Kürt kadın mücadelesi saldırılara geçit vermiyor
AKP-MHP iktidarının “özel savaş” politikalarıyla saldırısı, mücadele tarzı ve etki gücüyle dünyaya ilham olan Kürt kadın özgürlük mücadelesine çarpıyor.
AKP-MHP iktidarının “özel savaş” politikalarıyla saldırısı, mücadele tarzı ve etki gücüyle dünyaya ilham olan Kürt kadın özgürlük mücadelesine çarpıyor.
AKP-MHP iktidarı, özellikle kadın özgürlük mücadelesini hedef alıyor. İktidar kadınların ve toplumun tüm haklı itirazlarına rağmen İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi başta olmak üzere kadın erkek eşitsizliğini savunan söylem ve uygulamalarla kadın katliamlarına zemin yaratıyor.
Kadın düşmanlığında sınır tanımayan AKP iktidarı boyunca kadına uygulanan şiddet, tecavüz, katliam, raporlara hep artan sayılarla konu oldu. Bununla birlikte erkek şiddeti yargılamalarında izlenen cezasızlık politikası, faillere yönelik ‘iyi hal’ ve ‘haksız tahrik’ indirimleri de pervasızlıkla sürdürülüyor. Kadınları her fırsatta” makbul kadınlar” olarak dört duvar arasında sıkıştırmayı öngören bir yapı oluşturmak isteyen AKP, kadına yönelik şiddetle mücadele eden merkezlerin, derneklerin, sığınma evlerinin kapatılmasının yanı sıra kadın mücadelesi yürütenlerin haksız bir şekilde gözaltına alınıp tutuklamaktan da geri durmuyor.
Kadınların itirazlarına, şiddet, gözaltı ve tutuklamalarla karşılık veren AKP’nin cezaevlerindeki hak ihlalleri de her geçen gün artıyor. İnfaz süresi dolan tutsakların tedavisi engelleniyor, ölüme terk ediliyor.
Mücadele tarzı ve etki gücüyle tüm dünya kadınlarına ilham olan Kürt kadın özgürlük mücadelesi ise AKP’nin en öncelikli saldırı hedefi durumunda. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulamalarıyla Kürtlere karşı başlatılan savaş büyütülerek sürdürülürken, gerillalara dönük kimyasal silah kullanımından şehit cenazelerinin teşhirine kadar çok sayıda vahşet uygulamalarının öznesi olan AKP, suikastlardan da sakınmadı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle AKP iktidarı boyunca erkek-devlet şiddeti sonucu katledilen Kürt kadınlarını hatırlatıyoruz:
9 OCAK 2013: SAKİNE, FİDAN VE LEYLA
Fransa’nın başkenti Paris’te kadın siyasetçi Sakine Cansız, Fidan doğan ve Leyla Şaylemez’in MİT tarafından organize edilen ve uluslararası siyasi bir suikast sonucu katledilmesinin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen gerçek failler açığa çıkarılmadı, sorumluları yargılanmadı.
10 AĞUSTOS 2015: EKİN WAN
Türk devletinin, 2015’te Kürtlerin kendini yönetme hakkına yönelik başlattığı savaşta birçok kentte sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Yasakların ilan edildiği süreçte devlet güçleri tarafından YJA Star gerillası Ekin Wan’ın işkence edilmiş bedeni 10 Ağustosta çırılçıplak teşhir edildi.
18 EKİM 2015: DİLEK DOĞAN
Dilek Doğan, İstanbul/Küçükarmutlu’daki evinde arama yapan Özel Harekat polislerinden Yüksel Moğultay tarafından katledildi. Faili koruyan yargı, polise bilinçli taksir suçundan önce 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Ardından ise iyi hal indirimi yaparak cezayı 6 yıl 3 aya indirdi.
19 ARALIK 2015: TAYBET ANA
Taybet İnan, sokağa çıkma yasağının olduğu Silopi’de keskin nişancılar tarafından vuruldu. Saatlerce yaralı halde yerde kaldı ve eşi ile çocuklarının gözleri önünde yaşamını yitirdi. Cenazeyi almaya çalışan kaynı Yusuf İnan da vurularak katledildi. Taybet İnan’ın cenazesi tam 7 gün boyunca yerde kaldı. Cenazesini almaya giden herkese ateş açıldı ve eşi de kolundan yaralandı. 23 gün sonra eşi ve çocuklarının katılmasına izin verilmeyerek sessizce defnedildi.
4 OCAK 2016: SEVE, FATMA, PAKİZE
Kürt kadın siyasetçilere dönük Paris’te gerçekleştirilen suikastın bir benzeri de katliamın 3. yıl dönümüne dört gün kala Şırnak’ın Silopi ilçesinde gerçekleştirildi. Sokağa çıkma yasağı adı altında kentlerin ablukaya alındığı 2016’da bu kez Kürt kadın hareketinin ve kadın özgürlük mücadelesinin öncü isimleri olan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) Üyesi Seve Demir, Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Fatma Uyar ve Kongreye Jinên Azad (KJA) Üyesi Pakize Nayır, hedef alınarak katledildi.
9 EKİM 2019: HEVRÎN XELEF
Türk ordusunun 9 Ekim 2019’da Kuzey-Doğu Suriye’nin Girê Spî ve Serêkaniyê kentlerine saldırmasının 4. gününde, Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrîn Xelef, Eyn Îsa karayolunda işkence edilerek katledildi. Cizîré Kantonu’nun Enerji Bakanlığında görev yapan Xelef, daha sonra Ekonomi Bakanlığında görev almıştı. Evlere Elektirik temini, kadın hakları, ekoloji ve tarım reformu gibi alanlarda çalışmalar yürüten Xelef, QSD’nin Reqa’yı DAİŞ’ten almasından kısa bir süre sonra 2018’de kurulan Suriye Gelecek Partisi’nin Genel Sekreterliğine seçildi.
5 OCAK 2020: GÜLİSTAN DOKU
Dersim’de Munzur Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Çocuk Gelişimi Bölümü 2. sınıf öğrencisi Gülistan Doku’dan 5 Ocak 2020’den bu yana haber alınamıyor. En son babası polis olan Zaynal Abarokov ile bir pastanenin önünde tartıştıktan sonra üniversiteye giden bir minibüse bindiği MOBESE kameralarına yansıyan Gülistan’ın akıbeti geride bırakılan iki yılda aydınlatılmadı. Dosyadaki tüm şüpheler Zaynal Abarakov ve polis olan babası Engin Yücer üzerinde yoğunlaşmasına rağmen her iki isim hakkında etkin bir soruşturma yürütülmedi.
16 TEMMUZ 2020: İPEK ER
Batman’ın Beşiri ilçesinde yaşayan 18 yaşındaki İpek Er, uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüz etmesi sonucu 16 Temmuz 2020’de intihara sürüklendi. Bir ayı aşkın süre Batman Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan İpek 18 Ağustos 2020’de hayatını kaybetti. Kısa bir sürece cezaevinde tutulan Musa Orhan, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hakkında tutuklama kararı bile çıkarılmayan Musa Orhan hakkında verilen indirimli kararda “Musa Orhan’ın geleceğinin düşünüldüğü” kaydedildi.
17 HAZİRAN 2021: DENİZ POYRAZ
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına silahla saldıran devlet elemanı tetikçi Onur Gencer, Deniz Poyraz’ı katletti. Katilin yargılanması sürüyor.
9 ARALIK 2021: GARİBE GEZER
Devletin sistematik cinsel işkence uygulamalarıyla karşı karşıya kalarak tutulduğu tek kişilik hücrede şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Garibe, tutulduğu cezaevlerinde uzun süredir sistematik olarak maruz kaldığı cinsel işkenceyi duyurmaya çalışmasına, kadın milletvekilleri bu duşunu Adalet Bakanlığına soru önergeleriyle gündeme getirmesine rağmen herhangi bir adım atılmadı, araştırmaya gerek bile duymadı. Devlet güçleri, Garibe’nin cenazesini omuzlayan kadınlara şiddet uygulayıp hakaretler yağdırdı. Cenaze Mardin’e ulaştıktan sona ise polisler belediyeye ait cenaze arabasını durdurarak aileye cenazeyi kendi imkanlarıyla götürmesini söyledi. Tüm bunlar yetmezmiş gibi taziyeye katılmak isteyen yüzlerce kişi polis tarafından engellemek istedi. Temel insan haklarından olan toplumsal değerlere göre yas tutma, defnedilme ve ölüyü anma hakkı da açıkça ihlal edildi. İktidarın söylemi dışına çıkmayan Türk medyasının Garibe Gezer’in şüpheli ölümüne ilişkin kadın mücadelesini kriminalize etmeye yönelik kullandığı dil ve ifadeler ise kadın katliamlarının ne kadar politik olduğunu çarpıcı bir şekilde bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
15 MAYIS 2022: SAKİNE KÜLTÜR
Kadın bedeni üzerinden sürdürülen özel savaş politikalarının ayyuka çıktığı kentlerden biri olan Şırnak’ta Silopi ilçesinde Sakine Kültür isimli kadın Özel Harekat Ocakları Derneği İl Başkanı İbrahim Barkın tarafından işkence edilerek katledildi.
4 EKİM 2022: NAGEHAN AKARSEL
Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi ve Jineoloji dergisi editörü, akademisyen Nagehan Akarsel, Süleymaniye’deki evinin önünde katledildi. Ömrünü özgür basında gazeteciliğe ve kadın haberciliğine adamış, her türlü zulüm ve baskıya rağmen kadınların hakikatini yazmaktan bir an olsun vazgeçmemiş bir kadındı. Türkiye’de maruz kaldığı yargı şiddeti ve baskılar nedeniyle Süleymaniye’ye geçmek zorunda kalmış, ancak kadınlar için üretmekten, yazmaktan bir an olsun vazgeçmemişti.