KJK'den mücadeleyi yükseltme çağrısı
KJK Koordinasyonu, faşist Türk devletinin Kürdistan’da lanetli ve soykırımcı yoğunlaştırılmış bir savaş yürüttüğünü kaydederek, Kürt halkını ve demokrasi güçlerini mücadeleyi yükseltemeye çağırdı.
KJK Koordinasyonu, faşist Türk devletinin Kürdistan’da lanetli ve soykırımcı yoğunlaştırılmış bir savaş yürüttüğünü kaydederek, Kürt halkını ve demokrasi güçlerini mücadeleyi yükseltemeye çağırdı.
KJK Koordinasyonu, faşist Türk devletinin Kürdistan’da lanetli ve soykırımcı yoğunlaştırılmış bir savaş yürüttüğünü kaydederek, Kürt halkını ve demokrasi güçlerini mücadeleyi yükseltemeye çağırdı.
KJK Koordinasyonu, 12 Eylül faşist cuntası ardından son 35 yılın sivil görünümlü faşist-militarist ve en kapsamlı darbesi ile karşı karşıya olduklarının belirtti. KJK açıklamasında, “TC rejiminin çağdışı, asimilasyoncu ve tekçi yapısı halklarımızın ortak yaşam ve mücadele perspektifi ve başta Kobanê’deki insanlık direnişi olmak üzere Ortadoğu’da ve dünya çapında halkların demokrasi ve eşitlikçi yaşam arayışları karşısında kökten bir çözülmeyi yaşamıştır. Bu rejimin çözülmesi başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarının direniş iradesi ve demokrasi bilinci ile büyük ve zengin mücadele deneyimi ile gerçekleşmiştir. Ortadoğu’nun her yerinde rejimler çökmektedir. Fakat Türkiye’deki rejimin çözülüşü Türkiye halklarının çok köklü demokrasi, ortak yaşam bilinci ve iradesine ve kesintisiz bir mücadele geleneğine dayanmaktadır. En önemlisi de bu mücadele geleneği çağımızın en demokratik çözüm perspektifine sahip bir toplumsal-siyasal olgunluğa ulaşmıştır. Yaşanan demokratik rejim değişikliği bu bağlamda kesinlikle Kürt sorununun çözümünü çoktan gerçekleştirmiş ve aşmıştır. Ortadoğu’nun demokratik çözüm iradesi ve yaşam modeli Kürt ve Türk halklarının kardeşlik mücadelesinde boy vermektedir. Halkların demokratik çözüm ve ortak yaşam gücü demokrasi ve barış dışında hiçbir yaşamı kabul etmemektedir. Türkiye halkları kesinlikle faşist darbeleri artık kabul etmeyecektir. Bir daha evlatlarını böylesine kirli bir iktidarcı-darbeci faşist rejime kurban vermeyecektir. Demokrasi ve ortak yaşam için bedeller vermeye ve mücadele gücünü yükseltmeye hazırdır. Artık zaman halkların demokrasi ve insanca yaşamı kurma zamanıdır” denildi.
40 YILLIK ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ YENİ BİR AŞAMAYA VARDI
Kürt halkının 40 yıllık özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yeni bir aşamaya vardığını vurgulayan KJK, “Darbe rejimini asla kabul etmeyecek olan halkımız, 12 Eylül faşist rejime karşı Diyarbakır zindanlarında başlayan ve dağlara 15 Ağustos ruhunu taşıyan direnişini artık toplumsallaştırmış ve şehirlere, il ve ilçelere, köylere, mezralara taşırmıştır. Halkımız ve Kürt kadınları, anneleri her türlü faşist-vahşi saldırılar karşısında evini, köyünü, çocuklarını ve yaşamını savunacaktır. Kendi çocuklarının geleceğini, sağlığını, eğitimini, yaşam ihtiyaçlarını kendisi kendi öz yönetim anlayışı ile belirleyecektir. Başta da kadınlar artık merkezi faşist polis devlet rejimini, onun kadın düşmanı ve tecavüzcü saldırılarını eli kolu bağlı bir şekilde kabul etmeyecektir. Kadınlar kendi varlığını ve onurunu savunacaktır. Kobanê’de Rewan’ların, Arin Mirkan’ların ruhu ile bunu sağlayan kadınlar, Kuzey parçamızda daha güçlü bir örgütlülük ve bilinçle bunu sağlayacaktır. Yıllardır demokratik çerçevede kendi öz örgütlülüğünü sağlayan halkımız, devletin hiçbir merkezi, baskıcı, asimilasyoncu ve soykırımcı politikası karşısında eli kolu bağlı kalmayacaktır. Bu bütün dünya halklarının ezel-ebed en meşru öz savunma hakkıdır. Halkımız kendi sivil savunmasını her sokakta, her mahallede, köyde, il ve ilçelerde yaşamının en doğal bir parçası olarak gerçekleştirecektir. Kendisini devletin vahşi saldırılarına asla çaresiz ve savunmasız teslim etmeyecektir. Tank-top-havan ve ağır silahlarla sivil yerleşim alanlarına halka saldıran ve katliam yapan gözü dönmüş devlet-polis güçleri karşısında halkımıza kendini kendi imkanları ile savunmaktan başka bir yol bırakılmamıştır. Bu gerçeklik çarpıtılarak basın adına ana akım onursuz medya yoluyla halkımızın kendini savunma kararlılığı “dağdan inmiş terörist” olarak lanse edilmektedir. Halkımızın her anlamda kendi öz gücünü ve demokratik sistemini inşa etme ve bunu kendi öz gücüyle savunma kararlılığındadır” dedi.
TÜRKİYE HALKLARI FAŞİZME İZİN VERMEYECEKTİR
KJK açıklamasında devamla şunlar ifade edildi:
“Gever-Cizre-Silopi ve diğer bütün Kürt il ve ilçelerinde faşist ve insanlık dışı saldırıları genç-yaşlı, çocuk-kadın ayrımı yapmaksızın sivil halka karşı yapılan saldırılardır. Bebekler bile suikastlarla polis kurşunlarıyla katledilmektedir. Faşist devlet her türlü savaş suçu işlemektedir. Faşist devlet Kürdistan’da lanetli ve soykırımcı yoğunlaştırılmış bir savaş yürütmektedir. Bu savaşın hiçbir meşruiyeti ve hukuksal-anayasal zemini bulunmamaktadır. Bu lanetli savaşla Kürt halkı teslim alınmak, soykırıma uğratılmak, halklarımız bir iç savaşa sürüklenerek halkların kanı üzerinde tam askeri sıkıyönetim koşullarında gerçekleştirilmek istenen 1 Kasım seçimleri ile bir avuç hırsız, iktidar hırslısı ve gözü dönmüş faşist çetenin diktatörlüğü tesis edilmek istenmektedir. Türkiye halkları buna asla izin vermeyecektir!
Bütün uluslararası kamuoyu, demokratik devrimci hareketler ve Kürt halkının kardeş halkları Kobanê sürecinde sergiledikleri onurlu dayanışma tutumunu yükseltmelidirler. Halklarımızın kardeşleşmesi acılarda, sevinçlerde ve bütün demokratik kazanım ve mücadelelerde ortak ruh ve yaşam iradesinde ifadesini bulacaktır. Halkların kardeşliği ve demokratik çözümü köklü bir ortak mücadele ve birbirini sahiplenme ile yaratılmaktadır. Bu temelde bütün Türkiye halklarını, demokratik güçleri Kürt halkının yerinde demokrasi ve kendini savunma mücadelesini desteklemeye, eylemselliğini yükseltmeye çağırıyoruz. Demokratik rejimin inşası için mücadele cephesini genişletelim. Demokrasi ve Barış Bloğunu en geniş katılımla bir demokratik eylem ve mücadele hareketi haline getirmeye çağırıyoruz. Başta dört parça Kürdistan halkı olmak üzere, yurtdışında bulunan –özellikle Avrupa alanında bulunan- halkımızı Kuzey halkımızın onurlu mücadelesini sahiplenmeye ve eylemselliğini yükseltmeye çağırıyoruz.”