Serhad: Partimiz kadın özgürlük mücadelesinin garantörüdür

PAJK Koordinasyon Üyesi Ronahi Serhad, "Partimiz kadın özgürlük mücadelesinin garantörüdür. Kadınlar her ne olursa olsun onurlu bir yaşam için, özgürlük için bedel ödemekten çekinmemeli" dedi.

Arjin Baysal’ın Jin TV'de sunduğu Xwebûn programına konuk olan PAJK Koordinasyon Üyesi Ronahi Serhad, kadın partileşmesi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

 
PAJK hangi toplumsal, siyasal ve askeri koşullarda kuruldu?

Dünyada ve Ortadoğu’da birçok kadın örgüt ve derneği kurulmuştu. Fakat Ortadoğu çapında ideolojik, siyasi, militan bir yapıyla kurulan ilk kadın partisi  olmak büyük  bir öneme sahiptir. Bu oluşum da doğal olarak herkesin ilgisini çekiyor ve merak edilen bir hareket haline geliyor. Elbette ki partimizin oluşumu öyle bir günde altyapısız olmadı. Kadın Partimiz kurulmadan önce PKK’nin kurulması ve hatta Rêber Apo’nun kişiliği böylesi bir partinin oluşmasına zemin sunmuştur. Rêber Apo’nun daha çocukluk yıllarındaki yaşam arayışlar kadına olan yaklaşımı PKK’nin inşasını ve ardından kadın özgürlük partimizin oluşumunu beraberinde getirmiştir. Resmi olarak 1978'de kurulan PKK daha kuruluşunda kadına büyük bir önem vermiştir. Kuruluşunda yer alan iki kadından biri Sara arkadaş yani Sakine Cansız'dır. Bu katılım ilk günden bu güne çoğalarak hep devam etmiştir.

 PKK’nin ilk halk örgütlenmesinden, gerilla hareketinin gelişimine kadar her aşamada Kürt kadınları bu hareketin içinde yer alarak kendilerini eğiterek, örgütleyerek büyütmüşlerdir. Özellikle de '90'lı yıllarla birlikte Kürt kadının özgürlük hareketinin saflarında yer alması toplum içerisinde çok fazla yankı uyandırmaya başladı. Tabii bu aynı zamanda kadına büyük bir cesaret verdi. Kürt toplumu açısından bu durum çok yeniydi. Kadınlar elde silah dağlarda savaşıyor ve yaşamlarını idame ettiriyorlardı. Bu da kısa sürede herkesin dikkatini çekti. Giderek dalga dalga yayılan bir hareket haline geldi. Tanınan ve yayılan harekete kadınların akını başladı. Kürdistan’ın her yerinden, Türkiye’nin metropollerinden kadın katılımları başladı.  

PKK’nin oluşması Kürt halkı açısından bir devrimdi ama kadınların bu devrime katılması devrim içinde bir devrimdi. Yine '90'larda PKK halk serhildanlarıyla Kürdistan’da toplumsallaşırken bu serhildana Binevş Egal gibi kadın arkadaşların öncülük etmesi toplumda çok daha derin bir etkilenmeye yol açmıştır. Halk serhildanlarıyla gelişip büyüyen gerilla hareketimizde kadınların giderek çoğalmasıyla Rêber Apo, '93’te kadın ordulaşması perspektifini oluşturdu. Bu karar kendi başına çok önemli ve büyük bir karardı. Hatta Kürdistan halkı özelde de kadın için büyük bir devrimdi.

 Elbette birçok dünya devrim hareketlerinde kadınlar ön cephede yerini alıp savaşmıştır. Fakat dünyada hiçbir yerde o döneme kadar bir kadın ordulaşmasına gidilmemişti. Hemen şunu belirtmekte yarar var. Oluşan ordu klasik bir askeri ordulaşması değildi. Bu ordulaşma daha çok kadının kendisini toplumsal, siyasal ve askeri olarak örgütlendirmesi durumuydu. Bununla birlikte kadın öz gücüne kavuştu ve bir iradeli güç haline gelmeye başladı. Daha sonraki yıllarda kadın ordulaşmasının oluşturmuş olduğu güçlü temeller üzerinden kadın partisi oluşturuldu.

 '87'de Avrupa’da kurulan YJWK (Yekîtiya Jinên Welatparêzên Kurdistan) kendi dönemine göre önemli bir örgütlenme olsa da büyüyen ve gelişen özgürlük hareketine cevap verecek düzeyde değildi. Bunun için ilk kadın partileşme modelimiz olan YAJK (Yekineyên Jinên Azadê Kurdistan) 1995’te özgür Kürdistan dağlarında kuruldu. Bugünkü kadın partimiz YAJK kongresinde alınan kararların temel ışı doğrultusunda kendisini örgütlendirmiştir. Dolayısıyla YAJK ilk kadın partimizin rol modeli olmuştur.

YAJK’ın oluşumu da kendi döneminde oldukça ses getirdi. Geniş bir meclis oluşumuyla tüm mücadele alanlarımıza düzenleme ve takviyeler yapıldı. Kadınların her alanda katılımı daha aktif ve güçlü hale geldi.

 'PARTİLEŞME KADIN NASIL YAŞAMALI' SORUSUNA CEVAP OLDU

2. YAJK kongresinden sonra PKK içerisinde kadın özgürlük sorunu çok daha fazla gündemleşmeye başladı. İdeolojik mücadele güçlendi. Özgün kadın örgütlenmesi yaygınlaştı. Erkekle mücadele daha keskin hale geldi. Her anlamda özgün özerk bir yapılanma haline gelmeye başladı. Gelişen kadın hareketinin bir adım daha ileriye taşınabilmesi için Rêber APO 8 Mart 1998'de Kadın Kurtuluş İdeolojisinin ilkelerini açıkladı. Kadın Kurtuluş İdeolojisinin geliştirilmesiyle birlikte artık bir kadın partileşmesinin oluşması da temel bir ihtiyaç haline gelmişti. Çünkü YAJK bir birlikti ve tüm Ortadoğu kadınlarına hitap etmiyordu. Artık özgürlük mücadelemiz Kürdistan’ın sınırlarını aşmış, Ortadoğulaşmış bir hareket haline gelmişti.

 'Kadın nasıl yaşamalı' sorusuna en kaba haliyle verilecek cevap özgür eşit ve sömürüsüz bir yaşam olduğundan bunu sağlayacak bir partinin ihtiyacı da kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyordu. Partileşme kadının nasıl özgür, eşit ve sömürüsüz bir yaşamı yaşayacağına verilmiş bir cevap oldu.
Kadın partileşmesi salt kadının özgürlüğünü esas alan bir parti değildi. Kadının özgürlüğü tüm toplumun özgürlüğü olduğundan erkeğin de özgürlüğünü hedefine alarak özgür kadın ve erkeği yaratarak, sömürüsüz, eşit ve adaletli bir toplumu yaratmayı amaçlamaktadır.   

Kadın özgürlük çizgimiz Zilan’ın (Zeynep Kınacı) fedai eylemiyle temel özgürlük perspektifimizi ortaya koyarken, Saralar'la başlayan ve ardından devam eden zindan direnişi bize özgür kadının direnişçi ruhunu kazandırırken, Beritan ise ihanete karşı teslim olmayan özgür kadın duruşunu göstermiştir. Kadınların özgürlük için vermiş oldukları bunca bedelin cevabı ancak bir özgür kadın partisini kurmakla mümkün olabilirdi. Biz de bu temeller üzerinden kadın partileşmesine gittik. İlk kadın partileşmemiz PJKK ile oldu. Ardından PJA ve son olarak da PAJK olarak kendisini hâlâ sürdürmektedir.

 
PKK içerisinde örgütlenen PAJK'ın PKK ile ilişkisi nasıl?

Biz bir kadın partisi olarak aynı zamanda PKK’nin de üyesiyiz. Yani PAJK’lı olan tüm kadınlar aynı zamanda PKK’lidir. Kadınlar kendi haklarında kendileri karar verir. Buna erkekler karışamaz. Ama geneli ilgilendiren, örneğin genel savaş ve barış durumu gibi kararlarda ortak karar alınır. Bir eşgüdüm söz konusudur. Kadınların kendilerini örgütleme, eğitme, özgün eylem yapma, ittifak geliştirme, diplomasi yapma konularında kendi iradeleri vardır. Fakat genel toplumu ilgilendiren konularda PKK ve PAJK ortak karar alarak bir sonuca gider. Bazıları parti içinde parti olur mu diye soruyor; evet, oluyor. Çünkü temelde aynı amaçlar olsa da özgünde ayrışan yanlar var. Roller farklıdır. Elbette ki PKK’nin program ve tüzüğünde kadının özgürlüğü temel amaçtır. Ama kadının kendi özgürlüğü için aktif mücadele etmesi çok daha başka ve bu mücadeleyi garantiye alıyor.  
Birçok dünya devriminde de gördük Sovyetler örneğinde de gördük. Mücadelelerde kadınlar hep ikinci plana atılıyor. Bizim devrimimizde kadın partileşmesi bunun önünü almak içindir. Bizler feminist hareketlerin mücadelelerini kendimize bir miras olarak görüyoruz. Ama bu mirası ileriye taşımak için de güçlü mücadele etmenin şart olduğuna inanıyoruz. Beş bin yıldır oluşan erkek egemen zihniyeti yıkmak, değiştirmek öyle kolay olmuyor. Bunun için fedai bir militan ordusu gerekiyor. Bu açıdan partimiz bu fedai gücü oluşturarak kadın özgürlük mücadelesinin garantörü olmaktadır.

TEMEL STRATEJİLER

PAJK hangi yol ve yöntemlerle mücadele ediyor ve hangi stratejik esaslar üzerinden ilerliyor?

Kadın sorununu doğru tanımlamadan doğru bir mücadele yol ve yöntemini de belirleyemezsiniz. Kadının köleleştirilme tarihi çok iyi anlaşılmalıdır. Tarih erkek egemen aklı ile yazıldığı için çarpıtılarak yazılmış ve gerçekler ters yüz edilmiştir. Öncelikle çarpıtılan bu tarihi düzeltmek gerekiyor. Doğru bir tarih yorumuyla tarihe baktığımızda göreceğiz ki özgürlük sorunu öncelikle kadının köleleştirilmesi, ezilmesiyle başlamıştır. Bu neden önemlidir. Çünkü eğer sen kadının kölelik tarihini beş bin yıldan başlatarak gelirsen o zaman bu beş bin yılık tarihin tümünü aydınlatarak gelmen gerekiyor. Ve tabii ki bu anlayışla tarihe baktığımızda, kadınların neolitik devrimin önceleri olduğunu görüp kendimizi bu devrimin mirasçıları olarak görüp ona göre değerlendiriyoruz. Kadının nüveleri olan her şeyin çalınıp ters yüz edilmesi ciddi bir mücadeleyi gerektir. Bir nevi iğne ile kuyu kazmaya benzer. Ama özgürlüğe susamış kadınlar bundan kaçınmamaktadırlar. Kadınlar özlerine dönüş yapmak için erkek egemen sistemin kadınlara biçmiş olduğu her türlü rolden çıkarak kendilerini yeniden var etme mücadelesi içerisinde olmalıdırlar. Biz de bu gerçeklik temelinde mücadelemizin yol ve yöntemlerini belirlemeye çalışıyoruz. Bu temelde belirlenen yöntemler de bizi demokratik-ekolojik-kadın özgürlükçü bir toplumu yaratma amacına götürmektedir. Bu amaca ulaşmak için bazı ilke ve temel stratejilerimiz var. Bunlar sürece göre değişmezler. Temel stratejilerimizdirler.

Bunlardan bazıları şöyle ifade edebiliriz;

 Jineoloji bu stratejilerdin biridir. Biz tarihin ters yüz edildiğinden bahsettik. Karanlıkta kalan bir tarihsel gerçeklik var. Sosyoloji de dahil hiçbir bilim bunu açığa çıkarmak için uğraşmamıştır. Kadının tarihini, kimliğini, varoluşunu inceleyecek ve hakikati açığa çıkaracak bir bilime ihtiyaç var. Bunu da ancak jineoloji yapabilir. Biz de parti olarak jineoloji bilimine dayanmaktayız. Kadın eksenli bir bakış açısıyla sınıflı, erkek egemen sistemi eleştirerek,  demokratik modernite gerçekliğini araştırıp, hakikatini açığa çıkartacak ve yeniden canlandıracak bir bilime ihtiyaç var. Jineoloji bir bilim olarak çok yeni ve karşı karşıya kaldığı sorunlar çok fazla. Ama buna rağmen mücadele istemi ve hakikatleri açığa çıkartma anlayışı çok önemli onun için jineoloji bizim temel bir stratejimizdir.

Kadın mücadelesi açısından diğer önemli bir stratejimiz ise kadının köleleştirilmesini sağlayan erkek iktidarının yıkılıp, çürütülmesi için her türlü erkek egemen ve iktidarcı yapılarla derinlikli ve aktif bir mücadelenin sürdürülmesidir. Kadının köleleştirilmesi aynı zamanda erkeğin de köleleştirilmesi anlamına geliyor. Toplum içerisinde kendisini devletin sahibi olarak gören ve bunun üzerinden iktidarını sağlayan erkek, evde de aile reisi olarak iktidarını kadın ve çocukları üzerinden kurmaya çalışmaktadır. Bu iktidar zihniyeti kadına zarar verdiği kadar erkeğe de zarar vermektedir. Militaristleşen toplumlarda sadece kadınlar kurban olmaz. Erkekler de bu iktidarcı zihniyetin kurbanı oluyor. Dolayısıyla bizim amacımız tüm toplumu değiştirmek. Değişimin yaşanması, özgürlüklerin elde edilebilmesi için de erkek egemen zihniyetin elinde olan tüm maddi ve manevi yapıları elinden alıp tekrar gerçek sahiplerine kazandıracağız. Tabii bu durumda erkek egemenliği bu duruma karşı çıkacaktır. Buna karşı da kadınların siyasi, askeri, ekonomik saldırılara karşı kendisini meşru savunma temelinde savunması gerekir.

'KADINLARIN MEŞRU SAVUNMASI ZORUNLULUKTUR'

Gün yok ki bu yeryüzünde kadınlar katledilmesin. Kadınların mücadele ile elde ettikleri hakları devlet eliyle hukuk adına hukuksuzca gasp ediliyor. Kadınların her türlü saldırıya karşı kendilerini korumaları şarttır. Birçok insan kadınların silahlanmasına karşı çıkıyor. Kadınların kendilerini sadece siyasi olarak örgütlemeleri yetmiyor. Çünkü dünyada giderek faşizm yaygınlaşıyor. Faşizm yıkıcılığına, yok ediciliğine karşı kadınların kendilerini meşru savunma temelinde korumaları bir zorunluluktur. Bizler elimize silah alıp savaşmayı istemezdik. Ama Türk devletinin yaratmış olduğu faşizm bizi buna mecbur bıraktı. Bugün Türkiye zindanları siyasetçilerle dolup taşmış durumda. Demek ki faşizme karşı mücadelede salt siyasi mücadele yeterli değil. Kendini öz savunma temelinde savunmak gerekiyor. Kürdistan’da bunun en somut ve son örneğini Şengal de gördük. Şengal'de kadınlar kendilerini savunmak zorundadır. Özsavunma her koşul altında temel bir stratejimizdir.

 'LİBERALİZM KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNE GÖLGE DÜŞÜRÜYOR'

PAJK'a katılım ilkeleri neler?

Her özgürlükçü kadın PAJK’a katılabilir. Biz eşitlik ve özgürlük konusunda oldukça netiz. Liberalizmin sahte özgürlük anlayışına karşıyız. Liberalizm aslında kadın özgürlük mücadelesine gölge düşürüyor. Kadının radikalleşmesine engel oluyor. Kadınlar her ne olursa olsun onurlu bir yaşam için, özgürlük için bedel ödemekten çekinmemelidir. Her yerde onurlu mücadelelerini sürdürebilirler. Biz de Kürdistan kadın özgürlük mücadelesi olarak 30 yıldan fazladır bu topraklarda özgürlük ve hakikat için mücadele yürütmekteyiz. Bu mücadeleyi yürüten bir parti olarak tek bir ölçümüz var. O da; özgürlük talebinde ısrarcı ve tereddütsüz olmak.

 Elbette partimize katılmak isteyen herkesin her şeyden önce kadınların özgürleşmesi için bunca çabalayan ve hatta bedel ödeyen Rêber Apo’yu, yaşam felsefesini, paradigmasın tanıyıp benimsemesi çok önemlidir. Kadın özgürlük partisi olarak ‘Azadiya Serokati Azadiya Jinê Ye’ (Önderliğin özgürlüğü kadının özgürlüğüdür) sözü bizler için sadece bir slogan değildir. Bizler bu sloganı ‘Jin Jiyan Azadi’ sloganının gerçekleşmesindeki temel olarak görüyoruz. Bugüne kadar yer yüzüne böylesi bir Önderlik gelmemiştir. Bizler kadınlar olarak Rêber Apo’nun kadınlar için yaptıklarının bilincindeyiz. Sadece biz değil Rêber Apo’yu tanıyan tüm kadınlar bunun bilincindedir. Özgürlükte ısrar dediğimizde budur. Dünyadaki her kadın bizim bu temel perspektiflerimiz üzerinden kendisini örgütleyip mücadelesini bulunduğu her yerden yürütebilir.

 
PAJK'ın dünya devrimci kadınlarıyla herhangi bir ilişkisi var mıdır, varsa bu ilişkisi hangi düzeyde?

Elbette dünyanın herhangi bir yerinde ayaklanan ve mücadele eden kadınları gördüğümüzde yada duyduğumuzda çok mutlu oluyor ve moral alıyoruz. Bazı kadın örgütleriyle ilişkilerimiz olsa da bu öyle çok sıkı ve sözleşmelere dayanan bir ilişki değil. Ama genel olarak devrimci kadın örgütleriyle ortak noktamız, anti kapitalist, anti faşist, anti militarist olmaktır. Kadınları bir araya getirecek o kadar çok sebep var ki. Kürt kadın hareketi dünyada tanınan bir hareket haline gelmiş durumda. Birçok eylem ve etkinlikte, kongre ve konferanslarda buluşmalar ortaklaşmalar yaşansa da bu öyle birebir ittifak ilişkisi değil. Birbirinden güç alıp güç verme temelindedir. Hareket olarak dünya çapında bir enternasyonal kadın buluşmasının olmasını çok istiyoruz. Yine dünya kadın konfederalizminin gelişmesine ciddi bir ihtiyaç var. Bunun olması için mücadele ediyoruz. Kadınların elde ettiği mücadele deneyimlerini birbirlerine aktarması çok önemlidir. Bizler dünyadaki devrimci mücadelelerden güç alıyoruz. Ve dünya kadınlarının da bizlerden büyük bir ilham ve güç aldığını görmek bizleri daha çok mücadeleye sevk ediyor.