KJK: Soylu'nun Buldan'ı tehdit etmesi kişisel değildir
KJK Koordinasyonu: Kürt soykırımı ve tüm Türkiye toplumunu iradesizleştirerek Erdoğan’a biat eden bir toplum yaratmakla görevlendirilen Soylu’nun Pervin Buldan’ı tehdit etmesi kişisel değildir.
KJK Koordinasyonu: Kürt soykırımı ve tüm Türkiye toplumunu iradesizleştirerek Erdoğan’a biat eden bir toplum yaratmakla görevlendirilen Soylu’nun Pervin Buldan’ı tehdit etmesi kişisel değildir.
“21. yüzyılda kadınlar özgürlük ve demokrasiyi inşa eden en güçlü taraf olarak; tüm erkek aklının çirkinliklerine ve yalanlarına rağmen, 24 Haziran seçimlerinde demokrasinin öncülüğünü yapmaktaki kararlılığını bir kez daha göstermiştir. HDP’li kadınların özgürlük gücü AKP’yi sarsmıştır. AKP’nin faşist, diktatör rejimi, halkların ve kadınların bu özgürlükçü duruşu ve tavrına karşı tahammülsüzlüğünü seçim sonrası kadınlara ve muhalefet güçlerine yönelik tehditleri ile bir kez daha ortaya koymuştur.
24 Haziran’da her türlü hile, baskı ve oyunla iktidara gelen AKP-MHP faşist ittifakı, tekçi ulus ve ideolojisi ile kadın ve çocuk kırım katliamlarıyla topluma yeni tehdit fetvaları vermektedir. AKP –MHP milliyetçi çizgisi, kendi iktidarını sağlamlaştırmanın tek yolu olarak savaşı tırmandırarak Kürt kadınlarına ve siyasetçilerine saldırmakta görmektedir. Bu savaş, şiddet politikaları karşısında kadınlar öncülüğünde tüm demokrasi dinamikleri ile ittifaklarımızı büyüterek mücadeleyi yükseltmek tarihi bir sorumluluğumuzdur.
24 HAZİRAN’DA DEMOKRASİ CEPHESİ VE ÇİZGİSİ KAZANMIŞTIR
AKP-MHP faşist ittifakının tüm saldırılarına ve adaletsiz, hukuksuz seçim koşullarına rağmen, 24 Haziran seçimlerinde kadınların ve gençlerin özgürlük duruşu öncülüğünde halkların demokrasi cephesi ve çizgisi kazanmıştır. HDP’li kadınların özgürlük ve demokrasideki bu ısrarları, diktatör Erdoğan’ı ve ona bağlı mafya tayfasını korkutmuştur. Kürdistan’da kanlı cinayetlerin müsebbibi olan Mehmet Ağar’ın yetiştirmesi olan Süleyman Soylu, iç işleri bakanı olmanın sunduğu devlet imkanlarını demokrasi dinamiklerine karşı tehdit, şiddet, tutuklama olarak kullanmaktadır. Erdoğan, Soylu’yu kendi tetikçisi olarak tüm demokrasi güçlerini sindirmenin aracı yapmıştır. Mafya devletin temsilcisi rolünü Soylu üstlenmiştir. Bunun için Erdoğan faşizmine karşı duran herkes Soylu tarafından tehdit edilmekte, baskı altına alınmak istenmektedir.
HDP’nin baraj altında bırakılarak parlamento çoğunluğunu ele geçirme planını, HDP etrafında oluşan demokrasi bloğu kadınlar öncülüğünde boşa çıkarmıştır. Bu sonuca Erdoğan ve mafya yapılanması büyük öfke duymaktadır. Bunun için seçim bitmesine rağmen, HDP ve demokrasi bloğundaki herkes tehdit altında tutulmaktadır. Kadınların seçimlerdeki belirleyiciliği, HDP’ de 26 kadın milletvekilinin mecliste yer alması cinsiyetçi, kadını siyasetin dışında tutmayı, erkeğin hizmetine koymayı hedefleyen AKP’nin bu planlarını da boşa çıkarmıştır. Tek adam rejimini en çok korkutan bu gerçekliktir. Bunun için kadınlara, özelde HDP’li kadınlara karşı saldırganlıklarını arttırmaktadırlar. Erdoğan’ın mafya örgütünün tetikçisi olan Soylu’nun HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan’ı seçim sonrası ölümle tehdit etmesi kadınların ortaya koyduğu bu iradeli duruştan duydukları korkunun ve öfkenin en bariz göstergesidir.
HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, milyonlarca seçmenin, özelde kadınların oyları ile Türkiye’nin 3. partisi olan HDP’nin eşbaşkanı olarak seçilmiştir. Kadınların temsili olarak milletvekili seçilmiş ve eşbaşkan olarak eril siyasete karşı kadın özgürlük duruşuyla demokratik siyaset tarzının temsil görevini üstlenmiştir. Geçmişte inkar-imha siyasetinin ve savaş politikalarının sonucunda bedel ödemiş, yıllardır demokrasi ve özgürlük mücadelesinde kadınlar ve halklar adına mücadele yürüten bir siyasi kişiliktir. Bu anlamda Pervin Buldan’ın tehdit edilmesi özellikle yapılmış bir seçimdir ve bir planın ilk adımı olarak devreye konulmuştur. Pervin Buldan’ın Soylu tarafından tehdit edilmesinin temel nedeni budur. Pervin Buldan şahsında kadınların özgürlük mücadelesi tehdit edilmektedir.
24 HAZİRAN SEÇİMLERİ İLE BİRLİKTE TÜRKİYE’DEKİ REJİM DEĞİŞİKLİĞİ RESMİLEŞTİ
24 Haziran seçimleri ile birlikte Türkiye’de rejim değişikliği resmileşmiştir. Erdoğan başkanlığında faşist, milliyetçi, ihvancı ve mafyavari yapılanma devletin tüm mekanizmalarına yerleştirilmeye başlanmıştır. Eril siyaset aklı yaşamın ve siyasetin her alanında hakim kılınmaya çalışılmaktadır. Çete Mehmet Ağar’ın öğrencisi Soylu’nun Pervin Buldan şahsında HDP’li kadınları, özünde özgürlük mücadelesi veren tüm kadınları tehdit etmesi AKP-MHP faşist iktidarının cinsiyetçi, kadınların demokrasi ve özgürlük mücadelesine tahammülsüzlüklerinin ne düzeyde olduğunu ortaya koymaktadır. 16 yıllık AKP iktidarında kadın cinayetleri, kadına karşı her türlü şiddet, saldırı her dönemden çok daha fazla artmıştır. Bundan sonra bunun çok daha fazla tırmandırılacağı açıktır. Pervin Buldan’ın açık tehdit edilmesi kadınlara bunun ilk mesajlarını vermeyi amaçlamaktadır. Soylu’nun bu pervasız saldırısı Erdoğan-MHP faşist iktidarının Türkiye’yi nasıl bir rejimle yöneteceklerinin resmi olmaktadır. Mafya babası gibi herkese tehdit savuran Soylu, kurumlaştırılan bu mafya devletinden cesaret almaktadır. Faşist, milliyetçi, savaştan beslenen, erkek egemen akılla bu toplumu yönetmeyi iktidar felsefesi belleyen Erdoğan’ın bundan sonra Türkiye toplumunu bu siyaset tarzıyla teslim almak isteyeceği açıktır.
BULDAN’IN TEHDİT ETİLMESİ KİŞİSEL DEĞİLDİR
Kürt soykırımı ve tüm Türkiye toplumunu iradesizleştirerek Erdoğan’a biat eden bir toplum yaratmakla görevlendirilen Soylu’nun Pervin Buldan’ı tehdit etmesi kişisel değildir. Faşist Erdoğan iktidarının bundan sonraki siyasetinin ilk adımıdır. Türk devletinin şimdiye kadar başa gelen tüm iktidarları Kürtlere karşı soykırım ve demokrasi güçlerine karşı sindirme politikaları nasıl boşa çıkarıldıysa, Erdoğan’ın mafya devlet rejimi ve saldırıları da demokrasi güçlerinin radikal mücadelesiyle boşa çıkarılacaktır. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinin öncüsü kadınlar şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da faşizme ve onun erkek aklı yapılanmasının tüm saldırılarına karşı çok daha örgütlü ve kapsamlı mücadele edecektir. Pervin Buldan şahsında kadınlara yönelik bu saldırı karşısında ortak mücadele zeminlerini çoğaltarak, her yerde radikal mücadelelerini sürdürecektir. Kürt Kadın Özgürlük Hareketi olarak Pervin Buldan’a yönelik yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Tüm kadınları Erdoğan ve iktidar piyonlarının Pervin Buldan şahsında kadınlara yönelik yapılan bu saldırıları karşısında örgütlü, ortak ve radikal tavırlarını ortaya koymaya çağırıyoruz. Erdoğan faşist iktidarının saldırılarının boşa çıkarılması ancak demokrasi mücadelesi veren herkesin; kadınların ve halkların faşizme karşı direniş cephesini örgütlenmesi ve demokrasi mücadelesini radikalleştirmesiyle mümkün olacaktır.
Tek adam dikta sistemindeki bu politikalarının icraatları, halkların ve kadınların, çocukların başına hangi vahim sonuçların geleceğini daha şimdiden göstermektedir. AKP’nin 16 yıllık iktidarı sürecinde kadın ve çocuk katliamları ve tecavüzleri yüz de yüz artmıştır. Çocuk istismarı denilerek toplum kandırılmaya ve saldırıların vahameti hafifletilmeye çalışılmaktadır. Kürdistan’da son dönemlerde giderek artan çocukların kaçırılması ve katledilmesi olayları da tamamı ile AKP-MHP faşist rejiminin özel savaş politikalarının sonucudur. Çocuk kaçırmalarının hiçbiri tesadüfi değildir. DAİŞ zihniyeti ve uygulamalarının toplum üzerinde pratikleştirilmesidir. Bu yollarla toplum korkutularak teslim alınmaya zorlanıyor. AKP’nin kadın, çocuklara yaklaşımı bu konudaki politikaları faşist zihniyetinin çirkinliğinin, vahşetin, çürümüşlüğünün ifadesi olmaktadır. Tüm toplumu çeşitli biçimlerde katliamlara, cinsel saldırılara tabi tutan, bu suçlara karşı ise son derece kayıtsız ve hatta kolaylaştırıcı yaklaşan DAİŞ zihniyet ve politikalarına karşı verilecek cevap; örgütlenmek ve radikal eylemsellikle kadın mücadelesini büyütmek olmalıdır. Geleceğimiz olan çocuklarımızın katledilmelerine daha ne kadar göz yumacağız? Yeni toplumun geleceği olan çocuklarımızın katili olan AKP gerçeğine ve kadın köleliğini inşa eden politika ve uygulamalarına karşı örgütlü kadın tutumunu geliştirerek örgütlenelim, mücadele edelim. Türkiye’nin başına bela olmuş Erdoğan faşist iktidarına; savaştan, kandan, zulümden beslenen bu ceberut devletin erkek zihniyeti ve aklına karşı kadınların ve halkların birleşik mücadelesini büyütelim, radikalleştirelim. Kazanan kadınların ve halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesi olacaktır.”