derin bilincinde olan Rêber Apo ‘Erkeği öldürmek’ tezini geliştirmiştir. Kendi şahsında kirlenmiş ve suçlara bulaştırılmış erkekliği öldürmüştür.
RÊBER APO, ERKEK EGEMENLİKLİ SİSTEME KARŞI TARİHİN EN BÜYÜK VE KUTSAL MÜCADELESİNİ YÜKSELTTİ
Rêber Apo kendi şahsında erkekliği öldürmekle başlayarak erkek egemenlikli sisteme karşı tarihin en büyük ve en kutsal mücadelesini yükseltmiştir. Kutsalların yaratıcısı kadını yeniden ayağa kaldırarak insanlığın kutsallar içinde yaşamasının önünü sonuna kadar açmıştır. 5 bin yıldır insanlık tarihine yön veren erkek egemenliğin sonunun başlangıcını getirecek olan kadının yön verdiği insanlık tarihini başlatmıştır. Erkek egemenlikli sistem ne kadar çırpınış içinde olsa da bundan sonra insanlığın yönünü kadın belirleyecektir.
Rêber Apo kadının tarih içindeki toplumsal karakterini ve tüm yaşadıklarını çözümleyerek kadın kurtuluş ideolojisini yaratmıştır. Aslında bu tüm insanlığın kurtuluş ideolojisi olmuştur. Böylece sadece kadının değil, insanlığın tarihi de aydınlatılmıştır. Bu büyük aydınlanma ile kadın şahsında insanlığın ayağa kalktığı bir tarih başlamıştır. Rêber Apo’nun yarattığı kadın kurtuluş ideolojisi insanlık için bir milat olmuştur. Artık kadınlar bu ideoloji ile insanlığın kurtuluşunun devrimci öncüsü haline gelmişlerdir. 5 bin yıllık erkek egemenlikli sistemi kökünden sarsarak tarihin en devrimci mücadelesini ve hamlesini yürütmektedirler.
ARTIK KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN RÜZGARI ÖNÜNDE HİÇBİR ENGEL DURAMAYACAKTIR
Artık günümüzde kadın özgürlüğünü esas alan mücadeleler insanlığı özgürlük ve demokratik yaşam doğrultusunda ilerletecektir. Kadın özgürlüğünü esas almayan tüm ideolojik ve siyasi yapılar gerileme ve yenilgiyle karşı karşıya kalmaya mahkumdurlar. Çünkü tarihin tekerleği kadın özgürlük mücadelesi yönünde dönecektir. Bu nedenle Rêber Apo Kürt kadınının özgürlük mücadelesi şahsında Ortadoğu halklarının özgülük mücadelesini Kürt teşisi dönecek Ortadoğu’yu demokratik uygarlığa taşıyacaktır, belirlemesi olarak tanımlamıştır. Bugün kadın özgürlük mücadelesi olarak dönen Kürt teşisi sadece Ortadoğu’yu değil, tüm insanlığı demokratik uygarlığa taşıyacak bir rolü üstlenmiş bulunmaktadır.
Kadının kurtuluşunun ideolojik-teorik temele kavuşmasıyla birlikte kadınların özgürlük mücadelesi her yerde gelişme göstermiştir. Bu nedenle 2020 yılı erkek egemenlikli sistemin Covid-19’u mücadeleyi önleme gerekçesi yapmasına rağmen kadın özgürlük mücadelesinin geliştiği yıl olmuştur. 8 Mart’tan başlamak üzere kadınlar bu salgın hastalığın engel haline getirilmesini aşarak 2021 yılında da mücadeleyi yükselteceklerdir. Artık kadın özgürlük mücadelesinin rüzgarı önünde hiçbir engel duramayacaktır. Özgür yaşama gözlerini açan kadın, kurtuluş ideolojileri ile tüm insanlığı etrafında toplayacak, erkek egemenlikli sistemin üzerine üzerine gidecektir. Erkek egemenlikli sistemin korkusu giderek büyüyecek, kadınlar öncülüğünde yürütülen mücadele ile korktuğu başına getirilecektir.
KADINLARIN ÖNCÜLÜĞÜNDE GELİŞECEK DEMOKRASİ MÜCADELESİ BU İKTİDARIN SONUNU GETİRECEKTİR
Bugün Türkiye erkek egemenlikli gericiliğin merkezi haline gelmiştir. Bu gericiliği temsil eden de AKP-MHP iktidarıdır. Erkekliği tahkim ederek kadın düşmanlığı yapmaktadır. Bu nedenle 2020 yılında en fazla kadına saldırmış, kadın özgürlük mücadelesi veren yüzlerce kadın siyasetçiyi zindanlara atmıştır. Artan kadın cinayetleri ve tecavüzleri de erkek egemenliğini pekiştirmenin aracı olarak kullanılmıştır. Bu açıdan Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Müslüman, Hıristiyan, Êzidî, Alevi tüm kadınların AKP-MHP iktidarına karşı mücadelesi tüm insanlığın kurtuluş mücadelesi haline gelmiştir. Kadın ve insanlık düşmanı AKP-MHP iktidarına karşı kadınların 2021 8 Mart’ında yükseltecekleri mücadele Türkiye’ye demokrasi, Kürdistan’a özgürlük mücadelesinde dönüm noktası olacaktır. Kadınlar AKP-MHP iktidarının köküne kibrit suyu dökecektir.
2021 yılında kadınların özgürlük mücadelesi AKP-MHP iktidarının yıkılmasında rolünü oynayacak, dünyadaki tüm gerici iktidarları da kökünden sarsacaktır. AKP-MHP iktidarının ömrünü uzatmak için Garê saldırısı bozgunla sonuçlanınca bu iktidar daha da zayıflamıştır. Kadınların öncülüğünde gelişecek demokrasi mücadelesi bu iktidarın sonunu getirecektir. Kadın öncülüğünde gelişen bu özgürlük mücadelesi sadece Türkiye halklarını değil, tüm Ortadoğu halklarını bu kadın düşmanı iktidardan kurtaracak, Ortadoğu’da demokratikleşmenin önü açılacaktır.
8 Mart’la birlikte Kürdistan, Türkiye ve dünyada kadınların ayağa kalkması insanlık üzerindeki tüm kara bulutları dağıtacak, insanlık özgür ve demokratik yaşamın güneş gibi doğduğu yıllara kavuşacaktır.”