Kuzey Kürdistan ve Türkiyeli kadınlar: 25 Kasım'da alanlardayız

Bir çok kadın platformu 25 Kasım kapsamında birçok kentte yapılacak yürüyüşlere çağırarak, "Bugün de 25 Kasım’da da sokaklarda, olacağız” dedi.

Kuzey Kürdistan ve Türkiye'deki kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında birçok kentte etkinlikler düzenledi.

AMED

Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) ve Amed Şiddetle Mücadele Ağı, 25 Kasım kapsamında yarın yapacakları yürüyüş için sanal medya üzerinden “#DemDemaMeşaJinane, #25KasımEngellenemez” adıyla hashtaq kampanyası başlattı.

Tüm kadınlara alanlara çıkma çağrısı yapılan açıklamada, "Valilik tarafından hukuksuzca uygulanan eylem, etkinlik yasaklarını kabul etmiyoruz! Bugün de, 25 Kasım’da da, sokaklarda, alanlarda olacağız! Kadın mücadelemiz engellenemez! Tüm yasaklara karşı sesimizi, sözümüzü, mücadelemizi büyüteceğiz. Herkesi ‘eylem etkinlik yasaklarına’ karşı başlattığımız hashtag çalışmamıza destek vermeye çağırıyoruz” denildi.

WAN

Wan’da, TJA öncülüğünde, kentin en işlek caddesinde “Jin, jiyan, azadî” konvoyu yapıldı. Konvoya, TJA aktivistleri, HDP ve DBP Wan kadın meclisleri, Star Kadın Derneği ve Wan Kadın Platformu üyelerinin yanı sıra birçok kadın katıldı. Sebze Hali mevkiinde bir araya gelen kadınlar ardından araçlarını mor kurdelelerle süsleyerek yola çıktı. HDP Wan İl Örgütü binasına kadar süren konvoyda kadınlar sık sık "Jin, jiyan, azadî" sloganları attı. Konvoyun geçişinde balkonlara çıkan kadınlar ise konvoya sloganlarla destek verdi.

Wan Kadın Platformu, “Ekonomik Kriz ve Kadın Emeği” konulu paneli düzenledi. Wan Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele, KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden akademisyen Doçent Dr. Selda Tuncer ve avukat Fatma Ülgen katıldı. Panel, avukat Fatma Ülgen’in 25 Kasım tarihini anlatmasıyla başladı. Daha sonra söz alan Şükran Kablan Yeşil, AKP’nin 20 yıllık iktidarı boyunca yoksulluğa, ranta ve talana dayalı bir iktidar kurduğunu söyledi. Yeşil, “Bu sistemin en ağır şeklini biz kadınlar yaşıyoruz. Kadınların çalışma hayatına girmesi konusunda çok ciddi engellemeler ve sorunlar var. Kadınlar iş hayatına girince de taciz ve mobbinge maruz kalıyor. Bunun temel nedeni kapitalist sistemdir. Meclis’te, hiçbir zaman kadın odaklı bir bütçe yapılmadı ve önümüzde bir savaş bütçesi var. Daha bir savaş ve seçimin ön plana çıktığı bir bütçe görüşmesiyle karşı karşıyayız” diye konuştu.

Savunma Bakanlığı’nın bütçesinin artırılmasına değinen Yeşil, “Bizim cebimizden alınan para buraya aktarılıyor. Bu daha fazla savaş, daha fazla yoksulluk ve gözyaşı anlamına geliyor. Savaş sadece tank ve tüfek yapılmıyor. Yıllardır Kürt sorunun inkar eden AKP, kadın bedeni üzerindeki özel savaş politikalarıyla karşımızda başka bir şekilde çıkıyor. Devletin mafyatik ilişkisi bugün teşhir edilmiş durumda. Fuhşun, uyuşturucunun devlet eliyle yapıldığı ortaya çıkıyor. Sırtını devlete dayamış üniformalarının bölgedeki kadınlara ve çocuklara yönelik taciz, tecavüz ve fuhuşa zorlaması gün yüzüne çıktı. Buna karşı mücadeleyi öncelemek lazım” dedi.

Yeşil’in ardından konuşan Tuncer, yoksulluk ve şiddete dayalı sunum yaptı. Panel, sunumların ardından soru-cevap bölümüyle sona erdi.

COLEMÊRG

Colemêrg Kadın Platformu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Hakkari Şubesi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, HDP Hakkari Kadın Meclisi, Barış Anneleri Meclisi, İHD ve ÖHD Hakkari Şubesi üyelerinin yanı sıra çok sayıda kadın katıldı.

Kadınlar, "Uyan, diren, özgürleş", “Lı dıjî faşîzm  û qırkırına Jınan dem dema jinan e” pankartları ile "İstanbul Sözleşmesi uygulansın", "Emeğiz, kimliğimiz, bedenimiz bizimdir", "Yaşasın kadın mücadelemiz" ve "Saçlarımızın teline, haklarımız özgürlüğümüze sahip çıkıyor ve mücadelemizi büyütüyoruz" yazılı dövizler taşıdı. Açıklamayı Colemêrg Kadın Platformu’ndan  Sipan Turan okudu.

Erkek şiddetinin hız kesmeden devam ettiğini ve son 10 ay içerisinde 337 kadının katledildiğini, 190 şüpheli kadın ölümünün gerçekleştiğini söyleyen Turan, “Katliam boyutuna varan kadın cinayetleri iktidarın politikalarından bağımsız değil. AKP- MHP iktidar bloku tekçi, gerici, militarist, cinsiyetçi ve homofobik temelde oluşturmayı tasarladığı yeni toplumsal düzenini inşa ediyor. İktidar, kadın kazanımlarını hedefe alan düzenlemelere hız vererek, erkek devlet şiddetini her gün yeniden üreten politikaları hızla hayata geçiriyor” dedi.

Savaş politikalarına hız veren AKP-MHP iktidarının ırkçılıktan beslendiğini belirten Turan, “Federe Kürdistan Bölgesi ve Rojava'ya dönük saldırıları bu politikalarının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. İşsizliğin, yoksulluğun bu kadar arttığı, ekonomik krizin derinleştiği koşullarda ülke kaynakları ve bütçe, ‘güvenlikçi politikalara’, savaşa aktarılıyor. Artan işsizlik, yoksulluk, güvencesiz, kayıt dışı çalışma ile birlikte krizin yarattığı ekonomik şiddeti de en ağır biçimde biz kadınlar yaşıyoruz. Temel tüketim maddelerine, elektrik, doğal gaz, akaryakıta yapılan zamlardan ve ücretlerin giderek erimesinden en fazla etkilenen kesim yine güvencesiz, esnek, enformel işgücü piyasası içerisinde, örgütlenme hakkından yoksun, emek sömürüsüne daha yoğun maruz kalan, biz kadınlar oluyoruz” diye konuştu.

Sipan son olarak, 25 Kasım’da Gever’de Oslo Oteli önünde saat 13:00’da yapılacak olan yürüyüşe tüm kadınları davet etti.

ADANA

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi, 25 Kasım etkinlikleri kapsamında yazılı açıklama yaptı.

Adalete duyulan güvenin azaldığına dikkat çekilen açıklamada, “Gericiliğin, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdürdüğü yaşamda şiddet ve baskı eksik olmuyor. Bugün İran’da yaşanan da budur. Ancak şiddet ve baskıya, yine tıpkı İran’da olduğu gibi özgürlük yanlıları başkaldırır. Nitekim Masha Amini’nin kıyafet yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltında bulunduğu sırada hayatını kaybettiği Eylül’den bu yana İran sokaklarında, üniversitelerde direniş devam ediyor. Ülkemizdeki de kadın mücadelesinin her geçen gün güçlendiğini görmek, gelecek güzel günlere olan umudumuzu artırıyor. Kadınlar şiddetin, baskının, tacizin ve yoksulluğun pençesine karşı mücadelelerini kararlılıkla sürdürüyorlar. Bizler de kadına yönelik şiddetin son bulması için, bu mücadelenin bir parçası olmaya kararlılıkla devam edeceğiz" diye belirtildi.

MERSİN

HDP Mersin Kadın Meclisi ve TJA aktivistleri, 25 Kasım etkinlikleri kapsamında HDP Akdeniz İlçe Örgütü'nde kadın buluşması gerçekleştirdi. Çok sayıda kadınının yanı sıra HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan da katıldı. Kadın buluşmasında, kadın mücadelesinin anlatıldığı sinevizyon gösterimi yapılırken, burada Kurtulan kısa bir konuşma yaptı.  Ülkede ve tüm dünyada kadınların hakları için ayak olup, mücadele ettiğini dile getiren Kurtulan, tüm kadınlarla bir araya gelip, mücadeleyi yükselteceklerini kaydetti.

İSTANBUL

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi de yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada “Kadın özgürlük mücadelesi, tüm dünyada Mirabal kardeşlerden Nagîhan Akarsel’e ve Jîna Emînî’ye uzanan bir hatta sınır tanımadan sürüyor, sürecek” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: İran’da Jîna’nın katledilmesinden sonra başta Rojhilat Kurdistanı’nda olmak üzere isyan ve protesto dalgası İran’ın her yerine yayıldı. Kadınların öncülük ettiği isyan ve protestolar birkaç gün içinde İran’da molla rejimine ve onun yarattığı antidemokratik politikalara yönelerek özgürlük, eşitlik ve adalet talebiyle birleşerek büyük bir halk direnişine dönüşmüştür. Aynı dönemde Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi Nagîhan Akarsel, Süleymaniye'de suikast sonucu katledildi. Bu saldırılar, Ortadoğu’da yükselen ve büyümekte olan kadın özgürlük mücadelesinden bağımsız değildir. Nagîhan’ın erkek devletler tarafından katledilmesinin altında, yok sayılan kadın tarihimizden ve onun köklerinden aldığımız inançla yürüttüğümüz kadınların özgürlük mücadelesi yatmaktadır. Bizler ‘Kadın Dayanışması Sınır Tanımaz’ diyerek Jîna’nın saçlarını, Nagîhan’ın hakikat kalemini kadın özgürlük tarihimizle birleştirerek, dünyanın her yerinde yankılanan ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı ile isyanı çığlığımıza dönüştürüyoruz. Her şeyin artık bir saç teline bağlı olduğu bu zamanda, 25 Kasım’ı tüm bu mücadelelerin deneyimi ve dayanışmasıyla karşılıyoruz. Kimliğimize, bedenimize, haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkıyoruz. Yaşasın özgürlük mücadelemiz.”

İZMİR

TJA İzmir ve Ege Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Derneği (EGE TUHAYDER), Şakran Kadın Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi,  HDP İzmir İl Örgütü katıldı. Adalet Nöbeti'ni sürdüren tutuklu yakınları da bugünkü eylemini kadınların açıklamasını katılarak gerçekleştirdi.

"Jin jiyan azadi, faşizme ve kadın kırımına karşı şimdi özgürlük zamanı" yazılı pankartın açıldığı açıklamada sık sık “Jin jiyan azadi”, “Biji berxedana zidanan”, “Garibe Gezer onurumuzdur”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük” sloganları atıldı. Katledilen kadınların portrelerinin taşındığı açıklamada, katledilen kadınları temsilen içine fidan ekilmiş kadın ayakkabıları da getirildi.

Burada açıklamayı yapan EGE TUHAYDER Eşbaşkanı Nilay Güleser okudu. Güleser, her gün en az bir kadın katledildiğini belirterek, iktidarın başta kadınlar olmak üzere tüm toplumu kuşatma altına almak istediğini ifade etti. Ülkede yaşanan ekonomik, siyasi ve toplumsal krizlere dikkati çeken Güleser, bundan en çok kadınların etkilendiğini dile getirdi.

Cezaevlerinde kadınların yaşadığı hak ihlallerine işaret eden Güleser, "Çözüm yerine çözümsüzlük politikasını kuşanan iktidar çözümü mahkeme salonlarında, cezaevlerinde çözmeye çalışıyor. Binlerce kadın AKP/MHP faşist iktidar ortaklığına baş eğmediği, hak mücadelesinden vazgeçmediği ve eşitlik talep ettiği için tutuklandı. Gözaltılarla, tutuklamalarla kıramadıkları kadın iradesini, bu sefer hapishanelerde çıplak aramayla, işkenceyle kırmaya çalıştı. Öyle ki bu insanlık dışı uygulamalar hapishanelerde kadınların yaşamına kast edecek bir yere evrildi. Garibe Gezer bunun en can yakıcı örneğidir" dedi.

Güleser, hasta kadın tutukların durumuna da vurgu yaparak, izlenen politikalarla ölüme terkedildiklerini aktardı. Güleser, “Özellikle siyasi tutsakların tedavi istekleri sürece yayılmakta, hasta tutsaklar sağlık kurumlarına sevki esnasında kelepçeli bir şekilde götürülerek sağlığa erişim hakkı adeta işkenceye dönüşmektedir. Hasta tutsaklardan olan Fatma Özbay, Aygül Kapçak, Hanse Bulut yaşam hakkı elinden alınan kadınlardandır” diye ifade etti.

Güleser, “Nagihan Akarsel, Hevrin Xelef, gibi öncü arkadaşlarımız yok ettiğini düşünenlere bir kez daha sesleniyoruz: hepimiz Nagihan olup 25 Kasım'da alanlara akacağız. İşkenceye karşı isyanımızı örgütlemekten geri adım atmayacağız. Dünyanın her yerinde bir çığlık olana ‘jin jiyan azadi’ felsefemizin sahipleri olan biz kadınlar 25 Kasım’da sokaklarda olacağız” diye belirtti.

İŞÇİ KADINLARDAN AÇIKLAMA

Genel-İş İzmir Şubeleri Kadın Komisyonu da, Kültürpark 9 Eylül Kapısı önünde basın açıklaması yaptı. “Evde, işte, sokakta, güvencesizliğe, eşitsizliğe ve şiddete karşı ILO 190 onaylansın” pankartı açılan açıklamada, “Kadınlar sözleşmeyi sokakta yazacak”, “Kadın cinayetleri politiktir” ve “Toplumsal cinsiyet eşitliği hemen şimdi” dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık “Kadın yaşam özgürlük, “Jin jiyan azadi”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Krizin yükü patronlara” ve “Nafaka hakkı gasp edilemez” sloganları atıldı.

Basın açıklamasını okuyan Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin kadınların birçok işyerinde işsizlik ve açlık tehdidi altında tacize, mobbinge, baskıya karşı savunmasız olduğunu söyledi. Düzeni değiştirene kadar şiddete uğrayan, ezilen ve sömürülen kadınlarla beraber mücadele edeceklerini belirten Gümüştekin, “Ne yoksulluk ne de şiddete karşı çözümsüz değiliz. Eşit yaşamı, kreş talebimizi, üretimde yer alma ve emeğimizi görünür kılma, eşit işe eşit ücretlerle çalışma, taciz ve mobbinge uğramadan yaşama, her ilçeye sığınma evi, İLO 190 ve İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatma, kadın istihdamının arttırılması, elde ettiğimiz kazanımları koruma ve uygulanmayanları uygulatma taleplerimize bugün dünden daha çok sarılma zamanı” dedi.